Hesabım
    Talihsiz Serüvenler Dizisi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Talihsiz Serüvenler Dizisi

    Güzele Bakmak Sevaptır

    Yazar: Ali Ercivan

    Bazı filmler vardır; bazen çok iyi veya önemli olmasalar bile onlara bakmak keyif verir. Mekanlar, kostümler, ışıklar, kadrajlar, insanlar... Her şey o kadar şıktır ki, kendinizi o filmlere bakmaktan alıkoyamazsınız. İşte Talihsiz Serüvenler Dizisi de o bakması güzel filmlerden biri.

    Anne ve babalarının ölümünün ardından, o güne dek varlığından bile haberdar olmadıkları amcaları Kont Olaf'ın velayetine teslim edilen üç kardeşin, bu sözde amcanın aslında kendilerinden kurtulup mirasa konmaktan başka bir şey düşünmediğini anladıktan sonra başlarından geçenleri konu alan film; şartların zoruyla kısa sürede olgunlaşan üç çocuğun fantastik hikayelerini anlatıyor.

    Kendini çok yetenekli bir aktör sanan amatör tiyatrocu Kont Olaf'ın farklı kılıklara girip çocukların peşinden ayrılmadığı bu öyküde, Jim Carrey için sınırsız bir malzeme var yine hiç şüphesiz. Ve bu çok detaylı salak-kötü adam portresinde harikalar yaratan Carrey, kesinlikle filmi sürüklüyor. Meryl Streep, Timothy Spall gibi usta oyuncuların da yan rollerde pek keyifli performanslar verdiği filmin belkemiğini ise üç çocuk oyuncu oluşturuyor.

    Çok sevimli küçük bebek bir yana, artık iki genç insan demenin daha doğru olacağı Emily Browning ile Liam Aiken sinema için müthiş yüzleri ve doğal oyunculuklarıyla insanın kalbini anında çalıyorlar. Her iki genç oyuncunun da yakın gelecekte daha sık karşımıza çıkacak ve sayısız hayranlarının yüreklerini hoplatacak olması kuvvetle muhtemel, diye de bir öngörü de bulunalım.

    Ama işte en başta dediğim gibi olay dönüp dolaşıp buraya varıyor zaten. Bu filmde perdeye yansıyan her obje güzel. Filmin genel dokusu insana Tim Burton'ın Hayalet Süvari'sini (Sleepy Hollow) hatırlatıyor. Zaten her iki filmin görüntü yönetmeni (Emmanuel Lubezki), sanat yönetmeni (Rick Heinrichs) ve kostüm tasarımcısı (Colleen Atwood) aynı. Bu üçlü daha önce Hayalet Süvari ile Oscar'a aday gösterilmişlerdi; şimdi de sadece Lubezki'yi fire vererek Talihsiz Serüvenler Dizisi ile yeniden ödüle adaylar.

    Buna bir de özgün müzikleri besteleyen Thomas Newman ve makyaj ekibine verilen adaylıklar eklenince, karşımızda zaten bu yılki Oscar yarışının öne çıkan filmlerinden biri var. Sistemin iyi işlediğini gösteren birinci sınıf zanaatkarlık işlerinin Akademi içinde her zaman takdir edildiğinin bir kanıtı...

    Bu film de tam olarak bu işte. Tıkır tıkır işleyen bir mekanizma. Öykü anlatıcılığı açısından pek bir yaratıcılığı yok ama sizi her an eğlendirmesini de iyi biliyor; fazla akılda kalıcı değil ama bir an için bile sıkıcı da değil; görsel olarak etkileyici ama hiçbir unsur göz boyamaya yönelik olarak kullanılmamış, her şey yerli yerinde. Yani hepsi kendi içinde mükemmel elemanların biraraya gelip kusursuz işleyen bir film yaratması gibi; belki önemsiz ama ambalajı o kadar parıltılı ki etkilenmemek mümkün değil. Gerçi bu da Hollywood gibi bir sektörün hem en iyi, hem de aslına bakarsanız en kolay yaptığı şey.

    Sonundaki aşırı aile duygusallığı dışında, Talihsiz Serüvenler Dizisi yemeğe doyamayacağınız bir pasta, bakmaya doyamayacağınız bir tablo ve dinlemeye doyamayacağınız bir resital... İyi seyirlik de böyle bir şeydir zaten. Size daha ne diyeyim...

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top