Deli dolu, esprili ve ekranların sevilen yüzü olan ünlü bir aktör, Antalya’daki bir film setinde, Rusya’dan oyunculuk hayalinin peşinden gelen Melanie ile tanışır. Melanie, sınırlı Türkçesi nedeniyle iletişimde zorlanır; söylediklerinin çoğunu anlayamaz ama jestlerle, bakışlarla kurulan bağ her şeyden daha fazlasını anlatır. Hayranı olduğu bu aktör, Melanie için yalnızca bir idol değil, aynı zamanda hayalini gerçekleştirebileceği bir kapıdır. Düzenli spor yapan, doğayla iç içe yaşamayı seven ve yalnız başına ıssız ormanda koşacak kadar cesur olan Melanie için doğa, nefes alabileceği tek yerdir. İkili, Cadılar Bayramı partisinde daha da yakınlaşır ve hafta sonunu birlikte geçirmek üzere Olympos’taki dağ evine doğru yola çıkar. Ancak Melanie’nin bilmediği bir şey vardır: Bu dağ evi, aktörün geçmişinde karanlık bir gölge taşımaktadır. 1991 yılında, oyuncunun babası, aynı evde çıkan bir yangın sonrası kaybolan bir kadının cinayetiyle suçlanmış ama kanıt yetersizliği nedeniyle dava kapatılmıştır. DNA bulunamamış, dosya kapanmış ama gerçek asla gömülmemiştir. Bu travmatik geçmişin yüküyle yıllardır uyku problemi yaşayan Yakup, babasının yandığı evi yıkıp yerine yenisini inşa etmiştir. Ve her şey o ıssız, sessiz dağ evinde “Lorem Ipsum Dolor” sırrıyla başlar.
3:14