Hesabım
    Mark Wahlberg'ün Yeni Projesi Belli Oldu

    Mark Wahlberg'ün sıradaki filmi "Arthur the King" olacak.

    Ünlü oyuncu Mark Wahlberg "Arthur the King" filminde başrolü üstlenecek. Mikael Lindnord'un "Arthur: The Dog Who Crossed the Jungle to Find a Home" adlı biyografik romanından beyaz perdeye uyarlanacak olan film,  İsveçli bir macera yarışçısı olan Lindnord'un ve köpeği Arthur'un gerçek hayat hikayesini takip edecek.

    Film; Ekvador'da epik bir dayanıklılık yarışındayken yaralı ancak cesur bir köpekle karşılaşan Lindnord'un hikayesini anlatıyor. Lindnord ve ekibi zorlu yarışa devam ederken köpek de peşlerine takılmış ve zorlu parkurları onlarla birlikte geçmeye başlamıştı. Takım tarafından Kral Arthur efsanesi baz alınarak ismi Arthur konulan koca yürekli köpek, ormanı, çamur yataklarını ve sahilleri ekiple birlikte geçmişti. Sahilden ayrılırken de ekiple birlikte kanoya binen Arthur, 700 kilometrelik yarışın 180 kilometresini yarışçılarla birlikte tamamlamıştı. Arthur'a fazlasıyla bağlanan Lindnord yolculuk boyunca Arthur'un kararlı bir şekilde onları izlemesinden çok etkilenmiş ve onu evlat edinmeye karar vermişti. Arthur'u almak için binbir bürokratik evrakla boğuşan yarışçı sonunda Arthur'u da alarak İsveç'e dönmüştü. Arthur şimdi yeni ailesiyle birlikte İsveç'te yaşıyor.

    Tucker Tooley, Mark Canton, Courtney Solomon ve Tessa Tooley'nın yapımcılığını üstleneceği projenin senaryosunda ise Michael Brandt'in imzası olacak. Filmin yönetmen koltuğunda oturacak olan isim henüz belirsizliğini koruyor.

    Mikael Lindnord, Arthur'la tanışma hikayelerini şöyle anlatıyor; "Yarışa dördüncü günüydü, hala en az üç günümüz daha olduğunu tahmin ediyorduk. Ekibimiz ormandaki bir zirveye vardı. Burası bisikletten yürüyüşe geçeceğimiz bir alandı. Kendimizi yorgun ama iyimser hissediyorduk, çünkü yarışın liderlerinin sadece birkaç saat gerisindeydik. Afiyetle İsveç köftelerimi yerken göz ucuyla bir köpek gördüm. 'Dünyadaki bütün hastalıkları taşıyor olmalı' diye düşündüm: Oldukça derin görünen bazı yaralar sırtını örtüyordu ve oturduğum yerden kokusunu alabiliyordum. Ancak yine de ona kendi İsveç köftelerimden birkaçını verdim. Her şey böyle başladı."

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top