Hesabım
    Mulholland Çıkmazı
    Ortalama puan
    4,0
    667 Puanlama
    Mulholland Çıkmazı hakkında görüşlerin ?

    128 Kullanıcı yorumları

    5
    32 Eleştiri
    4
    62 Eleştiri
    3
    8 Eleştiri
    2
    16 Eleştiri
    1
    7 Eleştiri
    0
    3 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    dolunay946
    dolunay946

    Takipçi 106 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    20 Nisan 2012 tarihinde eklendi
    Mulholland Dr. (2001)
    Yönetmen : David Lynch
    Yönetmene Cannes Film Festivali'nde "En İyi Yönetmen" ödülünü getiren bu film aslında dizinin bir bölümü olarak çekilip anlaşmazlığa düşüldüğü için daha sonradan filme dönüştürülmüş.
    -Yazılacak olanlar film özetinden ziyade analiz içerdiği için (kendi çapımda tabi) yüksek miktarda spoiler içerir.- No Panic ! Just Listen ! spoiler:
    İş bu film sadece lezbiyen bir hatunun kıskançlık sebebiyle aşığını öldürtmesinden ve girdiği buhrandan çıkamayışından ibarettir !!! En genel hatlarıyla film iki ayrı temadan oluşuyor,rüya ve gerçek. ilk yarısında rüyayı ikinci yarısında ise gerçeği sunuyor yönetmen bize. Rüyayı gerçeğin üzerine işleyeceğim için filmi ikinci yarıdan yani gerçeklerden başlayarak anlatmayı uygun gördüm. Film derin nefes alışverişlerin duyulduğu bir sahneyle açılıyor. Uyuyan güzel; Diane Selwyn.Diane, seçmeleri kazanıp aktris olmak için Hollywood a gelen fakat başrolü Camilla'ya kaptıran genç kızımızdır. Bir süre sonra Camilla'ya olan duyguları bambaşka bir boyut kazanır ve arkadaşlık duygusu aşka doğru geçiş yapar. Fakat Camilla'yı rol alamadığı filmin yönetmenine kaptırması ve bundan sonra tabir-i caizse Camilla'nın Diane'a pas vermemesi Diane'da kıskançlık krizlerine ve intikam duygusunun körüklenmesine neden olur.
    Şimdiyse filmin ilk yarısına yani uyuyan güzelin rüyasına dönüyoruz. Rüyaya şöyle bir değinelim,kendisini öldürmek isteyen adamların elinden kurtulan Rita (Camilla) (o da hafıza kaybı yaşadığı için Gilda filminin afişinde gördüğü ismi geçen aktrisin adını alıyor kendine) Betty'nin (Diane) teyzesinin evine sığınır. Betty gayet yardımsever bir çizgide ilerleyerek Rita'nın sırrını açığa çıkarmak ve kötü adamlardan korumak için kolları sıvar. Gelelim rüyanın analizine; gerçek hayattaki herkes farklı olay örgüleri ve kimliklerle rüyaya dahil oluyor. Diane rüyasında kendisine Betty ismini alıp (bu ismi de Camilla'yı öldürtmek için tuttuğu kiralık katille anlaşmak için gittiği Winkie adlı cafede çalışan kızdan alıyor.) kendisini gerçekte olduğu gibi yaşadığı küçük yerden oyuncu olmak üzere Hollywood'a gelen genç bir oyuncu olarak hayal ediyor. Gerçeğin aksine çok başarılı bir oyuncu olarak tabi. Gayet başarılı geçen denemeden sonra rolün kendisine verilmeyişini tek bir sebebe bağlıyor,mafyaya. Yeteneğine rağmen seçilememişse bu işin içinde mafya var diyor ve yönetmeni mafyanın karanlık dünyasına kendi elleriyle bırakıveriyor. Tabi yönetmenden alacağı intikam bununla sınırlı değil. Bazen gerçek hayatta yapamadıklarımızı rüyamızda yaparız,Betty de gerçek hayatta yönetmenden alamadığı intikamı rüyasında alıyor, Rita'yı (Camilla) yani kendi sevgilisini nasıl yönetmene kaptırıyorsa yönetmenin eşi de rüyasında kendisini aldatıyor. Gerçek hayatta Camilla'yı öldürmek isteyen Diane rüyasında onu kötü adamlardan koruyup kolluyor. Rüyada psikopat bir adamı dedektife kendi rüyasını anlatırken görüyoruz. "Sen kasadaydın ve ben çok korktum." diyor adam dedektife. Ve hep oturdukları cafeyi sanki birtakım olayların dönüm noktasıymış gibi rüyasında gördüğünü anlatıyor. Aslında bu adam aynı cafede Diane'nın kiralık katille anlaşmak için konuşurken kasada gördüğü adamdan başkası değil. Ve adamı kasada gördüğünde bakışlarından korkan da Diane'dan başkası değil tabi ki. Gerçek hayattaki bu olay da rüyaya bu şekilde yansıyor. Rüyanın sonuna doğru Rita "Silencio" diyerek uyanıyor uykusundan ve Betty ile birlikte gecenin bir vakti tiyatroya gidiyorlar. Sahnedeki adam "Her şey aslında bir illüzyon." diyor ve "Silencio" kelimesi yankılanıyor tüyler ürpetici bir sesle. Diane, her şeyin bir illüzyondan ibaret olmasını istiyor,yaşadığı her şeyin aslında yaşanmamış olmasını.Rüyasında çok zengin olan teyzesinin mirasının aksine gerçek hayatta teyzesinden kalan bir miktar parayla Camilla'yı öldürtmek içi kiralık katil tutmuş olmamayı istiyor ve "Silencio"-Sessizlik istiyor,vicdanının konuşmamasını,onu rahatsız etmemesini. mavi kutu ve anahtar filmin kilit bölümleri. Kiralık katil Diane'ya mavi anahtarı verip bunu masanın üstünde bulduğunda işin bitmiş olduğunu anlamasını gerektiğini söylüyor. Filmde mavi kutunun olması bana göre Diane'nın mavi anahtarı mavi bir kutuyla bağdaştırması. Filmin sonunda Diane'nın uyanıp anahtarı masanın üstünde bulması sandığı gibi ona sükunet getirmiyor,beynini kemiren düşünceler ve vicdanı sebebiyle sessizliği tek bir kurşun sesiyle bulmak istemesi de bundan sanırım. Basit bir konuyu tepetaklak edip,kesip,biçip,montajlayıp biz izleyici kitlesine sunduğu için Lynch abimizin önünde saygıyla eğilmeyi borç bilirim,bir kez daha !!!
    DthepYEK
    DthepYEK

    Takipçi 233 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    19 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    Filmle alakalı hiçbir şey anlamadım. Saçma sapandı diyen arkadaşlarlar, bir soluklanın. Kahvenizi ve çerezinizi alıp paylaşacağım çok çok detaylı incelemeyi okuyun. TAMAMEN ALINTIDIR. Benle alakası yok yani. Hadi iyi okumalar...

    david lynch'in başyapıtlarından birisidir. lynch filmi neredeyse saniye saniye kurgulamış, içerisinde seyirciye mesajlar göndermeyi de ihmal etmemiştir. konsept olarak bakıldığında çok basit bir hikayeyi inanılmaz karışık ve çekici bir kurgu ile yansıtmayı başarmıştır. önünde saygı ile eğiliyorum...

    gelelim filmin röntgenine;

    adım adım rüyaya doğru
    aslında filmin %80'den fazlası diane'ın rüyasından ibaret. rüya olduğu için tuhaflıklar ve zor anlaşılan yerler var ama genel olarak tuhaflıkların sebebi filmin çoğunun rüyadan ibaret olması.

    çok az da olsa flashback, hayal ve hallisünasyon da var. geri kalan %20'ye yakın kısım gerçek ve bunun da çoğu şimdiki zaman veya yakın geçmiş.

    diane (sarışın) (filmde gerçek hayattaki adı da diane) bir swing (jitterbug) dans yarışmasında birinci oluyor; bunu hollywood'a girmek için bir basamak olarak kullanıyor.

    istediği şey bir yıldız olmak, yıldız ve iyi bir aktris. ruth teyze denen kişi ölmüş aslında, mirasını diane'e bırakıyor.

    diane'ın yanında olan (havaalanında) iki yaşlı kişi aslında gerçekte olmayan karakterler; bunlar sadece rüya ve hallisünasyonda var.

    bu iki ihtiyar muhtemelen onun iyi yanını temsil ediyor. kara yüzlü yaratık ise onun en kötü ve çirkin yanını.

    neyse, diane bazı filmlerde roller alarak ilerliyor.

    bob brooker isimli bir yönetmenin yönettiği ‘the sylvia north story’ adlı filmde başrolü almak istiyor ama yine o sıralarda tanıştığı camilla (esmer, filmdeki gerçek adı) ile de ufaktan ilişki yaşamaya başlıyor.

    camilla aslında kaltağın teki. kötü karakter. çıkarcı, hırslı, acımasız ... rolü kapıyor ama diane ona hâlâ aşık. diane ile camilla aynı evde kalıyor (17 numaralı çürümüş cesedin olduğu ev).

    sevişip koklaşıyorlar sürekli ama camilla bunun geleceğinin olmadığını ima ediyor ara sıra. diane anlamazdan geliyor. camilla hırslı olduğu için işinde ilerliyor. adam kesher isimli yönetmenin projesinde de camilla, yönetmeni tavlıyor. diane, adam'ı tavlayamadığı için içten içe üzgün ve camilla'yı yavaş yavaş adam'a kaptırdığını düşünüyor.

    adam'ı tavlayamasa da aynı yapımda daha küçük bir rolde oynuyor camilla ile beraber. bir gün camilla ve diane evdeyken kanepede sevişmeye başlıyorlar ama sadece başlıyorlar.

    diane çok hevesliyken camilla bir öpücük verdikten sonra, “bunu artık yapmamalıyız” diyor. biraz zalimce bir ifadeyle tabi. sanki onu incitmek istermiş gibi.

    diane “bir daha bunu sakın söyleme” diyor ve kabullenmek istemiyor, elini camilla’nın pantolonundan içeri sokuyor ama camilla sertleşip “yapma” diyor.

    diane, “onun için değil mi?” diyor ve artık lezzoların aşkı tek taraflı olarak sona eriyor. adam ile camilla evlenmeye karar veriyorlar. bir parti düzenliyorlar bunu ilan etmek için.

    camilla, diane'e partiye gelmesini söylüyor, isteksiz de olsa diane kabul ediyor. akşam parti saatinde camilla bir limuzin gönderiyor diane'i alması için ve diane'e telefon ediyor "gelecek misin, araba seni bekliyor" diye...

    diane isteksiz de olsa limuzine binip mulholland yolunda oturan adam’ın evine doğru gidiyor.

    diane tedirgin ve düşünceli, yolun ortasında limuzin durunca tedirgin de olduğu için korkuyor, “burada durmamalıydık” diyor. şoför arkasına dönerken bir şey yapmasından korkuyor sakni ama o sırada camilla kestirme yoldan gelerek diane'i alıyor. adam kesher da aslında çok duyarlı bir adam değil. annesi coco... diane ile coco orada tanışıyor.

    bahçede bir şeyler içtikten sonra coco yemeğe geçmeleri gerektiğini söylüyor ve az sonra diane'in kalbinin paramparça olacağı masada yemeğe oturmak üzere içeri giriyorlar. masada adam ve camilla düşman çatlatır gibi laubali. camilla bunun diane'e acı vermesini istiyor sanki.

    adam karısıyla yeni boşanmış bu arada, karısı havuzu temizlemeye gelen kişiyle kendini aldattığı için boşamış ve şutlamış, "havuzu ben aldım, temizleyen adamı o..." diyor.

    coco, diane'i konuşturuyor, diane hollywood'a nasıl geldiğini anlatıyor. kanada'dan gelmesi, teyzesinin ölümü, kendisine bıraktığı miras, dans yarışması, bob brooker'ın başrolü camilla'ya vermesi... buruk bir şekilde bunları anlatıyor.

    adam ve camilla'nın hiç umurunda değil ama onlar çok ruhsuz ve laubali. bu diane'ı daha da kırıyor ve ölüm vuruşunu camilla yapıyor; filmdeki gerçek ismi bilinmeyen sarışınla öpüşüyor (rüyadaki sarışın camilla bu). biraz sonra da sonra adam'la öpüşerek evliliklerini ilan etmeye hazırlanıyorlar. sarışın, camilla'yı öptükten sonra dışarı çıkmak için yürüyor, bu esnada kovboy kılıklı bir adam öylesine geçiyor, muhtemelen sinema dünyasından biri. hiçbir özelliği yok aslında. diane, sarışının ve adam'ın camilla'yı öpmesi ve evlilik ilanının geliyor olması yüzünden ağlıyor.

    bu arada diane masadayken ara sıra etrafındakilere bakıyor, ilk defa gördüğü, kendine dik dik bakan bir adam fark ediyor karşı masada. rüya için malzemenin çoğunun biriktiği yer bu parti. buradaki ve daha önceki birçok kişi ve sembol rüyasına girecek daha sonra.

    kötülükler başlıyor

    derken, parti bir şekilde bitiyor. ertesi gün (veya birkaç gün sonra) camilla diane'in evine gidiyor kırmızı elbisesiyle ama kapıda tartışıyorlar, diane ağlayarak onu içeri almıyor. sırılsıklam aşık ama onu eve almayarak ilişkiyi tamamen koparıyor. evde kendi kendine mastürbasyon yapıyor ağlayarak. ama bu içindeki hıncı azaltmıyor. onu öldürtmek istiyor.

    winkies denen lokantada bir kiralik katille görüşüyor. camilla'nın bir resmini ve teyzesinin bıraktığı mirastan kalan bütün parasını ona veriyor. katil, iş bittiğinde ‘mavi anahtar’ı daha önce söylediği yere bırakacağını söylüyor.

    mavi anahtar = camilla öldü

    bu pazarlığa sadece kasanın yanında duran saftirik bakışlı bir erkek tesadüfen şahit oluyor, diane ile bir süre bakışıyorlar. bu adam galiba olayı anlıyor ve iki defa aynı kötü rüyayı görüyor. bir arkadaşına (veya psikolog-doktor gibi bir şey) aynı winkies lokantasında oturup gördüğü korkunç rüyayı anlatıyor.

    rüyasında duvarın arkasındaki kara yaratığı gördüğünü ve tarif edilmez derecede korktuğunu belirtiyor. arkadaşıyla beraber winkies'in arkasına bununla yüzleşmeye gidiyorlar, adam aynı yaratığı uyanıkken (uyanık olduğu şüpheli) görüyor ve korkudan bayılıyor/ölüyor. bu yaratık aslında diane'in içindeki kötülük ve hınç. adam ona şahit olmuştu. biraz saf bir arkadaş; kalp gözü açık galiba.

    katil işi bitiriyor ve mavi anahtar bir şekilde diane'in evindeki sehpanın üzerindeki yerini alıyor. diane bir halt etti ama içi rahat değil. ne de olsa sırılsıklam aşıktı. şimdi bir de vicdan azabı ve polis korkusu sarıyor içini. iyice bunalıma giriyor, kötü rüyalar görüyor. bir gece swing dans yarışmasında birinci oluşunu (en baştaki renkli dans sahnesi) görüyor.

    uyanıyor, kafasını kaldırıp gördüğü rüyayı hatırlıyor, birkaç saniye sonra kırmızı yastığına kafasını yüzüstü koyup tekrar yatıyor. hayalleri vardı ama olmadı, cinayetle bitti, bu yüzden görüyor rüyaları...

    işte tam da bu anda, kafayı koyup uyuduktan sonra bir rüya daha görüyor ki, bu rüya filmin baştaki %80'ini oluşturan rüya. filmin %80'i burada yatıyor.

    sabah çok da hoşlaşmadığı komşusunun kapıyı çalmasıyla uyanıyor. komşusu kalan eşyalarını almak için geliyor, tabaklarını alıyor, çıkmadan önce sehpanın üstünde piyano şeklindeki kül tablasını görüyor.

    “bu benim” diyerek onu da alıyor. mavi anahtar da orada tabi o esnada. bu arada komşusu iki dedektifin yine geldiğini söylüyor, dedektifler diane'den şüpheleniyorlar veya konuşmak istiyorlar. diane bu yüzden polislerden çok korkar oluyor. derken, komşusu eşyalarını ve kül tablasını alıp gidiyor.

    diane üstündeki kirli beyaz sabahlığıyla kahve yapmaya başlıyor, o esnada mutfak tezgahının başında hayal veya hallisünasyon olarak camilla'yı görüyor. camilla’ya, “döndün...” diyerek ağlamaya başlıyor, hâlâ çok seviyor ve yaptığı şey beynini kemiriyor. birkaç saniye sonra kendine geliyor, kahvesini alıp kanepeye oturuyor. muhtemelen akşama kadar oturuyor ve düşünceler beynini kemirip duruyor; diane korku içinde... sonra kapı çalıyor sert sert, artık kayışın koptuğu yer burası; kapının altından parmak boyunda giren iki ihtiyarın hallisünasyonu; diane’i kovalıyor. çığlıklar atarak çıldırıyor ve kendini yatak odasına atıp çekmeceden silahı alıyor ve intihar ediyor.

    gerçek hayat burada bitiyor.

    ‘otu çek, köküne bak’

    karmaşık bir zihnin çakallıkları

    buraya kadar olan kısım ‘lineer’ ve gerçeküstü olmayan hikaye. geri kalanlar ise rüya ve çok az da soyut görüntüler.

    gelelim rüyaya:

    işte en eğlenceli kısmı burası. yönetmen, sigmund freud'un ne kadar numarası varsa kullanmış. simgelerle ve diane'in bilinçaltındaki verileriyle rüyayı süslemiş ve şekillendirmiş. rüya görüldüğünde cinayet işlenmiş, aslında her şey olup bitmişti. diane rüyayı hayatının son gecesinde görmüştü, rüyadan sonra bir gündüz daha yaşadı ve o günün akşamına intihar etti.

    filmin ilk sahnesinde diane'in kırmızı yastığa kafayı koymasıyla, kovboy'un gelip, "tatlı kız uyanma vakti" demesi (komşunun kapıyı çalması) arasındaki kısım rüya. diane rüyasında olayları anladığı gibi veya olmasını istediği gibi görüyor. gerçekte boka saran hayatını kabullenemiyor ve rüyada olmasını istediği gibi veya anladığı gibi görüyor her şeyi.

    esmer (daha bir adı yok) limuzinde giderken yolda duruyor (kendisi gerçekte partiye giderken durduğu yerde).

    şoför esmer'e silah çekiyor (gerçekte kendi de korkmuştu). bir kaza oluyor ve esmer kurtuluyor, ama hafıza gidiyor. (esmer'e format atıyor, kendi istediği gibi iyi bir karakter olacak). esmer şehre en kestirme yoldan gidiyor bilinçsizce, herhangi bir evin önünde tesadüfen sığınacak bir yer buluyor (bu tesadüf sarışının bilinçaltındaki hayali).

    esmer sabaha kadar orada kalıyor, bu arada gerçekte yaşamayan ruth teyze, kanada’ya yapacağı seyahat için bavullarını taksiye taşıyor. kanada’ya film çekimi için gidiyor (eski bir aktris). bu arada ilginç bir bilgi buldum, hollywood'da, sinema sektöründe çalışmak üzere “kanada’ya gitmek” ölmekle eşdeğer tutulurmuş.

    yani ruth'un gerçekte ölümü, rüyada kanada’ya gidişiyle simgelenmiş, gerçekte diane, hollywood'da olduğu için bu kuralı biliyor, ayrıca ruth da bir aktris, kanada'ya giden herhangi biri değil. sarışın yeğeninin evinde kalmasına izin vermesi de bıraktığı mirası ve/veya diane'in hayallerini simgeliyor. o arada bir fırsat bulup esmer eve dalıp gizleniyor (bunlar sarışın’ın esmer'e ulaşmak için fantezileri). bu esnada sarışın büyük hayallerle los angeles'a geliyor. kendine yol boyunca eşlik eden iki ihtiyar var yanında (gerçekte yoklar).

    buradaki adı betty. betty ismi cinayet anlaşmasının yapıldığı winkies'teki garson kızın gerçek ismi. bilinçaltında kalmış, onu kullanıyor. son derece saf ve iyi bir karakter olan betty, teyzesinin evini buluyor. coco, oranın yöneticisi, onu iyi biri olarak betimliyor rüyasında (partideki sohbet masasında ona iyi davranmıştı).

    tonton coco, evi gösteriyor, betty çok mutlu, rüyaları gerçek oluyor, her şey toz pembe. eve girip geziyor, banyoya girdiğinde duşta esmeri görüyor. esmer’in kafa bi milyon, tabi ad-soyad, nüfusa kayıtlı olduğu yer falan yok.

    esmer kendine ‘rita’ ismini buluyor posterden. az sonra esmer duştan çıkınca ismini rita olarak söylüyor, yaralandığı ortaya çıkıyor, çok mülayim bu arada, hırslı ve acımasız esmer gitmiş, yerine diane'in istediği yumuşak karakter gelmiş. biraz uyumak istiyor hatırlamak için.

    uyandığında hâlâ hatırlayamadığı için ağlıyor, sarışın “çantana bakalım” diyor. paraları ve mavi anahtarı görüyorlar. onları mavi bir kutuda saklıyorlar. paralar muhtemelen gerçekte kiralık katile verilen paraları temsil ediyor (zoruna gitmiş bütün parasını vermek)... aynı çantanın içinde mavi anahtar da olması bu çantayı tamamen cinayet anlaşmasının bir yansıması yapıyor.

    bu arada paralel olarak gelişen diğer olaylar var; yönetmen adam kesher bir masada menajeri ve yapımcılarla beraber. ‘italyan kardeşler’ gelecek ve çalıştıkları proje için bir kız önerecekler. italyanlar geliyor, çok sertler ve tuhaflar (çünkü rüya). bu kadar sert görünmelerinin sebebi o adamı partide görmesiydi. orada da dik dik bakmıştı diane’e. bilinçaltı bunu çok büyütmüş, adamı psikopatın teki yapmış. o kadar ki, espresso kahveyi beğenmeyince bile kontrolden çıkan, nezaketsiz, kusan, tüküren, sert, tuhaf bir adam. diğer italyan, çantadan sarışın bir kızın resmini çıkarıyor, bu, partide esmer'i öpen sarışın, rüyadaki adı da camilla.

    italyanlar adam'ı zorluyorlar, başrolde bu kızın olması için. adam karşı çıkıyor.

    yani betty böyle düşünüyor. gerçekte adam'ın ve diğer yönetmen bob'un esmer'e başrol vermesini biraz 'sinema mafyası'na bağlıyor. kendini böyle avutuyor ama yine de adam'a kızgın.

    adam ‘olmaz’ deyip rest çekiyor ve arabasına atlayıp eve doğru gidiyor, eve girerken havuz temizliği yapan adamın pikabını görüyor (gerçekte adam boşandığını anlatmıştı). sonra yatak odasına giriyor ve karısını kendine boynuz monte ederken yakalıyor. adam, karısının mücevherlerine boya döküyor ve temizlikçi heriften dayak yiyor, üstü başı boya ve burnu kanamış vaziyette dışarı atılıyor.

    bu, sarışın’ın ona olan kırgınlığı yüzünden rüyada onu soktuğu hal. ya da adam'ı bu şekilde 'mazur' görüyor. adam gidip köhne bir otelde saklanıyor. bu arada italyanların 'baba'sı olayı telefonla vs. takip ediyor. baba, -haşa- 'godfather', onun kafasında büyüttüğü 'sinema mafyası' ve çocukça hayali. başarısızlığını biraz bunlara bağlamak istiyor.

    adam oteldeyken, otelci kredi kartlarının iptal edildiğini vs. söylüyor. adam durumu öğrenmek için asistanı olan kızı arıyor, kız iflas ettiğini anlatıyor. durumu kurtarmak için kovboy denilen bir adamla görüşmesi gerektiğini söylüyor.

    kovboy, partide sadece bir an geçerken gördüğü önemsiz bir kişiydi ama ona çok esrarengiz gelmiş, ona burada esrarengiz adam rolü veriyor. adam koyboy'un yanına gidiyor, kovboy cool, nüfuzlu, tehditkâr ve filozof gibi bir adam.

    adam'ı nazikçe tehdit ediyor; işine dönmesini ve sarışın camilla'yı seçmesini söylüyor (betty başarısız hayatını kabullenmek yerine bunlara bağlıyor rüyasında).

    önceki gün teyze ruth'un (aunt ruth -untruth-) evindeyken, komşusu deli kadın gelip bir şeylerin yolunda olmadığını söylüyor, kendi bilinçaltı betty'yi iğneliyor. coco bu esnada son derece toz pembe yürüyen işlere uygun bir şekilde sarışına fakslanan replikleri getiriyor.

    esmer ile pratik yapıyorlar, duymak istediği gibi esmer onun oyunculukta iyi olduğunu söylüyor, (bunu kariyerini çalandan duymak ister çünkü). ayrıca esmer bu pratik esnasında oldukça tutuk, iyi bir oyuncu değil, hatta betty'nin konsantresini bozuyor ve betty ağlaması gereken yerde gülüyor. ertesi gün betty seçmeler için ihtiyar yapımcı wally'nin yanına gidiyor, aynı zamanda teyzesinin de dostu. oradaki ihtiyar oyuncuyla performansını kusursuz bir şekilde sergiliyor (çünkü kendi kusursuz olduğuna inanıyor).

    buradaki yaşlı oyunucyla betty'nin canlandırdığı sahnedeki diyaloğa dikkat; yaşlı adamı kaldırıp yerine esmeri koyun bir bakalım. gerçek diane, sanki rüyadaki betty üzerinden gerçek camilla'ya olan gerçek hislerini anlatıyor. "seni hapse atarlar", "seni öldürürüm", "o zaman seni de hapse atarlar", "senden nefret ediyorum " ifadeleri ama bu esnada öpüşmeleri ve sonunda betty'nin ağlaması. çok ilginç.

    oradaki yönetmen ise, yani bob brooker, tutuk, aptal, mal gibi bir adam... çünkü gerçek hayatta ona başrol vermemişti, bilinçaltı, onun yetenekten anlamayan biri olduğuna inanıyordu. rüyada da onu bir mal haline getirmiş. ondan başka herkes kendisindeki yeteneği görüyor ama o mal görmüyordu.

    yapımcı wally'nin eski karısı da bu yeteneği görüp onu adam'ın yanına götürüyor, “bu projeye bayılacaksın” diyor betty'ye.

    bu esnada adam, kovboy'un dediği gibi, seçmelerde... tam o sırada betty sete giriyor, hayalindeki gibi, adam ondan gözlerini alamıyor, o da adam'den. sonra sıra sarışın camilla'ya geliyor. aslında zayıf mimikleri olan yeteneksiz biri sarışın camilla. adam zorlandığı için seçiyor onu: “this is the girl.”

    betty tam o sırada eve gitmesi gerektiğini hatırlıyor. eve gidip esmer'in kim olduğunu araştırmaya başlıyorlar. daha önce kaza olmuş mu diye ankesörlü telefondan bir arama yapmışlardı, betty çocuk gibi mimiklerle "evet bir kaza olmuş" demişti. telefon winkies lokantasının hemen yanındaki telefon (hep önceden görmüş olduğu, bilinçaltındaki yerler).

    tuhaf ve çocuksu bir hayal şeklinde, polisler fazla zorluk çıkartmadan bilgi veriyorlar. kendince hafiyecilik oynuyor rüyasında. sonra winkies'te oturup (çünkü burayı gerçekte biliyor) kahve içiyorlar. garson kızın adı diane (gerçekte kendi adı).

    esmer'e ‘diane selwyn’ adını çağrıştırıyor, eve gidip telefon rehberine bakıyorlar, adresi buluyorlar (diane selwyn gerçek hayattaki tam adı).

    adrese taksiyle gidip evi buluyorlar ama ön girişte arabada oturan adamlar ürkütüyor esmeri. esmerin hafızası yok ama temkinli, peşinde birilerinin olabileceğini düşünüyor. bu gerçek diane'in içindeki polis korkusunun bir tezahürü de olabilir.

    adrese gittiklerinde başka bir hatun çıkıyor, daireleri değiştirdiklerini söylüyorlar (gerçekte de öyle). kadın kendisinin de geleceğini söylüyor, bazı eşyaları olduğunu ve alacağını söylüyor (gerçekte de öyle ve sarışın bunu rüyada da hatırlıyor). son anda çalan telefon yüzünden vazgeçiyor komşusu (rüyada onun gelmesini istemiyor, ikisi dedektifçilik oynayacak).

    17 numaralı eve gidip kapıyı çalıyorlar ama açan yok. sarışın eve pencereden giriyor ve kapıyı açıyor, evde ağır bir koku var. odalara bakıyorlar ve yüzü tanınmayacak haldeki sarışın cesedi görüyorlar yatakta. bu aslında sarışın’ın kendisi. rüyada gerçek kendisini ölü görüyor ama onun kendisi olduğunu bilmiyor.

    eve dönüyorlar, esmer bundan çok etkileniyor, onun kendisi zannedilerek öldürülmüş olabileceğini düşünerek çok korkuyor. eve gidince, tanınmamak için saçlarını kesmeye kalkıyor, sarışın onu durdurup ona yardımcı oluyor (gerçekte ona aşık, onun için her şeyi yapar). sarı bir peruk veriyor ona, "başkası gibi oldun" diyor (belki de başkası gibi olmasını hep istemişti).

    esmer yine içerideki kanepede yatmak üzereyken rahat yatakta yatması için yanına çağrıyor, o da hiç zorluk çıkartmadan geliyor (çünkü onun fantezisi ve delice istediği mülayim karakter bu).

    aşk aşk aşk

    ve sılencıo

    esmer sayıklayarak uyanıyor gecenin 2'sinde, “benimle bir yere gel” diyor ve club silencio'ya gidiyorlar o saatte. club silencio aslında betty'nin bilinçaltında bilmekte olduğu bazı şeylerin tezahür ettiği yer. filmdeki en yoruma açık bölümlerden biri. "bando yok, her şey kayıt", çok dokunaklı şarkı söyleyen kadın ağlatmayı başarsa bile, playback çıkıyor ve beyin mıncıklaması geçiriyorsun. aslında sizi bu kadar etkileyen hollywood'un altı astarı yok. ağlayacak kadar etkilenebilirsiniz ama aslında arkasında playback var, her şey yalan.

    büyük hayallerle geldiğimiz hollywood yalan, bu ışıltılı dünya yalan (yönetmenin de mesajları var tabii filmde).

    bu sırada betty'nin çantasında beliren mavi bir kutu var. daha önce anahtarını rita'nın çantasında buldukları kutu.

    pandora'nın kutusu...

    bu betty'nin içindeki hırs, aşk, ihtiras, intikam, cinayet vs... bütün kötü hislerin olduğu kutu.

    şovu sunan top sakallı arkadaş kim? ben onun 'şeytan' olduğunu düşünüyorum. mavi kutunun onun çantasında belirmesine sebep olan kişi bu hokkabaz. ona dik dik bakarken gök gürültüsü sesi gelmişti ve betty oturduğu yerde zangır zangır titremişti. muhtemelen bu şeytanın ona cinayet fikrini vermesini ve onu tetiklemesini simgeliyor.

    eve gidip onu açmak üzereyken betty kayboluyor, çünkü o kutuyu gerçek hayatta açtığı için çok pişman, galiba rüyada bunu üstlenmek istemiyor. esmer onu açıyor (bu içindeki kini ve intikam hırsını serbest bırakmak demek, cinayet siparişi vermek demek). kutunun içine giriyoruz, kutu yere düşüyor, ruth teyzenin yatak odasında, ruth teyze sesi duyup geliyor, odaya bakıyor ama kutuyu göremiyor. muhtemelen bu, ruth teyzenin betty'deki o kötü yanı görememesi gibi bir anlama geliyor olabilir. ya da bütün bunlara -farkında olmasa da- onun biraz sebep olduğu şeklinde yorumlanabilir.

    sonra kovboy geliyor ve çürümüş cesede "tatlı kız uyanma zamanı" diyor. o çürümüş ceset aslında gerçekte hiç olmadı, yani gerçekte son sahnede ihtihar etmiş olan diane değil o. kıyafet ve pozisyon farklı. o ceset şu anda bu rüyayı görmekte olan diane. aynı gecelik, aynı yatak, aynı oda. ayrıca rüyadaki cesedin elinde silah falan yok. kafada delik de yok. o muhtemelen yaşadıkları yüzünden 'ölmeden ölmüş' olan diane. sadece rüyada ve yüzü tanınmadığı için betty onun kendisi olduğunu bilmiyor.

    neyse, komşu kapıyı çalıyor, (hani bazen bir sesle uyanırız ama bu sesin kaynağını rüyamızda farklı bir şey olarak görürüz) komşunun gerçekte kapıyı çalması kovboy'un yatak odasının kapısını çalması olarak görünüyor rüyanın sonunda. rüya bitiyor, yatakta doğrulup gördüğü tuhaf rüyayı kısaca bir düşünüyor ve yukarıdaki lineer gerçek hayatta kaldığımız yerden devam ediyoruz.

    filmin sonunda da birkaç soyut sahne var, winkies'in arkasındaki evsiz kara yaratık ki, bu sefer bir gece vakti ateş yakmış elindeki mavi kutuya bakıyor.

    o aslında erkek değil, aslında o diane'in halet-i ruhiyesinin bedene dönüşmüş hali. bitkin, evsiz, çaresiz, başarısız, hayal kırıklığına uğramış, aşık, vicdan azabıyla dolu, suçlu, kirli, aşkını öldürtmüş, tamamen tükenmiş ve kararmış bir ruh, yönetmenin mükemmel tasviri; bence filmin en güzel sahnelerinden biri.

    sondaki çıldırma sahnesi ile bu kara vatandaş arasında aslında çok güzel bir bağlantı var. diane çıldırmadan önce kanepesinde oturuyordu. eşzamanlı olarak bu kara yaratığı düşünün. aslında aynı anda diane'in iki farklı görünüşü. kanepede oturan gerçek görünüşü, winkies'in arkasındaki ise yönetmenin bütün çıplaklığıyla ortaya koyduğu diane'in iç dünyasının görsel olarak tercüme edilmiş hali. ikisi de eşzamanlı ve paralel.

    kara, bitkin bir şekilde elindeki mavi kutuya bakarken, paralelde diane, yediği haltı, serbest bıraktığı kini, kaybettiklerini düşünüyor kanepesinde, pişman ve bitkin.

    kara, winkies'in ve duvarların arkasında (diane de winkies'teki tetikçinin arkasına saklandı cinayet için).

    kara, bir akşam vakti, her şeyini kaybetmiş bir evsiz gibi, tamamen tükenmiş pislik içinde (kanepedeki diane gibi).

    kara, mavi kutuyu bir kese kağıdına koyuyor ve yere bırakıyor (diane bu yaptığından kurtulamıyor, geri dönemiyor).

    kutudan parmak boyunda iki ihtiyar çıkıyor (aynı anda diane'in kapısı çalıyor ve ihtiyarlar kapının altından giriyor.

    diane'in içindeki vicdan azabı ve yakalanma korkusu o kadar dayanılmaz boyutlarda ki çalan kapı artık kayışı kopartıyor, muhtemelen dedektiflerin geldiğini düşünüyor ve ihtiyarlar onu çıldırtıp intihara sürüklüyor (tabancayı aldığı çekmeceye dikkat, orada gerçek mavi kutu var, muhtemelen önemsiz bir kutu).

    son sahnedeki dumanlar... bunlar 'şeytan'ın olduğu tiyatrodaki dumanlar gibi.

    aradaki farklı ortaya koymak için; dumanların üzerinde beliren diane'in son hali (kara yüzlü hali), hemen ardından da hayalleri...

    mavi saçlı kadın (soyut) ve... silencio, sessizlik...

    muhtemelen beynini kemiren duygular ve hallisünasyonlar yüzünden özlemini çektiği şey ‘silencio’. esmer’in gecenin bir yarısı ‘silencio’ diye sayıklayarak uyanmasının da sebebi bu olabilir.

    ...ama lynch bu, her şey olabilir...

    lynch'in dikkat çektiği kilit sahnelerden birinin kahve sahnesi olması da şu şekilde; (çok önemli bir şey yok aslında sadece biraz dikkat). kahve yaptığında aslında cinayeti işletmiş ve vicdan azabı içinde. üzerinde kirli beyaz sabahlığı var. muhtemelen intihar ettiği günün sabahı, yani lineer zaman çizgisinin sonu...

    kahvesiyle kanepeye yürürken kanepede yarı çıplak olarak esmer görünüyor. kendi de kanepenin üzerinden geçip esmer’in üstüne çıkıyor ve elindeki bardağı sehpaya bırakıyor. amaaa sabahlığı olan sarışın bu sefer yarı çıplak, sehpaya bıraktığı şey kahve değil viski, sehpada mavi anahtar yok ve piyano kül tablası daha alınmamış,

    yani flashback ve gerçek hayat. diğer flashback de masturbasyon sahnesinde.

    sarışın masturbasyon yaparken birdenbire telefon çalıyor, diğer odaya gidip telefona bakıyor. telefon “araba seni bekliyor, partiye gelecek misin?” diyor. ama dikkat; masturbasyon esnasındaki kıyafetle öbür odaya telefonda bakmaya gittiği kıyafet farklı. yani arada bağlantı yok, telefona bakması flashback ve gerçek hayat.

    -----------------

    minik tespitler

    - rüyada neden mavi kutu var, onun temeli ne?

    diane'in intihar ettiği sahnede, çekmeceden silahı alırken mavi kutu çekmecede görünüyor. zaten böyle bir kutusu var, gerçekte çok bir anlamı yok belki ama bu kutu da rüyasına giriyor. muhtemelen pandora’nın kutusu kavramını biliyor ve rüyasında o şekilde tezahür ediyor.

    - rüyada betty ile rita 17 numaralı eve giderken rita neden girişte park etmiş arabanın içindeki gözlüklü iki adamdan korkuyor?

    kendi yakalanma korkusunu biraz rita üzerinden yaşıyor rüyada. rita hafızasını kaybettiği için biraz fazla temkinli. kapının önünde park etmiş arabadaki iki gözlüklü adamın kendisini aradığını düşünüyor. zaten eve girdikten sonra da yatakta kendisi yerine öldürülmüş olduğunu düşündüğü birinin cesedini görünce iyice korkuyor.

    - rüyadaki toplantıdaki vatandaş neden bu kadar donuk ve espresso kahve istiyor?

    gerçekte partide onun kendisine donuk donuk baktığını görüyor bir ara, bu onun bilinçaltına yerleşiyor; donuk duruşu ve eskiden beri gelen bir inanışı yüzünden onu italyan mafya adamlarına benzetiyor. inanışı da şu: başarısızlığı aslında hollywood'daki yeraltı dünyası yüzünden. burada yetenekler değil güç konuşuyor. bu yüzden rüyasında onu aynı şekilde donuk, ruhsuz, korkutucu ve imkansız derecede mükemmel bir espressodan başkasını yutmayan gerçek bir italyan olarak görüyor. diğer italyan’ı başka yerde gördüğümü hatırlamıyorum ama ilginç derecede al pacino'ya benziyor. bu da onun kafasında oluşturduğu diğer italyan mafya karakteri.

    - rüyada al pacino'ya benzeyen adam neden "help meeee!" diye bağırıyor?

    bir inanışa göre, partide diane bir fincandan su içiyor, fincanın üzerindeki desenler ‘s.o.s.’ gibi görünüyor (rüyada diğer adamın espresso içtiği fincan farklı tabi) s.o.s.'u burada böyle bağırıyor ve bence çaresizliğini bu şekilde haykırıyor.

    - rüyada esmer limuzindeyken, limuzin durduğunda neden şoför ona silah çekiyor?

    gerçekte daha önce kendi de limuzinle aynı yerde durmuştu ve biraz tedirgin olmuştu. bu ortam onu da tedirgin etmişti, cinayet için güzel bir ortam... esmer'i öldürttüğü için de burada ona silah doğrultulmasını sağlıyor. ama belki pişmanlığından dolayı bir kazayla onu kurtarıp kafasına format atıyor ve istediği esmer'i oluşturuyor. belki de esmer'i gerçek hayatta öldürtmüş olmasını başkasının üzerine atıyor. silahı gerçekte onun kiraladığı tetikçi doğrutmuştu burda silah tamamen başka biri tarafından doğrultuluyor.

    - rüyada neden esmer’i limuzinde ve aynı kendi gibi görüyor?

    limuzinde aynı yolda, aynı yerde duruyor, aynı sözleri söylüyor. galiba kendisinin olması gereken yerde o var diye. bu yüzden ona silah çektiriyor ama aynı zamanda kurtarıyor da.

    - rüyada coco'yu neden iyi ve tonton bi karakter olarak görüyor?

    çünkü partide coco onu dinlemişti, mimikleri onu anlıyor gibiydi ve elini tutmuştu.

    - rüyada club silencio'dan geldikten sonra mavi kutuyu açacakken neden betty birdenbire kayboluyor?

    kutunun açılması kötülüğün salınması demek. gerçekte yaptığı şeyi biliyor ve üstlenmek istemiyor. bunu gerçekte bir kere yaptı ama burda buna ortak olmak bile istemiyor.

    - toplantıdaki italyanların neden italyan olduğunu düşünüyor?

    birincisi, dik bakışları yüzünden partideki adamın mafya tipli olduğunu zaten düşünüyor. ikincisi, esmer, "casablanca'ya luigi ile hiç gitmedim" diye bir laf ediyor. luigi bir italyan ismi ve bu dik bakışlı adamla bir ilişki kuruyor, belki de onun ismi olduğu belli.

    gizemli kovboy’a dair

    yönetmenin seyirciye çaktığı güzel bir mesaj:

    rüyada kovboy, adam'la konuşurken diyor ki; “ukalalıkla o kadar meşgulsün ki düşünmüyorsun.”

    aslında seyirciye mesaj çakıyor, filmi anlamaya çalışması için.

    ‘ben sürrealist bir david lynch filmi izliyorum, entelim’ falan ayaklarını boşver, dikkat et diyor. otur ve düşünerek izle diyor, eğer işini iyi yaparsan beni bir kere daha göreceksin. kötü yaparsan iki kere daha göreceksin diyor. ilginçtir ki adam onu aslında bir daha hiç görmüyor. ama seyirciye iki kere görünüyor; 1) kızı uyandırırken, 2) partide arkadan geçiyor.

    seyirci iki kere gördüğüne göre kötü mü yaptı seyirici işini? evet, sayılır...

    ve işte bomba; iki defa görünüyor ama biri rüya karakteri diğeri gerçek. eğer fark edersen, ilk göründüğünde (ağılda) rüya karakteri olan koyboy bir kere daha rüya karakteri olarak görünüyor (yatak odasında). ikinci görünmesinde (partide) aslında o rüyada konuşan kovboy değil, haberi bile yok bir şeyden, sadece partideki biri.

    bir başka bakış açısı da şu; film zihinlerde doğrusal-lineer olarak birleştirilebilirse, kovboy, “beni x kere göreceksin” dedikten sonra sadece 1 kere görünebilir, partide görünmesi rüyadan önce, bu sayılmaz böylece. yani önce parti, sonra kesher ile konuşma, son olarak uyandırma...

    kovboy'u burada biraz yönetmeni de simgeliyor. yönetmen seyirciye vereceği mesajı doğrudan kovboy'un ağzından veriyor. bir at arabası örneği veriyor; david'e soruyor "bir at arabasını kaç kişi kullanır?" diye. david bu basit soruya azıcık şaşırıp "e biir" gibi bir cevap veriyor. at arabası çok özel bir seçim. aslında at arabasını bir kişi de kullanabilir iki kişi de. at arabası, burada filmi, kullanan bir kişi ise yönetmeni simgeliyor. "eğer kafanı çalıştırıp sana verdiğim fırsatı iyi değerlendirirsen sen de benimle beraber bu arabayı kullanabilirsin" diyor adam'a (aslında bize). yani eğer görmeyi, çözmeyi ve hatta hayal kurmayı becerirsen filmin ikinci yönetmeni olursun diyor seyirciye.

    tetikçinin mavi anahtarı

    diane tetikçiyle anlaşma yaptıktan sonra tetikçi mavi anahtarı gösteriyor. diane “bu neyi açıyor?” diye soruyor, tetikçi gülüyor. anlamsız gibi görünen bir diyalog.

    rüyada esmer’in kimliğini ilk bulmaya çalıştıkları sırada, esmer’in çantasını karıştırırken üçgen şekilli mavi anahtarı buluyorlar, bir anlam veremiyorlar o anda. rüyanın görüldüğü zaman gerçekte cinayetin sonrası, yani gerçekte küçük mavi anahtarı biliyor, rüyada üçgen anahtar olarak çıkıyor. bunun ‘ölüm’ anlamına geldiğini de biliyor.

    aslında tektikçiye “bu neyi açıyor?” diye sorarken gerçekten merak etmişti. esmer'in çantasından çıkan anahtar için de aynı merak rüyada var, oraya yansımış. ‘bu neyi açıyor?’un cevabı ise club silencio'dan geldikten sonra veriliyor: pandora’nın kutusu’nu, yani kötülüğü. rüyadaki büyük mavi anahtar da, gerçek küçük mavi anahtar da aslında ölümü simgeliyor. mavi kutu açılacakken de birden ortadan kayboluyor, buna tahammül edemiyor aslında…
    gurtukan
    gurtukan

    65 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    20 Şubat 2010 tarihinde eklendi
    David Lynch pekçok filmini seyredip her seyrettiğim filmden sonra pişman olduğum ama başka bir filmi karşıma çıkınca belki bu biraz anlaşılırdır deyip izlemek istediğim bir garip yönetmen. Filmlerinde çok değişik bir kurgusu varmı evet var. sonuna kadar acaba ne olacak diye merak uyandırıyormu evet uyandırıyor. Ama sonunda hiçbir şey olmuyor. Ve filmleri bittikten sonra asla tekrar görmek istemiyorsunuz. Bu adamın bu filmde ne anlattığını bilmek istermiyim onu bilmem ama sinemagrofi ve eğlence olarak hiçbir şey vermiyor. Birkaç arkadaş bir araya gelip hadi david lynchin şu filmini beraber seyredelim asla demessiniz. Veya bir arkadaşınıza şu filmi güzel izle diye tavsiye edemessiniz. Bunun sebebi filmlerinin yalnız ve karamsar dünyaları değil yada zekice kurgulanmış ama kendisinden başka kimsenin anlamasına imkan tanımayan fantezi gerçekliği değil. Sonunda hiçbirşey anlatmaması.
    LLORANDO
    LLORANDO

    Takipçi 28 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    3 Temmuz 2011 tarihinde eklendi
    Filmi ilk kez Türkçe dublajlı izledim. berbat bir seslendirme.. fakat yine de öylesine merak uyandırıcıydı ki ertesi gün biraz daha dikkatle tekrar izledim. üzerinden bir hafta geçti ve film hala içimde bir yerlerde olmasına rağmen tam oturmuş değildi. sonra alt yazılısını aldım ve yeniden izledim. rebekhanın şarkısının sözlerini öğrendiğimde hayatımda izleyebileceğim en mükemmel filmin bu olduğunun farkına vardım. günlerdir durmadan aynı şarkıyı dinliyor ve hüngür hüngür ağlıyorum. bir film ancak bu kadar vurucu olabilir bir yönetmense ancak bu kadar acımasız olabilir seyirciye karşı.. bilemiyorum erkeklerin duygusallığı bu filmi hissetmeye yeter mi ama sanırım çoğuna göre bu film pek bi mantıksız gelecektir. Yine de duygusallık bir yana, düşünmeyi sevenlere film önerilir. kaybetmenin ne demek olduğunu bilenleri, farklı sevenleri film öyle bir içten kavrar ki kendilerine gelmeleri bir kaç günü bulabilir. bir film elbette ki herkese farklı görünür; ancak yaşadığın kadar varsındır.. david lynch bu filmiyle hayatıma oldukça acı bir giriş yapmıştır ve fakat onun zekasına hayran kalmamak da elimde değil.
    Tolga Tütüncü
    Tolga Tütüncü

    Takipçi 18 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    8 Ağustos 2007 tarihinde eklendi
    çok kötü bir film
    suadiyekartali
    suadiyekartali

    Takipçi 357 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    6 Şubat 2011 tarihinde eklendi
    Bu filmi tek anlayan heralde yönetmenin kendisi olmuştur...
    Filmde herşey bizim hayal dünyamıza bırakılmış ancak filmi izlerken o kadar çok insanın aklı karışyor ki hayal bile edemezsiniz...
    BENce vasat bir film gereksiz zaman kaybı.
    lelaina
    lelaina

    Takipçi 116 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    8 Şubat 2007 tarihinde eklendi
    filmde bir tiyatro sahnesinde geçen silencio adlı şarkı insanın tüylerini 90derece dikmekle kalmayıp filmde söleyen kadının yere düşünce şarkının devam etmesi de hayatın gerçekten bir bant kaydı olduğunu hatırlatır bize.'neden her şeyin bir anlamı olmak zorunda?' diyen lynch’in hepimize ayarı verdiği filmdir mulholland dr.
    l-i-l-a-H
    l-i-l-a-H

    Takipçi 2.129 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    12 Aralık 2010 tarihinde eklendi
    Naomi Watts ve Laura Elena Harring şahane, gerisi bahane!
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Şubat 2011 tarihinde eklendi
    lynchin yine zekice,harika bir iş yaptığına kuşku yok.pek çok açıdan yorumlanabilecek,konuşulabilecek bir film.lost highway ile özellikle benzerlikler taşıyor,gizem,rüyalar,metaforlar usta yönetmenin oynamayı en çok sevdiği oyun alanları.yalnız okudum,araştırdım,kendi izlediklerimle de bağdaştırmaya çalıştım ama,ne yazık ki lynchin filmlerini komple anlayan bir insan evladıyla da tanışmadım.bu nedenle yorum yaparken içimizde birşeyler de eksik kalıyor hep.kafamızdaki sorular tamamıyla cevaplanmamış oluyor en basitinden.filmin analizini ana hatlarıyla yaptığınızda dahi hayran olmanıza yetiyor bu,fakat bir de ayrıntılar ve bağımsız sahneler var.işte bunların açıklamasını bulmak oldukça zor.belki ikinci üçüncü kez izlenirse daha açık olabilir.tam bir yönetmen sineması,ilk saniyesinden sonuncusuna kadar sizi gözleriniz ve zihniniz açık tutuyor,sürekli bir "gizem" hissetmenizi sağlıyor.lynchin filmleri her zaman sıradışı deneyimler olmuşlardır.
    jamesbond-2
    jamesbond-2

    Takipçi 1.684 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    19 Nisan 2009 tarihinde eklendi
    Aslında ilk başları filmin sıkıcı ve anlamsızdı acaba sonunda ne olacak işte nasıl olaylar birbirine bağlanacak falan diye insan düşünürken film çok anlamsız ve izleyicinin aklını karmakarışık edecek bir şekilde bitti ve akıllarda bir çok soru işareti bıraktı.Sanırım yönetmen the exile adlı arkadaşımızın da belirttiği gibi ben böyle bir film yaptım düşünme işide size kalmış,istediğiniz gibi yorumlayın şeklinde bişiyler söylemiş.Ama sonuçta film benim için bir anlam ifade etmiyor ve açıkçası hiç hoşuma da gitmedi öyle ki aldığı puanı da bir hayli fazla buldum.
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    2 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    10 ÜZERİNDEN 10
    DEFALARCA İZLEYİPTE FİLMİ ÇÖZEMEYEN ARKADAŞLARA FİLMİ ANLATACAĞIM
    Lütfen David Lynch’in Mulhollad Dr. adlı filmini izlemeden önce okumayınız

    Film Noir akımının önemli temsilcilerinden David Lynch, birçoğumuzun bildiği üzere, karanlık, simgelerle bezeli, Freudyen çözümlemelerle dolu, olay örgüsünün bulunmadığı, kolay kolay anlaşılamayacak, zaman ve mekan kavramlarının birbiri içinde kaybolduğu, ve aslında son derece “kişisel” filmler çeker. Hani öyle bir çeker ki, filmi izlerken kendinizi kafanızı duvarlara sürtüp kıvılcım çıkarırken, ya da çilekli pastanın üzerine elma sirkesi döküp yerken bulabilirsiniz, hiç belli olmaz! David Lynch senaryolarında mantık, hikayelerinde devamlılık aramak yapılacak en büyük hatalardan biri olmanın yanı sıra, bizi ciddi anlamda yoracak, içinden çıkılmaz buhranlara sürükleyecek bir eylem olarak da karşımıza çıkar.

    2001 yılında çektiği ve Cannes Film Festivali’nde kendisine En İyi Yönetmen ödülünü getiren Mulholland Drive filmi de David Lynch sinemasının en başarılı örneklerinden biridir. Bizi yukarıda anlattığım bütün çarpıklıklara sürükleyebilecek, hatta korkudan küçük dilimizi yutmamıza sebebiyet verebilecek bir filmdir. Öyle bir filmdir ki, ülkemizde cereyan etmiş olan “Çakır’ın gıyabında cenaze namazı kılınması hadisesi” misali, hakkında sayfalarca kitaplar yazılmış, inanılmaz teoriler üretilmiş, üzerine sayısız yorumlar yapılmıştır. Hatta ve hatta bu filmi anlayabilmemiz için, bizzat yönetmeni de bizlere on adet ipucu sunmuştur. Sağ olsun… Yalnız, bu ipuçlarını takip ederek filmi anlamaya çalışmak pek akıl karı değildir! Bu nedenle bu ipuçlarından yalnızca mühim bulduklarıma değineceğim.

    Olay basit olarak, büyük umutlarla kapağı Canada’nın küçük bir kasabasından Hollywood’a atan Diane’in, oyunculuk kariyerinin umduğu gibi gitmemesi, aşık olduğu kadın olan Camilla’nın onun yerine bir yönetmeni tercih etmesi, oynamak istediği başrolün yine Camilla tarafından kapılması gibi talihsiz durumlar sonucunda içine düştüğü umutsuzluğun bir yansıması olarak, aslında deli gibi aşık olduğu Camilla’yı öldürmeye karar vermesi, ve bunun için bir kiralık katille anlaşması sürecini kapsamaktadır. Tüm bu hikayenin yanı sıra Hollywood film sektörünün yapaylığına, çürümüşlüğüne, yanlış işlemekte olan çarklarına da kendince göndermeler yapmayı ihmal etmez sevgili yönetmenimiz.

    1) Sayın Lynch’in bize verdiği bir numaralı ipucu, filmin başlangıç yazılarından hemen önce dikkat edilmesi gereken bir şeylerin olduğudur! Nedir bu? Kırmızı nesnelerin gerçekliği, mavi nesnelerin ise rüyayı temsil ettiği David Lynch sinemasında, histerik şekilde nefes alıp-vermesini duyduğumuz bir kadın (ki bu Diane’dir) kendini kırmızı çarşafların üzerine bırakarak uykuya dalar, bundan sonra göreceklerimizin bir rüya olduğunu vurgulayarak…

    Diane rüyasında kendisini Betty adında, son derece yüksek oyunculuk potansiyeline sahip, inisiyatif kullanabilen, güçlü, herkes tarafından sevilen, güzel bir kadın olarak yeniden kurgular. Diane Selwyn’ın kim olduğunu bile bilmemektedir. Teyzesi Ruth’un lüks evinde, ferah bir hayat sürer. Aşık olduğu kadın Rita ise geçmişini hatırlayamayan, bağımlı, sadık ve korkak bir kadındır. Rita’nın çantasında nereden geldiğini bilmediği mavi bir anahtar ve hayli yüklü bir miktar para vardır. Betty ve Rita paraları “mavi bir kutuya” koyarak saklarlar, ve hemen ardından el sıkışırlar. Tıpkı Diane’in Camilla’yı öldürmesi için katile verdiği para ve onunla yaptığı anlaşma gibi.

    4) Sayın Lynch verdiği dört numaralı ipucunda kazanın meydana geldiği yere dikkat çeker. Burası Camilla’nın yeni sevgilisi yönetmen Adam Kesher’ın evinin “short-cut” girişidir. Rüyada Diane’in bilinçaltı tarafından bir güzel hırpalanan, pembe boyalarla kaplanan, zavallı bir erkek durumuna düşürülen Adam’ın evine ilk geldiği sahnedeki renkler bize bazı şeyler söylemektedir: Adam evine girmek üzere spor arabasından indiğinde kadrajda bulunan tek bitkinin rengi kırmızıdır. Havuz kenarında canlı rengiyle gözümüze batan kırmızı bir sandalye vardır. Demek ki bu mekan gerçektir. Bu ev gerçekten vardır, ve Diane’e bir şeyler ifade etmektedir. Ancak ve ancak havuz tamircisinin üzerinde mavi yazılar bulunan kamyoneti, Adam’ın mavi gecelikli karısını tamirciyle bastığı sahnedeki mavi çarşaflar bize bu ayrıntıların hayal ürünü olduğunu gösterir. Diane’in olmasını istediği durumdur bu. Çünkü ilk ve en büyük hayal kırıklığı bu mekanda gerçekleşmiş, Diane rüyasında önemli görevler üstlenecek tüm insanları (örneğin Coco, Cowboy, sarışın Camilla Rhodes, Luigi gibi) ilk kez bu mekanda görmüştür.

    Adam’ın annesi olan Coco, Diane’in rüyasında ev sahibi olarak karşımıza çıkar. Yemek sırasında Camilla’ya fırlattığı öldürücü bakışları Diane’in gözünden kaçmaz. Ve bu durum rüyaya Coco’nın ağzından dökülen “O kadın belalı. Kurtul ondan!” cümleleriyle yansır. Diane Coco’yu, Camilla’yı öldürmek konusunda kendisine dayanak olarak görmektedir:

    *Adam Kesher’ın evi sahnesi için küçük bir not daha: “Family Jewels” İngilizce’de erkeğin cinsel organlarını temsil etmek için kullanılan bir söz öbeğidir.*

    Betty ve Rita, Diane’i aramak üzere onun evine gittiklerinde Diane’in çürümüş cesediyle karşılaşırlar. Rita’nın verdiği tepki, bir bakıma Diane’in Camilla’yı öldürdüğü için hissettiklerini temsil etmektedir. Diğer yandan ceset deforme olduğu için yüzünü seçemeyiz, ve bu oldukça düşündürücüdür. Gerçek Diane, Betty’nin görünümünde olmayabilir. Bu da bizi Sayın Lynch’in yedi numaralı ipucuna götürür:

    7) Rita ve Betty birbirlerine olan aşklarını ilan ettikten hemen sonra, sabahın ikisinde, birlikte Club Silencio’ya giderler. Burası her şeyin bir rüyadan, bir illüzyondan ibaret olduğunun ortaya çıktığı sahnedir. Bu sahnenin sonrasında, içinde gerçeği barındıran mavi kutu Diane’in çantasında belirir. Club Silencio, tüm gerçeğin ortaya çıktığı yeri, Adam’ın evindeki partiyi temsil etmektedir. Ancak bu sahnede farklı okunabilecek bazı ayrıntılar vardır. Bir orkestranın olmadığını sürekli olarak vurgulayan ‘kenafir’ bakışlı adam kimdir? Diane’e ne yapmıştır? Betty neden adamla göz göze geldiğinde sarsılmaya başlar? Bu sırada duyduğumuz hırıltı ve bağırışlar kime aittir? Ve acaba şarkı söylerken yere yığılan kadın Diane olabilir mi? En azından onun geleceği?

    Bu sahneden ve Rita’nın mavi kutuyu açmasından sonra, bize düşünmemizi öğütleyen kovboy rüyanın sona erdiğini bildirir, ve Diane uyanır. Kiralık katilin Camilla’yı öldürdüğü takdirde kendisine vereceğini söylediği mavi anahtar Diane’dedir artık. Camilla çoktan ölmüştür ve Diane vicdan azabıyla karışık bir korku içinde kendini eve kapatmıştır.

    9) Sayın Lynch dokuz numaralı ipucunda dikkatleri Winkie’s’in arkasındaki ucube/yaratık benzeri kadın/adama çeker. Bu yaratık Diane’in karanlık duygularının, korkularının vücuda gelmiş halidir. Kiralık katille anlaşma yapılan mekan olan Winkie’s’in arkasında konuşlanmıştır, ve bu anlaşmaya tanık olan yegane kişiyi bir bakışta ortadan kaldırıvermiştir. Bu yaratıkla ikinci kez karşılaştığımızda ise mavi kutunun onda olduğunu görürüz. Tüm karanlık duygu ve düşünceler vuku bulmuş, karanlık plan uygulanmış, gerçek ortaya çıkmıştır. Mavi kutunun bulunduğu kese kağıdının içinden, bir de Diane’in Hollywood’a gelirken sahip olduğu umutları, beklentileri ve olumlu düşünceleri temsil eden yaşlı çift fırlayıverir.

    Canada’dan Hollywood’a gelirken kendisine eşlik eden bu yaşlı kadın ve adam Betty’yi havaalanında bıraktıklarında hepsi umut dolu ve mutludur. Betty’den beklentileri yüksektir. Şimdi, rüyanın sonunda ise kendisinden beklenenleri yerine getirememiş, zavallı bir Diane vardır. Her şey mahvolmuştur. Bunun ağırlığına daha fazla dayanamaz. Hayalleri onu rahat bırakmamaktadır. Sonunda hem bu hayal kırıklığı, hem Camilla’yı öldürmüş olmanın vicdan azabı, hem de cinayetten yakalanacak olmanın verdiği korkuyla intihar eder. Küçük mavi kutu, tabancayı aldığı çekmeceden bize göz kırpar, hatta bir de el sallar.

    Winkie’s’in arkasındaki yaratık, karanlık yüzüyle bu kez doğrudan bize bakmaktadır.

    Ve mavi saçlı kadın fısıldar: “Silencio…”

    Peki ya Ruth Teyze? Kimdir o? Yönetmenimiz de onuncu ipucunda bize bunu sorar. Aunt Ruth kimdir, ve nerededir?

    10) Bu soruya cevap olarak biraz faklı bir okuma yapacağım. Aunt Ruth diye biri yoktur. Aunt Ruth, Diane’in sadece gidişini hatırladığı, çantası bir adam tarafından arabaya taşınırken hızla uzaklaşan kızıl saçlı bir kadındır. Gidişinden sonra ondan asla haber alınamamıştır. Aunt Ruth, Diane’e hiçbir şey bırakmamıştır. Ancak şüphesiz ki Diane, Ruth’un kendisine borçlu olduğunu hissetmektedir. Peki bunun nedeni nedir? Rita rüyada kendisinde bulunan mavi anahtarla küçük mavi kutuyu açtığında “gerçek” ortaya çıkar ve mavi kutu yere, halının üzerine düşer. Bu sırada Ruth Teyze belirir ve odanın kapısından içeriye, hatta yere bakar. Ancak mavi kutuyu, yani gerçeği görmez. Bu Diane’in küçüklüğünde yatak odasında cereyan etmiş ve onu derinden etkileyen bir şeyleri, Ruth Teyze’nin görmezden geldiğinin bir göstergesi olarak okunabilir. Club Silencio’daki adam, Betty’nin sarsılması, duyduğu sesler de bu bağlamda yorumlanabilir. Bu durumda Ruth Teyze, Diane’e gerçeği borçludur. Ama Diane’in de deneyimleyerek gördüğü gibi, borcunu asla ödemez. Çünkü onun adı Aunt Ruth, (okunuşu açısından düşündüğümüzde *untruth*)’tur! spoiler:
    volkanick
    volkanick

    Takipçi 683 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    2 Ocak 2010 tarihinde eklendi
    İnsanlar genel olarak kendilerini yanlarında aptal,ezik..vb şekilde hisettikleri şeylere hayranlık duyarlar.Ve ne kadar zeki olduklarını göstermek için o şeylere ne kadar yakın olduklarından dem vurup kimsenin anlamadığını düşündükleri şeyler hakkında ahkam kesmekten,ağızları açık dilleri dışarda ve üflesen yıkılıcakmışcasına ayakta alkışlamaktan zevk alırlar.Aslında burada başı ve sonu belli bir hikaye anlatılmıyor.Hepimizinki gibi zaman zaman karışık ve günlük hayatta yaşadıklarımızdan izler taşıyan bir rüya ve intihara götüren bir travmayla harmanlanan, neyin ne zaman bitip ne zaman başladığının ve aslında ne olduğunun belli olmadığı bir kaos var karşımızda.Filmin hayranlarının işaret etttiği kovboyun-Düşünür gibi yapma gerçekten düşün-repliğine inat,david lynch için yönetir gibi yapma gerçekten yönet denmesi kanaati içimde ağır basarken,bir yandanda 140 dakikalık bu kabusa tekrardan katlandıktan sonra düşüncelirimin ne olacağını merak ediyorum.
    Meet-in
    Meet-in

    Takipçi 253 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    19 Kasım 2011 tarihinde eklendi
    İnsanda kelebek etkisi yaratan bir film.Psikopat desem değil,zeka küpü desem değil bu Lynch nasıl bir yönetmen aklım ermiyor.Eşi benzeri olmayan bir film ve bende büyük bir etki bıraktığı aşikar.İnsana filmden sonra derin hazlar veriyor.
    odinhan
    odinhan

    Takipçi 1.029 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    12 Eylül 2010 tarihinde eklendi
    Naomi Watts bu filmde oynamaya nasıl ikna edilmiş en çok onu merak ediyorum.10/4
    naked-soul
    naked-soul

    Takipçi 561 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    5 Temmuz 2007 tarihinde eklendi
    çok karışık bir kurguya sahip ve nerdeyse ilk cd’yi anlam veremeden izliyorsunuz.ikinci yarıda taşlar sanki biraz daha yerine oturur gibi oluyor ama herşey yine karmakarışık!film bittikten sonra kafamda kendi kendime senaryolar oluşturdum,her ne kadar bazı yerleri anlamasanız da filmden çok hoş bir tat alıyorsunuz.ben bu kadar beğeneceğimi ummuyordum.özellikle naomi watts’ın sergilediği performans göz kamaştırıcıydı...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top