Hesabım
    Dogville
    Ortalama puan
    4,1
    531 Puanlama
    Dogville hakkında görüşlerin ?

    110 Kullanıcı yorumları

    5
    29 Eleştiri
    4
    55 Eleştiri
    3
    6 Eleştiri
    2
    13 Eleştiri
    1
    2 Eleştiri
    0
    5 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    6 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    FİLMİ İZLEDİKTEN SONRA UZUN SÜRE ETKİSİNDEN KURTULAMAYACAKSINIZ 10/10

    Bir daha hiç bir film ama hiç bir film biz insanları bu kadar iyi anlatamayacak!Bu ister Esaretin Bedeli olsun,ister biz insanları çok iyi anlatan Haneke.. filmin devamı olan Manderlay için de geçerli!
    Aslında filmde ki en büyük çarpıcılık daha en başından kendini gösteriyor.Soyut duvarlar!Aslında hepimiz bir soyut duvar taşımıyor muyuz?Artık her kadın cinayetleri haberinde,her tecavüz haberinde,her pedofili olayında,her siyasi olayda görmezden geliyoruz.Birşeyler değiştirmek elimizdeyken biz duvarı belirginleştiriyor yada Haneke'nin televizyon olayalarındaki gibi kanalı çeviriyoruz.Bu büyük mesaj dolayısıyla bile bu 'Brechtvari' dekor gözümüzde daha ihtişamlı görünüyor.
    Filmde ahlak,üç maymun oynamak,merhamet,yardımlaşma gibi insani değerler öne alınsada bu film ''insanın doğasını anlatıyor''.Daha doğrusu ''kötülüğünü''.Moses bile kemiği çalınınca hırlıyor...Ama insanlar her zaman kötü.
    Oyunculuklara gelecek olursak Nicole Kidman başta olmak üzere herkes harika oynuyor.Ama Nicole Kidman mühiş bir analiz yapıp -çünkü çoğu Trier kadınları gibi Grace'de çok zor bir karakter- en doğal şekilde insanı dehşete sürükleyecek bir başarıyla oynuyor.
    İnsanlar yapabileceği herşeyi yapabilmeli çünkü doğamızda var görüşünde ve sonsuz aflar içersinde bir kadın.Bir Meryem Ana..İnsanlar cezalandırmak işe yarar mı sorusunu da beraberinde getiriyor.Ve gücün herşey olduğuna mı?
    Filmin sonunda da görüyoruz ki Güç Herşeydir!Filmin son 20 dakikası insanın içini kemirir.Rahatsızlıktan karnınıza ağrılar girer.Çoğu Trier filmi gibi.Ama bu film mesajını dolaylı yoldan değilde aklınızın almayacağı bir şekilde gerçekçi ve net yapar.Trier bu filmde izleyiciye ''SEN BUSUN!'' diyor.Ve sonunda Moses'i ödüllendirmesi de sinema tarihinin en iyi geçişlerden biridir heralde...Günlerce,aylarca aklınızdan çıkaramıyorsunuz Dogville'i...Çünkü hiçbir film insanı bu kadar iyi anlatmıyor.

    Dancer in the Dark (2000) dan 3 yıl sonra muhteşem bir filmle bizleri şaşırtan Lars Von Trier, sinemaya adını kazımaya devam ediyor. Dogville’ın hem senaryosunu hem yönetmenliğini üstlenen Lars Von Trier belki de sinema tarihinin en özgün filmlerinden bir tanesine imzasını atmış. Tiyatronun edebiyatla birleşerek sinemaya karıştığı Dogville insanlığın suçları, zaafları ve menfaatleri üzerine yazılmış çarpıcı bir film. Film Amerika’nın unutulmuş bir kasabasında (Dogville) geçiyor fakat çekimlerinin hepsi Avrupa’da bir tiyatro dekoru oluşturularak gerçekleşti. Lars Von Trier’in uçak korkusundan dolayı film Amerika’da çekilmedi. Özgün kamera teknikleri, mekan / ışık kullanımı ve masalsı anlatımı ile (John Hurt) muhteşem bir deneysel film. “Üçleme” olarak dururulan bu deneysel filmin ikinci ayağı “Manderley”, üçüncü ayağı ise “Wasington”. Manderley 2005’te gösterime girdi fakat Wasington hala çekilmedi. İnsanların zaafı oldukça köpeklerden farksız yaşayacakları ve doğası gereği zaaflarını sürdüreceğini vurgulayan filmde, suçlarının affedilmesi gerekip gerekmediği masaya yatırılıyor. Film idealist bir yapıya sahip olmadığı gibi idealizmin peşinde koşmanın neredeyse aptallık olduğunu savunmaktadır. Dogville, ahlaki etik açısından neyin doğru neyin yanlış olduğunu tartışmaya açarken insanın doğasında var olan iyilik/kötülük kavramını da sorgulamaktadır. Trier hikayeyi, ahlak bekçiliği yapmadan seyirciye aktarırken olaylardan çıkarım yapmamazı beklemektedir. Bu beklenti filmin sonuna kadar ilerler ve son sahnede yüzümüze tokat gibi vuran gerçeği hiç acımadan dile getirmiştir. Dogville, sıradan eğitimsiz insanların bu dünyada bir köle gibi yaşamaya mahkum olduklarını ve ne yaparlarsa bu kuralın değişmeyeceğini anti-hümanist bir tavırla anlatmaktadır. Yer yer seyirciyi rahatsız etme noktasına kadar varan haksız yere suçlanma ve mağdurun daha da kötü bir hala düşürülmesi , filmin sonundaki gerçeğin açığa çıkması açısından oldukça iyi işlenmiş. Trier, insan doğasını eleştirirken gereksiz romantizm ve iyimserliğe kaçmadan gerçekçi bir anlatımla görüşlerini aktarmıştır. İnsanın kırılganlığını, zaaflarını ve çıkarları uğruna yapabileceklerini anlamlı bir şekilde dile getirmiştir. Nitekim Grace (Nicole Kidman) onca iyimserliğine ve yardımseverliğine rağmen kasabadaki herkesten (Tom’dan bile) bir şekilde kötülük görmüştür. İnsanlara yaptıkları kötülüğün yanlış olduğunu rica ederek ya da tatlı bir dille anlatarak onları ikna edemeyeceğimizi, gücümüzü dolayısıyla şiddet kullanmadan kötülüğü önleyemeyeceğimizi savunmaktadır. İnsanın varlığının bu dünyadaki bir çok kötülüğün anası olduğunu beynimize kazıyan Trier, belki bunu acımasız bir şekilde aktarmasıyla anti-hümanistlikle suçlandı fakat biraz gerçekçi olup aynaya bakarsak pekte yanılmadığını görürüz. Doğville, işlenilen suçun neye göre cezalandırılması gerektiğine değinmiyor, vurgulamak istediği nokta adalet çizgisidir. Adaletin yerini bulmasını beklerken , adaletin nasıl geldiğini dehşet içerisinde izliyoruz. Yaşadığımız sistemde adaletin kısıtlı şekilde işlediğini, güce sahip olanın, sıradan insanlar üzerinde her zaman yaptırımı olduğunu belirtmektedir. Grace ile babası arasındaki diyalogları tekrar izlersek, yaşadığımız sistemde gücün neden önemli olduğunu daha iyi anlarız. Grace bile onca çabasına, iyimserliğine ve idealist tavrına rağmen sıradan insanların zulmünden kaçamamıştır. “Zaaflıklar, suçlar, kötülükler eğer hem sıradan insanlarda hem de güce sahip olan mafya / gangsterlerde varsa neden sıradan olmayı seçeyim?” sorusuna Grace üzerinden insanı dehşete düşürecek bir şekilde yanıt alıyoruz. The Hours’dan sonra Nicole Kidman’ı pekte zorlamayan bir oyunculuk olmuş diyebilirim. Filmin deneysel ve tiyatro havası olmasından dolayı seyirciye garip gelen oyunculuklara bir süre sonra alışıyoruz. Dogville kolay hazmedilecek bir film olmaması nedeni ile izleyiciyi biraz zorlayabilir fakat özellikle toplum psikolojisi, insan doğası ve adalet kavramları ile ilgileniyorsanız kesinlikle kaçırmamanız gereken bir film.
    sandokahn
    sandokahn

    Takipçi 20 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    22 Ağustos 2008 tarihinde eklendi
    bir de, 'başlarda biraz sıkıcı' demeseniz artık. lütfen. kullanmayın şu kelimeyi. ne demek sıkıcı? aksiyon ya da macera filmi mi yorumluyorsunuz? kovalamaca yahut kaçış filmi mi bu? Nicolas Cagei izliyorsanız, Van Damme yahut Stalloneyi izliyorsanız sıkılmaktan şikayet edebilirsiniz. ama böylesi özgün çalışmalar ve başyapıtlar için kullanmayalım bu anlamsız ifadeyi. lütfen!
    lelaina
    lelaina

    Takipçi 116 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    14 Ocak 2007 tarihinde eklendi
    filmin geçtiği mekan, alıştığımızdan farklı. ki değişiklik hoş olmuş. film, eğitimsiz insalanları aşşağılamaktansa, direk olarak insan doğasını eleştiriyor. eleştirmekten de öteye gidip yerden yere vuruyor. özellikle de kendi dinamiğini oluşturmuş, ufak sosyal toplulukların kendi değer yargılarına ve keyiflerine göre davranmaları da işlenmiş...muthi$ti dedirten,insan hayvaninin tum pisliklerin tek sorumlusu oldugunukafaya darbeli matkap ekisiyle kaziyan,tekrar tekrar izlenilesi trier filmi...
    l-i-l-a-H
    l-i-l-a-H

    Takipçi 2.129 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    6 Aralık 2010 tarihinde eklendi
    Açıkcası, Nicole için seyrettiğim bir filmdi. Değişik bir şeyler denemek isterseniz, seyredin...
    Ilknur K
    Ilknur K

    Takipçi 1.236 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    15 Mayıs 2009 tarihinde eklendi
    Bu baştan sona sanat kokan bir film. Ayrıca insanlık dersi veren. İnsanlık o kadar da yaşanılası zor bişey olmadığı halde neden insanların bunu bu kadar zora soktuğunu anlatıyor. Düşene birde sen vur deyimi bu filmden başka hiçbiryerde bukadar güzel anlatılmazdı herhalde. 10/9 oyuncular bir harika.
    potasyum
    potasyum

    Takipçi 531 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    1 Temmuz 2011 tarihinde eklendi
    Harika.
    İçinde bu kadar simge,metafor,mesaj barındıran kaç film izlemişimdir acaba.Mekanın mekansızlığı bu kadar mı güzel ifade edilir.
    Üstünde söylenebilecek çok fazla bir şeyler olan bir film.Dünyayı daha iyi bir yer yapmak isteyen Grace'in başına gelenlerden sonra Dünyanın onu değiştimesi ve babasının yolundan gitmesi,aynı şekilde Tom'un kasabasını daha iyi bir yer yapmak isterken,kasabanın onu değiştirmesi.Zaten filmin finalinde Tom'un dediği şu söz her şeyi açıkladı:'Senin örneğin,benimkini ezdi geçti'.
    Harika bir insan doğasını sorgulama filmi.Neden daha önce izlemedim diye hayıflanıyorum şimdi.
    MojoRising
    MojoRising

    Takipçi 380 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    7 Ekim 2012 tarihinde eklendi
    Trier 3 filmlik bir seri düşünüyordu yıllar önce. Bu serinin ilk ayağı Dogville'i yıllar sonra izleyebildim. Manderlay'ı ise vizyona girdiği zaman izlemiştim (film kendini iyi kötü izlettiriyordu ancak filmin ideolojik yanı ''çok yanlıştı'' işin doğrusu, bu da filme saygı duymamama sebep olmuştu). Yönetmen üçleme olarak düşündüğü bu projeyi tamamlamaktan vazgeçti sonradan. Üçüncü filmin ismi bile belliydi aslında. Wasingon. Bu önbilgiden sonra Dogville hakkındaki düşüncelerimde aslında Manderlay ile benzer sularda. Trier ünlü tiyatro adamı ve kuramcısı Bertolt Brecht'in ''epik tiyatro'' kuramından oldukça esinlenmiş filmin biçimini oluştururken (dış ses kullanımı, mekansızlık tercihi, yabancılaştırma, gestus vs.). Bu tercihi sinema adına cesur ve yenilikçi bir girişim kuşkusuz. Ancak filmin senaryosu yine ''politik olarak yanlış'' moda tabirle. Daha önceki filmlerinde bolca kullandığı kışkırtıcılığı bu filminde de olabildiğince esirgememiş Trier. Filmi özetle deseler söyleyeceğim sanırım şu olurdu: ''kışkırtıcılık, kışkırtıcılık ve daha fazla kışkırtıcılık'' (Napoleon'un para, para, para'sı gibi oldu biraz :) ). Bu üslubu ben doğru bulmuyorum kendi adıma. Evet perdede biçimsel olarak yenilikçi ve cesur bir görsellik var ama yönetmenin sinema dili gereğinden fazla kutuplaştırıcı, negatif ve ahlaki değil. Buna rağmen akılda kalıcılığı ve kullandığı tiyatro estetiği nedeniyle izlenilmeyi hak ediyor, beğenilme konusunu opsiyonel bırakıyorum.
    Ogulcan B.
    Ogulcan B.

    Takipçi 236 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    7 Eylül 2013 tarihinde eklendi
    Filmi izlemeyenler için söylemek istediğim ilk şey; film baştan sona tiyatro sahnesine benzeyen bir şeyde ve dekorların içinde geçiyor,film başladığında ve bunu görünce önce bir hayal kırıklığı yaşadım fakat film ilerledikçe realiteden koptum ve o dekorların içine girdim oldukça ağır,uzun ve yorucu bir film -izlediğim diğer Lars von Trier filmleri gibi- fakat izlediğim diğer iki Lars von Trier filmine göre bu filmi daha çok beğendim ve baştan sona nerdeyse hep ağır bir tempoda ilerliyor fakat film ilerledikçe hem insan doğasının ne kadar iğrenç olduğunu gösteriyor ve filmdekilerden nefret ettiriyor ve siniriniz bozuluyor ayrıca filmin tiyatro gibi dekorların içinde geçmesi de sanki hiçbir yere kaçılamayacak dipsiz bucaksız bir yermiş gibi gösteriyor Dogville kasabasını ve bu daha da çaresiz kılıyor başrolü.Film ilerledikçe kendine çekiyor izleyeni,gittikçe sinir bozmaya başlıyor ve insanların nasıl diğer bir insanın zaafını kendi pis istekleri için kullandığını seyircinin gözüne normalde bir filmi izlerken sesli tepki pek vermem fakat bu filmi izlerken olanları izlerken baya sesli tepki verdim hatta küfür bile ettim dediğim gibi gerçekten sinir hoplatan bir luklar başarılı Nicole Kidman'ın o vurdum duymaz tavrı aslında beni daha da sinir den önce bilin ki bu film dram filmi ayrıca oldukça ağır bir film fakat insan doğasını sinir bozucu bir şekilde anlatmayı başaran etkileyici ve herkese hitap etmeyen de bir olarak ben filmi beğendim fakat dediğim gibi herkese hitap etmiyor ağır,dram-psikoloji ve farklı bir film izlemek isteyenlere tavsiye ederim.

    7.5/10
    fidelio82
    fidelio82

    Takipçi 159 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Temmuz 2007 tarihinde eklendi
    Filmi aslında çok eskiden izlemek için pc'ye takmış ve izlemeye başlamış fakat çok sıkıcı bulmuş ve ilk 10 dakikasını izledikten sonra vazgeçmiştim. Bugün başından sonuna kadar izledim. Kesinlikle izlenmesi gereken bir film, bir kere çok farklı bir tür olmuş, tiyatro sahnesinde çekilmiş gibi, yani bir tiyatro izliyormuşsunuz gibi bir havada, ki zaten başlangıçta sıkıcı bir film olacağı izlenimi vermesinin sebebi de bu. Sonuna kadar izleyin, konusu ve farklı tarzıyla üzerinizde önemli bir etki bırakıyor. (8/10)
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Mart 2010 tarihinde eklendi
    feci bir film.lars von triere bağlanmanızı,takip etmenizi ve sırada neler yapacak diye sabırsızlıkla beklemenizi sağlayacak dogville.bir kere herşeyden önce teknik inanılmaz deneysel ve inanılmaz ilgi çekici.ilk saniyeden son saniyeye kadar sürekli hayran kalıyorsunuz ve sürekli yeni bir ayrıntı keşfediyorsunuz.izlenmesi gereken bir eser lars von trierden,önceden izlediğim filmleri olmuştu ama aralarında bir numara bu.insana,topluma,ahlaka dair harika tespitler,harika anlatımlar.son derece etkileyici.bu yönetmen çok farklı.kendine özgü tarzı çok belirgin.sinema sanatı işte budur diyorsunuz pek çok işinde.dogville hakkında fazla konuşmak istemiyorum,izlemeniz lazım.ve o finaline gelince...o kadar farklı düşünceler sarıyor ki aklınızı,yönetmenin yapmak istediğine,anlatmak istediğine o kadar çarpıcı bir şekilde tanık oluyorsunuz ki...belki de sinema tarihine bir şekilde geçmesi gereken bir final.sade gibi durur,şatafatlı değildir ama derinden etkiler.son 15dakika tam anlamıyla doruğa çıkıyor dogville.bu film izlenir.üzerine konuşulur.
    jamesbond-2
    jamesbond-2

    Takipçi 1.684 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    29 Temmuz 2007 tarihinde eklendi
    bu filmi bir tiyatro ürünü olarak düşünüyorum ve ona göre değerlendiriyorum eğer öyle değerlendirmezsek bir sinema filmi olarak vasatın altında kalan sıkıcı bir şey oluyor.Benim gibi hareketli film sevenler bu filmden uzak dursunlar ama tiyatro ya da böyle çok dramatik filmler sevenler bir göz atabilirler.
    throughout
    throughout

    Takipçi 367 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    10 Mayıs 2011 tarihinde eklendi
    Lars von trier harika bir iş çıkarmış.. inanılmaz etkili bir atmosfer ve anlatıma sahip film.. öyle ince düşünülmüş ve işlenmiş ki.. nicole kidman başta olmak üzere tüm oyuncular çok iyi.. ve final.. çok etkiliydi, şahsen olmasını umduğum gibiydi final.. büyük şehir ya da basit bir kasaba.. aralarında hiçbir fark yok ve her yerde insanlar zaaflarına yenik düşüyor.. çaresiz durumda olan insanlar her yerde ve her şekilde kullanılıyor.. çelik duvarlarla kaplı bir evde ya da sokak ortasında içi görünen bir çadırda yaşayın.. hiç fark etmez.. insanlar saklamak istedikleri kötü yüzlerini her şekilde saklayabiliyor.. ve eninde sonunda kapalı kapılar ardında olup bitenler gün yüzüne çıkıyor.. çelik duvarlarla kaplı evler, içi görünen çadırlara dönüşebiliyor bir anda.. affetmek güzel ve erdemli bir davranış.. ama her şeyin bir sınırı olduğu gibi affetmenin de bir sınırı olmalı.. dogville 10/10
    Meet-in
    Meet-in

    Takipçi 253 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    4 Şubat 2010 tarihinde eklendi
    Lars Von Trieri keşfettiğim filmdir.Film çok uzun olmasına rağmen beni kendi içine çok çabuk çekti.Tiyatral bir havada geçmeside filme apayrı bir tat vermiş doğrusu.Konusu ve işlenişi itibariyle son derce başarılı favori filmlerimin arasına girebilecek nitelikte bir filmdi.9/10
    chucky-play
    chucky-play

    Takipçi 32 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    13 Mart 2011 tarihinde eklendi
    Muhteşem bir film insanı derinden çarpıyor. Hayata bakış açınızı etkiliyor. Üstelik bir tiyatro sahnesinde hiç bir görsel öğe ve efekt kullanmadan yalnızca muazzam bir konu ve temayla böyle harika bir iş çıkarmak Lars Von Trierın ne kadar zeki ve derinlikli bir insan olduğunu gösteriyor bence. O bir düşünür bence ve bunu göstermek için iyiki sinemayı seçmiş.
    er-u-han
    er-u-han

    Takipçi 112 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    7 Ocak 2010 tarihinde eklendi
    İnsan doğasının acımasızlığı ancak bu kadar yalın ve sert gösterilebilirdi.Usta yönetmen Lars Von Trier dekor ve mekan kullanmadan filmi kendi omuz kamerasıyla bizzat çekerek izleyeni karakterlerle bütünleştiriyor.Tiyatro kıvamında çok iyi bir film ve üstün bir çalışma...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top