Hesabım
    Eylem Kaftan "Bir Gün, 365 Saat" Filmini Beyazperde'ye Anlattı: "Hayatımda Yaptığım En Zor Filmdi"

    Yönetmen Eylem Kaftan ile Adana Altın Koza Film Festivali'nde yarışan filmi "Bir Gün, 365 Saat"i konuştuk...

    Filmde çok etkileyici bir taksi sahnesi var, Leyla’nın evini terk edip, Asya ve Reyhan’ın yanına taşındığı günde geçen. Çok güçlü bir sahneydi ve Ahmet Kaya’nın "Tezgahtar Nebahat" şarkısıyla da çok bütünleşmişti tabii. O sahnenin hikayesini dinleyebilir miyiz? Sanırım birkaç kez çekilen tek sahne filmdeki?

    Birkaç kez çekilmedi aslında, biraz uzattık o yolculuğu sadece. Tabii bana çok hikaye anlattılar günlerce, ben onları dinledim kayda aldık. Hikayenin birtakım dönüm noktaları vardı, onların yaşadıkları acılar, ailenin inkar etmesi, onların kendilerine zarar verme süreçleri, yaşadıkları bunalımlar ve sonra birbirleriyle tanışıp birbirlerine açılmaları gibi aşamaları vardı.

    O barda birbirlerine açıldıktan sonra Leyla diyor ya Asya’nın söylediği 19 yıllık kısacık hayatımda duyduğum en umut verici şeydi: "Sen bunca acıya nasıl katlandın tek başına?" ve de yalnız değilsin demesinden sonra taşınıyor. Orada da çok detay var aslında, evden öyle hemen çıkmıyor ama aynı gün çıkıyor, taksiye biniyor ve takside gerçekten “Tezgahtar Nebahat” çalıyor. Aslında annesine veda ediyor orada, o evden ayrılırken ve annesine de tabii kırgın ona destek olmadığı için. Bindiği takside de annesinin çok sevdiği ve onu temsil eden, ona annesini hatırlatan bir şarkı çalıyor olması… Çünkü şarkıda şey diyor, Ahmet Kaya’nın çok güzel bir şarkısı, “Düşünür bulmazdı hiç kimdeydi kabahat, sonunda anladı ki kendindeydi kabahat” diyor. Yani aslında çok güzel bir şekilde bir kadının, kendini kurbanlaştırmasını, öğrenilmiş çaresizliğini anlatıyor o şarkı. O yüzden de o bir sembol gibiydi. Tabii Leyla annesi gibi olmayı, Tezgahtar Nebahat olmayı seçmedi. Kendi var oluşunu yaratmayı seçti. Öyle de bir anlamı vardı…

    Kimisi de çok eleştiriyor, konu çok ağır ama bu sahne diye… Yani onların hayatları 24 saat o kadar karanlık değil, genç kızlar, gülüyorlar eğleniyorlar ve onlara da yer vermek gerekiyor gerçekten. Onlar için neşeli bir andı bir yandan çünkü birlikte bir şey başaracaklardı ve başardılar da.

    Filmde sadece kadın karakterlerin yer alması, onların çevresinden hiçbir erkeğin dâhil olmaması bilinçli bir tercih miydi?

    Hayır, aslında erkek karakterler de olsun istedik, onların çevresindeki birkaç erkek karakter vardı erkek arkadaşları vs. ama yer almak istemediler ve biz de ısrar etmedik. Ben bir eksiklik olduğunu düşünmüyorum. Aslında kendi içinde de sadece kadınlardan oluşan nadir filmlerden biri oldu.

    Mahkeme kararlarını okuyan bir erkek sesi var yalnızca, burada adaletin sesinin ya da hüküm veren sesin erkek olmasıyla amaçladığınız özel bir vurgu var mıydı?

    O da özellikle çok soruluyor ama onu da kadın olmasına da gerek yoktu. Burada bir ima yoktu ama benim arkadaşım Nuri Karadeniz yaptı seslendirmeyi. Seviyorum sesini o yüzden onu kullandım.

    Tabii seyircinin buna anlam yüklemesi kaçınılmaz…

    İşte seyirci her zaman anlam yükler, yüklemesi de güzel bir şey…

    Çok teşekkür ederim sorularımı yanıtladığınız için, son olarak bu filmin ulaştığı izleyicilere ek olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

    Bizim Instagram hesabımızı takip edebilirler, oradan süreci takip ederlerse ve filmle ilgili duylarını düşüncelerini paylaşırlarsa bizi de etiketlerlerse güzel olur. Çünkü filmimizin kulaktan kulağa yayılması duyulması, geniş kitlelere ulaşması için bu çok güzel bir destek olur.

    “Bir Gün, 365 Saat”in Instagram hesabını aşağıdaki bağlantıdan takip edebilirsiniz:

    Röportaj: Özden Sevgi Diler

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top