Resif: Kanlı Takip eleştirileri

Senaryosunu da kaleme almasının yanı sıra, 2010 yılında da benzer konu ve isimli bir filme daha imza atmış olan Andrew Trauck'un yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “The Reef: Stalked”; izlemesiniz de hiçbir şey yitirmeyeceğiniz, sıradan bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği; her halinden belli olan TV filmi kıvamındaki, Avustralya yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Film, kız kardeşler Cathy (Bridget Burt) ile Nic'in (Teressa Liane); arkadaşları Jodie (Ann Truong) ve Lisa (Kate Lister) ile dalış yapıp balık avlayarak eğlendikleri bir sahne ile başlar...

***

Bu arada...

Kıyafetlerini giyinmiş ve sahilde yürüyerek dönüş yoluna koyulmuşlarken; Cathy'nin kolundaki bir morartı, anında Nic'in dikkatini çeker...

Ve...

Doğal olarak da kardeşine...

Onun ne olduğunu sorsa da, Cathy sessiz kalmayı tercih eder...

***

Neyse...

Birkaç yüz metre uzaklıktaki otoparka vardıklarında kendilerini, Cathy'i almak için habersizce çıkıp gelmiş olan kocası Greg (Tim Ross) beklemektedir...

Ki..

Anladığımız kadarıyla, Cathy ile Greg'in arası fazlasıyla limonidir...

***

Hani zaten...

Kendi otomobiline binerken Nic'te; Cathy ile Greg'in aralarında, hararetli bir biçimde tartıştıklarını fark edecektir...

***

Bunun üzerine...

İyice meraklanan Nic, aracını kullanırken kardeşini arasa da; "Merhaba... Ben Cath... Mesaj bırakın, hoşça kalın..." otomatik mesajı ile karşılaşır...

Böyle olunca da...

Mecburen Nic'te Cathy'e, "Merhaba kardeşim... Umarım her şey yolundadır... Beni ara... Hoşça kal..." mesajını bırakıp telefonunu kapatır...

***

Eve döndüğünde Nic'i...

Bir süreliğine kendisinde kalmak için gelmiş olan ve ergenlikten kurtulamadığını kolaylıkla anlayabildiğimiz en küçük kız kardeşi Annie (Saskia Archer) beklemektedir...

Tam Nic, kendisini özel biri olarak tanımlayan Annie'ye ağzının payını vermek üzereyken...

Telefonuna Cathy'den gelen, "Lütfen gel..." mesajı düşer...

***

Derhal yola düşen Nic...

Cathy'ye yönelik olarak yolda yaptığı telefon aramalarının hiç birine yine yanıt alamaz...

***

Çiftin evlerine vardığında da...

Kapıları açık...

Girişteki sehpanın üzerindeki Cathy'nin güneş gözlüğü yere düşmüş...

***

Üstelik de...

"Dinlemedi... Bunu bana o yaptırdı..." diyen ve yüzünde çizikler bulunan Greg'de tek başına mutfakta oturmaktadır...

Yani bir şeylerin ters gitmekte olduğu ayan beyan ortadadır...

***

Derhal evin içinde turlayan Nic...

Nihayetinde, Cathy'nin banyo küvetinde boğulmuş olan cansız bedeniyle yüz yüze gelir...

***

- Dokuz ay sonra -

Hindistan seyahatinden dönen ve kendisini bir motosikletçinin (Stephen Daddow) bıraktığı Nic, yakınlarındaki bir adada kiraladıkları bir kulübede Jodie ve Lisa ile yeniden buluşur...

Bu sefer aralarına...

Ablasına sürpriz yapmak amacıyla habersizce gelen Annie'de katılmıştır...

***

Ama...

Bırakın böylesine özel bir tatil planlamasını...

Ne yapılırsa yapılsın...

"Travma Sonrası Stres Bozukluğundan (TSSB)" mustarip olmasına sebep olan; Greg'in Cathy'i boğarak öldürdüğüne dair düşünce ve kafasında kurguladığı olası cinayet manzarası, Nic'in peşini asla bırakmamaktadır...

***

Çok geçmez...

Dört kafadar, atladıkları dört kano ile kürek çekmek suretiyle; dalış yapacakları bölgeye doğru ilerlerler...

Dalış noktasına ulaştıklarında da...

Jodie ile Lisa, ellerindeki zıpkınlarla anında dalışa geçerlerken; dokuz ay önceki ergenliğinden arınarak olgunlaşmış gibi görünmesine rağmen biraz tedirginlik duyan Annie ile suya kafasını soktuğu an TSSB rahatsızlığı birdenbire tetiklenen Nic, halen denizin üzerindedirler...

***

Uzatmayalım...

Annie ile Lisa, kanolarında otururlarken; dalmayı tutku haline getirmiş olan Jodie dalmış...

Onun ısrarına dayanamayan Nic'te; kanosundan uzaklaşarak tedirgin bir şekilde, dalmak ile dalmamak arasında gidip gelirken...

***

Hem de...

Şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açılmış olan Annie...

Onların peşlerinden giden kocaman bir köpek balığının varlığını tespit etmişken...

***

Ancak...

Hemen belirtmiş olalım ki...

Şimdilik kazasız belasız kurtulmuş olan dörtlü; Jodie'nin yakaladığı balığı öğlen yemeğinde pişirerek yemek üzere, tekrardan kulübelerine yönelirler...

Daha da doğrusu...

Denize ilişkin fazla deneyimi bulunmayan ve gördüğü küçük bir köpek balığını gözünde büyüttüğüne inandıkları Annie'nin söylediklerini; özellikle de Lisa ile Jodie, pek de ciddiye almazlar...

***

Halbuki...

Kazın ayağı bambaşkadır...

Ve kendisinden uzaklaşan diğer üçü hızla karaya doğru yaklaşırlarken...

Bir kez daha köpek balığı görerek telaşa kapılan Annie, ne yazık ki bu kez elindeki küreğini denize düşürür...

***

Düşürdüğü küreği geri almayı başarabilse de, kendisine yapılan saldırı sonrasında kanosundan düşen Annie artık...

Kocaman bir beyaz köpek balığı ile baş başadır...

Dakika 32...

Ardı ardına yaşanacak talihsizliklerin, ana karakterlerimiz olan dört kadını zor durumda bırakmaya devam edecek olduğu filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; aralarından kaç kişinin hayat da kalabileceklerini öğrenecekleri, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

Yeter ki, bizzat "sinema sanatının" kendisi demiyoruz ama Avustralya sineması tarihinde de, kendine yer bulamamış olan bu filmi gözlerinizde, gereğinden ziyadesiyle büyütmemiş olun...

Keyifli seyirler,