Hesabım
    Cano
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Cano

    Yeni Kürt Sinemasında Mizah ve Varoluşçuluk

    Yazar: Ali Ercivan

    Diyarbakır Sinema Merkezi (DSM) bünyesinde kurulan Diyarbakır Sanat Merkezi ve Cegerxwin Kültür Merkezi, bünyesindeki bir grup sinefil arkadaşın ortaklaşa film üretme girişimleri sayesinde Kürt sinemasında yeni bir harekete öncülük etti. Ali Kemal Çınar’ın kısa filmlerinin ardından Veşartî (Gizli) ve Genco ile süren, yakın gelecekte Normal adlı yeni çalışmasını da izlemeyi umduğumuz yolculuğunda, kendisinin görüntü yönetmenliğini üstlendiği Cano da Mehmet Salih Demir’i yeni bir sinemacı olarak bize tanıttı.

    İlk olarak Şubat ayında 17. If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde seyirci karşısına çıkan Cano, tıpkı Çınar’ın filmlerinde olduğu gibi, son derece düşük bütçeli, estetik kaygılardan mümkün olduğunca uzak duran ve sırtını Aki Kaurismaki filmlerinden de aşina olduğumuz, ‘deadpan’ tabir edilen komedi anlayışına yaslamış bir yapım. Öğretmen Cano’nun bir gün ansızın, kimseye tek kelime etmeden ortadan kaybolmasıyla başlıyor film. Onu bulma görevi, arkadaşı İbrahim’in üzerine kalıyor. Kendi özel yaşamında türlü belirsizlik içinde sürüklenen İbrahim, Cano’nun başına ne geldiğini araştırırken, aslında kendi hayatının nereye doğru gittiğini de çözmeye çalışıyor.

    Sur’da yaşanan zorlu dönem, filmin çekimlerinin bir yıla yayılmasına sebep olmuş. Diyarbakır ve çevresinde geçen bir kayboluş hikayesinin, özellikle şu dönemde politik bir söylemi olması beklenebilir. Bunun seyredenin her an zihninde bulunması kaçınılmaz, yersiz de değil muhakkak. Fakat Mehmet Salih Demir daha ziyade kimlikler üstü, herkese hitap eden varoluşçu bir film yapmaya niyetlenmiş. Medeniyetin geldiği noktada insan olarak, birey olarak mutlu muyuz, yolumuzu bulabildik mi, gerçekten ileriye doğru mu gidiyoruz?

    Bu yeni Kürt sinema hareketinde, maddi imkansızlıklar bir dili doğurdu hiç şüphesiz. Gerçek mekanlarda, ışıksız, amatör oyuncularla çekiliyor bu filmler. İyi kadrajlar yapmak için ille para gerekmiyor ama bu sinemacılar şık olandan, stilize olandan özellikle uzak durmayı tercih eder hale gelmişler. Buradan bir sinema dili; oyunculuklar kadar bu dile de yansıyan donukluktan, aksaklıktan bir mizah duygusu türetmişler.

    Cano bu yeni Kürt sineması hareketinin kodlarını yansıtan, arayışçı, bu açılardan görmeye değer bir yapım. Fakat Ali Kemal Çınar’ın filmleriyle zaten tanışmışsanız, Cano’nun aynı ölçüde yaratıcı fikirler içermediğini ve yer yer tekrara düştüğünü hissetmek de kaçınılmaz. Filmiyle ilgili, “İnsanın önce yaşayan bir varlık (hayvan) olduğu ve sosyal anlamda medeniyetlerin karışması kadar karmaşık olduğu unutulmamalı. Filmde mitoloji, tarih ve hayal gücü, bu fikir etrafında birleşiyor” demiş Mehmet Salih Demir. Cano’nun bu denli sofistike fikirleri taşıyacak güçte bir sinema eseri olduğunu söyleyemiyorum. Ancak çabası bile kayda değer. Bu yeni Kürt sineması dalgasıyla tanışmak isteyenler için de iyi bir fırsat.

    Twitter: aliercivan

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top