Hesabım
    Eylem Kaftan "Bir Gün, 365 Saat" Filmini Beyazperde'ye Anlattı: "Hayatımda Yaptığım En Zor Filmdi"

    Yönetmen Eylem Kaftan ile Adana Altın Koza Film Festivali'nde yarışan filmi "Bir Gün, 365 Saat"i konuştuk...

    Yani aile içi cinsel istismar hakkında bir film yapma fikri onlarla tanışmadan önce ortaya çıktı aslında…

    Aslında evet, biraz Ahbap’taki arkadaşlardan duyuyordum bu hikayeleri dolaylı olarak, Haluk Levent’ten de duyuyordum, o da biraz anlatıyordu. Sonra yollarımız kesişti. Başka hikayeler de vardı, çok sayıda hikaye var maalesef sandığımızdan çok daha fazla Reyhan’lar, Asya’lar, Leyla’lar var ülkemizde. Ama bu üç kızın birbirlerini bulmaları; birbirlerinden habersiz aynı yaşta, İstanbul’un çok farklı mahallelerinden, çok farklı kültürel yapılardan gelmiş olmalarına rağmen adeta paralel hayat yaşamaları; birbirlerinden habersiz tamamen aynı acıları paylaşmaları fakat başkalarının bunu yaşadığından bihaber oldukları için sadece kendilerinin bunu yaşadığını düşünmeleri ve yaşadıkları o yalnızlık duygusuyla, kimseye seslerini duyuramadıkları için, kimseye kendilerini gösteremedikleri için ya da inandıramadıkları için, kendi hayatlarına son vermeyi düşünecek kadar çaresizleşmeleri karşıma çıktı.

    Fakat bir gün bu şiddetten kaçıp sığınma evine sığındıklarında, aynı hayatları yaşayan aynı yaşta başka kızların da olduğunu görüyorlar ve bunun sonucunda, kendilerini bu kadar iyi anlayan kızlarla karşılaştıklarında, her şeyden önce anlaşılmış olmak onların acılarını hafifletiyor. Anlamlandırmış olmak duygusu onları hafifletiyor ve daha sonradan da birlikte mücadele etmek için birbirlerine güç veriyorlar.

    Hayatımda yaptığım en zor filmdi...

    Beyazperde
    Eylem Kaftan, Özden Sevgi Diler

    Dayanışma, kız kardeşlik ve umut duygusu çok güçlü gerçekten de filmin temelinde. Nasıl ki onlar birbirlerinin sesi oldular ve güç buldular, filmin de izleyiciye karşıya böyle bir misyon taşıdığını düşünüyorum. Peki film geniş çapta izleyiciye ulaşabilecek mi yoksa festival gösterimleriyle mi sınırla kalacak?

    Çok güzel söylediniz, bu sadece bir istismar hikayesi değil, önce ona değinmek istiyorum. Aslında nerede yaşarsak yaşayalım, hangi statüde olursak olalım, biz çok farklı baskı ve tahakküm mekanizmalarına maruz kalıyoruz ve genel olarak korkup siniyoruz. Bu aslında biraz da korkudan kurtulmanın, harekete geçmenin ve adaleti aramanın filmi. Öncelikli olarak filmin böyle okunmasının daha anlamlı olduğunu düşüyorum. Ve o anlamda da sadece cinsel istismar yaşayanlara değil herkese güç verebilen bir potansiyeli olduğuna inanıyorum, çünkü hepimiz korkuyla yaşıyoruz çeşitli şekillerde.

    Bizim tabi en büyük hayalimiz filmin geniş kitlelere ulaşması. Aslında film rahatsız edici bir film tabii, “hayatımda izlediğim en zor film” diye yazmıştı bir eleştirmen, benim de hayatımda yaptığım en zor filmdi. Fakat sanıyorum salondan çıkanlar bütün bu acıya rağmen bir güçlenme duygusu hissediyorlar, umut duyuyorlar… Bu açıdan da geniş kitlelere ulaşsın istiyoruz film ekibi olarak. Bu tabii ki bizim çabalarımızın yanı sıra filmin kabul edilmesi ve filmin alacağı farklı davetlerle de ilgili ama güzel bir başlangıç yaptık. Saraybosna’da açtık filmimizi orada da çok güzel yorumlar geldi, orada da izleyici çok duygusal bir şekilde karşıladı.

    Hatta şöyle bir şey oldu, bu anekdotu da sizinle paylaşabilirim; Saraybosna’da bir izleyici filmi izledikten sonra 20 yıl önce yaşadığı istismarı ve 20 yıldır sustuğu meseleyi nihayet kendisine itiraf ediyor ve polisi arıyor 20 sene sonra, filmi izledikten sonra. Bana Instagram’dan mesaj atmış ve filminiz şu anda bir hayata dokundu ve sayenizde ben ilk kez 20 yıl sonra bir ferahlama hissediyorum harekete geçtiğim için, bu mesajı da paylaşabilirsiniz başkalarına ilham olması için anonim bir şekilde, diye yazmış. Ben de paylaştım o mesajı. Bu şekilde umarım başka bireylere de umut olur onların harekete geçmesini sağlar.

    Biraz biraz festivallerde dolaşsın, impact campaign denilen özel gösterimlerle ülkemizde ve dünyada daha geniş kitlelere ulaşmayı hayal ediyoruz. Vizyona da girecek elbette, Antalya Film Forum’da Başka Sinema Ödülü’nü almıştı zaten, yani bir dağıtımcımız da var.

    Benim aslında biraz da hayalim, filmin gençlere ulaşması. Çünkü gençler için bu konuda bilinç ve farkındalığı erken yaşta kazanmak daha önemli. Çünkü çocukların yaşadığı bir şeyden bahsediyoruz, daha erken yaşlarda insan ayırt edemiyor neyin ne olduğunu o yüzden gençlere ulaşırsa ülkemizde ve dünyada beni çok mutlu edecek.

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top