Hesabım
    Asmalı Konak: Hayat
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Asmalı Konak: Hayat

    <b>Asmalı Konak</b>’ın Sonu mu?

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Yaklaşık 1,5 yıl yayınlanan ve özellikle ikinci sezonunda büyük bir fenomen haline gelen Asmalı Konak dizisi daha bitmeden sonunun TV ekranlarında değil, uzun metraj bir sinema filmiyle sinemalarda olacağı konuşuluyordu.

    Dizi, çok can alıcı bir bölümle bitti ve izleyen milyonlarca insanda büyük bir merak bıraktı. Yapımcı Abdullah Oğuz, uzun yıllarını geçirdiği Amerika’da çok kullanılan bir yönteme başvurmuş, sinema alışkanlığı olmayan dizi meraklılarını da sinemaya çekecek bir yol bulmuştu. Artık Türkiye’de herkes Bahar’ın yakalandığı amansız hastalığı yenip yenemeyeceğini merak ediyordu.

    İşte bütün bir yaz dönemini bu beklentiyle ve arasıra filmin çekildiği New York’tan gelen haberlerle geçirdik, sonunda o tarih geldi ve fenomen dizinin fenomen haline getirilen sinema filmi meraklılarla buluştu. Arkasına aldığı büyük medya desteğiyle, büyük illerde aynı anda yapılacak gala geceleriyle, bazı oyuncularına yaptığı vefasızlıklarıyla (dizide oynayıp filmde rolü olmayan oyuncuların galaya davet edilmemesi gibi) Asmalı Konak sakinleri seyirciyi meraktan kurtarmaya geldi.

    Dizi izleyicilerinin merakla beklediği son, Bahar’ın hastalığı yenip yenemeyeceğiyse, bu merakları filmi izlediklerinde giderilecek. Ancak, Asmalı Konak Hayat, seyirciye bundan daha fazlasını veriyor. Filmin ilk yarısı, güçlü dramatik çıkışlar, bol hüzün ve yeni süprizler içeriyor. Yönetmen Abdullah Oğuz, sanki Asmalı Konak rüzgarını arkasına alıp, dizinin finalinden çok, idealindeki sinema filmini yapmış gibi görünüyor.

    Asmalı Konak’ın sıkı bir takipçisi olarak, filme önyargıyla gittiğimi itiraf etmeliyim. Bana göre, Ürgüp’ü mekan olarak alan, etkileyici bir konakta geçen ve Seymen Ağa, Bahar ve ailenin ilişkilerini işleyen dizinin finalinin sadece birkaç oyuncuyla ve New York’ta geçmesi yanlış bir yaklaşımdı. Dizide bağımlılık yaratan, Özcan Deniz’in Seymen Ağa karakteri değil, Ürgüp’ün güzel görüntülerini zemin alan, aile içi ilişkiler ve akıcı olay örgüsüydü. Filmin çekimleri başlayıp, New York’a giden oyuncuları duyup, filmin senaryosuna dair tahminler yapmaya başlayınca, benzerlerini Amerikan sinemasında sayısız gördüğümüz 'New York’ta Aşk Başkadır' beklentilerimiz oluşmuştu.

    Fakat filmi izlediğimde, aslında zaten yönetmenin kafasından geçenin ne olduğunu ve nasıl bir film çekmek istediğini çok iyi anladığımı sanıyorum. 1,5 yıl boyunca diziyle Türk insanının gönülden sevdiği Bahar, Seymen ve diğer karakterleri kullanarak, gurbet ellerde geçen ciddi bir dram yaratılmak istenmiş ve bu büyük ölçüde başarılmış gözüküyor.

    Özetlemek gerekirse, Asmalı Konak dizisini takip edenler dışında çok beğeni toplayacağını sanmıyorum filmin. Yaratılan dramatik ortamın etkisinde kalabilmek için, karakterlere aşina olmak, hatta sevmek gerekiyor. Mekanın Amerika olması ve filmin yarısının dialoglarının İngilizce olması, bir Türk filmi izliyor olma hissi yaratmıyor seyircide. Ayrıca, en büyük eksiklik olarak, dizinin oyuncularının bir kısmının filme taşınmamış olması, filmde oynayan eski oyuncuların da neredeyse figuran denebilecek kadar küçük rollerle varolmaları sayılabilir.

    Belki bu paragraf filmi izlemeyenler için biraz ipucu etkisi taşıyacak ama Asmalı Konak Hayat, kadın karakterleri çok küçük rollere iterken, erkek karakterleri ön plana çıkarıyor. Hatta film Bahar’ı bile neredeyse bir kenara atıp Seymen Ağa’nın üzerine kuruluyor. Finaliyse, dizinin bitiminden beri bekleyenleri tatmin ediyor ancak ikinci bir film veya dizinin yeniden devam edeceği hissi yaratacak kadar da yarım kalıyor. Kendi başına bütün bir film gibi doyurucu olamayan Asmalı Konak Hayat, dizinin rüzgarıyla da olsa gişe yapabilecektir kuşkusuz.

    Barış Ergin

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top