2. Dünya Savaşı’nın kara günlerinde, arkadaş olmaya çalışan iki çocuğun hikayesi. 8 yaşındaki Bruno ailesiyle Berlin'den ayrılır ve Polonya'da yaşamaya başlar. Babasının işi için taşındıkları bu yerde bir de arkadaş edinir. Arkadaşı tellerin arkasında kalan bir Yahudi'dir.
Bruno'nun yaşadığı yer, 1.5 milyon Yahudi'nin öldürüldüğü Auschwitz toplama ve yoketme kampının bitişiğindedir. Oğlunun tellerin ardında yaşananlarla ilgili gerçeği öğreniceğinden kaygılanan Bruno'nun annesiyse oğlunu bu ’’arkadaş’’lıktan korumaya çalışır.
John Boyne’un dünya çapında güzel eleştiriler alan aynı adlı romanından uyarlanan film, tarihin acıyla dolu anısını küçük bir çocuğun gözünden hatırlatarak, masumiyet ve insanlık dehşetini zarif bir dille beyazperdeye yansıtıyor.
TEK KELİME İLE BAŞYAPIT BU FİLMİ İZLEYİPTE ETKİSNDE KALMAYACAK BİR İNSAN BULAMASSINIZ 10 ÜZERİNDEN 10
Bir tokat gibi insanın yüzüne çarpılan gerçekler Ve soğuk duş etkisi yaratan mükemmel bir final.Tel parmaklıkların iki ayrı yüzünde iki ayrı çocuk Ve birbirinden ne kadar farklıysa aslında o kadar da eş bir hayat...Babasının korkunç bir yerden sorumlu olduğu için onun da korkunç bir insan olabileceğini ...
Devamını oku
1 ziyaretçi
4,0
2 Temmuz 2022 tarihinde eklendi
İnsanın etkileyebilen nadir filmlerden bir tanesi. Süresi nedeniyle de insanı izlerken sıkmıyor. Sonu bence daha güzel olabilirdi ama dram filmleri seviyorsanız izlemenizi tavsiye ediyorum. Nokta
butcher-2
Takipçi
41 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
5 Eylül 2010 tarihinde eklendi
filmdeki shmul (yahudi çocuk) çok sevimliydi hayran kaldım oyunculuğuna
rudeonerudeone
Takipçi
1.698 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
30 Kasım 2014 tarihinde eklendi
Filmle ilgili en büyük rahatsızlığım "yerel" oyuncular ve yerel dilin yoksunluğuydu. Aslında bu Vera Farmiga, Asa Butterfield vs. değil de, özellikle Shmuel ile ortaya çıktı. Toplama kampındaki bir Yahudi çocuğu canlandıracak en son kişi belki de inanılmaz bariz İngiliz aksanı ile kulaklarımızı, dış görünüşü (tamam çocuk belki çok alışıldık bir İngiliz değil ama kesinlikle alışıldık bir Yahudi de değil, ...
Devamını oku
TEK KELİME İLE BAŞYAPIT BU FİLMİ İZLEYİPTE ETKİSNDE KALMAYACAK BİR İNSAN BULAMASSINIZ 10 ÜZERİNDEN 10Bir tokat gibi insanın yüzüne çarpılan gerçekler Ve soğuk duş etkisi yaratan mükemmel bir final.Tel parmaklıkların iki ayrı yüzünde iki ayrı çocuk Ve birbirinden ne kadar farklıysa aslında o kadar da eş bir hayat...Babasının korkunç bir yerden sorumlu olduğu için onun da korkunç bir insan olabileceğini düşünen ama ısrarla buna inanmak istemeyen Bruno..."Bu teller haywanlar girmesin diye değil,insanlar çıkmasın diye(!)"sözleriyle yaşadığı hayatın we onu bekleyen sonun ne olduğunu bilen ama ısrarla bunu kabullenmeyen Shmuel...Filmde Shmuel'i her gördüğümde içimde birşeyler cız etti,o bakışlarındaki yorgun ifade,gülümsemesindeki çocuksu çaresizlik Ve daha birçok anlam dolu hareketi...Bugüne kadar Nazilerle ilgili birçok film izledim ama sanırım hiçbiri bu kadar sarsıcı olmadı.Belki gerçekleri iki farklı hayat yaşayan çocukların gözünden izlemek bu kadar etkiledi beni.Filmin her karesini ayrı ayrı özümsemek gerekir, çünkü hepsinde birbirinden farklı karakterlerden aslında aynı sonuca çıkan gerçekler göze çarpıyor...Uzun zamandır böylesine ağladığım Ve böylesine bir insanlık dersinin werildiği çarpıcı bir film izlememiştim.Benim için dört dörtlüktü film.Mutlaka ama mutlaka izleyin Ve izlettirin,tarihin gerçeklerini bir de bu iki çocuğun gözünden,onların duygularıyla izleyin...Nefret! Geçmişte olduğu gibi günümüzde de en büyük suçlardan biri olarak addedilmektedir. Fakat düşündünüz mü bu duygu doğuştan mı gelmektedir? Yoksa çevresel faktörlerin etkisi ile sonradan mı öğrenilmektedir? Film bize bu soruların cevaplarını tokat gibi vuruyor.Bruno, yüksek rütbeli bir Nazi generalinin oğludur. Henüz 8 yaşındadır ve onun için hayatın anlamı, çevresini keşfetmekten ve akranları ile oyun oynamaktan ibarettir. Yine kendisi gibi 8 yaşında olan Yahudi bir çocuk ile arkadaşlık kurar. Shmuel’ in Yahudi olması önemli değildir. Çünkü o nefret ile doğmamıştır. Ablası gibi nefreti de henüz öğrenmemiştir. Arkadaşının etnik kimliği ve dini ile ilgilenmemektedir. Tel örgülerin engelinde de olsa filizlenen bu arkadaşlık onları engelleyemeyecektir.Schindler’ in Listesi, Hayat Güzeldir ve Piyanist filmlerinin bir tık aşağısında olsa dahi, vermiş olduğu anlamlı mesajlar ve öğreticiliği ile adı bu filmlerle beraber anılacaktır Çizgili Pijamalı Çocuk filminin. Öncelikle süresinin biraz az olduğu düşüncesindeyim. İkinci bir husus ise, merkeze bir çocuğu koyması (ki zayıf noktamdır) ve beklemediğim bir final sahnesi ile gereğinden fazla duygu sömürüsüne gidilmesi filmin olumsuz bir özelliği olarak öne çıkıyor. Haricinde Vera Farmiga ile David Thewlis tanıdığım ve geçmiş performanslarını beğendiğim oyunculardır. Bu filmde de etkileyici oyunculukları göz doldurmuş. Nazi generali rolündeki David Thewlis’ in Yahudiler için kullandığı “Onlar insan bile değil” repliği çok vurucuydu. Dönemin, akıl hastalığına varan nefretini göstermek adına çok etkili bir replik verilmiş.Koleksiyoncuların arşivlerine mutlaka eklemesi gereken, etkili bir dönem filmi olmuş.
Yorumları göster
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.