“Dondurmam Gaymak” gibi bir filmden sonra yine benzer bir dili kullanan “Kiraz Mevsimi”nde de izleyeceğiz sizi…
Durmuş Akbulut inandığım bir yönetmendir; sağlam bir dili ve perspektifi olan, atmosferi iyi yaratan ve en önemlisi de oyuncunun yaratıcılığına da büyük saygı duyan bir yönetmendir. Oyuncunun oyununa büyük saygı duyarak ortaya çıkarır eserini. Böylesi bir yönetmen gerçekten çok az bulunuyor günümüzde. O yüzden zaten üçüncü kez çalışıyorum Durmuş Akbulut ile. Daha önce “Bekçi" ve “İsmetse Olur” adlı iki projede çalıştım kendisiyle. Bunun yanında “Kiraz Mevsimi”nin, “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” ve “Dondurmam Gaymak” gibi bir Anadolu hikayesi olması, onun sıcaklığını yansıtması da çok önemliydi. Yapımcı ve senaristimiz Ramis Tanacı da tıpkı filmdeki metin gibi sıcak, içten ve yürekli bir insan. “Kiraz Mevsimi” onun Ermenek’e ve çocukluğuna dair büyük bir hayali. Durmuş Akbulut da Ermenekli, uzun yıllar sonra tekrar Ermenek’e bir filmle dönüyor. Bu az çok onun da çocukluğunun hikayesi. Onun iç geçirip baktığı Toroslar, onun adımladığı köy yolları… Umarım Durmuş ve Ramis’in bu hayali kurmasına yardımcı olabilmişimdir.
Karakterinizden biraz söz eder misiniz? Hacı Yaşar nasıl bir karakter?
Ben Hacı Yaşar karakterini canlanıyorum filmde. Hacı Yaşar’ın, oğlu ile arasındaki çatışmanın asıl kaynağı küçük bir kiraz bahçesinden elde edilen gelirin aile için yetersiz olması. Hacı Yaşar, oğlunun kendisine kiraz bahçesinde yardım etmesini, biraz sorumluluk almasını istiyor. Ya da onun bir işe girmesini… Bunun için sürekli üsteliyor, ekonomik koşullar gereği de ister istemez boğuyor çocuğu. Kuşak farklılığı burada önemli rol oynuyor tabii. Fakat Yılmaz da sonuçta hayalleri olan bir genç, seviyor, gezmek istiyor, daha büyük şeyler başarma peşinde. Daha dışa dönük bir hayat istiyor yani. Fakat bölgede Soma’da, Zonguldak’ta olduğu gibi bir madencilik gerçeği var ve gençler işsiz, doğal olarak ekmek parası için madenin yolunu tutuyorlar.
