They Live eleştirileri

Arkadaşlar bunu izlediyseniz size 'I am Omega' yı da tavsiye ederim öncelikle. Gerçekten bu filme ve verdiği mesaja bayıldım. Hatta daha derine giderseniz verdikleri mesajlarla günümüzdeki 'Zeitgeist (Zamanın Ruhu)' belgeseli ile birbirlerine göz kırptıklarını görürsünüz. Klasik olarak izlenmesi gereken filmlerden. İyi seyirler...

Carpenter'ın şu ana kadar izlediğim filmleri içerisinde en iyi olanı. Bir film hem eleştirel, hem bilim-kurgu, hem mizah, hem macera öğelerini nasıl bir arada taşır gerçekten şaşırdım, ancak bir üstadın elinden çıkar böyle filmler zaten. Finalinin biraz aceleye getirildiğini düşünüyorum. Ama bu filmin kült bir film olduğu gerçeğini değiştirmez. Protest ve zeka dolu bir film. İzlenilmeli.

ABD toplumunu irdeleyen harika bir film bana göre. 9 / 10

Anlayana balyoz gibi inen bir alt metin,Carpentera has sinematografi ve her filminde olduğu gibi tipik Carpenter filmi müzikleri...They Live muazzam bir sinema olayı!!!

Uyu,televizyon izle,itaat et !Herkes kendisi için çabalıyor ve senin için de aynı şeyi yapmanı bekliyorlar.Yapabileceğin her şeyi yap,ama unutmaki;bende seni mahvetmek için herşeyi yapacağımArtık iyi adamlar yok.Tüm oyunu yönetiyorlar.Tüm gezegene sahipler,istedikleri herşeyi yapabilirler,eğer onlara yardım edersek,para kazanmamız için bizi rahat bırakacaklarGibi enfes repliklere sahip çok kaliteli bir sistem eleştrisi,tabiki 1988 yapımı olan bu film,amerika dahil bir çok ülkede çok geç vizyona girmiş...Film çok kısa tutulmuş,karakterlerin gelişimi yetersiz ve şu uzun dövüş sahnesi gereksizdi böyle bir film için.9/10

Ustanın küçük bir bütçeyle birçok amatör oyuncuyla (başrolde 2 profosyonel güreşçi var) çok farklı ve ilginç bir senaryoyla çektiği çok özgün bir bilimkurgu filmi.Kesinlikle tekrar çekilmeyi en çok hakeden Carpenter yapımlarından.
10/7,5

Yine sıradışı ve ilginç bir Bilim-kurgu filmi olan They Live uzaylılıların aramızda olduğunu anlatan iyi ve farklı bir yapım.Pek çok filme de kaynaklık etmekle de geri kalmayan bu film Amerikan karşıtı mesajlar taşıyarak medyanın bizi nasıl uyuttuğu ve bizleri nasıl kandırdıklarını anlatıyor.

Tam anlamıyla kült olmayı ’hakeden’ bir film. izleyebileceğiniz en acayip filmlerden biri.Konuyu özetlersek; adamın biri bir gün siyah bir gözlük bulur. gözlüğü alıp gözüne taktığında gözlerine inanamaz. çünkü, uzaylılar dünyayı ele geçirmişlerdir. yeterince garip mi? daha garip olanıysa kahramanımız gözlüğü takar takmaz eline bir silah alıp o an dünyayı kurtarmaya yeltenmesi.Gözüpek, süper kahraman misali ortalığı dağırtırken yalnız başına ’dünyayı kurtaramayacağını’ anlayınca yanına arkadaşını da alır ve işe beraber devam ederler. ama bu hiç de kolay olmaz. çünkü arkadaşı önce ona inanmaz. çünkü kahramanımız çoktan polis tarafından aranan bir katil konumuna girmiştir. adamın, arkadaşına anlattıklarını kanıtlama çabasıysa sinema tarihine geçmesi gereken bir kavga sahnesine dönüşüveriyor bir anda. filmin en komik anlarını barındıran bu sahne için bile izlenir film.Çılgın Marslılar’dakini andıran(tarih olarak tam tersi aslında) uzaylıların görünümü ise ayrı bir acayiplik. buna ek, filmde uzaylıların insanları nasıl hipnoz ettikleriyse belki de filmdeki tek mantıklı durum.Başta asıl hikayeye girmekte biraz geçikilse de sonradan farklılığını gösterip arayı kısmen de olsa düzelten bir gidişata ulaşıyor. fazla birşey beklemeden izlenmeli diye düşünüyorum. zaten bunu filmin kendi de hissettiriyor hemen. canınız farklı şeyler izlemek istediğinde, mesela ’Yaşıyorlar’ı izleyebilirsiniz.(6)

John Carpenter'in ilginç bir filmi.İzleyiciyi konuya bağlayıcı bir akışa sahip olmasa da, gözlük taktırma sahnesi ve sisteme dokundurmalarıyla yine de izlenebilir bir Carpenter filmi.

Carpenter'ın uzak ara en iyi filmi...

Konu sanki daha iyi işlenebilirdi ama yine de çok iyi yedirilmiş bir sistem eleştiri var filmde; ayrıca gerçekleri görmezden gelmeyi kendine gelenek haline getirmiş uyuyan topluma da sert bir eleştiri var filmde..

Final de iyi bağlanmış..Müthiş film kaçırmayın..10/10

Üzerinden geçen otuz üç yılın ardından hala güncelliğini, mesajın etkisini ve gerçekliğini koruyabilmesi bakımından bu film takdire değer. Gerçeği insanın kafasına vura vura anlatması, metaforlara ve alegoriye sığınmadan cesur bir şekilde mesajını vermesi de güzel bir tercih. Televizyonun insanı gerçek hayattan nasıl kopardığını anlatan filmleri her zaman sevmişimdir. Bu filmde geçen ve ekrana çıkan bir kadının ağzından verilen "Yapmam gereken tek şey ünlü olmak. Asla yaşlanmıyor ve ölmüyorum." repliği Fight Club'da geçen ”Biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük. ” sözünü hatırlattı. Bu gerçekten tam yerinde bir tespit. Çünkü bize sundukları ışıltılı hayat gerçeklikten kopmamıza, hayatın doğal akışına aykırı davranmamıza neden oluyor. Kendimize ve yeteneğimize ihanet ederek. Paranın 'bu senin tanrın' olarak gösterilmesi de güzel bir ayrıntı. Otoritenin ve kodamanların canavar olarak gösterilmesi, hemen ardından bir canavarın ağzından 'Sen bizi nasıl görüyorsan biz de seni öyle görüyoruz." repliğinin filmi başarılı kılan sahneler olduğunu düşünüyorum. Bu replik aslında para ile otorite sahiplerinin yoksul halkı sadece çiftlik hayvanları ve kas gücü olarak gördüklerini anlatıyor. Mesaj dolu bir başka sahne ise 'Kıyafet koleksiyonu ifade özgürlüğü sağlıyor.' diye reklam gösteren televizyon sahnesidir. Artık fikirlerine değil dış görünüşüne göre insan yargıladığımız bir çağda bu sözün hicvi daha da kuvvetleniyor. Oyunculuklar çok etkileyici olmasa da, görselliği artık eskise de senaryosuyla insanı etkileyen başarılı bir film.

bilim kurgunun sulandırmadan- abartmadan nasıl cekilebildigini gösteren bi yapım. filmi izlerkende neden olmasın diyebiliyosunuz. senaryodaki zeki kıvraklıkda baska bisi. bulabilenlere siddetle seyretmelerini tavsiye ederim

Film harika, çok beğendim. Filmin hızı yerli yerinde. Senaryo tabi ki ilginç olucak, ama bunu yaparkende, yeni moda uzakdoğu korku filmlerinde olduğu gibi hayal gücü saçmalamış ve dengesiz değil. Her karesini, o karenin hakkını vererek izlemek istiyorsun. Hatta filmin yarısına gelince, gülerek "vay be, ne güzel bi film" diye keyiflendim. gerçekten çok sıkı bir bilim kurgu filmi. Müziğini çok beğendim. Döğüs sahnesi oldukça doyurucu. Kadının soğukluğu çok hoşuma gitti. Gerçektende film düşündürdü "acaba böyle bir şey olabilir mi diye". Tüketici ve para üstünlüğü üzerine kurulan sistemi gayet iyi eleştiren bir film. Yalnız, adam her şeyi farkedince, bir anda dünyayı kurtarma telaşına girince, yaratıkları kolayca öldürüyor, çok suğukkanlı ve rahat davranıyor. O durumda gergin, stresli ve heyecanlı olması gerekirdi. Çünkü gayet iyi huylu gözüken bir adamın birisini öldürmesi, yaratıkda olsa (!) öyle rahat olmamalı. Birde pencereden aşağı uçmasına rağmen, gömleği pantolonundan çıkmamış ve gayet düzgün; buda şaşırtıcı :). Finalde, kadının yatakta düştüğü durumu gösteren espri ise çok hoştu. İzleyin. Hiç kaçırmayın. :)

Filmi ilginç yapan şey yönetmenin sistemi eleştirirken çok yaratıcı bir fikir kullanması.
Herkese tavsiye ederim.

Çok ilginç bir film. Geçen yaz seyrettim. Filmde özellikle Nada'nın uzaylıların yüzlerini ilk gördüğünde karşılaştığı sahne üzerinde özenle çalışılmış.