Hesabım
    Öldüren Cazibe
    Ortalama puan
    3,2
    14 Puanlama
    Öldüren Cazibe hakkında görüşlerin ?

    3 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    JeanClaudeVanDamme
    JeanClaudeVanDamme

    Takipçi 1.209 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    25 Ekim 2012 tarihinde eklendi
    1987 yılında gişede tam anlamıyla fırtınalar estirmiş ve dünya çapında üç yüz milyon Dolar'dan fazla hasılat elde etmişti,şimdi bile korkutucu bir rakam bu.Michael Douglas'ın sinemaya uzak kimi seyirciler için bilinen iki filminden biri olduğuna defalarca tanık oldum,diğeri de ''Basic Instinct'' ki artık ''düşündürücü'' diyerek yorumlamak bile istemiyorum bu durumu.Film ise sonuna kadar gayet akıcı ve mükemmel bir Glenn Close'la beraber eli yüzü düzgün şekilde ilerlerken abuk sabuk ve adeta bir korku filmini andıran,inandırıcılıktan uzak mı uzak absürt sonuyla sendeliyor,kalitesinden bir tık kaybediyor.Şu an için fazla şaşırtacak bir bölümü yok bizleri,seneler içinde kolay tahmin edilebilir bir filme dönüştü ama hem nostalji yapmak hem de Michael Douglas'ı en parlak dönemlerinde görmek için izlenebilir.
    theyurdal
    theyurdal

    Takipçi 550 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    12 Ağustos 2019 tarihinde eklendi
    zamanına göre basit kalmış biraz
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.879 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    13 Ekim 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, kendi "Diversion" (1980) isimli kısa filminin senaryosundan uyarlayarak James Dearden'ın yazdığı ve ilk ciddi çıkışını da "Flashdance" (1983) ile yapan ve benzeri çarpıcılıktaki bir etkiyi "Deep Water" (2022) ile de devam ettiren, az ama öz işlere imzasını atan İngiliz sinemacı Adrian Lyne'ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Fatal Attraction”; "kült" nitelikteki bir psikolojik gerilim olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, o yıllar için makul sayılabilecek 14 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek 6 kategorideki Academy Ödülüne aday olmasının yanı sıra; tek bir BAFTA Ödülüyle yetinerek, brüt 320.1 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Miller, Goodman ve Hurst'ün avukatı olan Daniel "Dan" Gallagher (Michael Douglas) ve karısı Beth (Anne Archer); altı yaşındaki kızları Ellen'ı (Ellen Latzen), bakıcısı Christine (Jane Krakowski) ile evde bırakarak Jimmy (Stuart Pankin) ile Bob Drimmer'ın (Mike Nussbaum) tertipledikleri, samuray geleneklerinin anlatıldığı "Samurai Self - Help" adındaki yeni basılan bir kitabın tanıtımının yapıldığı iş kokteyline katılırlar...

    Bir kadeh şampanya almak üzere gittiği barda Dan, davetlilerden Robinson & Hart yayıncılık şirketinin yeni editörü Alexandra "Alex" Forrest (Glenn Close) ile karşılaşarak tanışır...

    ***

    Ertesi sabah...

    Annesi ile babasını görmeye giden Beth ve kızı Ellen, hafta sonu için New York'tan ayrılarak şehir dışına çıkarken; Cumartesi günü olmasına karşın Bob Drimmer'ın çağrısı üzerine Dan, Robinson & Hart'taki bir toplantıya katılmak zorunda kalır...

    Ki, bu toplantının katılımcıları arasında Henry'nin yerine Alex Forrest'da bulunacaktır...

    Toplantının konusuysa:

    Karısını aldatan New Jersey'li bir senatör hakkındaki bir romanın yayımının; Ohio'lu bir senatörün, romandaki karakterin kendisi olduğunu iddia ederek mahkeme kararıyla durdurulmasını sağlamasıdır...

    Halbuki Bob Drimmer'a göre şikayetçi olan senatör, romandakinin aksine kel ve eyaletler de farklıdır...

    ***

    Toplantının bitiminde...

    Bir taksi çevirerek binmek amacıyla, Manhattan'ın bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altındaki işlek caddelerinden birinin köşesine çıktığında; şemsiyesi katlanarak açılmaz bir hale gelen Dan'in imdadına, Alex yetişir...

    Taksi durdurma işini halledemeyen Dan ile Alex, yağmur dine kadar bir restoranda oturup bir şeyler yiyip içmeye karar verirler...

    Ve...

    Dan'in, yetişkinler arasındaki basit bir "hafta sonu kaçamağı" olarak gördüğü bu durum; Alex'in evinin mutfak bankosunda başlayıp yatakta noktalanan, ateşli bir sevişme sahnesiyle sonuçlanır...

    Elbette gece burada da bitmez...

    Bunun, daha diskoya gidilip eğlenilme ve asansörde sevişme fasılları da bulunmaktadır...

    ***

    Pazar sabahı evine dönen Dan'i; kendisini evde bulamayarak meraka kapılan Beth'in, telesekretere bıraktığı telefon mesajları beklemektedir...

    Derhal karısını arayan Dan, "Gece Bill ile beraber yemekteydik" demek suretiyle ilk yalanını da söyler...

    ***

    Karısıyla yaptığı konuşmayı bitirir bitirmez Dan'in ev telefonu çalar...

    Kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi karşıdaki, "köpeğim Quincy'i gezdirmem lazım ve yapılacak çok işim var" türünden bahanelerine aldırmayarak Dan'i yeniden evine davet eden Alex'in ta kendisidir...

    ***

    Önce Quincy Hyde Park'ta gezdirilir sonrasında da, Alex'in evde pişirdiği spagetti; felaketli bir finale sahip olan Madame Butterfly operasının muhteşem müziği ve içilen bir şişe şarap eşliğinde, midelere indirilir...

    Tabii bu kez de, yatak faslı atlanmaz...

    Ancak sıkıntı, evine gitmek için yataktan doğrulan Dan'e; her seferinde sakız misali yapışarak onu, sanki bir "sahip - köle" ilişkisi içindeymişlercesine bir türlü bırakmak istemeyen Alex'in tutumudur...

    Ağlayıp sızlanmalar ve türlü hakaretlerle, gelip geçici bir hafta sonu kaçamağıyla oluşan bir birliktelik sebebiyle; karısı ve kızından ayrılmayı aklının köşesinden dahi geçirmeyen Dan'i kendisiyle kalarak geceyi geçirmeye ikna edemeyeceğini anlayan Alex, her iki bileğini de keserek kanlar içinde kalır...

    Evet...

    Böylece, belki o gün için başarılı olarak kendi egosunu tatmin etmiştir Alex...

    Peki ya sonrası?

    Yani Dan'i elinde tutabilmek için Alex; ne türden kadınsı silahları devreye sokacak ve Alex'e teslim olmak istemeyen Dan'de, bu hamlelere ne şekilde karşılıklar verecek?

    Dakika 40...

    Biz burada kesiyoruz...

    ***

    Vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlemiş olduğumuz, Michael Douglas ile Glenn Close'un şahane bir performans sergiledikleri filmin geride kalanında, bugüne kadar fırsat bulup da seyredememiş olan sinemaseverleri; gerilim dozunun giderek yükselerek, Gallagher ailesinin hayatını tam anlamıyla bir karabasana çevirecek olan ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran 79 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top