Hesabım
    Sinemacılık Baba Mesleği

    Lost in Translation'ın başarısı, gözleri sinemacı Coppola ailesine çevirdi!

    Amerikan sinema sektörü; gizemli, dev ve aynı zamanda çekici bir şatoyu andırıyor. Bu dünyada başarılı olmak ise göründüğü kadar kolay değil. Bol yetenekli, bol şanslı veya bol akrabalı olmanız gerekiyor. Hele akrabalarınız arasında, ağırlığı olan bir sinemacı varsa, henüz 20'li yaşların başında ilk filminizi çekebilirsiniz. Fakat kötü olursa, ikinci bir şansı bulmanız pek mümkün olmayacaktır...

    Babası, belki de Amerikan sinemasının en saygın ismi Francis Ford Coppola olan Sofia Coppola, dikkat çekici ilk filminin ardından, yeni filmi Lost In Translation ile bolca övgü topluyor. İster istemez bütün gözler de aileye döndü. Babası endüstrinin dev isimlerinden olmasına rağmen, genç yönetmenin daha küçük ve kişisel bir sinemayı tercih etmesi de ayrıca dikkat çekiyor. Anlaşılan mesleğin başarıyla devam etmesinin sebebi akraba kayırma değil; o bildiğimiz klişe tabirle, genetik.

    Ekmeğini beyazperdeden koparan Coppolalar düşündüğünüzden daha kalabalık. Bir kere en başta Virgin Suicides'ın ardından Lost in Translation'ı çekti ve film bolca övgü topladı. Tokyo'da yolları kesişen Amerika bir adamla kadının öyküsünü anlatan filmin fragmanını da, filmi merak edenlere şiddetle tavsiye ederiz. Özellikle Bill Murray'e dikkat!

    Hollywood'da Douglas, Fonda gibi soyadlarına sahip pek çok sinemacı aile var. Sinema sektöründe çalışan aile üyelerinin hepsi de aynı oranda başarılı değil doğal olarak. Coppola'larda ise bir isim yavaş yavaş yükseliyor. Sofia, soyadının gölgesinde kalmak niyetinde değil gibi gözüküyor. Ki bu karışık dünyada Coppala soyadından daha yararlı olabilecek bir şey varsa, o da yıllar sonra Coen Kardeşler'in kayıp kardeşi olduğunuzu öğrenmenizdir!

    Bağımsız sinemaya ilgisinin bir gençlik hevesi olmadığını ortaya koyan Sofia'nın etkileyici filmini, dileriz fazla gecikmeden buralarda da izleriz...

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top