Malta Şahini, sıradan bir dedektiflik bürosu çalışanlarının içine düştüğü belalı durumu konu alır. Basit ve sıradan kayıp ya da takip işleriyle günlerini geçiren Sam ve ortağı Miles, bürolarına gelen sıradan bir kayıp vakasının izini sürmeyi kabul ederler. Sevgilisinin, kardeşiyle kaçtığını söyleyen ve ikilinin bulunmasını isteyen bu yeni müşteri ilk bakışta güven vaat eder. Ancak dedektif Sam davanın içine girdikçe inanılması güç bir komployla karşı karşıya kaldığını fark edecek, kendini kurtarmak için canla başla mücadele edecektir. Usta yönetmen John Huston tarafından yönetilen Malta Şahini için hem sinema tarihinin hem de kendi türünün en başarılı yapıtlarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
izlenmesi gerekir mi?evet gerekir.beğenmemek elde mi?evet gayet de elde.gördüğüm o kadar muhteşem klasikten sonra the maltese falcon bana çok da sağlam gelmedi.onu izlemeyi bu zamana kadar ertelemiştim ve beklentim de yüksekti,ancak son dönemlerde beklentimi boşa çıkaranların başında geliyor kesinlikle.övgüye değer özellikleri de kesinlikle var.filmi az beğenmemin sebebi kesinlikle yaratmış olduğu yüksek beklentiyi ...
Devamını oku
Engin Yüksel
Takipçi
1.432 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
16 Ekim 2014 tarihinde eklendi
dönemine göre farklı konusu ve senaryosuyla izlenmeye değer 7/10
jamesbond-2
Takipçi
1.684 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
16 Haziran 2015 tarihinde eklendi
Beklediğim kadar iyi çıkmadı ama yapım yılı düşünüldüğünde haksızlık etmemek gerek diye düşünüyorum,sürükleyicilik konusunda bir takım sıkıntıları var onun dışında iyiydi
Ugur Tazegül
Takipçi
672 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
15 Aralık 2016 tarihinde eklendi
TAM BİR KİLOMETRE TAŞI 10 ÜZERİNDEN 10
Malta Şahini (1941) Bu heykel rüyaların yapıldığı maddeden yapılmış.. 1539 yılında Malta şövalyeleri, İspanya Kralı Şarlken'e övgülerini sunmak için gagasından pençelerine kadar değerli taşlarla bezenmiş altın bir şahin yolladılar.. Ancak bu eşsiz hediyeyi taşıyan kadırga yolda korsanların eline geçti.. Malta Şahini’nin kaderi ise günümüze dek bir sır olarak ...
Devamını oku
TAM BİR KİLOMETRE TAŞI 10 ÜZERİNDEN 10Malta Şahini (1941) Bu heykel rüyaların yapıldığı maddeden yapılmış.. 1539 yılında Malta şövalyeleri, İspanya Kralı Şarlken'e övgülerini sunmak için gagasından pençelerine kadar değerli taşlarla bezenmiş altın bir şahin yolladılar.. Ancak bu eşsiz hediyeyi taşıyan kadırga yolda korsanların eline geçti.. Malta Şahini’nin kaderi ise günümüze dek bir sır olarak kaldı.. Yönetmenliğini John Huston üstlenirken oyuncu kadrosunda Humphrey Bogart, Peter Lorre, Mary Astor, Gladys George ve Sydney Greenstreet gibi isimleri izleyeceksiniz.. Film Gizem-Polisiye-Suç türlerini barındırıyor.. Konusuna gelecek olursak, Sam Spade ve Miles Archer dedektiflik şirketinde çalışan iki ortaktır.. Günün birinde Miss Wonderly isminde güzel bir kadın büroya gelir ve dedektiflerden kaybolan kız kardeşini bulmaları için yardım ister.. Aynı gece gizemli bir şekilde Sam Spadenin ortağı Miles Archer öldürülür.. Sam Space ortağının öldürülmesi olayını araştırmak için hemen işe koyulur ve karşısına milyon dolarlık heykelin peşinde olan bir koleksiyoncu çıkar artık olaylar çok farklı bir konumdadır.. Bakalım milyon dolarlık şahin görünümdeki heykele ilk kim ulaşacaktır.. Yönetmen John Huston başlamak gerekirse zamanın en iyi yönetmenlerinden bir tanesi kariyerinde iki Oscar kazanmıştır.. Sierra Madre Hazineleri ve Uygunsuzlar filmlerinde sonra izlediğim üçüncü filmi Malta Şahini ile de ben tam not almayı başardı.. Ama izlediklerimden en çok etkilendiğim ise hiç kuşkusuz Sierra Madre Hazineleri yönetmen Huston bu filmde de başrolde Humphrey Bogart ile çalışmıştır.. Malta Şahini filminde de Humphrey Bogart izlemek keyifliydi adam tam anlamıyla karizma.. O da zamanın en çok aranan ünlü oyuncularından bir tanesi çoğu seyirci Casablanca filminden tanır.. Bu filmdeki ünlü dedektif karakteri ile de oyunculuğuna oyunculuk katarak zirve yaptırmış.. Film ilerlerken karışık bir senaryo gibi görünse de olaylar geliştikçe çözülüyor gerçekten hiçbir şey anlamama durumundayken filmin içinde kafa yoracaksınız.. Filmin atmosferi bakımından favori yönetmenlerinden biri olan Alfred Hitchcock filminin içindeymişim gibi hissetmeme rağmen finalini de açıkcası daha sağlam beklerdim.. Gizemini son ana kadar koruyor zaten karakterleri çözümlemeniz sürerken bir anda film bitecek yani hiç sıkılmadım son ana kadar filmden kopamayacaksınız.. Tam anlamıyla kara film işlenen cinayetler dedektifler ve kötü adamlar.. Kadroda bir diğer dikkat çeken oyuncu 1931 yapımı M filminden tanıdığım Peter Lorre gerçekten çok farklı bir oyuncu bu filmdeki oynadığı karakter bey efendilikten birden nolduysa kavgacı bir karaktere dönüşmesi çok iyi buldum böyle oyuncular bir daha zor gelir diğer oyuncularında performansını iyi buldum.. Filmde İstanbuldan bir çok kez bahsedilmiştir.. 1941 yılındaki oscar ödüllerinde En İyi Film, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında filmin adaylığı bulunmaktatır.. Ayrıca filmin almış olduğu İmdb puanı:83 ile İmdb Top 250 listesinde kendine 119. sırada yer bulmaktadır.. Polisiye filmlerin çıkış noktası olarak kabul edilen bu unutulmaz klasiği siz sinema severlere özellikle Film-Noir türünün tutkunlarına tavsiye ederim.. 8.6 Bir adamın ortağı öldürülürse, onun bir şeyler yapması gerekir.. Adam hakkında ne düşündüğünün önemi yok.. O eski ortağındır ve bir şeyler yapman gerekir..
UGUR-TAZEG?L
Bugün size kara filmlerden(film noirlerden) bahsetmek istiyorum.O zaman işe öncelikle bu kara film(film noir) dedikleri şeyin nasıl ortaya çıktığını, parmağım döndüğünce, anlatmakla başlayayım:1929 yılında amerikada başlamış olan ve büyük buhran dönemi diye adlandırılan 1940 'lı yılların başına kadar da devam eden,uzunca bir ekonomik kriz döneminin sonucunda bu durumdan hollywood sineması da payına düşeni alır ve dolayısıyla da o dönemde, yapımcılar mümkün olan en düşük maliyetlere filmleri kotarmak isterler,bu sebeble senaryo yazarlarından,yönetmenlere,oyunculardan set işçilerine kadar herkes yaşamlarını devam ettirebilmek adına,kemer sıkma politikasına ayak uydurmak zorunda kalırlar ve böylesine ümitsiz ve kimsenin önünü göremediği o karanlık dönemlerde senaryo yazarlarından,yaşadıkları dönemin bir aynası olarak karanlık,kasvetli çoğu zaman kötü sonlarla biten umutsuzluğun çürümüşlüğün kısacası her kademesiyle kokuşmuş bir sistemin tavan yaptığı film senaryoları ortaya çıkmaya başlar.İşte biz bu tarz senaryolardan çekilmiş olan ve genellikle; paronoyak,tek tabanca ve kendisini birtakım açmazları çözmek zorunda bulan,ağzından sigarası hiç eksik olmayan bir esas oğlandan, loş otel odalarından,sürekli yağan yağmurdan,femme fatalelerden(yani nam-ı diğer öldüren kadınlarlardan bahsediyorum:bu tür kadınlar,sonda genellikle esas oğlanın ölümüne sebeb olan kadın olarak bilinmekle birlikte,öldürücülükleriyle orantılı bir çekiciliğe de sahip olurlar.),bolca melankoliden,alkolden,silahtan,sisten,pustan,belirsizlikten yani karanlıktan beslenen(iki anlamda da kastediyorum.) filmlere kara film(film noir)diyoruz.
Yorumları göster
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.