En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
1 ziyaretçi
3,5
29 Temmuz 2022 tarihinde eklendi
Filmi genel itibariyle beğendim. Ama senaryo biraz vasat geldi. Adam kendisini araştıran büroya giriyor kimse fark etmiyor. Kadını oraya getiren arabaya kimse bakmıyor. Vs. gibi hadi ordan sende dedirten hayatın olağan akışına aykırı olaylar vardı. daha iyi olabilirdi ama ben yine de beğendim.
muhteşem film. yine bir Michael Mann klasiği. Johnny Depp ve Christian Bale için söyleyecek pek birşey yok. dekorlar mükemmel, müzikler mükemmel, oyunculuklar mükemmel. filmin finali gerçekten çok etkileyici. kesinlikle izlenmeli.
fılmı ızlemek yenı naip oldu kilişe bulmadım izlerken son 5 dk kala bıle bır atk olucagını dusnerek ızledm son sahnesınde yıkıldıgım bır fılmdır boyle bır son görmek ıstemezdim ama gerçekten izleyen insanı deinden etkıleyen bır sonu olmustur hala etksıındeyım johnny depp abımızın herzamankı gıbı mukemmel oyunculugu ıle taçlandırılmıs son olarak "HOŞÇAKAL SİYAH KUŞ" :(
Film büyük bunalım dönemlerini konu alıyor. John Dillinger ise o dönem halkın yaşadığı büyük sıkıntıların sorumlusunun bankalar olduğunu düşünen soyguncudur. Bu yüzden bankalara karşı bir savaş açmıştı. O halkın değil bankaların paralarını çalıyordu. Peki John Dillinger bir halk düşmanı mıydı? Aslında biyografisini baktığımızda onun Halk Düşmanı değilde Halk Kahramanı olduğunu görürüz. Zaten bu filmde John Dillinger'a sempati duymamızın sebeplerinden biride budur. Yeni kurulan FBI'ın ise güven kazanmak amaçlı John Dillinger'ı yakalama çabası vardır. Ajan Melvin Purvis’in o dönemin en ünlü suçlusu olan Pretty Boy Floyd’u yakalaması üzerine FBI'dan John Dillinger'ı yakalaması için görevlendirilir. Fakat John Dillinger ise bir kaç saniyede banka soyan ve geride iz bırakmayan bir soyguncudur. Gerçek hayattan uyarlanan filmin diyalogları eksiksiz yazılmış. Kostümler ve dekorlar o dönemi gerektiği gibi yansıtmış. Belki de bir çok kişi bu filmi izledikten sonra benim gibi John Dilinger'ın hayatını araştırmıştır. The Departed, Heat, Collateral gibi filmlerin Yönetmeni Michael Mann bana göre şaheser denilebilecek düzeyde etkileyici bir eser ortaya koymuştur. Bazı sinema sitelerinde çok eleştirildiğine şahit oldum, hak ettiği değeri göremeyen bir şah eser olduğunu düşünüyorum. Christian Bale'ın donuk ajan rolüne karşın Johnny Depp ise bu filmde muhteşem bir performans sergilemiştir. ''Elveda siyah kuş'' 10/ 9.0
Ne zamandır izlemek istiyordum bugüne kısmetmiş.Süresi uzundu ama sürükleyiciydi yani sıkılmadım.Oyunculuklar çok güçlü,30 lar gayet gerçekçi bir şekilde yansıtılmış,soygun sahneleri falan da çok olmasada iyiydi ama yani tek tek kritik yaptığınızda göze çarpan bir eksik falan yok ama sanki bişiyler eksik gibi geliyor size hani bir 10 puan verilen filmlerden vardır birde orta üstü 8 lik falan bu 2.kategoriye giriyor ama görülmeye değer mutlaka..
Süresinden dolayi izlemekten çekindigim bir filmdi fakat bugün izledim.Açikçasi ne bekledigimden iyi bir film çikti ne de bekledigimden kötü bir film çikti yani orta dereceli bir film.Afisine ve konusuna bakildigi zaman heyecanli bir soygun filmi beklenti içerisine girilebilir ama maalesef soygun sahneleri oldukça kisa ve filmin geneli için pek fazla heyecanlandirici degil,film soygundan ziyade John Dillinger'in soygunlari disindaki hayatini anlatan bir film.Filmdeki oyunculuklar gayet iyi yardimci oyuncusundan basrolüne kadar herkes gerçekçi performanslar sergilemisler ama ben filmde Christian Bale'in biraz arka planda kaldigini düsünüyorum ama zaten film John Dillinger'in hayatini anlatan bir film.Bastan sona soluksuz izleyebileceginiz bir film degil ama filmin zaman zaman heyecanlandiran ve temponun yükseldigi sahneler var.Filmin süresi bence biraz fazla olmus bi 15 dakika falan daha kisa olsaymis bence daha iyi olurmus.Bence filmin en zayif noktasi filmdeki çogu sahnede kamera kullanimi hele bazi sahneler sanki Arka Sokaklar dizisinden çikmis gibi filmde bazi sahnelerdeki kamera kullanimi resmen ikinci sinif filmlerdeki gibi gerçekten filmin benim gözümde puanini düsürdü.Filmde anlam veremedigim bazi soundtrackler de vardi bence daha etkileyici soundtrackler kullanilabilirmis.Evet belki filmi çok begenmemis olabilirim ama vaktimi iyi geçirmeme sebep oldu zaten film sirf Johnny Depp için bile izlenebilir.Filmdeki çatisma sahneleri gayet basarili ayrica filmin sonundaki sinema sahnesi de oldukça heyecanli.Son olarak ben çok begendigimi söyleyemem ama kesinlikle kötü bir film de degil,illa izlenmesi gereken bir film degil ama zaman kaybi olan bir film de degil.
Bu filme Scarface beklentisiyle gidenler ilk basta biraz hayal kirikligina ugradi(ben gibi),sonra ise bu filmin yönetmeninin sinemayi bizim yasimizdakilerden biraz daha farkli gördügünün farkina vardi.M.Mann bu filmde hemen hemen her Hollywood mafya filminde kullanilan ''bagiran,çagiran baba,kedi seven baba'' tiplemelerinden uzak durup sakin,dingin bir mafya filmine imza atmis. Her zaman sinirlerimizi zorlayan karakterler bize daha çekici gelir ve o karakterlerin oldugu filmler (Scarface,The Dark Knight v.b.) klasik olur,bu yüzden bu film asla klasik olamayacak (zaten öyle bir niyeti de yok). Sadece dingin bir film beklentisiyle gidilmeli.
Bütün yaşamı başlı başına sinema olan meşhur banka soyguncusu John Dillenger'in hayatı bir kez daha sinemaya konu ediliyor. Bryan Burrough'un Türkiye'de yayınlanmayan (Halk Düşmanları: Amerika'nın En Büyük Suç Dalgası ve FBI'ın Doğuşu) adlı kitabından uyarlandı Halk Düşmanları. 1903 ve 1934 yılları arasında yaşayan bir banka soyguncusu olan John Dillenger'ın hayatının önemli bir bölümünü sunuyor film. Aslında Dillenger'in hayatı daha öncede çekilmişti. Dillenger'in film gibi geçen ömrü birçok defa yapımcıların ilgisini çekmiş ve sinemaya aktarılmıştı. Önce, 1945 yılında Max Nosseck "Dillinger" ismiyle kamerasını çalıştırırken, 1973 yılında da John Milius'da yine aynı isimle perdeye yansıtmıştı bu meşhur soyguncuyu.
Geçtiğimiz ay vizyona giren Halk Düşmanları'nda, Dillinger'ı şimdiki teknolojiyle filmin yönetmeni Michael Mann kendine özgü anlatımıyla diğerlerinden çok daha gerçekçi bir anlatım sunuyor bize. Çekilmiş filmi bir daha çekmek, artık Hollywood'un da konu bulmakta zorlandığını göstermiyor değil hani. Zaten, son 5 yıldır Uzakdoğu'dan Çin ve Tayvan, Hongkong sinemalarından filmleri aşırıp, yeniden çeken ve bunu pazarlayan bir Hollywood var. Şimdi de Halk Düşmanları'yla çektiğini bir daha çekmesiyle konuları da bir yerde tükettiği tezini doğruluyor.
Halk Düşmanları 1920 ve 30'ların başında nam salmış bir banka soyguncusunun hem insani ilişkilerini, hem de faaliyetlerini gözler önüne seren bir film. Tipik bir suç ve ceza filmi de denilebilir. Dillenger banka soyma işini tehdit ve ekibiyle başarıyla gerçekleştiriyor ve birkaç kez de yakalanıyor, ama ne oluyorsa bir şekilde ceza evinden de kaçmayı başarıyor. Sürükleyici ve akıcı bir anlatımı olan Halk düşmanlarında çarpıcı aksiyon sahnelerinin seyirciyi o döneme götürüyor. Filmde 1930'ların çok iyi
Filmin eleştirmenlerce abartılı şekilde beğenildiğini düşünüyorum.Fazla abartılacak bir başyapıt olma durumu yok,oyuncuların performansı iyi ve inandırıcı olabilir,niyahetinde kendilerini ispatlamış alanında usta oyuncular fakat sadece oyuncuların iyi performansı bir filmi kurtarmaya yeter mi bunu sormak lazım. Kapanış sahnesi etkileyici ve başkarakterin kaderine yapılan bir gönderme var,olacakların habercisi oluyor bu durum.Ancak filmin geneli tipik Amerikan hafifliğini içinde barındırıyor,kara filmlere has sorular ve bunlra cevap arayışları yok.Böyle olunca Şangaylı Kadın ve Bir Zamanlar Amerikada gibi benzer filmlerin anlatım gücüne erişemiyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.