Hesabım
    Festivaldeyiz! Beyazperde #ifteizledi 2017!

    Beyazperde.com yazarları ve editörleri !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali'nde izlediklerini yazıyorlar!

    Lantouri

    "Ya benimsin ya kara toprağın!"

    Kimi filmler vardır; vücudunuzda elektrik akımına sebep olurken filmden çıkıp eve gittiğinizde bile beyninizde dönmeye devam eder, aklınızı meşgul eder ve tanıdığınız birini arayıp onunla film üzerine konuşmak istersiniz. Lantouri bende uzun zamandır yaşayamadığım bu etkiyi bırakan bir yapım oldu.

    İranlı yönetmen Reza Dormishian imzalı Lantouri dünya çapında pek çok festivalden ödülle dönen bir film. Filme ismini veren Lantouri Tahran sokaklarında güpegündüz insanları soyan, çalan ve şiddete başvuran bir çetenin ismi, filmdeki 2 ana temadan biri bu. Ancak bu çete hikayenin yalnızca giriş kısmı. İlk yarım saat boyunca dinlediğimiz bu çete, tıpkı lunaparklardaki hız trenlerinde tepeye doğru çıkılan o yavaş sürüşle özdeş bir görev üstleniyor. İlk yarım saatin sonundaysa tepeden yere doğru son sürat bir yolculuk başlıyor. Hem de nefes nefese ve bir anını bile kaçırmamak için gözlerini kırpmadığınız bir yolculuk!

    Lantouri güçlü senaryosu, güçlü kurgusu, güçlü oyunculukları ve yönetmenliği ile adeta kusursuz bir film. Lantouri çetesini anlatan ilk aşamayı geçmenizin ardından karşınıza her kadının hayalindeki kadın olmayı başarmış olan Maryam çıkıyor. Tutkulu, işkolik, karizmatik ve başarılı. Ancak Maryam'ın tek bir kusuru var, insanların içindeki iyiye fazlasıyla inanması. Maryam ve Lantouri çetesinin başı arasında geçen çarpık bir ilişkiyi konu alıyor film, çete kılıfından çıktıktan sonra filmin asıl hedefini görebiliyorsunuz, bu film bir kadının gördüğü baskı, şiddet ve ötelenme hakkında. Bir kadının mal mülk olarak görüldüğü, sevgiyi ve nefreti bir eşyaya yansıtılan şekilde algılamak zorunda kaldığı bir ülkenin hikayesini anlatan filmde pek çok farklı insanın da hikayelerini dinliyor, yan rollerde onları da tanıyoruz. Oyunculuklar tamamen doğal ve olması gerektiği gibi. Navid Mohammadzadeh ve Maryam Palizban başrolleri öyle ustalıkla götürüyor ki filmin hızlı akışı bile seyirciyi yormuyor. Dormishian'ın yönetmenliğini ve senaryosunu üstlendiği filmi adeta taçlandırdığını söylemek doğru olur.

    Festivalin en güçlü ellerinden biri olan film, her yönüyle seyircisini büyülüyor ve etkisi altına alıyor. Keyifle geçen 115 dakikanın hakkını veren film, aynı zamanda !f İstanbul'un bu yılki büyük ödülünü de kucaklayan yapım oldu.

    Su BAHADIR

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top