Napolyon eleştirileri

Film çok hızlı ilerliyor, neredeyse hiç boş an yok. Zaten böyle bir imparatorun hayatını 2.5 saate sığdırmak için birçok şeyi de es geçmek gerekiyor. 61 savaşa katılan bir komutanın hikayesi, izleyin.

Senaryosunu, tarihi gerçeklerden hareket ederek David Scarpa'nın kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda...

Yapımcılarından biri de olan, usta sinemacı Ridley Scott'ın oturmakta olduğu "Napoleon"; biyografik özellikteki, destansı bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 200 milyon dolarlık bütçesinin sağladığı avantajla, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra zorluk derecesi yüksek sahnelerindeki koordinatörlüklerini; Nikki Berwick, Cali Nelle ve Natalie Wood'un üstlendikleri dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilerek...

Son derece talihsiz bir biçimde de...

Brüt 214 milyon dolarlık...

Tamamı zarar yazan bir hasılat rakamıyla da, gişeye çakılmış olan bu Apple TV+ filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Filmin açılışı...

1789, Fransız İhtilali esnasındaki...

Şu çarpıcı durum tespiti ile yapılır...


"Sefalet, insanları devrime sürükler... ve devrimle onlar, sefalete dönerler...

Fransızlar, gıda sıkıntısı ve geniş çaplı ekonomik buhranla; gerçekleri görmeye başladı... Kraliyet karşıtları, kısa sürede Kral XVI. Louis ve 11.000 destekçisini; vahşi bir sona gönderdi ve gözlerini, Fransa'nın son kraliçesi Marie Antoinette'e çevirdi...

Bu sırada, Napoleon Bonaparte adındaki; azimli bir Korsikalı deniz topçu subayı, terfi istiyordu..."


***

Ki...

Aynı Napoleon...

16 Ekim 1793 günü...

Kraliçe Marie Antoinette'in (Catherine Walker) kellesinin, Paris'teki Concorde Meydanı'nda...

Giyotinle, bedeninden ayrıldığı infaz sahnesini...

Kraliçeden, ölesiye nefret eden; Fransız halkıyla birlikte izlemekteydi...

***

Derken...

Napoleon'un...

Kendisine, 2.000 kişiden oluşan bir İngiliz ordu birliğinin...

Toulon'u aldığını ve Fransız filosunun yarısının, orada mahsur kaldığını...

***

Üstelik...

O gemilerin kaybedilmesi halinde, Cumhuriyet'in düşeceğini de bildirecek olan...

Fransız Ordusu Komiseri Paul Barras (Tahar Rahim) ile toplantı yapacağı gün de gelir çatar...

***

Evet...

İngiliz ordusu, sayısal bir üstünlüğe sahip değildir....

Ama...

Yine Barras'ın ifade ettiğine göre...

Fransız ordusunun, ağır silahları yetersizdir ve bir de...

Eskiden ressam olan bir general tarafından yönetilmektedir...

***

Ancak...

Barras'ı dikkatle dinleyen Napoleon'un yanıtı...

"Gerçekte bir liman olan Toulon'u, yeniden almak gerekli değil... Liman, İngiliz filosuna karşı savunulamıyorsa; şehir teslim olmalı..."

Şeklinde olurken...

Limanı kontrol eden kalenin, ele geçirilerek...

Şehrin kendiliğinden, geri alınmış olacağı görüşünü de ileri sürmektedir...

***

- Toulon'daki Fransız Karargahı, 16 Aralık 1793 -

Fransız şehirlerini, İngilizler ile kraliyet yandaşlarına teslim etmemekte kararlı olan Barras'ın onayını alan ve tebdili kıyafet ile şehirde dolanan Napoleon...

Toulon'daki gözlemlerini tamamlar tamamlamaz...

Kardeşi Lucien Bonaparte'a (Matthew Needham) hitaben yazdığı mektubuna...


"Lucien, sevgili kardeşim... Halihazırda Toulon'a vardım... Birliklerin durumu kötü... Askerler, eğitimsiz ve disiplinsiz... Ekipman ve kaynak olmadan başarısız oluruz...

Planıma daha uygun olarak, küçük havanları şekillendirmek için hurda demir buluyoruz...

Başarısız olursak, iktidardakiler bizi; yüksek konumlara uygun olmayan, Korsikalı serseriler olarak görecek ve annemizin hedefleri gerçekleşemeyecek...


İngilizler, kıyıdaki filolarına bakan; büyük silahları kontrol ediyor... O silahları alırsak; onlara ateş edip, bu kuşatmayı sonlandırabiliriz...

Onları şaşırtmak, avantajıma olur... Ama ateşle kazanacağım...

Gelmeni, sabırsızlıkla bekliyorum..."


Biçimindeki tespitlerini de ekler...

***

Ardından da...

Toulon'u, İngilizlerin elinden alma başarısını gösteren Yüzbaşı Napoleon Bonaparte'ın rütbesi...

Tuğgeneralliğe yükseltilir...

***

Barras'ın hedefindeki yeni isim ise...

Kendini...

Hakim, jüri ve infazcıların tamamı yerine koyduğunu, iddia ettiği...

28 Temmuz 1794 tarihinde...

Concorde Meydanı'nda, giyotin ile idam edilecek olan Maximilien Robespierre'dir (Sam Troughton)...

***

Şöhreti, büyük bir hızla yayılmakta olan Napoleon'un gözüyse...

Dul aristokrat Joséphine Beauharnais'in (Vanessa Kirby) üzerindedir...

***

Ve...

Çok geçmez...

Joséphine'in küçük oğlu Eugéne Beauharnais (Benjamin Chivers)...

İdam edilen babasının kılıcının, kendilerine iadesini istemek amacıyla...

Napoleon'un, ziyaretine gider...

***

Elbette...

Joséphine'e kafayı takmış olan Napoleon...

Bu fırsatı kaçırmayacak...

Ve...

Kimin olduğu dahi bilinmeyen, bir kılıcı kaptığı gibi soluğu...

Onların evinde alacak...

***

Bir süre sonra da...

Joséphine'e olan bu ilgisinin, karşılıksız kalmadığını da görecektir...

***

Bu arada...

Kraliyet taraftarlarının...

Her yerinde, halkı galeyana teşvik eden gösteriler düzenlenmekte olduğu...

Paris sokakları yeniden karışmış...

Ve...

Bu sebeple de Barras, bir kez daha...

"Komutan yardımcısı" Napoleon'a başvurmak mecburiyetinde kalmış...

***

Müdahale tarzına karışılmaması ve "baş komutanlık" sözü almış olan Napoleon'da Barras'a...

Endişelenmemesi hususunda...

Net bir...

Teminat vermek suretiyle...

5 Ekim 1795'teki, kraliyet taraftarlarının ayaklanmasını; son derece kanlı bir biçimde bastırmıştır...

***

Şimdi Napoleon açısından sıra, büyük bir tutkuyla bağlı olduğu Joséphine ile evlenmesine gelmiştir...

Ki...

Napoleon, bu hedefine de...

Hiç zorlanmadan ulaşacaktır...

***

Fakat...

Napoleon, Mısır örneğinde olduğu gibi...

Deniz aşırı seferlere çıktığında...

Joséphine kendisini, Hippolyte Charles (Jannis Niewöhner) adındaki...

Genç bir delikanlıyla aldatmayı da...

İhmal etmeyecek...

***

Ve...

Napoleon bunu...

Kendisine yıllardır, sadakatle bağlı kalan komutanlarından Junot (Mark Bonnar) ve onun...

Joséphine'in nedimesi olan sevgilisi Lucille (Riana Duce) sayesinde öğrenecektir...

Dakika 38...

***

Vefat edeceği, 5 Mayıs 1821'e kadar altı yıl boyunca sürgünde kalacağı Saint Helena adasına uzanan yolun kilometre taşlarının...

Zirveye çıkışından itibaren...

Nasıl bir itinayla döşendiğinin anlatıldığı filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; dünya tarihinin, "pozitif" anlamdaki önemli liderlerinden birinin...

"Napoleon Code" gibi, yalnızca kalburüstü üniversitelerde siyaset bilimi ve hukuk tarihi eğitimi almış profesyonellerin bilebileceği...

Asıl önemli detaylar, ıskalanmış olsa da...

***

Ciddi bir handikap olarak...

Yirmili yaşlarındaki Napoleon'u da, 48 yaşındaki Joaquin Phoenix'in canlandırdığı; 120 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Bu yılın açık ara en çok beklediğim filmi Napolyon du filme bu kadar heyecanlanmamın en temel sebebi Ridley Scott'tı çünkü Ridley Scott bence yaşayan en büyük yönetmenlerden biridir. Gladyatör gibi benim en sevdiğim filmi çekmiş olan adamın bir Napolyon filmi çekeceğini duyduğumdan beri deli gibi bekliyordum hatta film için yayınlanan her fragmanı 10dan fazla kez izledim diyebilirim. Peki film buna değdimi? Bence çoğu noktasıyla beklediğime deysede filmden %100 mutlu da ayrılmadım filmin en temel problemi kurgusunda bulunuyor. Filmdeki bazı çok önemli olaylar aşırı hızlı geçiştirilmiş hatta bazılarından direkt hiç bahsedilmemiş. Filmin yönetmen kurgusu versiyonunu merak ediyorum umarım o efsane seviyesinde olabilir. Filmi önce eleştirdim şimdi de öveyim. Filmde ki oyunculuklar inanılmaz iyi, savaş sahneleri efsane bunların yanında film teknik anlamda da çok çok iyi ses kurgusu muhteşem. Ayrıca filmdeki bazı şakalar cidden çok iyi yerlerde yapılmış. Ridley Scott gerçekten çok büyük yönetmensin sinemaya nice efsaneler kattın bu film bir başyapıt olmasa da yine muhteşem bir iş ve yılın en iyi filmi olmuş. Sinemada izlemenize her noktasıyla değecek bir film 9/10

Biyografi desem değil !!!
Savaş filmi desem eh işte
Bildiğin Napolyon Josefine aşk hayatı desek daha doğru olur izlenebilir tabi sıkılıp yarıda çıkmazsazsanız !!!!

Eger savas sahnesi bol filmdir diye gidecekseniz hayakirikligina ugrayabilirsiniz. Ben sahsen filmde uyudum. Ki bu yasima kadar hicbir filmde uyumamisimdir. Truva yada vatansever tarzi yapilabilirdi. Aksiyon yok denecek kadar az. Surekli beyazperde yorumlarina bakarak film secen biri olarak bu defa cuvalladim. Ki muhtemelen ilk gunu gittigim icin oyle oldu.

Ezber bozan bir filmdi, basrol gayet iyi, muzikler muhtesem, aklimda kalicak bir yapit,cinsellige pek fazla girilmis gereksiz gordum..

Maalesef film kötüydü. Karakteri hiç yansıtamamış, Napoleon’un yaptıklarının yarısı filmde yok. Ne zaferlerini yansıtabilmiş ne de yenilgilerini, hiçbirinde duyguyu alamıyorsun. Josephine aşkına bu kadar odaklanmasına gerek var mıydı? Onda bile yine duyguyu verememiş yönetmen. Sadece savaş sahneleri iyiydi, onun dışında çık sıkıcı, çok düz ve boş bir film olmuş maalesef.

Now a major force in the bitcoin recovery industry, Rustik Cyber Hack Service offers businesses and people a lifeline to recover digital assets that have been lost, stolen, or rendered unavailable. In the constantly changing world of virtual currencies, recovery services that are dependable and efficient are essential. Cryptocurrencies have revolutionized the way we perceive and engage in financial transactions, providing a decentralized and secure system. However, with the increasing popularity of cryptocurrencies, cybercriminals have also stepped up their game, targeting unsuspecting individuals and organizations to steal their digital assets. As a result, the need for effective cryptocurrency recovery solutions has become paramount. Cryptocurrency transactions can be complex, involving multiple addresses, exchanges, and blockchain networks. This complexity poses a significant challenge when it comes to recovery. However, Rustik Cyber Hack Service has a deep understanding of how these transactions work, allowing them to navigate through the intricacies and efficiently trace the flow of funds. Rustik Cyber Hack Service doesn’t shy away from the obstacles that come with cryptocurrency recovery. Whether it’s tracking funds across different blockchains, dealing with anonymized addresses, or tackling sophisticated hacking techniques, they employ a range of strategies to overcome these challenges. Their team of experts leaves no stone unturned, utilizing their extensive knowledge and experience to recover lost or stolen assets. I can guarantee a safer recovery of your bitcoin by Rustik Cyber Hack Service only if you contact them via: email: rustikcyberhacksservice@gmail.com or Call/WhatsApp:+1(386)3487838 Telegram: http://t.me/Rustikcyberservice

it was a waste of time for real. it would be wise to don't watch it. your life is already is better than before if you didn't watch it yet.

Gayet güzel bir filmdi. İzledik ve keyif aldık. Kostümler, sahneler, olayların aktarımı enfesti. Türkler de saçmalayı bırakıp şöyle filmer yapsa da izlesek.

gayet güzel bir filmdi kostümler olsun mekan ve görselik olsun film içine çekiyor aksiyon sahneleride baya iyidi

Açıkçası İngilizler kendilerini övmek için film yapmışlar.Napolyon daha kötü anlatılamazdı.Filmde Osmanlı askerlerinin zafer kazandığı yer gösterilmediği gibi askerler top görmemiş gibi yansıtılmış.Zaman kaybı.

Bu filmi begenenlerin cogu gercekten sadece napolyon hayranidir yada film yabanci oldugu icin onu yüceltmek zorunda hissediyordur. Yillar sonra sinemaya gittim ve berbatti. Bu kadar zorlama bir filmi nasil cekmisler onu bile anlamiyorum

Jokerle aynı oyunculuk gördüğümüzü düşünüyorum. Film heyecanlandırıcı sahnelerle dolu fakat fransızca çekilmesini de beklerdim.. Savaş sahneleriyse oldukça gerçekçi çekilmişti beğendim. Beğenmediğim yönleri Napolyonu oynayan aktristin Joker filminde yine başrolünde aynı oyunculuğu sergilemesiydi.. Ani duygu geçişlerinin ve kısa dialogların varlığı ve komik beden hareketleriyle kendini ifade etti ammaaa bence rolüne de çok yakışmış bir Joaquin Phoenix izledik :)