Birlikte Öleceğiz eleştirileri

Dikkatli takipçilerimiz bilirler...

Yorumladığımız filmler ile dizilerin, neredeyse yüzde doksanlık kısmı yurtdışı menşelidir...

Ama...

Tam da yeri gelmişken...

Hemen belirtmiş olalım ki, bu bizim açımızdan; kesinlikle öylesine tesadüfi bir tercih değil...

İzah etmeye çalışacağımız sebeplerle, maalesef bir zorunluluk halini de almış durumdadır...

***

Neden mi?

Yine dikkatli takipçilerimiz çok daha iyi bilirler ki...

İşlenen konu gereği, ihtiyaç duyduğumuzda...

Filmdeki ana karakterlerin yaptıkları bazı konuşmaları; tek bir kelimesini dahi atlamadan ve tek bir harfini...

Elbette değiştirmeden, birebir alıntılamaya çalışırız...

***

İşte bu...

Yabancı filmlerde, yapılması en kolay işlemlerdendir...

Hele de bunu, Britanya kaynaklı bir filmde yapmaya çalışıyorsanız...

***

Ve...

Vakti zamanında...

(Üniversite yıllarındaki, çoğuyla da halen görüştüğümüz; özellikle de Nijerya ve Senegalli dostlar sayesinde) Afrika aksanıyla konuşulanını dahi anlayacak kadar İngilizce öğrenmek mecburiyetinde kaldıysanız...

Tadından yenmeyecektir de...

***

Zira çoğu, tiyatro yahut da akademi kökenli...

Yani "mektepli" olan oyuncuların tek bir tanesi bile; kelimelerin bir kısmını, yutma teşebbüsünde bulunmayacaktır...

Ki...

Böyle olduğundan, son derece emin olmamıza rağmen...

İngilizce çekilmiş filmleri dahi, sırf kontrol amacıyla İngilizce alt yazı ile...

Bazen...

Aynı sahneyi, üç dört defa geri alarak seyrediyor ve durdurarak notlarımızı alıyoruz...

***

Eğer film, İngilizce değil de...

Bir başka dilde çekilmiş ise...

O zaman da, en doğru İngilizce alt yazıyı edinme gayreti içine girip...

Yolumuza, öyle devam ediyoruz...

***

Ve...

Şundan, kesinlikle emin olunsun ki...

100 dakikalık bir filmi, belirlediğimiz bu yöntemle...

Nihai yorumumuza esas olacak notları da tutarak izlememiz, en az 4 saatimizi alıyor...

***

Bir de bunun, yönetmen ve senaristin sosyal medya hesapları ile basına verdikleri mülakatları...

Titizlikle kontrol edip, film hakkında söylediklerini öğrenme faslı var ki...

Bize göre, işin en eğlenceli kısmı da bu zaten...

***

O da tamamlanınca...

Tüm notlarımızı derleyip, yaklaşık 2 saatlik bir sürede de...

Yorumumuza son halini verip, yayınla butonuna basıyoruz...

***

Yani böylelikle de...

Her bir filme, en az 6 saat ayırmış olduğumuz...

Ortaya çıkmış oluyor...

Hele, dizileri izlerken ki halimizi hiç sormayın...

***

İşte bu genel çerçeve içinde...

Her ne kadar, bilhassa da seslendirme konusunda...

Çok acı deneyimlerimiz...

Bulunuyor olsa da...

***

Hadi bu akşam...

Bir değişiklik yapıp...

Kendi ana dilimizde, seslendirme sorununun aşıldığını düşündüğümüz "yeni nesil" bir filmi izleyerek değerlendirelim dedik...

***

Keşke, demez olsaydık....

Ve...

Berke Göl'ün, 28 Ocak 2023 tarihinde altyazi.net'te yayınladığı; "Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu ile Birlikte Öleceğiz Üzerine Söyleşi: İstanbul’a Rağmen Bir İstanbul Filmi" manşetli söyleşiyi okuyunca...

İlgimizi çektiği için de...

Bir demlik dolusu çay ve kafamızdaki kablosuz "Anker" marka stereo kulaklığımızla...

Geçtik, evdeki dev ekranın karşısına...

***

Fakat...

O da nesi...

Başrol karakterlerinden Ece'yi canlandıran Su Kutlu'nun, filmin başlangıcındaki dokunaklı repliğini...

Tam beş kez geri sarıp...

Tekrar tekrar dinlememize rağmen...

"Bir gün gelecek, herkes ölecek... Ben de... Gördüğüm, duyduğum bütün insanlar da gidecek buradan... Başkaları yaşasa bile, budur işte benim kıyametim..." kısmında koptu gitti...

Ve...

Elbette bizi de, büsbütün kopardı...

***

Tamam...

Tüm kadın oyunculardan Türkçeyi Yıldız Kenter, erkek oyunculardan da kardeşi Müşfik Kenter gibi konuşmalarını beklemek...

Belki biraz abartılı olabilir...

***

Ancak...

"Kendi ana dilini...

Aynen ana akım medyanın, avama yönelik olarak kurgulattığı TV dizilerindeki amatör oyuncularını anımsatırcasına...

Doğru dürüst konuşamayanları da...

Filmin oyuncu kadrosuna dahil etmeyeceksiniz..." dediğimiz...

İkinci eleştirimiz de, Pınar Gök'e gelsin...

***

Peki film neyi anlatıyor...

Doğrusunu isterseniz, gerçekten de bilmiyoruz...

Üstelik umursamadık ve merak da etmedik...

***

Çünkü...

Su Kutlu'nun, artık kimden tecrübe edindiyse; kelimeleri iç etmeye başladığı ilk saniyelerden itibaren...

Sinirlerimizi, daha fazla yıpratmamak adına...

***

"Oyuncu kadrosu yanlış olan filmin, hikayesi doğru olsa kaç yazar..." diyerek...

İçimizi...

Daha da fazla karartmamak gayesiyle kendi ekranımızı karartmayı tercih ettik...

***

O yüzden de bu filmi...

Siz değerli sinemasever dostlarımıza da, öneremiyoruz...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...