Senaryosunu, Kit Lesser takma adını kullanan C. Robert Cargill'in kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Amber Sealey'in oturmakta olduğu "No Man Of God"; biyografik bir suç draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle, kapalı tek mekandaki hapishane atmosferi içinde çekilmesinin yanı sıra; 11 Haziran 2021 tarihindeki dünya prömiyeri, Tribeca Film Festivali'nde yapılan bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Film...
"Stark Florida'daki, Florida Eyalet Cezaevi'nden sinyal; Doğu saatine göre bu sabah 7:00'den, kısa bir süre sonra geldi...
Sinyal, tesisteki tanık penceresinden; 12 yaşındaki bir kızın katili olan Ted Bundy (Luke Kirby) için gönderildi... Zira Bundy, 1978'de cinayet ve tecavüzden hüküm giymişti... Ve gönderilen sinyal de, elektrikli sandalyede hayatını kaybettiğine ilişkindi...
Hapishane dışında nöbet tutanların çoğu bunu, çılgınca kutladılar... Böylelikle, 10 yıl süren temyiz başvurusu süreci de tüketildikten sonra; Ted Bundy nihayet öldü..."
Biçimindeki bir TV haberi...
***
Ve...
Ardından gelen...
"1970'lerin sonlarında, FBI araştırmacılarından oluşan bir ekip; şiddet içeren seri suçluların psikolojisini anlayarak, araştırmacıların seri tecavüz ve cinayetlerle daha etkili bir şekilde mücadele edebileceklerini öne sürdü...
Bu sürece 'profil oluşturma' adı verildi...
1984 yılında Başkan Ronald Reagan; FBI profilcileri için ilk beş tam zamanlı pozisyonu oluşturan, Şiddet İçeren Suçların Analizi Ulusal Merkezi'nin kurulduğunu duyurdu...
Özel Ajan Bill Hagmaier (Elijah Wood), bu beş kişiden biri olarak seçildi...
Bu bağlamda da izleyecekleriniz; FBI transkriptlerinden, kayıtlarından ve Bill Hagmaier'in anılarından esinlenilerek hazırlanmıştır..."
Bilgilendirmesiyle başlar...
***
- Yıl 1985 / FBI Karargahı, Quantico, Virginia -
Şiddet İçeren Suçların Analizi Ulusal Merkezi'nin direktörü Roger Depue (Robert Patrick), söz konusu beş profilciye...
Gönüllülük esası çerçevesinde, görüşecekleri mahkumların dosyalarını dağıtırken...
***
Bundy'nin ismi duyulduğunda...
Kimse çıkıp da, ona talip olmayınca...
Zor işlerin adamı olmakla nam salmış olan Bill atılarak...
***
Herkesin...
Bırak itirafı, ağzından tek bir kelime dahi alamayacağını iddia ettiği...
Federallerden nefret eden Bundy ile görüşme işini...
Tereddütsüz üstleniverir...
***
Bunun için de Bill'in...
Cezaevi müdürünün önerisiyle...
Kendisine ulaştırılmak üzere Bundy'e hitaben bir mektup yazması gerekecek...
***
Üstelik...
Yine aynı müdür Warden Wilkenson'ın (W. Earl Brown) ağzını açık bırakırcasına...
Hiç beklenmedik bir şekilde...
Cezaevine uğradığı ilk günde Bundy...
Hem de hiç uzatmadan, Bill ile konuşmayı kabul edecektir...
***
Derken...
Ellerinde kelepçe...
Ayaklarında da zincirler bulunan Bundy...
Bill'in oturup beklemekte olduğu görüşme odasına getirilir...
***
Getirilir getirilmez de...
Maçın ilk raundunun ilk saniyelerindeki...
Karşılaşmayı kazanmak amacıyla ringe çıkmış iki boksör misali...
Karşısındakine okkalı bir yumruk savurarak, yere sermeye çalışmak yerine...
***
Profesyonelce davranmak suretiyle...
Bill ile Bundy'de, birbirlerini tartmakla yetinip...
Sonraki rauntları da...
Ayakta geçirmek iradesinde olduklarını ortaya koyarlar...
***
- 13 Şubat 1986 -
Bu kez Bill görüşmeye, bir ses kayıt cihazı...
Ve...
Önceki görüşmede Bundy'nin kendisinden istediği sakız ile gidiverir...
***
O gün...
Bill ile Bundy...
"Green River Katili" olarak da bilinen Gary Ridgway'i ele alacak...
***
Ardından da...
Birbirlerinden ziyadesiyle etkilenen Bill ve Bundy...
Roger Depue'nin dikkatini çekecek kadar...
Sıklıkla mektuplaşacaklardır...
Dakika 37...
***
Gelmiş geçmiş, en soğuk kanlı seri katillerden Theodore "Ted" Robert Bundy ile dünyanın en ünlü suçlu profili uzmanlarından biri olarak kabul edilen Bill Hagmaier arasındaki ilişkinin, damgasını vuracağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Bundy'nin kaçırarak...
Önce tecavüz edip, sonrasında da öldürdüğü 30'u aşkın kadın ve çocuğa dair itiraflarının da yer aldığı, 63 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,