Hesabım
    Tiksinti
    Ortalama puan
    3,7
    46 Puanlama
    Tiksinti hakkında görüşlerin ?

    9 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    2 Eleştiri
    3
    3 Eleştiri
    2
    3 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    6 Kasım 2015 tarihinde eklendi
    Polanski'nin ilk dönem filmlerinden "Repulsion", yönetmenin seyirciyi sıkan, bozan, hapseden tarzının habercisi niteliğinde. Gencecik Deneuve, zor Carol rolünün altından başarıyla kalkıyor. Altmışların hayran olunası tarzını Londra sokaklarında iliklerimize kadar hissediyoruz. Kamera açıları ve kullanılan müzikler ile son derece stilize bir film aynı zamanda. "Repulsion" muhteşem bir isim bu film için. Tam da karşılıyor. Genç bir kadının sürüklenişini izliyoruz. Kaliteli bir psikolojik gerilim.
    theyurdal
    theyurdal

    Takipçi 550 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    2 Ekim 2022 tarihinde eklendi
    Dönemine göre güzel bir film.
    poltergeist
    poltergeist

    Takipçi 12 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    30 Haziran 2011 tarihinde eklendi
    Mükemmel bir psikolojik film ve bence Roman Polanskinin yaptığı en iyi film. Catherine Deneuve adeta oyunculuk dersi vermiş. 10/10
    nskmourinho
    nskmourinho

    Takipçi 998 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    23 Temmuz 2010 tarihinde eklendi
    Apartman üçlemesinde beğenmedim tek film olarak yer almaktadır repulsion.Ortamı sürekli sizi gerip rahatsız eder bu doğru ama yavan temposu açıkçası filme odaklanmamı engelledi.4/10
    kemerlee
    kemerlee

    Takipçi 693 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    27 Nisan 2012 tarihinde eklendi
    Usta yönetmen Polanskinin diğer eserlerine göre çok daha az bilinen bu psikolojik başyapıtında alt metinlerle, kabuslarla, düşlerle nasıl film anlatılır, resmen dersini veriyor.David Lynch ilk filmi Silgi kafayada, Abel Ferrara'nın tüm erkeklerden intikam alan Ms.45'de(filmin sonunda sister diyip geriye döndüğü sahne muazzamdır) ilham kaynağı olduğunuda unutmamak gerekir.En başta tekinsiz atmosfer inanılmaz güzel yaratılmış, her telefon ve kapı çalışında insanı huzursuz ediyor, Catherine Deneuve kusursuz oynamış öyleki sinema tarihinin en iyi 3-5 kadın performanslarından biridir(oscara aday bile olmaması büyük saçmalık) kamera açıları kusursuz kullanılmış(özellikle şiddet sahnelerini kurbanın açısından görmek muhteşemdi),Carole'lun nasıl bu hale geldiğini açıkça söylemek yada flashbacklerle anlatmak yerine, korkuları ve nefretleriyle altmetinlerde kusursuz anlatması taktire şayen çünkü bir çok yönetmen bu yola başvursada büyük çoğunluğu anlaşılmaz yada eksik parçalı yappozlar çıkartıyor ortaya.SPOİLER çatlaklara olan takıntısı, hayallerinde duvarların yıkılmasını görmesiyle, tüm erkeklere olan korkusu ve nefretini birleştirdiğimizde.Çok güvendiği Babası tarafından çocukken suistimal(rüyalarında gördüğü gibi uyurken saldırılıp tecavüze uğraması) edilmesi nedeniyle yaşadığı bu travma onu yıllar içinde sadece kadınlarla ilişki kurduğu bir dünyaya yöneltmiş(ablasıyla yaşıyor, güzellik salonunda çalışıyor) ama ablasının sevgilisinin sık sık evlerine gelmesi ve ablasını italyaya seyahate gitmesiyle kurduğu tüm güvenli dünya yıkılıyor ve deliliğe teslim oluyor Carole.Polanskinin Carole'un gözbebeğinden görüntülerle başlattığı film, aile resimindeki küçük yıkılmış carolun(babasına nefretle bakıyor resimde) gözbebeğiyle tüm teorilerimi doğrular şekilde, aklımızda hiçbir soru işareti kalmadan bitiyor bu psikolojik başyapıt.
    10/9
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.882 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    2 Kasım 2021 tarihinde eklendi
    “Repulsion”, senaryosunu da, Gérard Brach ve David Stone ile birlikte yazan Roman Polanski’nin yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…

    Prömiyeri, 19 Mayıs 1965’te Cannes Film Festivalinde yapılan ve 11 Haziran 1965 tarihinde İngiltere’de vizyona giren filmin, 7.7/10 (44.555 oy) ve 4.1/5 (19.021 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.9/10 (62 yorum) ve 91/100 (8 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, oldukça iyi bir Polanski filmi ile karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…

    Ama biz yine de, son ikisi “Rosemary's Baby” (1968) ve “Le locataire / The Tenant” (1976) olan ünlü “Apartment Trilogy / Apartman Üçlemesi”nin bu ilk filmini de, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak inceleyecek ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Bunun için de; 80 bin dolar gibi oldukça sembolik bir bütçeyle siyah – beyaz olarak çekilen ve 3.1 milyon dolarlık bir gişe hasılatı rakamına da ulaşmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, Polanski’nin film çekildiğinde henüz 22 yaşında olan Catherine Deneuve’un içinden kendi hayaller dünyasına tutsak düşmüş bebek yüzlü masum bir psikopat çıkartarak beyaz perdeye fırlattığı bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Hani gerçi Alfred Hitchcock’un, “Psycho” da (1960) içinden çıkardığı “Sapık” Norman Bates’de (Anthony Perkins), kesinlikle suratından Jason Voorheeslik yahut da Freddy Kruegerlik fışkıran bir karakter değildi…

    Hitchcock’un bu karakterini, iki film arasında tarihsel bir dönemdaşlık bulunduğu için örnek olarak verdik… Yoksa başta Stephen King ile Stanley Kubrick’in, “The Shining” (1980) filminde, Overlook Hotel’in bomboş oda ve koridorlarında kafayı sıyırdıktan sonra eli kanlı bir caniye dönüştürdükleri Jack Torrance (Jack Nicholson) olmak üzere benzeri karakter yapılarına sahip psikopatlar barındıran daha pek çok film mevcut sinema tarihinde…

    “The Shining” filmini izlemiş olanlar bilirler, Jack Torrance’da cinnet getirene kadar aslında son derece makul bir aile babasıydı…

    Ki, bu filmde de cinselliği takıntı haline getirmiş olan Carol (Catherine Deneuve), ağır ağır ilerleyen bir kişilik bozukluğu süreci içinde çevresinden ve gerçeklerden tamamen kopuyor… Öyle ki, güzellik salonunda birlikte çalıştığı manikürcü arkadaşının tavuk gibi yürüdüğünü söylediği (ve Polanski'nin selam gönderdiği) Charles Chaplin taklidine gülerken, sokakta herkesin merakla başına üşüştüğü bir trafik kazası olayının farkına dahi varmadan yanından öylece yürüyerek geçip gidebiliyor…

    Yani özetleyecek olursak, birinin tehlikeli bir psikopat olması için sinemada (ve tabii gerçek hayatta), illa da yüzünden kötülük akıyor olması gerekmiyor…

    Elbette “Repulsion”, ne Polanski’nin ne de Deneuve’un filmografilerindeki en önemli film değil… Ancak her ikisi için de akılda kalıcı bir kilometre taşı… Zira sinema çevrelerinde ikisinden de söz edildiğinde, laf dönüp dolaşıp mutlaka bu filme gelir…

    Aynen, “Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb” (1964) de Stanley Kubrick, “The Omen” (1976) de Richard Donner ve (serinin ilk filmi olan) “Star Wars” (1977) da da George Lucas ile çalışmış olan görüntü yönetmeni Gilbert Taylor’ın kariyerinde olduğu gibi…

    Umarız bu yorumumuz ile şu ana kadar bu filmi ve üçlemenin diğer filmlerini izlememiş olanlarda da bir merak uyandırmışızdır…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi yaptığımız açıklamalar sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar vereceklerin ağzının tadını kaçırmış olmamak adına “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi alışkanlık haline getirmiş olan sinemasever dostlarımıza, “Le locataire / The Tenant” (1976) filmindeki yorumumuzun bir kısmını tekrarlamış olmak pahasına, “Hollywood stüdyolarının Marvel evrenine sıkışıp kaldığı günümüzde Avrupa sinemasının Roman Polanski gibi yaşayan çınarlarının filmlerini de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmak isteriz…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer halen izlemediyseniz bu arşivlik Polanski filmine “mutlaka bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 8 Ekim 2019 günü saat 03.09’da yazılarak paylaşılmıştır...
    ece-2
    ece-2

    Takipçi 11 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    12 Ağustos 2010 tarihinde eklendi
    Apartman üçlemesinin ilk filmi repulsionu ,sırasıyla Rosemary Baby ve Tenant izler.bunların arasında en çok ilgi göreni rosmarys baby olmuştur.Repulsion depresif,karanlık atmosferi ve Carolun halüsinatif dünyasıyla birlikte gerçeklikten kopuşu iyi bir psikolojik gerilim filmi sayılabilir.Çatlayan duvarlar,çürük patatesler,filmde sık karşımıza çıkan tavşan normalde çok ürkütücü gelmiycek ayrıntılarda olsa Polanski bunları ustuca kullanarak gerilim öğesi haline getirmeyi başarmıştır.Filmin durgun bir temposu olsada aceleci olmayan sinemaseverler için keyifli olabilecek bir film,özellikle psikanlizle ilgilenenler için..
    ism-koseoglu
    ism-koseoglu

    24 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    12 Eylül 2013 tarihinde eklendi
    usta polanskinin apaartman üçlemesinin ilk filmi.diğer ikisini de mutlaka izleyin.gerilim filmi nasıl yapılır işte bu film ders nitteliğinde.abartılı ses ve görüntü efektli filmlerin yanında bence bu film gerilimin babasıdır.ayrıca deneuvenin süper oyunculuğu da cabası.polanski bu işi gerçekten çok iyi yapıyor.
    safakmystery
    safakmystery

    52 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    18 Eylül 2010 tarihinde eklendi
    çok psikolojik bir film izlerken bunaldım ama yinede kendini sonuna kadar izletti...sıkıcı bir yapım olmuş bu kadar şizofren bir film beklemiyordum 10/5
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top