Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
2,9
2 Puanlama
Prospect hakkında görüşlerin ?
5
0 Eleştiri
4
0 Eleştiri
3
1 Eleştiri
2
1 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
0 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
Öyle sıkıcı bir film ki bunun yerine laf atılan o sanatsal drama ve müzikal filmler daha bir fantastik, daha bir bilim kurgu kalır. Oyunculuklar vasat, kurgu vasat, senaryo yok, film sıkıcı. Kısacası zaman kaybetmeye gerek yok başka şeyler bakın derim.
“Prospect”, senaryosunu kendi yazdıkları aynı isimli kısa filmin hikâyesinden uyarlayarak yazan Christopher Caldwell - Zeek Earl ikilisinin yönetmen koltuğunda oturdukları ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…
Prömiyeri, 5 Mart 2018’de South by Southwest Film Festivalinde (SXSW) yapılan ve 2 Kasım 2018’de Amerika’daki Regal Sinema grubunun salonlarında vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce bu filme ilişkin olarak da ilk tespitimizi paylaşalım:
Karşımızdaki, düşük bütçe bahanesine sığınmaksızın görsel efektsiz de bilim kurgu filmi çekilebileceğini gösteren türünün nadir örneklerinden biri…
Aslına bakarsanız filmde olmayan tek şey görsel efektler de değildi…
Filmde doğru dürüst uzay kıyafeti ve teknik ekipman da yoktu…
Hele o silah diye kullanılan ve ateşlendiğinde bir zamanlar bayram çocuklarının en sevdiği oyuncaklardan olan “çata patlar” ve “mantar tabancaları” gibi ses ve ateş çıkartarak patlayan derme çatma şeyler, gerçekten de çok ilkel ve komikti…
Ama gel gör ki, Christopher Caldwell - Zeek Earl ikilisinin sinema denizine çaldıkları bu “sade" ve bir o kadar da organik olan "maya”, henüz ilk denemeleri olmasına rağmen tutmuş gözüküyor…
Nasıl mı?
Bize göre; içinde gerilim, öfke, şiddet, nefret, kuşku ve düşmanlık gibi, "işte insan" dedirten duyguları barındıran çok bilinmeyenli denklem tarzındaki özgün hikâyesi ile film, 100 dakika boyunca izleyiciyi sımsıkı kavrıyor…
Bu bir…
Filmin aynı zamanda iki yönetmeninden ve hikâye yazarından biri olan Zeek Earl, görüntü yönetmeni olarak kamerayı, yağmur ormanlarında “yaratık” yakalamak için sürek avına çıkmış avcıların silahlarının dürbünü gibi kullanmış…
Bu da iki olsun…
Üçüncü ve son olarak da; diğer yönetmen Christopher Caldwell gibi Seattle’da yaşayan bir diğer Caldwell olan Daniel Lawrence Kenji Caldwell’ın kurguyla birebir senkronize olan müziklerinin filme ayrı bir derinlik kazandırdığını söyleyelim ve geçelim oyuncu kadrosuna…
Gördüğümüz kadarıyla herkesin gözü Sophie Thatcher’a takılıp kalmış…
Evet, bu genç yetenek kendisine verilen şansı doğru değerlendirmiş…
Fakat “Narcos” (2015 – 2017) dizisindeki Javier Peña ve son olarak da “The Equalizer 2” (2018) filmindeki Dave York karakterlerindeki performanslarını ilgiyle izlediğimiz Şili asıllı Amerikalı oyuncu Pedro Pascal’ın da hakkını kesinlikle yememek lazım…
Zira o, birlikte çıktıkları zorlu yolculukta ustalığının da verdiği avantajla kendi rolünün yanı sıra, bir anlamda Sophie Thatcher’ın eksik gedik neyi varsa onları tamamlama görevini de üstlenmiş bu filmde…
Elbette şu ana kadar anlattıklarımızın hiçbiri; bilim kurgu denilince aklına, görsel efektlerle cilalanmış yüksek bütçeli Hollywood prodüksiyonları gelenler için pek de fazla bir şey ifade etmeyecek…
Onu biliyoruz…
Olsun…
Sonuçta, puan olarak 3,5 verdiğimiz bu sıra dışı film için, biz yine de kendinize bir şans verip “mutlaka izleyin” şeklindeki ısrarımızı sürdürmeye devam edeceğiz…
Keyifli seyirler,
Prömiyeri, 5 Mart 2018’de South by Southwest Film Festivalinde (SXSW) yapılan ve 2 Kasım 2018’de Amerika’daki Regal Sinema grubunun salonlarında vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce bu filme ilişkin olarak da ilk tespitimizi paylaşalım:
Karşımızdaki, düşük bütçe bahanesine sığınmaksızın görsel efektsiz de bilim kurgu filmi çekilebileceğini gösteren türünün nadir örneklerinden biri…
Aslına bakarsanız filmde olmayan tek şey görsel efektler de değildi…
Filmde doğru dürüst uzay kıyafeti ve teknik ekipman da yoktu…
Hele o silah diye kullanılan ve ateşlendiğinde bir zamanlar bayram çocuklarının en sevdiği oyuncaklardan olan “çata patlar” ve “mantar tabancaları” gibi ses ve ateş çıkartarak patlayan derme çatma şeyler, gerçekten de çok ilkel ve komikti…
Ama gel gör ki, Christopher Caldwell - Zeek Earl ikilisinin sinema denizine çaldıkları bu “sade" ve bir o kadar da organik olan "maya”, henüz ilk denemeleri olmasına rağmen tutmuş gözüküyor…
Nasıl mı?
Bize göre; içinde gerilim, öfke, şiddet, nefret, kuşku ve düşmanlık gibi, "işte insan" dedirten duyguları barındıran çok bilinmeyenli denklem tarzındaki özgün hikâyesi ile film, 100 dakika boyunca izleyiciyi sımsıkı kavrıyor…
Bu bir…
Filmin aynı zamanda iki yönetmeninden ve hikâye yazarından biri olan Zeek Earl, görüntü yönetmeni olarak kamerayı, yağmur ormanlarında “yaratık” yakalamak için sürek avına çıkmış avcıların silahlarının dürbünü gibi kullanmış…
Bu da iki olsun…
Üçüncü ve son olarak da; diğer yönetmen Christopher Caldwell gibi Seattle’da yaşayan bir diğer Caldwell olan Daniel Lawrence Kenji Caldwell’ın kurguyla birebir senkronize olan müziklerinin filme ayrı bir derinlik kazandırdığını söyleyelim ve geçelim oyuncu kadrosuna…
Gördüğümüz kadarıyla herkesin gözü Sophie Thatcher’a takılıp kalmış…
Evet, bu genç yetenek kendisine verilen şansı doğru değerlendirmiş…
Fakat “Narcos” (2015 – 2017) dizisindeki Javier Peña ve son olarak da “The Equalizer 2” (2018) filmindeki Dave York karakterlerindeki performanslarını ilgiyle izlediğimiz Şili asıllı Amerikalı oyuncu Pedro Pascal’ın da hakkını kesinlikle yememek lazım…
Zira o, birlikte çıktıkları zorlu yolculukta ustalığının da verdiği avantajla kendi rolünün yanı sıra, bir anlamda Sophie Thatcher’ın eksik gedik neyi varsa onları tamamlama görevini de üstlenmiş bu filmde…
Elbette şu ana kadar anlattıklarımızın hiçbiri; bilim kurgu denilince aklına, görsel efektlerle cilalanmış yüksek bütçeli Hollywood prodüksiyonları gelenler için pek de fazla bir şey ifade etmeyecek…
Onu biliyoruz…
Olsun…
Sonuçta, puan olarak 3,5 verdiğimiz bu sıra dışı film için, biz yine de kendinize bir şans verip “mutlaka izleyin” şeklindeki ısrarımızı sürdürmeye devam edeceğiz…
Keyifli seyirler,
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler