Hesabım
    Peter Pan
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Peter Pan

    Kanca’nın Ucundaki <b>Peter Pan</b>

    Yazar: Anıl Ergin

    "Edebiyatta klasikler vardır. Herkesin bildiği hatta bilmesi, okuması gereken romanlardır bunlar. Bugün şehirlerarası otobüs yolculuklarında, mola yerlerinde karşımıza çıkan "50 Soruda Nasıl Başarılı Olunur" veya "Mutluluğun Sırları" gibi isimleri olan kitapları alma ihtiyacı duyan insanlar eğer geçmişte yeterince Tolstoy, Balzac, Dumas veya Stevenson okumuş olsalardı inanın söz konusu kitapların satıldığı standların önünde bir kaç saniyeden fazla durmazlardı. Hayata ve insanlığa ait bazı kurallar ,gerçekler bu eserlerden öğrenilir. Zaten bu sebeple klasiktirler. Çocukluğunun son zamanlarında veya ilk gençlik yıllarında Robin Hood veya Pardayanlar okuyan bir insanın hayattan beklentileri, dünyaya bakışı başka hiç bir yaşta, hiç bir koşulun gerçekleştiremeyeceği bir biçimde şekillenir."

    Yukarıda geçen satırları geçen sene vizyona giren Define Gezegeni isimli filmin girişinde kullanmış ve konuyu ünlü Define Adası romanına bağlamıştık. Şimdi yine kullanmamızın sebebi ise Define Adası kadar önemli diğer bir klasiğin filminin bugünlerde vizyona girmesi. Söz konusu kitap çocuk edebiyatının vageçilmez klasiklerinden biri: Peter Pan. J.M Barrie tarafından 20. yüzyıl başlarında İngiltere'de kaleme alınan bu roman yıllardan beri öyküsüyle bütün çocukları etkilemeye devam ediyor. Belki bugün Harry Potter tahtını sallıyor gibi görünebilir Peter Pan'ın ancak edebiyat tarihine gelecekten atacağımız objektif bir bakış, Peter Pan karakterinin önemi ortaya çıkacak belki de diye düşünüyorum.

    Aslında Peter Pan'ın öyküsü çoğunuz için tanıdık: Wendy Darling İngiltere'de orta halli bir ailenin kızıdır. Kendisinden yaşca küçük iki erkek kardeşi John ve Micahel ile mutlu bir çocukluk geçirmektedir. Fakat ailesi artık onun büyümeye başladığını düşünmeye başlar. Büyümek, bir şirkette çalışmaya başlamak, evlenmek gibi kavramlar kendisini korkutmaya başlamışken bir gece odasına gizlice giren Peter Pan ile tanışır. Peter kendisiyle aynı yaşlarda bir oğlan çocuğudur fakat bir farkı vardır, yaşı hep aynı kalmaktadır Peter'in. Wendy ve kardeşleri Peter Pan ile Varolmayan Ülke'ye (Neverland) uçarlar. Orada onları o güne kadar sadece ismini duydukları korkunç korsan Kaptan Kanca ve Neverland'deki diğer çocuklarla yaşayacakları fantastik bir serüven beklemektedir.

    J.M Barrie'nin bu klasik öyküsü farklı yönetmenlerce sinemaya ya da televizyona uyarlandı. Bugüne kadar en dikkat çekeni şüphesiz Steven Spielberg'ün Kanca'sı idi. Kanca için aslında serbest uyarlama demek daha yerinde olur. Çünkü Spielberg kitaptaki karakterlerden yola çıkan yeni bir öykü yaratmış; bu yapılırken de eserin ruhuna sadık kalarak epeyce başarılı bir iş çıkarmıştı. Sarsılmaz bir özgüvene sahip yönetmeninin yanısıra Dustin Hoffman, Robin Williams ve Julia Roberts gibi başarılı oyunculara sahip olan film yönetmenin sıkı takipçileri ve Peter mitolojisinin koyu hayranları tarafından da tam not almıştı. Fakat gişede ve eleştirmenler arasında hak ettiği ilgi bulamadığını söylemeden geçmek olmaz. Bunun bir nedeni belki de filmin çocuk ruhuna hitap etmesi olabilir. Fakat bizce asıl sorun filmin birincisi olmayan bir devam filmi kıvamında oluşuydu. Kanca, Peter Pan hikayesine bir "sequel" idi ama bir Peter Pan filminin devamı da sayılmazdı. Böyle olunca da seyirci filmin içine giremedi ve eleştirmenler de eleşitirecek bir Spielberg filmi bulmuş olmanın tarifsiz mutluluğuyla saldırıya geçtiler. Yine de Kanca bir çoklarının gözünde kült statüsüne yükseldi.

    Aslında Kanca'nın üzerine yeni bir Peter Pan macerası için erkendi ama düşünüldüğü zaman da sinema tarihinde öyküyü hakkını vererek anlatan bir film de yakın zaman çekilmemişti. En İyi Arkadaşım Evleniyor filminin yönetmeni olarak hatırladığımız P.J Hogan'ın yönettiği bu son model Peter Pan ise bir çok açıdan beklentileri karşılıyor. Roman hemen hemen eksiksiz aktarılmış denebilir. Görüntülerdeki masalsılık ise küçük yaştaki seyircileri oldukca etkileyebilecek düzeyde.

    Fakat ne yalan söyleyelim aklımız sürekli olarak Spielberg'un Kanca'sına gidiyor. Bunun sebebi belki de Steven amcamızın filmine kalbini koyması, P.J Hogan'ın ise sadece iyi bir Hollywood filmi yapmayı yeterli görmüş olması belki de. Peter Pan, sanki Harry Potter filmleriyle ortak bir kitleyi etkilemek için çekilmiş hissi veriyor ilk başta. Konu geliştikce bu histen kurtuluyorsunuz ama bu sefer de Peter ve Wendy arasındaki elektrik dikkati fazlasıyla çekiyor ve hikayenin özünü algılamak zorlaşıyor.

    Bu arada "hikayenin özü ya da ruhu ne peki" diye sorabilirsiniz. Barrie'nin kitabını muhafazakar aile değerlerine bir başkaldırı olarak indirgemek yanıltıcız olmaz sanki. Çocuk dünyasının saflığı, genelgeçer kuralların ne kadar sıkıcı olduğu, ne kadar sevimsiz bir dünyada yaşadığımız ve de bizden sonrakileri de bu çirkinliklere nasıl adapte etmeye çalıştığımız konusunun üzerine kuruludur kitap. Peter Pan'in zamanın İngiltere'sinde ve şimdinin global dünyasında hala etkili bir hikaye olması aslında çocukların ya da çocuk ruhluların hiç büyümek istememelerinin bir çığlığı olmasından ileri gelmektedir.

    Filme dönersek, dediğimiz gibi teknik açıdan kusursuz. Hikaye eksiksiz aktarılmış ama gişe uğruna bazı noktalarla da fazla uğraşılmış gibi. Peter Pan'i oynayan Jeremy Sumpter hem yakışıklı bir çocuk oluşuyla hem de karakterine yakışan hırçın tavırlarıyla rolüne çok iyi oturmuş. Wendy'i canlandıran Rachel Hurd Wood ve diğer çocuk oyuncular da çok başarılı. Fakat filmin Jeremy Sumpter'ın yanısıra öne çıkan ismi Jason Isaacs olmuş. Hem Kaptan Kanca'yı hem de Wendy'nin babasını oynayan Isaacs her iki rolde de çok başarılı olurken karizmasıyla Peter Pan'e karşı filmi dengeleyen unsur olmuş. Kitapta ve Spielberg'un filminde sevimsiz bir karakter olarak yansıtılan Kanca, Jason Isaacs'ın elinde karizmatik ve çekici bir karaktere dönüşmüş.

    Peter Pan herkesin sevebileceği bir film değil. Ciddi takılmayı marifet zanneden, "kaybeden" edebiyatına düşkün 90'lar kuşağı bence uzak dursunlar bu filmden. Fakat yaşamayı seven ve içindeki çocuktan vazgeçmeyenler bu hikayeye -özellikle de bugüne kadar yabancı kaldılarsa- bu fırsatı kaçırmasınlar. Rüyalarında korsanlarla düşüp kalkdıklarına pişman olmayacaklardır.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top