Hesabım
    The Greatest Hits
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    The Greatest Hits

    Nostalji mi Kader mi?

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Yazı yer yer spoiler/sürprizbozan içerebilir -

    Searchlight Pictures ve Hulu işbirliği ile hayata geçirilen The Greatest Hits, Türkiye Disney+ platformuna “romantik aşk filmi” kategorisinde, Nisan 2024 takvimi ile dahil oldu. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini, ilk uzun metrajlı işi olan The Disappearance of Eleanor Rigby (2013) ile seyircilere aynı hikayenin 3 farklı versiyonunu (Him, Her, Them) sunmayı başaran Ned Benson’ın üstleniyor.

    Filmin başrolünde her ne kadar Lucy Boynton, Justin H. Min ve David Corenswet’in ismi geçse de baştan aşağıya farklı türleri ve sanatçıları barındırması itibariyle The Greatest Hits’in esas rolü müziğin sırtında diyebiliriz pekala. Bu bağlamda The Greatest Hits, yönetmen Benson’un ilk filminde şahit olduğumuz çift travmalarından biraz daha farklı biçimde, seyircilere trajik bir aşk ile bezenmiş, müzikal bir zaman yolculuğu vadediyor.

    Bu hikayede travmatize olan kadın kahramanımız Harriet (Lucy Boynton), neredeyse tüm öykünün de tam ortasında duruyor: Erkek arkadaşı Max (David Corenswet) ile -en azından Harriet’ın bakış açısına göre- hayatının aşkını yaşayan Harriet, trajik bir biçimde Max’i kaybettikten sonra allak bullak olur. Max ile dinlediği şarkıları yeniden duyduğunda hayatının o anına geri gittiğini, bir nevi kendi zihnine zaman yolculuğu yaptığını fark edince, Max’in kaza geçirmesini de engelleyebileceğini umar. Fakat bu çıkışsız döngüde neredeyse 2 senedir debelenmekte ve içinde yaşadığı gerçek hayatına farklı, yeni bir yön vermeyi de reddetmektedir. Max’e ulaşmak için tam da doğru şarkıyı ararken, karşısına David (Justin H. Min) çıkar. Ve üçlü aşk sarmalımız da böylece başlar…

    Ergenlik yıllarından beri kamera önünde seyrettiğimiz Lucy Boynton, filmin neredeyse yarısında gözleri yaşlarla dolu halde Harriet karakterine inandırıcı biçimde hayat veriyor. Harriet, kelimenin tam anlamıyla ölmüş sevgilisini geri getirmeye takmış bir kadın portresi çizerken, insanın yaşadığı travmalara dair, sinema sanatının hali hazırda tükettiği bazı sorular da soruyor.

    Örneğin geçmişe geri gidebilsek ya da başa sarabilsek yaşanmışı geri alma, bir faciayı önleme ya da hayat akışını değiştirme şansımız olabilir miydi? Olan zaten olmuş mudur, yoksa geçmişte hali hazırda değiştirdiğimiz bir şeyin yansımasını mı bugünde yaşıyoruz? Bizim için çok önemli olduğuna inandığımız insanların hayatlarına hiç girmeseydik, başka bir evrende başka bir düzlemde işler nasıl olurdu? Yoksa her halükarda yollarımız yine kesişir miydi?

    Sinema tarihi Tom Tykwer’ın Run Lola Run (1998), hatta daha da geriye gidelim Kieslowski’nin Kör Talih (1987) filminden beri benzer soruların peşinden giden örneklere ev sahipliği yapıyor. Alternatif sonlu Sliding Doors’tan (1998) tutun da sonunu kendimizin şekillendirdiğine ‘ikna edildiğimiz’ Black Mirror: Bandersnatch (2018) filmine dek bu sorulara verilen cevaplar, insanoğlu açısından çoğunlukla kadercilik çizgisinde de olsa, The Greatest Hits gibi daha küçük çaplı yapımlar muhteviyatı farklı açılardan zenginleştirmeye çalışıyor.

    Bu filmin benzerlerinden en net ayrıştığı nokta, müzik kulağı iyi olan dinleyicilere muazzam bir soundtrack listesi sunması. Orijinal fragmanında da belirttiği üzere Nelly Furtado, Beach House, Roxy Music, Neil Francis ve daha pek çok farklı isimle bezeli bir müzik yelpazesinin sunulduğu The Greatest Hits, senaryo örgüsü olarak ise 20-25 sene önceki romantik komedilerinin izinden gidiyor ve klasik karakter tipleri çiziyor. Keşke olay örgüsü ve karakterizasyonlar, soundtrack listesi kadar yaratıcı ve çekici olsaydı dediğimiz noktada, David’i canlandıran ve yakın dönemin yükselen Uzakdoğu kökenli oyuncularından olan Justin H. Min’in hakkını teslim edelim. Zira kendisi oyunculuk performansı açısından elinden geleni ortaya koyuyor.

    Film görsel açıdan belli bir estetik çizgide dursa da, içeriğindeki zaman yolculuğu teması açısından ise bilim kurgu türüne herhangi ek bir katkısı sunmuyor maalesef.

    Nostaljik dokuları sevenler ve yaşama dair soruları müzik adımlarını ya da adamlarını takip ederek sormak isteyenler için The Greatest Hits, keyifli bir deneyim sunuyor. 95 dakikalık süresiyle de bu açıdan tadında bırakılmış bir iş. Daha derin bir hikaye arayışı olmadan, kendinizi soundtrack list’in gidişatına bırakın.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top