Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Hayatta kalma meselesi etrafında bir dönüşüme sahip zombi formunu, aile dayanışması ve ölüm fikriyatıyla hesaplaşma unsurlarını da ekleyerek sunan bu özel çalışmayı bence kesinlikle kaçırmayın... ‘28 Yıl Sonra’ için Danny Boyle’un uzun süre sonra çektiği en iyi film diyebilirim.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Birgün
Yazar: Tuğçe Madayanti Şen
Elbette eleştiriler de var. İlk 30 dakika, özellikle tempo açısından kasıtlı bir yavaşlık içeriyor ve bu bazı izleyicileri zorlayabilir. Final ise serinin alışıldık “acımasız belirsizliğini” korurken, fazla soyut bulanlar da olabilir. Ama bu tercih, filmin düşünsel katmanlarını zayıflatmıyor. Aksine, yorum alanını genişletiyor ve izleyiciyi pasif tanık değil, sorgulayıcı bir tanık olmaya zorluyor. Ve yeni üçlemenin evrileceği post-apokaliptik dünyaya kapılarını sonuna kadar açıyor. Anlaşılan o ki; Boyle ve Garland, 2000’lerin öfkesini alıp, 2020’lerin yorgun ve çözülmüş dünyasına taşımış. Bu kez korkutucu olan zombiler değil; koşmaktan vazgeçmiş insanlar. Serinin damarında hâlâ o punk öfkesi akıyor. Ve bu kez sorulması gereken tek soru şu: Hayatta kaldık, peki ne kaldı elimizde?
Eleştirinin tamamı için: Birgün
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
“28 Yıl Sonra”, beklentilerin altında kalmayan; yazar Alex Garland ve yönetmen Danny Boyle adına hayal kırıklığı yaratmayan bir film. Aaron Taylor-Johnson, Jodie Comer, Ralph Fiennes ve Spike’ı canlandıran Alfie Williams dahil tüm oyuncular iyi.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Beni üzen, hatta kahreden bir şey de çocukların filmde kullanılmasıdır. Başta Spike olmak üzere bunca küçüğe böyle roller hangi zihniyetle verilmiş? Gerçi Spike, yani Alfie Williams sonuç olarak filmin en iyi oyuncusu. Hatta Ralph Fiennes’den (filmin sonlarda gözüken doktoru) bile daha etkileyici. Umarım bu uzun çekimden (film 115 dakika) o veletler fazla etkilenmemiş olsun!Evet, işte böyle… Bu tarz bir filmi sevmemiş olmam doğal değil mi? Ama eminim, kimi hayranları da olacaktır. Onlara iyi seyirler!
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Hurriyet
Hayatta kalma meselesi etrafında bir dönüşüme sahip zombi formunu, aile dayanışması ve ölüm fikriyatıyla hesaplaşma unsurlarını da ekleyerek sunan bu özel çalışmayı bence kesinlikle kaçırmayın... ‘28 Yıl Sonra’ için Danny Boyle’un uzun süre sonra çektiği en iyi film diyebilirim.
Birgün
Elbette eleştiriler de var. İlk 30 dakika, özellikle tempo açısından kasıtlı bir yavaşlık içeriyor ve bu bazı izleyicileri zorlayabilir. Final ise serinin alışıldık “acımasız belirsizliğini” korurken, fazla soyut bulanlar da olabilir. Ama bu tercih, filmin düşünsel katmanlarını zayıflatmıyor. Aksine, yorum alanını genişletiyor ve izleyiciyi pasif tanık değil, sorgulayıcı bir tanık olmaya zorluyor. Ve yeni üçlemenin evrileceği post-apokaliptik dünyaya kapılarını sonuna kadar açıyor. Anlaşılan o ki; Boyle ve Garland, 2000’lerin öfkesini alıp, 2020’lerin yorgun ve çözülmüş dünyasına taşımış. Bu kez korkutucu olan zombiler değil; koşmaktan vazgeçmiş insanlar. Serinin damarında hâlâ o punk öfkesi akıyor. Ve bu kez sorulması gereken tek soru şu: Hayatta kaldık, peki ne kaldı elimizde?
Habertürk
“28 Yıl Sonra”, beklentilerin altında kalmayan; yazar Alex Garland ve yönetmen Danny Boyle adına hayal kırıklığı yaratmayan bir film. Aaron Taylor-Johnson, Jodie Comer, Ralph Fiennes ve Spike’ı canlandıran Alfie Williams dahil tüm oyuncular iyi.
T24
Beni üzen, hatta kahreden bir şey de çocukların filmde kullanılmasıdır. Başta Spike olmak üzere bunca küçüğe böyle roller hangi zihniyetle verilmiş? Gerçi Spike, yani Alfie Williams sonuç olarak filmin en iyi oyuncusu. Hatta Ralph Fiennes’den (filmin sonlarda gözüken doktoru) bile daha etkileyici. Umarım bu uzun çekimden (film 115 dakika) o veletler fazla etkilenmemiş olsun!Evet, işte böyle… Bu tarz bir filmi sevmemiş olmam doğal değil mi? Ama eminim, kimi hayranları da olacaktır. Onlara iyi seyirler!