Hesabım
    Ava
    Ortalama puan
    3,2
    10 Puanlama
    Ava hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    2 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.895 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    3 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosu, Matthew Newton tarafından yazılan “Ava”, yönetmen koltuğunda Tate Taylor’ın oturduğu bir aksiyon filmi…

    Jessica Chastain (Ava), John Malkovich (Duke), Colin Farrell (Simon), Geena Davis (Bobbi), Common (Michael), Joan Chen (Toni) ve Jess Weixler’li (Judy) kadrosuna rağmen, her şey bulunsun düşüncesi ile daldan dala zıplayan ve kafasını bir türlü toparlayamayan hikâyesi nedeniyle, bizim açımızdan “Olmamış” …

    Bugüne kadar tam dört Tate Taylor filmi izledik ve bu da beşincisi…

    Bu filmler arasında ilk sırayı tartışmasız Academy, Golden Globe ve BAFTA ödüllü “The Help” (2011) alırken, ne yazık ki “Ava”, en sonda kalıyor…

    Tamam, Suudi Arabistan Riyad’daki oldukça kan revan içinde gerçekleştirilen bir Alman ordusu generalinin infazı olayına kadar olan bölümler ile "Ava – eski Fransız özel kuvvetler askeri Alain (Efka Kvaraciejus)", "Ava – Toni", "Duke – Simon" ve "Ava – Simon" arasındaki kavga sahneleri, aksiyon severlerin bir kısmını tatmin etmiş olabilir…

    Ancak bunlar bile hikâyedeki “dağınıklığı” toparlamaya yetmediği gibi aksiyonda “basmakalıplığın” ötesine geçmesine de yardımcı olamıyor…

    Neredeyse hareketli her sahnesinde, sanki daha önce çekilmiş filmlerden bir parça alınarak yeniden kurgulanmaya çalışılmış gibi fazlasıyla “yapay” bir hal mevcuttu filmde…

    Hatta sinirlendiği bir ara kafası atan Ava’nın, Toni’nin mekânını hem de iki kez basarak, kendisinin eski, kız kardeşi Judy’nin yeni sevgilisi kumarbaz Michael’ı alarak oradan çıkması, yani adam kaldırmasının anlatıldığı bir kısım var ki:

    “Bu kadarı da olmaz” dedirtecek tarzda “abartılı” olmuş…

    Gelin isterseniz bütün gelişmeleri en başından ele alarak kısaca inceleyelim…

    Eski alkolik ve uyuşturucu müptelası Ava, babası tarafından uğradığı bir iftiranın ardından evi terk ederek Duke’un öğrencisi olarak özel kuvvetlere katılır…

    Artık o, geride toplam 41 cesedi bulunan, iyi eğitim almış bir suikastçıdır…

    Tek yapması gereken şey, kendisine verilen talimatlar doğrultusunda kurbanlarını ortadan kaldırmasıdır…

    Ancak Ava, adına çalıştığı grubun suikast protokollerine aykırı olarak, öldüreceği insanlar ile gereksiz sohbetlere girmek ve onlara karşılığını alamadığı sorular yöneltmek gibi hiç de hoş karşılanmayan bir alışkanlık edinmiştir zaman içinde…

    Sağda solda çokça dillendirilmeye (ve eleştirilmeye) başlanan bu “anlamsız gevezelikler”, örgütün başındaki Simon’ın asabını fena halde bozmuş ve onu, Ava’nın hesabını kesme noktasına kadar da getirmiştir nihayetinde…

    Neyse ki, bir süreliğine araya, Simon’ı sakinleştirerek frenlediğini zanneden, Ava gibi Simon’ın da eğitmeni olan Duke girer ve biraz nefeslenmiş olan Ava’da, 8 yıllık bir aradan sonra ailesinin yanına Boston’a geri döner…

    Fakat babası ölmüş olan Ava’nın, rahatsızlanan annesi de hastanede yatmaktadır…

    İşte o andan itibaren de birdenbire mevzu aksiyondan, “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?” dedirtecek bir biçimde, eski hesapların da ortaya döküldüğü “aile içi” ve “sevgililer arası” çatışmaların yaşandığı garip bir dramaya dönüşüverir…

    Bu arada ailesinin koruyucu melekliğine de soyunan Ava, yıllar sonra hem yeniden sırnaşmaya çalıştığı Michael hem de annesi ile yüzleşir…

    Hani gerçi, yine aksiyon devam edecek ve üstelik Simon’un büyük kızı Camille’in (Diana Silvers) konunun merkezinde yer alacağı intikam içeren “kanlı” bir devam filmine göz kırpan bir final de yapılacak ama kantarın ayarı bir kez bozulmuştur ve yeniden tutması da çok zordur…

    Bakalım, sinema dünyasında yatırımcıları yönlendiren prodüktörler ne diyecekler?

    Zira önemli olan da zaten, bu “umutsuz vaka” hakkında bizim söylediklerimiz değil, “onların” yapacakları önerilerdir…

    Peki, senaryoda radikal bir değişikliğe gidilirse devamı gelebilir mi?

    Neden olmasın…

    Sonuçta orası Hollywood ve bu hayal dünyasında her şey de mümkün…

    Olsun, ben yine de izlerim diyenlere de keyifli seyirler,
    Berat Gören
    Berat Gören

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    6 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    Ne kötü, nede orta derece fena değil vakit geçirmek için izlenebilir. Ama çok fazla aksiyon sahne yok.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top