Concrete Plans eleştirileri

Senaryosunu da kaleme almasının yanı sıra ilk uzun metrajlı sinema filmini de çekmekte olan Will Jewell'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Concrete Plans”; "neo - noir" tarzda kurgulanılmış, gerilim dozu ile karakterlerine dair gizemin de giderek derinleşeceği psikolojik bir drama olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, çerez parası niteliğindeki 700 bin İngiliz Poundu gibi oldukça düşük bir bütçeyle Galler kırsalında çekilmiş olan; sınıfsal farklılıklar ile neredeyse zenofobiye (Xenophobia) ulaşan düzeydeki, yabancılara yönelik ırkçılığa da dikkat çekilen bu bağımsız (indie) İngiliz filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Minibüsünden inen inşaat şirketi sahibi Bob Pearson (Steve Speirs), buluşma noktasına tam zamanında gelmiş olan Dave (William Thomas) ve Ukraynalı kaçak mülteci Viktor (Goran Bogdan) ile selamlaşır...

Aslında Jim Ainsworth (Chris Reilly) ile Bob'ın yeğeni Steve'de (Charley Palmer Rothwell) orada hazır bulunmaktadırlar...

Üç aylığına birlikte görev yapacak olan, birbirlerinden tamamen farklı şahsiyetlerdeki insanlardan oluşan bu ekip; Bob'ın minibüsüne doluşarak; çalışma alanına doğru yola koyulur...

***

Aynı esnada...

Atalarından miras kalan malikanesinde, gırtlağına kadar vergi borcuna batmış ukala bir aristokrat olan Simon Hegarty (Kevin Guthrie); kendilerine ödeyecek zırnık parası olmamasına rağmen yenileme işlemini yaptıracağı Bob'ın oluşturduğu inşaatçı ekibi beklerken, kendisine sürekli olarak olumsuz mali haberler veren muhasebecisi Richard (James Lance) ile boks antrenmanı yapmaktadır...

Bu arada...

Çıkıp Simon ile Richard'ın yanlarına gelen, Simon'ın kız arkadaşı Amy (Amber Rose Revah) ile de tanışırız...

***

Derken...

Beş kişiden oluşan ekip de, ahır düzenleninceye kadar konaklayacakları; içinde çürümüş bir ceset varmışçasına leş gibi kokan, berbat vaziyetteki karavan bozması kulübelere varmış olur...

Onlar yerleşir yerleşmez...

Yapılacak işler ve aralarındaki sözleşme hakkında bilgi verecek olan Simon'da, yanlarında belirir...

***

Şöyle ki...

İki ahır ve ek binadaki yenileme süreci, üç ayda tamamlanacak olup; süre aşımı durumunda, gecikme cezaları devreye girecektir...

O nedenle de sürecin; belirlenen zaman dilimi ve bütçe sınırları içinde tamamlanması, hayati bir önem taşımaktadır...

***

Çok geçmez...

Çalışanlara bir paket çay ile yeterli miktarda şeker de getiren Amy'de kendini gösterirken, sözleşmedeki son koşulun da; "aşağıdaki" şantiyede çalışanlardan herhangi birisinin, Amy ile Simon'ın yaşamlarını sürdürdükleri "yukarıdaki" binaya girmelerinin yasaklanması olduğunu öğreniriz...

Öyle ki...

Cep telefonu sinyallerinin bölgede çok zayıf olması sebebiyle, tedarikçilerle iletişimde zorlanacaklarını, o yüzden de evdeki sabit hattı kullanmaları gerekebileceğini söyleyen Bob'a Simon; "verandaya bir uzatma kablosu çekerim" şeklinde karşılık verecektir...

***

Bu durum...

Yani, Wi-Fi sinyallerinin yetersizliğinin, üç ay boyunca Facebook ile Netflix'e erişilememesine yol açması; en çok, aralarındaki en genç eleman olan Steve'i etkilemiştir...

Neyse...

Yine de sürdürülen çalışmalara, hız kesmeden devam edilmektedir...

***

İşte o çalışma günlerinin birinde...

"Plan değişti... Saman ahırını yıkın..." diyerek kulübenin kapısını açan Simon, mola vererek dinlenmekte olan Jim ile Steve'i; işlerinin başına dönmeleri için uyardığında, "Kiminle konuştuğunu sanıyorsun? Artık orduda değilsin" diyerek tepki gösteren Jim'e Simon, "Burası benim arazim... Bana saygı gösterin! Yoksa hepiniz bu işten atılırsınız..." biçiminde karşılık verir...

***

Aynı günün akşamında...

Gündüz gerilen ortamı, bir nebze yumuşatmak amacıyla bir şişe Château de Fonsalette 98 kapmış olan Simon; diğer akşamlardaki gibi, bir masanın etrafına geçilerek poker oynanmakta olan kulübeye gelir...

Ardından...

Oyuna da katılır...

Ve...

Ordudan albay rütbesiyle ayrılmış olan Simon Viktor'a, 100 Pound kaybeder...

Gecenin devamında da...

Jim'in konuşmalarından, üç haftadır henüz ücretlerini alamadıkları bilgisine de ulaşırız...

***

Ertesi sabah...

Otomobiliyle Londra'ya gitmekte olan Amy aracılığıyla Viktor, memleketindeki kızına bir miktar para gönderir...

***

Bu arada radyodaki haberlerde sunucu (Gena Kawecka)...

Üç hafta önce Hounslow'da gerçekleştirilen, silahlı depo soygununda yaralanan güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiğini ve bu saldırıyı adam öldürmek olarak değerlendiren polisin; halktan da yardım istediğini bildirmektedir...

Ki Simon'ın sevgilisi Amy ile yakınlaşmaya da başlayan Viktor, şantiyeye geldikleri ilk gün Jim'in telefonla; bu konu hakkında ve onun bilgisi dışında, bir başkasıyla konuştuğuna tanıklık da etmiştir...

***

Uzatmayalım...

Aradan bir hafta daha geçmesine karşın halen, kimse yevmiyesini alamamıştır...

O yüzden de, başta Dave olmak üzere işi bırakıp gitmek isteseler de; araya giren Jim herkesi, tahsilat için Simon'a birkaç gün daha izin verilmesine rıza göstermeye ikna eder...

Yeri gelmişken...

Hemen belirtelim ki, Bob'da da; Jim'e ilişkin bir takım şüpheler oluşmuş ve o yüzden de, birlikte çalıştığını iddia ederek referans olarak verdiği dostu Pete'e, telefon açmak zorunda kalmıştır...

Dakika 31...

Servet edinme hırsının tetikleyeceği öfke patlaması neticesinde, bol miktarda kanın döküleceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

Keyifli seyirler,