Hesabım
    Hatır
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    Hatır hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.893 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    24 Şubat 2024 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, kaleme almasının yanı sıra filmin yapım ve post prodüksiyon aşamalarında da tuzu biberi bulunan Meksikalı sinemacı Michel Franco'nun yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Memory"; psikolojik bir drama olarak geliyor karşımıza...

    ***

    Gelin isterseniz, 8 Eylül 2023 tarihindeki dünya prömiyeri; yarıştı büyük ödül Altın Aslan'ı, başrollerinde Emma Stone, Mark Ruffalo ve Willem Dafoe'nin oynadıkları "Poor Things" ile Yorgos Lanthimos'a kaptırdığı Venedik Uluslararası Film Festivali'nde yapılan ve Peter Sarsgaard'a verilen "Volpi Cup En İyi Erkek Oyuncu" Ödülü ile yetinmek mecburiyetinde kalan bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Eskiden...

    Çocukluğunda yaşadıkları nedeniyle iflah olmaz bir alkolik, bugünlerde ise bir sosyal hizmetler uzmanı olan Sylvia (Jessica Chastain); on üç yıldır katılmakta olduğu terapi grubunun son toplantısına, içkiyi bırakmasının ana sebebi niteliğindeki kızı Anna'yı da (Brooke Timber) götürmüştür...

    ***

    Ertesi sabah...

    Sylvia'nın, kızının beslenme çantası ile kendisi için hazırladığı peynir ve domatesli sandviçler sonrasında...

    Buzdolaplarının yine bozulduğunu söyleyen Anna okuluna giderken...

    Sylvia'da, yetişkin bakım merkezindeki görev yerine doğru yola koyulacaktır...

    ***

    Vardığında Sylvia'yı merkezin kapısında, çalışma arkadaşlarından Karen (Karen Roach) karşılarken...

    Kendisine...

    İlgilendikleri bakıma muhtaç Mario'nun (Mario Moreno)...

    Oldukça zor bir sabah geçirmekte olduğunu belirtirken...

    Yiyip içtiklerinden başka da bir şey düşünemeyen...

    Anthony'nin (Anthony Aikens) durumu ise bambaşkadır...

    ***

    Neyse...

    Aynı gün iş çıkışı...

    Anna'yı da okuldan almış olan Sylvia...

    Yeğenleri...

    Ashley (Blake Baumgartner), Mark (Jackson Dorfmann) ve Lucy'nin (Alexis Rae Forlenza) anneleri...

    Eniştesi Robert'ın da (Tom Hammond) karısı olan kız kardeşi Olivia'ya (Merritt Wever) uğrayarak...

    Ondan bir miktar parayı da ödünç olarak alırken...

    ***

    Aynı akşam...

    Talep ettiği kadın teknisyen yerine...

    Servis için bir erkek (Ross Brodar) gelmiş olsa da...

    Buzdolabını da tamir ettirecek...

    ***

    Cuma günü de...

    Her ne kadar kendisi artık...

    Alkole net bir şekilde tövbe etmiş olmasına karşın...

    Yine de...

    Woodbury Lisesi'nin mezunlar buluşması partisine iştirak edecektir...

    ***

    Yalnız...

    Partideki, tanımadığı bir adam kendisini...

    Bakışlarıyla, ısrarlı bir biçimde kesmekte...

    Ve hatta...

    Aynı keskin bakışlarla gelip, yanındaki iskemleye de oturmaktadır...

    ***

    Bu davranıştan ziyadesiyle rahatsız olan Sylvia'da...

    Pılısını pırtısını topladığı gibi...

    Anında mekanı terk edip, kaçarcasına dışarıya çıkarken...

    ***

    Sylvia'nın tanımadığı adam da kendisini...

    Hem de istifini bozmaksızın...

    Göstere göstere takip etmekte...

    Hiçbir tereddüt duymayacaktır...

    ***

    Öyle ki...

    An itibarıyla, aynı metronun aynı vagonuna da binmek üzeredirler...

    ***

    Elbette bu amansız takip...

    Sylvia'nın, alarmı da kurup kapısını sıkı sıkıya kilitlemeyi alışkanlık haline getirdiği...

    Evinin önüne kadar da devam edecektir...

    ***

    Bütün geceyi...

    Endişe içinde geçiren Sylvia...

    Sabah uyandığında, yağan yağmura aldırmadan...

    Kapısının önünde uyuyarak sabahladığını fark ettiği adama yaklaşarak, cebindeki cüzdan yahut da telefonu...

    Kendisine vermesini ister...

    ***

    Zira...

    Bir şeylerin ters gitmek de olduğunun ayırdına varan Sylvia...

    Adamın yakınlarından birine ulaşıp...

    Onları durumdan haberdar etmek niyetindedir...

    ***

    Ve...

    Gerçekten öyle de yapar...

    ***

    Derken...

    Adının Saul Shapiro (Peter Sarsgaard) olduğunu öğrendiğimiz demans hastası adamın kardeşi Isaac (Josh Charles) çıkıp gelerek...

    Kendisini götürecek...

    ***

    Duşunu alıp dinlenmesinin ardından da...

    Bir gün öncesindeki Woodbury partisi ve devamına dair tek bir detayı dahi hatırlamayan Saul...

    Isaac ile beraber bir kafe de...

    Yeğeni Sara (Elsie Fisher) ile de buluşacaktır...

    ***

    Kimliğine ilişkin şüphelerinden, bir türlü kurtulamayan Sylvia...

    Bir sonraki sabah...

    İşine giderken, kendi evinde kardeşi Isaac ve yeğeni Sara ile beraber yaşayan Saul'ü ziyaret edip...

    Onunla beraber sabah yürüyüşüne çıktığında...

    ***

    Saul'ün yakın geçmişine değil de sadece yıllar öncesine ait anıları anımsadığını...

    Woodbury Lisesi'nin partisine de...

    O yüzden katıldığını öğrenecektir...

    ***

    Ki aslında...

    Sylvia'nın asıl merak ettiği mevzu...

    Kendisi henüz on iki yaşındayken on yedi yaşındaki Ben Goldberg ile birlikte kendisine cinsel tacizde bulunan Saul'ün...

    Her ne kadar bunu...

    İnkara yeltenecek olsa da...

    O günleri ve kendisine yapılanları hatırlayıp hatırlamadığıdır...

    ***

    Üstelik de...

    Ücreti karşılığında Isaac ile kızı Sara'nın...

    Sylvia'dan, Saul'ün bakıcılığını üstlenmesini istedikleri bir ortamda...

    Dakika 37...

    ***

    Oyuncu kadrosuna, Jessica Harper'ın canlandırdığı Sylvia ile Olivia'nın anneleri rolündeki Samantha karakterinin de katılacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; şu ana kadar gördüklerinizin tamamını unutturacak derecedeki...

    Geçmişten günümüze gelen, ters köşe tarzdaki pek çok sürpriz gelişmeyi de bünyesinde barındıran...

    Procol Harum'un efsanevi şarkısı "A Whiter Shade of Pale"in (1967) tınılarının eşlik edeceği, 62 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    ***

    Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

    "Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

    Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

    25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top