Hesabım
    Açık Deniz
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Açık Deniz

    <b>Açık Deniz</b>?de Daralmak

    Yazar: Sanem Türk

    Senaryosunu Chris Kentis'in yazdığı, hatta yazmakla kalmayıp hem görüntü yönetmenliğini hem de yönetmenliğini yaptığı bir film Açık Deniz. Gerçek bir hayat hikayesi denerek anlatılan hikayedeki en gerçek şey herkesin başına gelebilecek bir kaza.

    Susan ve Daniel stresli iş yaşamlarından kısa bir sürede olsa uzak kalabilmek için tüm planlarını değiştirip tatile çıkarlar. Daha filmin başında çiftin hayatının çok iyi gitmediğini Susan'ın susmak bilmeyen cep telefonundan net olarak anlıyoruz. Yine de tatile gitmeyi başarabiliyorlar ama tatilde harika geçmiyor, otelde klimalar bozuluyor, odayı sinekler basıyor. Yine de memnun olmaya çalışıyorlar. İkisi de dalış sertifikasına sahip olduklarından bir günlerini de böyle değerlendirmeye karar veriyorlar ve hikaye başlıyor.

    Yirmi kişilik turist ekibiyle yola çıkan tekne popüler bir dalış bölgesi olan Magic Kingdom'a varınca dalış yapacaklar ikili gruplar oluşturup suya giriyor. Sorun dalışta değil ama teknede yaşanıyor. Rehperlerden biri yanlış sayım yapınca tekne Susan ve Daniel'ı suda bırakarak karaya dönüyor. Su yüzüne çıkan ikili önce hata yapıp yanlış yere çıktıklarını düşünse de daha sonar teknenin onları bırakmış olduğunu farkediyorlar. Dalış bölgesi çok popüler olduğundan etraflarında bir çok tekne olmasına rağmen Daniel sabit durmaları gerektiğini, eğer yer değiştirirlerse teknenin onları bulma şansı kalmayacağını söylüyor ve doğal olarak beklemeye başlıyorlar. Saatler geçtikçe etraftaki tekneler de gidiyor ve seyirciler için olmasa da oyuncular için korkulu saatler başlıyor.

    Sadece köpekbalıklarıyla değil ne olduğunu bile bilmediğiniz birçok deniz yaratığıyla beraber açık denizin ortasında mahsur kaldığınızı düşünün, sanırım herkes Daniel ve Susan'dan daha fazla panik sergilerdi. İlk olarak, olması gerektiği gibi Susan az da olsa panik belirtileri sergiliyor ama belki de kocasına güveninden bunu çabuk geçiştiriyor. Etraf köpekbalıklarıyla dolu ve onlar beklemekten başka bir şey yapamıyor, bu arada, köpekbalıkları neden saldırmıyor diye sorarsanız aslında doğal olan bu. Bildiğiniz tüm balık filmlerini unutun, köpekbalıkları av saatleri dışında avlanmaz ve genel olarak insanlar, özellikle de dalgıçlar, onların temel besin gıdası değildir. Genelde sörfçülere saldırır köpekbalıkları bunun sebebi de alttan bakıldığında foklara benzemeleridir. Neyse, tüm bu sebeplerden çiftimiz balıklar tarafından çok fazla rahatsız edilmiyor ama bunu bilseniz bile köpekbalığı dolu bir denizde kendinizi ne kadar rahat hissederdiniz.

    İkilinin başına gelecekleri filmi seyrederseniz öğreneceksiniz, benim anlatmak istediklerim başka. Hikayenin birebir bir hayat hikayesi olduğunu sanmıyorum, sadece isimler gerçek olabilir, ne yaşadıklarını bilmemiz ise imkansız. Dünyada pek çok dalgıç arkadaşlarının dalgınlıkları dolayısı ile suda unutulmuştur, bir kısmı kurtulmuş, bir kısmı da hayatını kaybetmiştir. Ama bu bir film ve gerilim olduğunu düşünürsek şu anda yüzmekten bile çekiniyor olmalıydım, tıpkı Spielberg'ün Jaws'ı yüzünden ayağımı suya sokmaya bile korktuğum günlerdeki gibi. Maalesef Kentis böyle bir gerilim yaratmayı başaramamış. Gerilmekten çok üzülerek geçiyor zamanınız.

    Filmle ilgili en beğendiğim şey sualtı görüntüleri. Fazlasıyla gerçek ve belgesel tadında yapılmış çekimler. Zaten bu sahneler de geçtikten sonra su üstünde iki kafa seyretmekten başka bir şansınız yok. Bu kadar eleştirmek belki yanlış olur ne de olsa yönetmen tüm abartılardan kaçmak için böyle yazmış senaryoyu. Bu gerçekten iyi bir yaklaşım, üç dakikada bir saldırıya uğrasalar daha fazla mı tatmin olurduk? Kesinlike hayır. Ama yaz ortasında böyle sulu bir gerilim seyrediyorsanız gerçekten gerilmeye hakkınız var. Her şey çok gerçek, çok doğal ama maalesef sıkılmaktan kurtulamıyorsunuz.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top