stanley kubrick üzerine konuşuken dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum, gerçekten bu film her yönüyle tam bir savaş karşıtı bir film mi, yoksa aralara serpilmiş kimi söylemlerin ardına da bir göz atmak, alt okumasını yapmak gerekiyor mu? ben ikinciyi tercih edenlerdenim. bu filmin ilk yarısında, herkesin katıldığı gibi, savaş karşıtı, savaşın psikolojisinin insanı nasıl etkileyebileceği, militarizmin kurallarının insani kurallara nasıl galip geldiği, insanı nasıl dönüştürdüğünü vermesi açısından kubrick'e haksızlık edilemez. filmin birinci yarısı diyebileceğim bu bölüm, savaşın kanlı, toplu, tüfekli yüzünü göstermeden, görüntüleriyle de başarılı bir grafik çizerken, filmin ikinci yarısında bunun tersine çevrilerek adeta bir savaş propogandası yapı(lı)yormuş gibi bir izlenime kapılıyorsunuz. adeta öldürmenin kutsallığı, meşruiyeti onaylanıyor, ve ölmemek için öldürmek fikri ağır basıyor, amerikan milliyetçiliğinin ağır bastığı sahneler ve dialoglar da kimi psikolojik dialoglarla örtülmeye çalışılmış filmin bu bölümünde. görüntü olarak, fazla sayıda insan/figüran kullanarak, kan dökmeden de bir mesaj verebilmesi açısından film başarılı. ancak alt okumasında, özellikle filmin ikinci yarısında neleri öne çıkardığı, nelerin üstüne vurgu yaptığına da dikkat etmek gerekiyor. genel anlamda bu tarz savaş filmlerine baktığımızda ikiye, belki de üçe ayırmak mümkün ; ya gürültülü, bolca top, tank, kan, şiddet görüntülerinin işlendiği filmler, ya terence malick'in ince kırmızı hattı gibi, asker psikolojisini öne çıkaran, vicdani muhasebenin sürekli konuşturulduğu filmler, ya da ikisinden de birazcık sos niyetine koyalım diyen, genelde eğilimini amerikan sinemasında gördüğümüz filmler. ben bu filmi ikinci kategoriye koyuyorum, çünkü her ne kadar son bölümlerde şiddetli çarpışmalar da olsa, filmin ilk yarısındaki havadan kurtaramıyor izleyici kendini. o iyi işlenmiş hüzün savaş görüntülerinin üzerini örtüyor, ancak bu, savaş sahnelerinin başarısını da gölgeleyen bir unsur değil. sinema tarihinde kullandığı dil (küfüre dayalı diyalogların ağırlığı) açısından da ayrı bir yere sahip bu film dikkatli izlendiğinde başarılı bir film. ancak dediğim gibi, stanley kubrick gibi iyi bir yönetmen de kendini kimi değerlere (muhafazarlık vs) sahiplenmiş olarak buluveriyor.