Hesabım
    Kar ve Ayı
    Ortalama puan
    3,4
    11 Puanlama
    Kar ve Ayı hakkında görüşlerin ?

    7 Kullanıcı yorumları

    5
    3 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    yuzbasiyulaf
    yuzbasiyulaf

    Takipçi 403 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    21 Eylül 2023 tarihinde eklendi
    Sahnelenmesi ve Merve Dizdar'ın oyunculuğu çok iyiydi bence. Konu bakımından biraz zayıf olabilir ama izlemesi keyifli bir film olmuş.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.893 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    17 Temmuz 2023 tarihinde eklendi
    "Sonu gelmeyen bir kışın bitmesini umutla bekleyenlere..." adanmış senaryosunu da, Yeşim Aslan ile birlikte kaleme almasının yanı sıra ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de...

    Şavşat'ın...

    Şaşkınlıkla, halen bakir kalabildiğini gördüğümüze sevindiğimiz son derece şahane doğası içerisinde...

    Fransız görüntü yönetmeni Florent Herry’nin de olağanüstü katkılarıyla çekilmekte olan "umut veren" sinemacılarımızdan Selcen Ergun'un yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Kar ve Ayı”; gizemini sonuna kadar koruyan ve gerilim dozu da gittikçe artmaya devam eden, ilginç konulu bir drama olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, 10 Eylül 2022 tarihindeki dünya prömiyeri; Toronto Uluslararası Film Festivali'nin Discovery kısmında yapılan ve Selcen Ergun'a, San Francisco Uluslararası Film Festivali'nde "Yeni Yönetmen" kategorisindeki "Golden Gate" Ödülünü de kazandıran bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Kendi kullandığı otomobille, mecburi hizmet çerçevesinde tayin olduğu karlar altındaki (kurgusal) Akçeken köyüne doğru ilerlemekte olan yeni okul mezunu devlet memuru hemşire (performansını hayranlıkla izlediğimiz Merve Dizdar'ın canlandırdığı) Aslı; giderken rastladığı...

    Köye inmemeleri için vahşi hayvanlara...

    Özellikle de ayılara, ormanlık alanda et parçacıkları bırakmakta olan Samet'e (Saygın Soysal) sorduğunda, yanlış yola sapmış olduğunu anlar...

    Ve...

    Yolu bulmasında, kendisine yardımcı olmayı teklif eden Akçekenli Samet'i de aracına alır...

    ***

    Vardıklarında Aslı'yı...

    Samet'in bilgilendirmesi üzerine...

    Köyün muhtarı Mahmut (Muttalip Müjdeci) ile onun yardımcısı Akif (Atakan Yılmaz) karşılarlar...

    ***

    Akif tarafından, kendisine tahsis edilmiş olan lojmana götürülen Aslı'nın ilk işi de; kendisi için ziyadesiyle endişelenen ve hatta bu görevi kabul etmemesini isteyen annesi ile babasını telefonla aramak olur...

    Annesi ile konuşabilse de...

    Kendisine yönelik kızgınlığı devam etmekte olan babasıyla görüşemez Aslı...

    ***

    Ertesi sabah Aslı...

    Köyün sağlık merkezindeki görevine başlar...

    Tansiyonuna baktıran yaşlı Refik amcanın (Hamit Serdar Örs) ardından...

    Kontrole gelen ikinci hastası da...

    Kızı İmre (Derya Pınar Ak) ile birlikte kocası Hasan'ın (Erkan Bektaş) dükkanında kasaplık yapmakta olan...

    Ve...

    Kendisine, mutlaka yatmasını tembihleyeceği Cemile (Asiye Dinçsoy) olur...

    Yoksa hamile olan Cemile'nin düşük yapması, neredeyse kaçınılmazdır...

    ***

    Aynı esnada...

    İşletmeciliğini Şerif'in (Alaeddin Çolakoğlu) yapmakta olduğu ve ortasındaki odun sobasının, her yanını eşit miktarda ısıttığını tahmin ettiğimiz köyün kahvesinde...

    Bir yandan TV'de, küresel ısınmaya ilişkin haberler dinlenirken diğer yandan da...

    İnce belli bardaklardaki sıcacık çaylar da yudumlanmaktadır...

    ***

    Muhtar, kendisiyle beraber aynı masayı paylaştığı Samet'e de bir çay daha ısmarlarken...

    Diğer masalardan birinde oturmuş, Ahmet (Mehmet Küçük) ve bir başkasıyla kağıt oynamakta olan Hasan; kahvenin içine soktuğu et çuvalları nedeniyle aynı Samet'e sitemde bulunur...

    ***

    Diğer taraftan...

    Kahvehanedeki bir başka sohbet konusu da...

    Kış uykusundan...

    Hem de aç bilaç bir vaziyet de, erken uyandıkları tahmin edilen ayılardır...

    Zira...

    Ayak izlerini görenler olmuştur...

    ***

    Neyse...

    Refik amca ile onun karısı Hasene (Suna Sancaktar) teyzeye uğrayan Aslı'ya...

    Bir bardak sıcak süt ikram edilirken...

    Kendi ördüğü şallardan birini hediye etmeyi de ihmal etmez Hasene teyze...

    ***

    Oradan ayrılarak...

    Bir miktar kıyma almak için uğradığı kasap dükkanında...

    Tüm uyarılarına rağmen, aslında yatıyor olması gereken Cemile; ayakta çalışmaya devam ederken...

    Kanama geçirmemesi için karısına yatması uyarısında bulunan Aslı'ya kızdığı açıkça belli olan Hasan ile kankası Ahmet, ayak üstü sohbet etmektedirler...

    ***

    Ki...

    Dükkana geçen ve "Bizim buranın insanına kolay kolay bir şey olmaz..." diyen Hasan...

    Bir anlamda Aslı'ya, işlerine karışmaması imasında bulunur...

    ***

    Bu arada Samet...

    Aslı'nın sağlık ocağının önüne park edilmiş vaziyetteki otomobilinin, kırık olan sağ kapı camının yerine; yenisi takılıncaya kadar idare edecek bir muşamba yerleştirmiştir...

    ***

    Derken...

    Gün iyice karardığında...

    Mesaisini tamamlayarak sağlık ocağını kilitleyerek lojmanına dönmeye hazırlanan Aslı'nın karşısına...

    Bir elini, yarasa ısırmış olan jandarma karakolunun komutanı astsubay Hayri (Onur Gürçay) çıkıverir...

    ***

    Mecburen yeniden sağlık ocağına geçildiğinde...

    Aslı, bu mevsimde ortalıkta yarasa olmaması gerektiğini belirtse de...

    Gerçekte arkeoloji okumak istemiş olan jandarma Hayri, "Burası garip bir yer hemşire hanım... İnsanı da, hayvanı da garip... İnatçı, dik kafalı..." olarak nitelendirir, Akçeken ahalisi ile doğasını...

    ***

    Eline gerekli pansumanı yaptığı Hayri'ye, etrafta bakkal bulunup bulunmadığını soran ve olduğunu öğrenen Aslı'ya Hayri...

    Bu saatte oralara gitmemesi öğüdünü verir...

    Çünkü...

    Ortalıkta bir ayı mevzusu dolanmaktadır...

    ***

    Çok geçmez...

    Aynı akşam...

    Muhtar Mahmut, evindeki rakı masası sohbetine; birbirlerinin geleceklerinden habersiz olan Hasan ile Samet'in ikisini birden...

    Birlikte davet eder...

    ***

    Gayesi de...

    Ahırına girmeye çalıştığını iddia ettiği...

    Kapana yakalanarak...

    Zaten etkisiz hale getirilen bir ayıyı, vurarak öldüren Hasan'ı; resmi otoritelere şikayet etmiş olan Samet ile barıştırarak, aralarındaki husumeti sonlandırmaktır...

    Fakat...

    Huysuzluğunu sürdürmekte kararlı olan Hasan yüzünden, bu gerçekleşemez...

    ***

    Uzatmayalım...

    Hasan ile uzlaşamayacaklarını anlayan Samet muhtarın evini anında terk ederek çıkıp giderken...

    Bir paket sigara ile portakal satın almak için uğradığı bakkal dükkanın çıkışında Aslı, köyde sözü edilen ayının değilse de; rakının da kendisini bayağı bir bozmuş olduğu açıkça ortada olan Hasan'ın sözlü ve fiziki tacizine uğrar...

    ***

    Bu olay sonrasında, bir kadını kendine dost tuttuğu da tüm Akçeken ile karısı Cemile'nin malumu olan Hasan; birden ortalıktan kaybolarak kayıplara karışıverir...

    Dakika 33...

    Sınırları zorlayan "Kafkaesk" bir atmosferin de sürdürülmeye devam edileceği, benzeri polisiye içerikli İspanyol yapımlarının da anımsatıldığı filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; Aslı ile diğer kadın karakterlere yönelik ataerkil psikolojik tehdidin de hız kesmemesine ilaveten doğa ile barışık olmanın gerekliliğinin de özenle vurgulanıldığı...

    M. Night Shyamalan'ın "The Village"ına (2004) sağlam bir vurgunun da yapıldığı 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    Charlie Hunnam
    Charlie Hunnam

    26 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    10 Eylül 2023 tarihinde eklendi
    eİlluminati'ye nasıl üye olduğuma dair tanıklığım. Büyük İlluminati'ye, büyük bir İlluminati üyesi olarak katılmak isteyen ve benim de büyük bir üye olmamı isteyen insanlarla tanışmak istiyorum. Adı Lord Felix Morgan. Yaşamımı ölüm aşamasından kurtarmam için bana yardım et. Yaklaşık 2 yıl 6 ay sonra terhis oldum. Pek çok İlluminati üyesinin ihanetine uğradıktan sonra. Yıllar geçtikçe umutsuzdum ve mali açıdan çökmüştüm. Ancak bir gün internette gezinirken büyük İlluminati Lordu Felix Morgan'ın bir gönderisine rastladım ve eğer büyük İlluminati'den biriyseniz ünlü, zengin ve hayatta başarılı olabileceğinizi söylüyordu. Onunla temasa geçtim ve her şeyi anlattım, o da kullanılan kayıt defterini tavsiye etti ve başlamama yardımcı olması için büyük üyenin parasını ödedim ve Illuminati Dünya Düzeni'ne dahil oldum. Bundan sonra bana tüm yönergeleri verdiler ve inisiyasyondan sonra yeni üyelere toplam 1.000.000 $ nakit ödül verileceğini bildirdiler. Lord Felix Morgan'ın yardımıyla. İlluminati'nin tam üyesi olarak tamamen inisiye oldum. Tavsiyeniz daha önce bir dolandırıcıyı denediğiniz veya denediğiniz yönündeyse, katılmanıza yardımcı olmak bana düşüyor, o yüzden Lord Morgan'ı deneyin. Gelecekteki yaşamınızda istediğiniz kişi olmak için en iyi şansınız. Onunla WhatsApp +2348055459757 üzerinden iletişime geçin veya e-posta gönderin: Illuminatiofficial565@gmail.com
    jeyon-dor
    jeyon-dor

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    13 Kasım 2023 tarihinde eklendi
    Damdan düşer gibi derler ya işte öyle bir giriş yapmak istiyorum ilk cümlem ile:
    Film iyi.
    Edebi bir arka plana sahip olanlar özellikle 19. Yüzyıl Rus Edebiyatını ve üç büyükler dönemini bilenler aynen oradaki gerilimi burada da tanıyacaklar.
    Tolstoy özellikle…
    Edebi bir tat ve kalite aşikâr.
    Sonu daha anlaşılır olabilirdi.
    Filmi belirgin bir mesaj örgüsü içinde görerek sonu da buna göre dizayn etmeye çalışmak bazen bozucu etkiler yapıyor.
    Sonunun tam bu şekilde bırakılmaması ya da bu seviyede kesilmemesi gerektiğini düşünmeden edemiyorum.
    Kendi adıma seyirciye daha büyük anlam dilimleri bırakmak peşinde yönetmenlerden pek hazzetmiyorum.
    Sanki eksik bir müzik eseri gibi; müziği kafamda tamamlayacak değilim.
    Tamam, diyeceksiniz ki son belli.
    Tamam ama bence daha berkitilmek ihtiyacında idi, demek istediğim bu…

    Film her şeye rağmen gayet iyiydi.
    Gerilim gerçekten filmin başından sonuna kadar havada asılıydı.
    O kadar uydurma film seyretmenin arasında böyle “gerçeklik duygusu” oldukça yüksek bir film seyretmiş olmaktan memnunum.
    İlk filmi olmasına rağmen yönetmen olayı iyi hissetmiş ve backgroundu iyi beslenmiş ve dolu belli ki.

    Bu arada bahsetmeden geçmek istemem:
    Filmde Metin Erksan’ın 1965 yılına ait “Sevmek Zamanı” adlı filminin o en ünlü repliklerinin olduğu bölümü duyuyoruz.
    “Ben sana değil, resmine aşığım” hikayesi hani…
    Müthiş bir kontrast oluşturmuş bu.
    Yani gerçekçiliğin dibine vuran bir filmde, idealizmin dibine vurmuş, melankolik, yarı şizofren kurmaca romantik bir filmin kendini hatırlatarak yan yana gelip oluşturduğu zıtlık ve çok farklı bir dünya algısı ve enerjilerin birlikteliği çok çarpıcıydı.
    Bunu yapması çok dahiceydi bence.
    Eleştiri olarak da alınabilir zira o anın gerçek dünyasının dertlerinin ağırlığı altında onu dinleyemeyerek kapatması baş karakterin bizi buna götürebilir.
    Adeta gerçek hayatla ilgisi olmayan, gerçek dediğimiz genel kabulden kopuk bir masalmış gibi kapatılıverdi.
    Gerçeğin insanı ezen ağırlığıyla o an örtüşemedi.

    Film birtakım ödülleri almış:
    1 - Türkiye prömiyerini 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yapan ve festivalden en iyi ilk film ile en iyi kadın oyuncu ödülleriyle dönmüş.

    2 - Amerika’nın köklü festivallerinden 66. San Francisco Uluslararası Film Festivali’nde de “Yeni Yönetmenler Ödülü”nü kazanmış.

    3 - Belgrad Uluslararası Film Festivali’nde Eleştirmenler Ödülü ile Brüksel Cinemamed Uluslararası Film Festivali’nde Cineuropa Ödülü’ne layık görülmüş.

    4 - Son olarak Frankfurt Türk Film Festivali’nden En İyi İlk Film Jüri Özel Ödülü ve Bergwelten Film Festivali’nden de "En İyi Film Büyük Ödülü"nü almış.

    Film Türkiye - Almanya - Sırbistan ortak yapımıymış.

    Artvin’in Şavşat bölgesinde çekilmiş.

    Kültür ve Turizm Bakanlığı, Eurimages, Medienboard Berlin-Brandenburg, Hamburg Schleswig-Holstein ve Sırbistan Film Merkezi tarafından desteklenen film Nefes Films ve Albino Zebra Film yapımcılığında, Riva Film, Set Sail Films, TRT, Intercam Upgrade, Ezgi Mola, Boş İşler Yapım ve Set Pozitif Filmcilik ortaklığında tamamlandı. Görüntü yönetmenliğini Florent Herry’nin üstlendiği filmin kurgusu Çiçek Kahraman tarafından yapılırken, filmin müziklerinde ise Erdem Helvacıoğlu imzası bulunuyor.

    Tüm Türkiye’yi karış karış tanıdığım gibi Artvin’i, yanını yöresini, ilçelerini, Hopa’sını, Borçka’sını, Şavşat’ını falan iyi bilirim.
    Lokantalarında yemek yemişliğim, otellerinde kalmışlığım vardır.
    Ormanını da iyi bilirim.
    Şimdi tabi gösterilen büyüklükte ayılar yok o bölgede onu bi’ belirtelim.
    Sabahın köründe Şavşat’tan Ardahan dolmuşu kalkar ve o dolmuşa binenler iyi bilecekler ki tırmana tırmana dağın başına geldiğinizde orman bıçakla kesilir gibi belirgin bir zirve hattıyla kesilir ve Ardahan tarafı tam tersine tek bir ağaç bile olmayan şekilde o Sibirya karasal ikliminin soğuğunun yalayıp geçtiği kurak, çorak çöl gibi bir yerdir.
    Dolmuşta arkanıza bakarsınız kartpostal gibi yemyeşil bir orman örtüsü ve çok yoğun şekilde üstelik önünüze döndüğünüzde ise tek bir ağaç bile göremediğiniz bir kuru çorak kara parçası.
    Hayatımın en ilginç manzara ve tecrübelerinden birisidir bu.

    Yani tamam Artvin’in Şavşat’ında kış var, yağış var, kar var ama diğer karasal iklimin hüküm sürdüğü Kars, Ardahan tarafına göre aslında Karadeniz iklimi özellikleri içindedir ve kışları yağışlı olsa da öyle Ardahan, Kars, Erzurum gibi kesici-parçalayıcı bir soğuk da yoktur.
    Kars, Ardahan’a göre gayet te ılıktır kışı, kıyaslama yapacak olursak...

    spoiler:

    Bu da spoiler bölümü olsun:
    Başlarken çığ sesi duyuyoruz ama göstermiyor film onu.
    Yani bu bir başarısızlık ve kifayetsizlik.
    Sonra bakıyoruz ki arabanın önünde iki kürek kar ve bi dal parçası var.
    Sonra ona rağmen hemşire oradan nasıl çıktı da yola devam etti o da belirsiz.
    Zincir neden yok?
    Kış şartlarına alışmış bir şoförlük var mı?
    Zincirin neden yok film boyunca?
    O denli kar olan bir yerde arabalar neden zincirsiz ve özellikle hemşireninki...
    Kimse ilk görev yerine kışın ortasında zincirsiz minik, hafif bir arabayla öyle dağ-orman yollarını aşa aşa gelmeye kalkışmaz.
    Telefon çekmeyebilir çünkü daha önce gelmedin nerede çeker nerede çekmez bilemezsin dolayısıyla son derece riskli bir karar olmuş o şekilde karın kışın ortasında o zorlu yollara o minnacık arabayla çıkmak.
    Üstelik de zincirsiz.
    Şaka gibi buraları filmin.
    Şimdi mecburi hizmetini yapmak için gelen hemşire 18-20 yaşında olur, 36 değil.
    Ayrıca böyle doktorun haftada bir geldiği yerde hemşire durmaz doktorla beraber gelir gider.
    Böyle yerlere genellikle ebe ya da sağlık memuru falan tayin ederler.
    Gerçekçi film diyoruz ama gerçekçiliği bozan durumlar da var yani.
    Kasaptan et alıyor 300 gram mesela.
    Hiç bir kasap ya da karısı 300 gram olsun mu demez.
    Bir kilo mu diye sorar.
    Hadi bu olmadı az alacağını anladı diyelim o zaman da yarım kilo mu olsun der.
    Neden öyle der ve bunu nereden biliyoruz çünkü Anradolu'nun insan alışkanlığı budur, kalıbı, standardı budur.
    Binlerce kez hepimizin yaşadığı bildiği bir şeydir.
    Ve etin kilosu kaçadır, 300 gram et kaç paraya denk gelmektedir bunların bahsi nasıl geçmiyor olabilir ki?
    Ne kadar diye sormak zorunda en azından.
    Tek bir parça para uzatıyor ve üstü falan da yok.
    Yeni gelen hemşire bu dağ başında ilk kez gelip ilk kez et aldığı bir yerde etin kaça satıldığını nereden bilmektedir.
    Köyünden kasabasına il-il, ilçe-ilçe et fiyatları bülteni filan mı var haftalık yoksa?
    300 gramını hemen nasıl hesaplamıştır.
    Hangi tek parça para buna tam denk gelmektedir.
    Böyle ezbere olmaz ki bu işler.
    Vardır böyle insanlar sanat yaparken, yazarken, özellikle de film çekerken.
    Yahu arkadaş o bölüm gerçek değil, mantıklı değil; saçma sapan bir mesnetsizlik üzere.
    Bunu nasıl görmüyorsunuz?
    Et parası konuşulmasından mı imtina ediyorsunuz ve ne için?

    Gelelim köy evinde kahve içilen yere.
    Kahveler kalabalık ortamda yapıldığı zaman önce misafire verilir ve tüm Anadolu bu konuda oldukça hassastır.
    Anadoluyu bilen bunları da bilir.
    spoiler:


    Neyse, ufak tefek daha bir sürü şey var ama gerekli değil.
    Ne derler, o kadar kusur kadı kızında da olurmuş.

    İyi film...
    Kutlarım...
    SemihD
    SemihD

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    10 Nisan 2024 tarihinde eklendi
    Merve hanım çok doğal çok… Sakin tiyatro havasında kendini izlettiriyor. aksiyon sevenlerin hoşlanacağı türden değil
    Sinan AKBULUT
    Sinan AKBULUT

    1 değerlendirme Takip Et!

    2,0
    21 Şubat 2024 tarihinde eklendi
    Odul alacak biri varsa Merve hanım değil de Saygın Soysal olmaliydi.Genel olarak vasat ustu sayılır bir film.Nasil odul aldi peki:
    *once kurban kesip sonra agaca ip bağlayıp dua eden koylu.
    *Hamile hasta bir kadını kasapta calistiran,altadan icki içen sorsan musluman koca.
    * Dedikodusu entrikasi bol anadolu köyü.
    Kendimizi bu şekilde aşağılayarak gelisemeyecegini anlamadılar. Kisaca Ismarlama bir film.Sen yap ben sana odul vereceğim
    Albeyaz1881
    Albeyaz1881

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    22 Şubat 2024 tarihinde eklendi
    On numara beş yıldız izlenir. On numara beş yıldız izlenir. On numara beş yıldız izlenir.on mumara beş yıldız
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top