Hesabım
    Maymun Prens
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Maymun Prens

    Fransa’dan izlenilesi bir animasyon filmi

    Yazar: Funda Sularöz

    İnsanların maymundan evrimleştiği teorisinin en sevimli hali Maymun Prens bir Fransız yapımı olarak vizyonda yerini aldı. Filmin başrol karakteri Eduard ile, insanlığın medeniyete ulaşmasının hızlandırılmış bir versiyonuna tanık oluyoruz.

    Eduard kralın iki oğlundan biridir. İkiz kardeşinden önce doğduğu için ileride kral unvanını alması gereken kardeştir. Fakat çelimsiz olduğu için kral, yardımcılarının verdiği akla uyup onu ölüme terk eder. Şans eseri kurtulan Eduard, otistik ve ne dediği anlaşılmayan iyi kalpli albino Ian tarafından yetiştirilir. Bir gün, yaşadıkları devasa ağaçta kralın bulunduğu alana gittiğinde fark edilince hikaye başlar. İki ayağı üzerinde duran ilk canlı olarak Eduard türü için, ölü babasının yenmediği bir medeniyete kapıları açar.

    Tamamı hareket yakalama tekniği ile çekilen ilk Fransız filmi olan Maymun Prens ilk dakikalarda büyük vaatlerde bulunmasa da ilerledikçe etkisi altına alan bir film. Karakterlerin özenle işlenmiş ve kendine has özellikleri olması akılda kalıcılığını sağlıyor. Hareket yakalama tekniği kullanılması da hareket ve mimikler açısından karakterlerin elini güçlendiriyor.

    İnsanlığa eleştirel bakış açısıyla yaklaşması da bir animasyon yapımı olarak, suya sabuna dokunmayan filmlerin bir adım ötesine taşıyor kendisini. Kaos ve yıkıcılığa olan eğilimimiz, korkutarak yönetme azmimiz, zayıfı yok etme, yardım etmeme güdümüz, bencilliğimiz hikayenin bir parçası. Ama aynı zamanda umudumuz, özgürlüğe olan merakımız, aşka olan hevesimiz de varoluşumuzun bir parçası. Şu da eklenmeli ki, karanlık taraflarımız rahatsız edici şekilde yansıtılmasa da film 7 yaş ve üzerine uygun olarak kategorilendirilmiş. Nitekim yetişkinlere de tavsiye edebileceğim bir film.

    Aksiyon sahneleri filme dinamizm katan başka bir unsur. Özellikle hortum sahnesi “pardon bu sahneyi bir geri alabilir misiniz?” deme isteği uyandırdı. Fakat film, afişlerinde bahsedildiği gibi kahkaha attırıyor mu? Belki arada gülümsetir. Daha çok eğlenceli, zaman zaman duygusal, aksiyonu yerinde bir film olarak tanımlayabiliriz.

    Filmin yönetmeni de yakından tanıdığımız bir oyuncu, Jamel Debbouze Amelie filminde kanımın ısındığı, Angel-A filminde hastası olduğum Debbouze, seslendirme için projeye katılıp filmin yönetmenliğine kadar ilerlemiş. 1960’lı yıllarda İngiltere’de çıkan Neden Babamı Yedim? adlı kitabın uyarlaması olan senaryoyu da kendisi yazmış. Üstelik dediğine göre baya değiştirmiş, izlediğime göre Eduard’ı kendinden esinlenmiş. İlk yönetmenlik deneyimine göre başarılı bir iş çıkardığını düşünürsek, kendisini yönetmen koltuğunda daha göreceğiz gibi.

    Twitter: Fundasuo

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top