Hesabım
    Şeker Çocuk
    Ortalama puan
    3,4
    6 Puanlama
    Şeker Çocuk hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Deniz O.
    Deniz O.

    Takipçi 170 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    16 Mart 2020 tarihinde eklendi
    Genç bir aktörün çocukluk yıllarında babasının travmalarından nasıl etkilendiğini konu alan çarpıcı bir film.
    Kendi babasını oynayan aktörün bakış açısı tamamen değişmiştir... Her travma, ötesine geçtiğimizde bize bir hediye bırakır.

    Hayatımızda başımıza gelen olaylar, seçtiğimiz meslekler, ilişkilerimiz... Hepsi ailemizle ilgilidir. Aile dinamikleri, çocukken yaşadıklarımız veya kök ailemizin geçmişinde olan travmatik olayların yarattığı bir olgudur. Bunun farkında olmadıkça, neden bu mesleği seçtiğimizi ve neden sürekli bazı olayları üzerimize çektiğimizi anlamayız.

    Tehlikeli durumlar içeren meslekler bu gruba dahildir. Aksiyon sahnelerinde rol alanlar çoğu zaman ölümle hayatı ayıran çizgiye yaklaşırlar. Honey Boy isimli filmde kahramanımız riskli sahnelerde rol almanın yanı sıra özel hayatında da zor durumlarda kalır. Bunlardan biri de içkili araba kullanarak kaza yapmasıdır. Bazı durumlar, olaylar Otis’i tetikler.

    spoiler: Artık onun derinindeki probleme bakmak için bir yardım eli gerekmektedir. Psikoloji konusunda uzman biri onun çocukluk hikayesi ile başlar. Otis’in anne ve babası ayrıdır. Babası ile yaşayan Otis, içsel olarak anne ve babasının arasında kalmıştır. Babası anne hakkında olumsuz konuşmalar yaparak oğlunu yanına çeker. 12 yaşındaki oğluna bir paket sigara hediye eden bir babadır. Otis ise oynadığı küçük rollerle az da olsa tanınmaktadır. Babası onun üzerinden para kazanır ve onu devamlı mesleği konusunda zorlar. Otis bu durumdan ve ilişkilerinden hiç mutlu değildir. Babasında daha iyi bir baba olmasını talep ettiğinde ise aldığı yanıt fiziksel şiddettir. “Hep gerçek bir baba olarak davranmanı bekledim. Bunu bir kez olsun yapmadın. Seni uzun zamandır özlüyorum baba...” Otis’in babası sabıkalı biridir. Bir çok bağımlığı olan biri. Onun annesi (Otis’in babaannesi) yazar ve şair... ve bir alkolik. Annesi oğlu 11 yaşındayken kadınlardan hoşlandığını açıklar. Annesinin sevgilisi olan kadın da alkoliktir ve çocuğu her seferinde döver. Çocukluğunda elinin alçıdan kurtulduğu zamanları hatırlayamaz. Annesi camdan otobana düşer. Ölümünden sonra askere gider. Tüm bunlar onu uyuşturucu bağımlısı olmaya sürükler. Kendinden geçtiği bir anda, bir kızın arabadan atlamasına sebep olduğundan kendini dört yıla yakın bir süre hapishanede bulur. Kapalı kaldığı dönemde Tanrı’ya yaklaşır ve kendi oğlunu – Otis’i – elinden geldiğince büyütmeye çalışır.


    Yazının tamamı blogta TuvaletKağıdınaNotlar.com
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.884 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    7 Ocak 2021 tarihinde eklendi
    Hikayesini, başrol oyuncularından Shia LaBeouf’un, hapse girmemek için bizzat kendisinin katılmak zorunda kaldığı rehabilitasyon programında, bir terapi yöntemi olarak babası ile çocukluğunda yaşadıklarına dair tuttuğu notlardan uyarlayarak yazdığı “Honey Boy”, Alma Har'el’in yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı sinema filmi…

    Dünya prömiyeri, 25 Ocak 2019’da Sundance Film Festivalinde yapılan ve 8 Kasım 2019 tarihinde sınırlı salon gösterimi ile Amerika’da vizyona giren filmin, 7.3/10 (27.062 oy) ve 4.4/5 (559 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.7/10 (230 yorum) ve 73/100 (41 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, hiç de fena değil…

    Ama biz yine de 3,5 milyon dolarlık bir bütçeyle toplam 19 günde çekilen ve 3,2 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşmış olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Bunun içinde, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, Shia LaBeouf’un ilgi çekici olduğunu düşündüğümüz hayat hikâyesinden kesitler görmek isteyen sinemaseverlerin kaçırmamaları gereken bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Filme, babasını canlandıran Shia LaBeouf ile kendisinin 12 ve 22 yaşlarındaki hallerini oynayan, Noah Jupe ve Lucas Hedges’in performansları damgasını vurmuş…

    Bu üçlüden, Shia LaBeouf ile Lucas Hedges’i hepimiz zaten yıllardır zevkle izliyoruz…

    Fakat ebeveynleri de sinemacı olan Noah Jupe isimli 2005 Londra doğumlu çocuk, neredeyse “koşar adım” ilerliyor beyazperde de…

    Baksanıza, filmografisinde daha şimdiden, “Suburbicon” (2017), “Wonder” (2017), “A Quiet Place” (2018), “Holmes & Watson” (2018), “Ford v Ferrari” (2019) ve “A Quiet Place Part II” (2020) gibi filmler mevcut…

    Bu hızla, kim bilir daha neler yazdırır hanesine…

    Filmin bir diğer kazananı da bize göre İsrail’ li sinemacı Alma Har'el’ di…

    Zira flashback geçişlerinin hâkim olduğu filmin kurgusu da her ne kadar mükemmel olarak tanımlanamasa da yeterince tatminkârdı…

    Yani başlığını, Shia LaBeouf’un çocukluğundaki “Honey Boy / Tatlı Çocuk” lakabından (nickname) alan bu filmi izlememek için geçerli hiçbir neden yok gibi görünüyor ortada…

    Elbette, Covid – 19 salgını yüzünden evlere tıkılıp kaldığımız bu günlerde, “Bu film bizi kesmedi” diyenler de çıkabilir…

    Ki bu, her türlü şart ve film için her zaman mümkündür…

    Böylelikle de aslında, “daha sert alkol” içeren yarı otobiyografik filmler aradıklarını ifade etmeye çalışan o dostların reçetelerine, “başlangıç” olarak hikâyesini Charles Bukowski’nin yazdığı “Barfly” ı (1987) yazacağız…

    Ancak izlerken yanında atıştıracakları “aperatiflerini”, kendileri belirlesinler ve uzmanlık alanımıza girmeyen bu işe bizi kesinlikle bulaştırmasınlar…

    “Yolluk” olarak da ardından, isterlerse senaryosu yine Bukowski’nin aynı isimli romanından (1975) uyarlanan “Factotum” a (2005) takılabilirler…

    İşin iyi tarafı, hafta sonları uygulanan alkol satış yasağına takılmadan her iki filmin de rahatlıkla temin edilebiliyor olması…

    Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama tek bir “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun…

    Ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top