Hesabım
    Edepsiz Kız
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,0
    Çok Kötü
    Edepsiz Kız

    Mesajı hiçbir yere varmayan bir film...

    Yazar: Orkan Şancı

    Usta yönetmen Robert Zemeckis bir keresinde "sinema toplumları daha iyi yapmaz, bunu ancak bir insanın kalbi yapabilir" demişti. Böyle akıllı adamların sözünden çıkıp geçmişte, sinema için "toplumun aynası" benzetmesini bol kepçe kullandık. Fakat Edepsiz Kız (Dirty Girl) gibi garip örnekler ara sıra karşımıza dikilip hiç haddi olmayan, şımarıkça intikam girişimlerinde bulunabiliyor.

    Yaşadığımız dünyayı daha iyi algılamamızı sağlayan, bizi hiç değilse kendi küçük dünyamızı değiştirmemiz için adım atmaya zorlayan filmlere ne oldu peki? Neden onlardan artık yapılmıyor? Çünkü "Edepsiz Kız" zekasında filmler bile hala iş yapabiliyor. Çünkü "sinema toplumun aynasıdır" cümlesi her genelleme gibi eksik; ama her klişe kadar da doğru.

    80'ler sineması üzerine bir çok şey söylenebilir. En çok da "tek tipleştirme" meselesi üzerinde durabiliriz. Reagan dönemi Amerikası açısından popüler kültürün hemen her alanında "normal"in övülmesine yönelik örnekler vardı. İnsanlara 'böyle olmalısınız' diyen akımlardan söz ediyorum. O dönemde geçen filmlerden.

    Aslında herşey moda ile başladı. Top Gun'da Tom Cruise takana kadar kimse Ray-Ban marka, gözyaşı damlası şeklindeki gözlükleri bu kadar çekici bulmamıştı. Tıpkı Geleceğe Dönüş (Back to the Future) serisi boyunca Michael J. Fox'un giydiği Converse ayakkabılar, jean pantolon gibi. Ama iş bununla kalmadı. Hani filmler toplumun aynası ya, nasıl giyinilmesi gerektiğinin empozesi yetmedi, insanlara nasıl olmaları gerektiği de söylendi. Çocuğu için hem anne hem baba olan, iki işte birden çalışan beyaz Amerikalılar, ülkesi için kendini seve seve feda eden anti-kahramanlar. Hepsi rejimin dikte ettiği gibi: normal, değilse de olmaya çalışan, heteroseksüel, vatanını ailesini seven karakterler. Hangisini sayalım?

    Edepsiz Kız filminin hikayesi de 1987'de geçiyor. Okul müdürünün odasında Reagan'ın koca bir resmi var hatta müdürün kendisi bile Reagan'a benziyor. Okulun "yaramaz" kızı Danielle ile sınıf arkadaşı "uyumsuz/anormal" Clarke'ın hikayesi bu. Danielle önüne gelenle yatan, başına buyruk, zaten aile yapısı itibarıyla "arıza" bir tip. Clarke ise tam bir umutsuz vaka. Homoseksüelliği otoriter babası nedeniyle baskılanmış, istediği gibi davranamadığı için içine kapalı bir ergen. Üstelik psikolojik sorunlarını içine atan her ergen öyle olmalıymış gibi, yüz binlerce filmdekine benzer şekilde Clarke da obez.

    Filmimiz, "tek tipleştirme" meselesine kafasını yormaya çalışıyor. Öykü; baskıcı "okul/baba"dan kaçan iki gencin amacı çok da belli olmayan yolculuğuna evriliyor. Evrilme derken iltifat ediyorum yoksa filmin olumlu biçimde ilerlediğini söylemek imkansız.

    2010'da çekilen bu filmin ülkemizde şimdi neden vizyona girdiğini sormaya kalkmadan önce size şunu hatırlatmak isterim: Filmin geç kalmışlığı sadece 2 yıl da değil. Yıllar önce eskitilmiş bir konuyu önümüze aynı ve üstelik bozuk bir kalıpla sunmaya kalkışıyor. Hani bazen "bir filmin kötü olmaya da hakkı vardır" diyor, ama kendini "çok başarılı bir iş yapıyormuş" gibi sunmadığı sürece diye de ekliyorduk... Ama Edepsiz Kız öyle mi; burnundan hiç kıl aldırmıyor. Bu iki gence yapılan "haksızlıklar" üzerinden dönemin toplumsal yapısını eleştirmeye kalktığı yetmiyormuş gibi, inanılmaz mantık hatalarıyla dolu senaryonun finalde kendisini başarıya kavuşturacağını sanıyor. Babasının zoruyla askeri okula gitmek zorunda kalan Clarke'ın aynı papaz saçlarıyla geri dönmesinden söz edecek değilim. Mantık hatası, öykünün kendisi zaten. 80'lerin gençlik yaşantısını döküntü arabalarla fiyaka yapan gençlere indirgiyor. Çocukları için kaygılanan anne-babaları yansıtırken bile daha önce bu alana hiç eğilinmemiş kadar turist kalıyor. Filmin hemen başında "Hep yukarda olmayı severim" diyen Danielle ne ara, babasının özlemiyle yanır tutuşur hale geliyor? Gay eğilimli olarak lanse edilen Clarke neden tek bir sahnede bile bizi buna inandıramıyor? Danielle gibi kendinden başkasını düşünmeyen bir genç kız neden Clarke ile yakınlık kuruyor? Danielle'nin annesini oynayan güzeller güzeli Milla Jovovich ile onun Mormon sevgilisi olarak karşımıza çıkan usta oyuncu William H. Macy bu filmde ne arıyor?

    Danielle olarak İngiliz video-klip yönetmeni Julien Temple'ın kızı Juno Temple, bu dağınık öyküde babasını değil aslında kendini arayan şaşkın bir oyuncu gibi. Clarke'ta ise ilk kez başrol oynayan Jeremy Dozier'ın durumu gerçekten üzücü. Tüm bu tablonun sorumlusu olarak, aynı zamanda senaryoyu da yazan yönetmen Abe Sylvia'yı görebiliriz. İlk uzun metrajını çeken bu ismi zihniminizin karanlık bir dehlizine yazıyoruz!

    Edepsiz Kız ülkemizde gecikmeli olarak vizyon gören "mayıs ayı sürprizi" falan değil. Bu dikiş tutmayan sözüm ona dramatik yapısıyla o öykündüğü Küçük Gün Işığım (Little Miss Sunshine) tarzı filmlerin çok uzağında. Sizin de uzak kalmanız, film seyretme sevginizi öldürmemesi açısından gerekli gibi.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top