Kimse Sağ Çıkmayacak eleştirileri

Orta karar bi film sadece sebebi anlatılsa daha güzel olurdu galiba sonunu bazıları anlamamış spoiler vererek anladığımı anlatmak istiyorum spoiler:
aslında kızda diğerleri gibi ölmüştü ama başta bunun farkında değildi çünkü kız kapıdan dışarıya çıkamadı o evde mahsur kaldı diğerleri gibi.
Ve bileğinin anında iyileşmeside onun aslında bi ölü olduğunu gösterdi bize. Herkes yaratığı kendi korkuları olarak görüyor bizim kız annesini gördü red ise beckerı gördü. Gerçektende kimse sağ çıkamadı filmin ismi büyük spoilermış :)) spoiler:

Senaryosunu, aynı isimli kendi romanından (2014) uyarlayarak Jon Croker ve Fernanda Coppel ile birlikte Adam Nevill'ın yazdığı "No One Gets Out Alive", yönetmen koltuğunda oturan Santiago Menghini'nin ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi olarak geliyor karşımıza...

Dikkatli sinemaseverler anımsayacaklardır; korku edebiyatı dünyasında, Edgar Allan Poe geleneği ile Stephen King'in tarzını birleştiren yepyeni bir yetenek olarak tanımlanan Adam Nevill'ın 2011 tarihli romanı “The Ritual” de, dakikalar geçtikçe kendinizi bir "ürperti sarmalı" içinde bulduğunuz David Bruckner’ın, yorumunu yine bu mecrada paylaştığımız “The Ritual”ının (2017) senaryosunun omurgasını da oluşturmuştu...

Bu kısa bilgilendirme sonrasında gelin isterseniz şimdi de, korkunun "haunted house / hayaletli ev" konsepti bağlamında bir başlangıç yapılmakta olan filmimize biraz daha yakından bakalım...

Yalnız en baştaki; neredeyse insana "Ne alaka?" dedirten, 1963 Meksikasındaki antik çağlardan kalma bir toplu mezar kazısını yöneten Profesör Arthur Welles (Phil Robertson) ve karısı Mary (Victoria Alcock) ile günümüzde esrarengiz bir biçimde ortadan kaldırılan Simona (Joana Borja) karakter ve vakalarını da aklınızın bir köşesinde tutmanızı önereceğiz...

Hazırsanız başlıyoruz...

Kaçak yollardan Amerika'ya giren Ambar (Cristina Rodlo) kendine, önce Cleveland'daki bir konfeksiyon atölyesinde iş ardından da sadece kadınların kabul edildiği ucuz bir pansiyonda, bir aylık peşin depozito karşılığında kalacak yer de bulur...

Ki, kötü şöhretli bu köhne pansiyonun işletmecisi Red'in (Marc Menchaca) ifadesine göre Ambar, Freja'dan (Vala Noren) sonraki ikinci müşterisidir...

Neyse...

Bu arada Ambar, kendisine daha iyi ve kalıcı bir iş bulabileceğini düşündüğü, ölmüş olan annesinin (Claudia Coulter) kuzeni Beto (David Barrera), Beto'nun karısı Sylvia (Teresa Banham) ve onların oğulları Carlos'un (Alejandro Akara) evlerindeki bir yemek davetine katılır...

Ve pansiyona döndüğünde de Red'ten, verdiği bir aylık kira kaporasını geri ister...

Zira Beto'nun ayarlayacağı iş görüşmesinde kullanılmak üzere yakın arkadaşı Kinsi'nin (Moronke Akinola) aracılık edeceği bir ABD vatandaşı kimliğine ve onu çıkartabilmek için de nakit paraya gereksinimi bulunmaktadır...

Ancak Red, o parayı çoktan harcadığını iddia ederek Ambar'ı geri çevirir...

Ambar tam bir çıkmaz da kaldığını düşünürken, barda birlikte kafayı çekmekte olduğu Kinsi oldukça ikna edici bir lisan ile imdadına yetişerek, paranın eksik kalan miktarını kendisine borç verebileceğini belirtir...

Bu güzel haber üzerine cebindeki paranın tamamını Kinsi'ye teslim ederek tam da mutlu ve mesut bir şekilde pansiyonuna dönen Ambar orada, Romen uyruklu kızlar Maria (Ilinca Neacşu) ve Petra'nın (Cosmina Strapan) yanı sıra Red'in iri kıyım kardeşi Becker (David Figlioli) ile de yüz yüze gelir...

Üstelik yasaklanmış olmasına rağmen aynı akşam Red'in çalışma odasına da giren Ambar'ın gördükleri, her ne kadar o an için anlamlandıramasa da oldukça ilginç ve gizemli şeylerdir...

Hepsi bu mu?

Olur mu hiç...

Ertesi sabah iş görüşmesine gittiğinde Ambar'ı büyük bir sürpriz beklemektedir...

Çünkü ortalıkta ne kimliği getirme sözü veren Kinsi ne de doğal olarak bir ABD vatandaşlığı kimliği bulunmamaktadır...

Ambar'ın tüm ısrarlı aramalarına karşın kendisine telefon ile de bir türlü ulaşılamayan Kinsi, çalıştıkları atölyenin patronu Rilles'ın (Mitchell Mullen) anlattıklarına göre apar topar istifasını vererek kayıplara karışmıştır...

Yani Ambar, çok fena dolandırılmıştır...

Bunu duyunca Rilles'tan Kinsi'nin adresini almaya uğraşırken sesini, istemeden de olsa biraz yükselten Ambar'da kovularak işsiz kalır...

Gerisin geriye pansiyona dönen Ambar artık, karanlıkta kendisine fısıldayan, ne oldukları ve nereden geldikleri belirsiz olan sanrılar ve gölgeler ile başbaşa kalmıştır...

Bunun üzerine korkuya kapılarak alelacele tası tarağı toplayan Ambar, cebindeki üç beş dolar ile pansiyonu terk ederek kendini, daha güvende olacağına inandığı sokaklara atar...

Ayrılırken de Becker'a, Red'in depozitonun kalanını kendisine getirmesini söyler...

Dakika 43...

Geride, insanı dehşete düşüren bir kan banyosunun yaşanacağı 42 dakikalık bir bölüm daha mevcut...

Oldukça düşük bir bütçeyle, ağırlıklı olarak karanlıklar içindeki kapalı tek mekanda çekilmiş olan bu Netflix filminin, türün hayranlarını yeterince tatmin edeceğini düşünüyoruz...

Keyifli seyirler,

uzun sahneli karanlık rüyalar gören doğa üstü korku filmi.. Konu çok klasik yani.. Oyuncularda bu kadar vasat ve sıradan olunca insanın seyredesi gelmiyor

Filmi izlerken çok sıkıldım gerilim korku filmlerinde insan aksiyon arıyor ama bu filmin sonunda aksiyon diye yutturdukları sahneyi görünce gülesim geldi.Film başta çok yavaş ve sıkıcı ilerliyor konusu da bence değişikti ama aksiyon yoktu gerilim filmi denilemeyecek kadar yavaş ilerledi.

nalet olsun sakin izlmeyin giriş gelişme sonuç veya iş oluş kılışa dair hiçbir şey yok tamamen berbat bir film mantık yok izlemeyin yani boş zamanda bile izlenmez o boş zamanı tiktok izlerseniz daha karlı

26 yaşındayım ve hayatımda izlediğim en kötü korku hatta en kötü film diyebilirim kesinlikle izlemeyin berbat .