Hesabım
    Mutlu Lazzaro
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Mutlu Lazzaro

    Sömürülen ‘Saf’lığın Karanlık Masalı

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Zayıf olan güçlü olanın altında ezilmeye mahkûmdu. Çünkü dünyanın düzeni buydu. Kanıksadıkları rutinlerinde yaşayıp giden her şeyden habersiz bir avuç köylü, medeniyetin yanı başında çağlar öncesinin hayatını sürüyordu. Tütün tarlalarında parasız çalıştırılan kölelerdi onlar. Alışılmış bu sömürü düzeninin kurbanlarının da elbet sömürdükleri biri vardı: Saflığın sureti Lazzaro… Gerileme dönemindeki İtalyan sinemasının taze kanı Alice Rohrwacher, hakikat ile büyülü gerçekçiliği harmanladığı Mutlu Lazzaro’da bugünün insanına “nesli tükenmiş bir iyi”nin mistik ve karanlık masalını anlatıyor.

    2014 yılında yönettiği Mucizeler ile Cannes’da Jüri Büyük Ödülü’nü kazandığında daha 32 yaşındaydı Alice Rohrwacher. Bu önemli ödüle karşın, anlatım diliyle beklentileri pek karşılayamasa da pastoral havasıyla fark yaratan duru bir aile filmiydi Mucizeler. 4 yıl sonra çektiği Mutlu Lazzaro’da, yine bir İtalyan taşrasında masalsı evrenin kapılarını açan Toscanalı genç yönetmen, bu kez söylemlerinin altını doldurabildiği, ayakları yere basan, sosyo-politik temelli bir senaryo yarattı. Üstelik En iyi Senaryo Ödülü’ne uzanarak Cannes Film Festivali’nden bir kez daha eli boş dönmedi.

    Yakın geçmişten günümüze uzanan toplumsal eleştiri yüklü hikâyenin temeli, medeniyetin nimetlerinden habersiz bir köyde, kendini toprak sahibi markize hizmet etmeye adamış çocuk saflığındaki Lazzaro üzerine kurulu. Köy halkının alay ettiği, en ağır işleri yaptırdığı bu genç çiftçi, yüzündeki sonsuz iyilik ifadesini asla kaybetmeden şevkle çalışıyor her seferinde. Hiç sorgulamadığı “ödev”lerini yerine getirdikçe de mutlu oluyor. Günün birinde markizin entrika peşindeki oğlu Tancredi ile kurduğu “arkadaşlık” modern dünyanın unuttuğu köyün kaderini de değiştiriyor. 19. Yüzyıl’da kaldırılan kölelik sisteminin bu köyde hala sürdürüldüğü gerçeği 21. Yüzyıl’a manşet oluyor. 

    Bu noktada hikâye yeni bir dönemece doğru yol alıyor. Keskin bir zaman ve mekan sıçramasıyla, yıllar sonra köyden kente taşınan Lazzaro’nun öyküsü gerçeküstü bir anlatıma bürünüyor. Ama ne süper güçler var, ne de özel efektler. “Kurt” metaforuyla derin bir uykudan uyandırıldığında başlıyor bu genç adamın mistik macerası. Arkadaşı sandığı Tancredi’yi bulmak için terk edilmiş köyünden çıkıp, doğup büyüdüğü yere hiç benzemeyen bir şehrin yolunu tutuyor ve orada tanıdık yüzlere rastlıyor. Kendisi hiç farkında olmasa da, burası aslında onun ilkel köyünün modernize edilmiş hali. Sömürü düzeninin form değiştirerek varlığını sürdürdüğü kirli bir dünya... Peki onu aldatanlardan bile yardımını esirgemeyen, tüm adaletsizliklere rağmen köyünde iyi kalarak bir şekilde varlığını sürdürebilen Lazzaro’nun “medeni” bir toplumda barınması ne kadar mümkün? Onun günümüzde eşi benzeri görülmemiş saflığının, bu düzende bir yeri olabilir mi? “Mutlu Lazzaro” daha ne kadar “mutlu” kalabilir?

    İşte bu sorulara karamsar yanıtlar veren Alice Rohrwacher, feodal toplum ile kapitalist toplum arasında adaletsizlik ve hoşgörüsüzlük temelinde pek de bir fark olmadığına dikkat çekiyor. Lazzaro gibi “karşılıksız iyiler”in her türlü sistemin çarkında ezilmeye mahkûm olduğu görüşünü savunurken, bir ara kiliseye de çomak sokuyor. “Başka bir yol mümkündü. Ama insanoğlu karşısına çıkan iyiliğin yolunu hep görmezden gelmeyi tercih etti” diyerek insanın çiğliğinden dem vuruyor. Rohrwacher’in tüm bu iç karartıcı tablo karşısında elinden gelen tek şeyse, masumiyeti yüceltmek oluyor. Günümüzde görmezden gelinen, en çok da ezilenlerin kanıksadığı bu “sıradan” meseleye sıradışı bir hayal penceresinden bakmamızı sağlıyor. Bugün borç yükü altında ezilen İtalya’daki işsizlik ve mülteci sorunu da, bu estetik yüklü eleştiriden nasibini alıyor. 

    Filmin başrol oyuncusu Adriano Tardiolo ilk kez kamera karşısına geçen bir amatör. Buna rağmen diyaloglardan ziyade, jest ve mimiklere dayanan bir performans gerektiren rolünün üstesinden geliyor. Filmde yer alan köylülerin tamamı da amatör oyunculardan oluşuyor. Mucizeler filminde kız kardeşi Alba Rohrwacher’i başrolde oynatan yönetmen, Lazzaro’ya kucak açan iyi kalpli Antonia rolünü de yine kardeşine emanet ediyor. Markiz’in oğlu Tancredi karakterini canlandıran isim ise Youtube’da yayınladığı müzik videolarıyla meşhur olan genç şarkıcı Luca Chikovani. Ve son bir not...  Film, öyküye çok yakışan nostaljik renklerle bezeli görsel dünyasını, Super 16mm formatına borçlu.

    Gözde Güven

    twitter @gozde_guven

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top