Ruhlar Bölgesi
Ortalama puan
3,8
362 Puanlama

60 Kullanıcı yorumları

5
10 Eleştiri
4
11 Eleştiri
3
12 Eleştiri
2
18 Eleştiri
1
3 Eleştiri
0
6 Eleştiri
Sırala
En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
rudeonerudeone
rudeonerudeone

Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
7 Temmuz 2013 tarihinde eklendi
Filme geçmeden önce, onun hakkında yapacağım yorumu da etkileyecek olan bir durumdan bahsetmem gerekiyor. Türk insanının, ben de dahil olmak üzere, öteden beri en sevdiği, en merak ettiği, en peşinde koştuğu türlerden biridir "korku sineması". Korkmayı severiz. Hele bir de sürprizli bir final varsa, veya hikaye kendi başına gerçekten oldukça orijinal ise tadından yenmez. Bu gerçekten uzun bir konu. Diyeceğim o ki, artık şunu kabul etmemiz gerekiyor (kendimin kabul etmesi de pek kolay olmadı gerçi): Yaklaşık 120 yıllık sinema tarihinde, haydi sadece korku olarak düşünelim, yaklaşık 100 yıllık "korku sineması" tarihinde, artık işlenecek çok da farklı bir konu kalmadı! Bir kere zombiler, vampirler, kurtadamlar, canavarlar vs. sanırım çoğumuzun "korku" olarak bile saymadığı, olsa olsa "aksiyon" kategorisine giren filmler. Bir iki başarılı istisna var tabii onlar hakkında çekilen filmlerde de. Ancak şu bir gerçek ki, genellikle ruhlar ve öteki dünya ile alakalı oluyor en korkutucu filmler. E onlardan bahseden de onlarca, yüzlerce film çekildi? Korku türünü bir dram, bir gerilim, bir romantik komedi, bir aksiyon-macera türlerinden ayırmak gerekiyor. Çünkü gerçekten 2013 yılında çekilecek herhangi bir korku filminin mutlaka ve mutlaka biraz klişe olacağı gerçeği var. "Insidious"un ne kadar muhteşem olduğundan bahsetmiyorum. Yalnızca "klişeler var hep" eleştirilerine pek de katılmadığımı belirtmeye çalışıyorum. Evet klişeler bolca var. Çoğu sahnesi önceden bir sürü filmde gördüğümüz sahneler. Adeta kopyası hatta. Ne yapalım malzemeler bunlar işte. Ha ne olur, 10 yılda bir "The Others" gibi bir başyapıt çıkar ortaya, yıllarca konuşulur. Bunun dışında çekilecek olan bütün filmler bir evde geçecek, tavan arası sahnesi olacak, elektrikler gidecek ve karakterlerden biri elindeki fenerle odaları tarayacak ve birden bir şey görecek, ani ve yüksek ses kullanımı izleyenleri yerinde sıçratacak (bu da son 5-10 yılda çıktı önceden yoktu ne güzel) vs. Ve evet yine bunların çoğunda mutlaka ve mutlaka bir çocuk üzerinden gidecek hikaye. Filmin çok yerden yere vurulacak seviyede olduğunu düşünmüyorum fakat aynı zamanda gerek senaryosu, gerek oyuncuları ile vasatı da pek aşamamış. İsmi olan bir kadrosu var ancak fark yaratamıyorlar.
Ilknur K
Ilknur K

Takipçi 1.251 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
2 Eylül 2012 tarihinde eklendi
film başlarda çok iyi gidiyor. ortalarına kadar gizem ve sürükleyicilik söz konusu ancak daha sonra saçmalıklar başlıyor. sonunda ise yine heyecanlanıyor.
Turgay Buğdacıgil
Turgay Buğdacıgil

Takipçi 2.326 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
22 Aralık 2020 tarihinde eklendi
“Insidious”, “Saw” serisinin yaratıcılarından Leigh Whannell’ın senaryosunu yazarken James Wan’ın da yönetmen koltuğunda oturduğu dört filmlik serinin, ana karakterler ile işlenecek mevzusunun tanıtıldığı açılış bölümü…

Aynen bu film sayesinde, “Paranormal Activity” (2007) deki “15 koy brüt 193 kazanlık” gişe başarısının tadı damağında kalmış olan Jason Blum’ın, yeniden “korku – gerilim” kategorisine sert bir dönüş yapmış olduğu gibi…

Ki bu projenin ilk filminde de 1,5 milyon dolarlık son derece mütevazı bir bütçe ile brüt 99,5 milyon dolarlık, hiç de azımsanmayacak bir hasılat rakamına ulaşılmış…

Gerçekten de müthiş bir “yatırım öngörüsü” …

Neyse…

Bu ufak gevezeliğin ardından filmimize dönecek olursak…

Besteci Renai (Rose Byrne) ve öğretmen Josh Lambert (Patrick Wilson) çifti, oğulları Dalton (Ty Simpkins) ile Foster (Andrew Astor) ve küçük kızları Cali (Brynn Bowie – Madison Bowie) ile beraber yeni evlerine taşınmışlar…

Ama henüz tam anlamıyla da yerleşememişlerdir…

Josh işine, oğlanlar da okullarına gittikten sonra piyanosunun başına geçen Renai, Cali’nin bebek telsizinden duyulan ağlama sesi üzerine yukarıdaki odasına çıkar…

O arada kulağına başka ilginç sesler de gelmeye başlamıştır…

Bu sesin kaynağını bulmak üzere evi ve hatta (tam bir “mezbeleliği” andıran) tavan arasını “şaşkınlıkla” kolaçan eden Renai, herhangi bir şeye de rastlayamaz…

Akşam Josh’da dönmüş ve bütün aile bir araya gelmişken, “davet edercesine” kendiliğinden açılan kapıdan süzülen Dalton birden tavan arasına çıkıverir…

Çıkıverir çıkmasına da…

Ampulü yakmak için tırmanırken basamaklarından biri kırılan merdivenden düşerek birkaç sıyrıkla atlattığı “hafif” bir kaza da geçirir…

Arkasından da Dalton’ın annesi ile babasını telaşlandıran “feryat figanı” yayılır ortama…

İşin daha da kötüsü, her ne kadar “hafif” dedikse de Dalton ertesi sabah uyanamayarak, derin bir uyku komasına girer…

Hastanede çocuğu inceleyen Dr. Sercarz’da (Ruben Pla) yapılan birkaç günlük testler aracılığı ile tıbbi bir sonuca ulaşamaz…

O nedenle araştırmaya devam edilecektir…

Ve böylelikle aradan üç aylık bir süre daha geçer…

Artık Dalton’ın bakımına, Kelly (Heather Tocquigny) isimli bir yoğun bakım hemşiresi de tutularak evde devam edilmektedir…

Bütün bu olumsuzlukların yanı sıra bir gün Renai yine piyanosunun başındayken, bebek telsizinden “fısıltılar” halindeki garip konuşmalar duymaya başlar…

Dalton’ın kardeşi Foster da annesine, geceleri etrafta dolaşan Dalton’dan korktuğunu söyleyerek odalarının değiştirilmesini ister…

Bu sinir bozucu ortamda bir akşam, Josh ile Renai’de tam yatacaklarken kapıları çalınır ancak Josh gidip baktığında kimsecikler yoktur ortalıkta…

Kapıyı kilitleyerek alarmı kuran ve yeniden odasına çıkmaya hazırlanan Josh, Cali’nin odasında bir yabancıyı görmüş olan Renai’nin çığlıkları üzerine koşuşturarak fırlar…

Tabii görünürde yine herhangi biri yok…

Hadi geçti derken, bu kez de kapının alarmı öterek gecenin sessizliğini ve iyice gerilmiş olan sinirleri tamamen bozar…

Josh aşağıya yeniden indiğinde kapının açık olduğunu görerek hem kapıyı kapatır hem de alarmı susturur ve eline aldığı bir şömine maşası ile evde dolanmaya başlar…

Ne çare ki, aynı durum bir kez daha tekrarlanır…

Elbette çok daha başka olumsuzluklar da yaşanır…

Nihayetinde işin tadının iyice kaçtığını fark eden karı koca Lambertlar, yeni bir eve taşınmaya karar verirler…

Fakat değişen pek fazla bir şey de olmaz…

Renai bir ara, belki çare olur diye eski dostu Peder Liam Martin’i (John Henry Binder) devreye sokmayı düşünse de olaya Josh’ın annesi Lorraine (Barbara Hershey) bizzat el koyarak:

Oğlu ve gelinini, Specs (filmin senaristi de olan Leigh Whannell), Tucker (Angus Sampson) ve geçmişe dayanan bir dostlukları bulunan Elise Rainier (Lin Shaye) ile tanıştırır…

Başlangıçta Josh, bu ekibin yapacaklarını şarlatanlık olarak nitelendirse de filmde yepyeni gelişmeler start alır…

Nasıl mı?

O ana kadar, “haunted house – hayaletli ev” konsepti içinde kapalı tek mekânda kurgulanan film birdenbire biçim değiştirerek “doğaüstü” olayların söz konusu olduğu ilgi çeken bir korku temasına evrilecektir…

Bitirmeden ilave edeceğimiz son husus ise, “Insidious” ın sinemada esas belirleyici unsurun “para” değil “zekâ ve vizyon” olduğunu gösteren filmlerden biri olduğu biçiminde olacak…

Özellikle de sürekli olarak bütçemiz olsaydı neler neler çekerdik bahanesinin ardına sığınan “yerli” ve “milli” sinemacılarımıza yönelik bir eleştiri olarak…

Keyifli seyirler,

Son bir not:
Josh’ın ders verdiği 31. dakikada yer alan sınıftaki tahtaya dikkatlice bakacak olursanız James Wan ile Makyaj Bölümündeki Yeşim 'Shimmy' ve Leslie Borchard’ın adlarının da yazılı olduğunu görürsünüz…
kemerlee
kemerlee

Takipçi 693 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
1 Eylül 2011 tarihinde eklendi
Testerenin yaratıcısı James Wan ilk dakikasından kurduğu harika atmosferi, yavaş yavaş yükselen tekinsiz havası ve kötü ruh düzeyindeki işleyişiyle, 50. dakikaya kadar bir korku başyapıtına doğru ilerliyorduki bir anda oldukça kötü ruh çağırma sahnesiyle birlikte bir dolu saçmalıklar ve tuhaflıklar başladı, hayaletleri kapıları kapatarak engellemeler, çık içinden çık içinden diye bağırıp korkutulan ruhlar, boynuzlarını parlatan iblislere kadar görebileceğiniz her türlü abzürtlüğü kullanan, öteki boyuttaki ruhları birer zombi gibi resmeden şaşırtıcı(james wan sonunda illaha bi cinlik yapacak ya) olması gereken son fotoğraf makinesine yüklediği fazla işlevlik yüzündende etkileyici olamıyor ve sıradan bir korku filminden öteye gidemiyor niyazikki film.
Aamir Khan
Aamir Khan

Takipçi 478 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
9 Mart 2019 tarihinde eklendi
Kimisi mükemmel demiş kimisi berbat demiş bence ikisinin ortası. İzlenebilir ama çokta değişik bişey yoktu. Fakat sıkmıyorda. Genede çok bilinen bi film olduğu için izleyin bi fikriniz olsun en azından.
Ata Kalinyazgan
Ata Kalinyazgan

Takipçi 204 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
6 Ağustos 2013 tarihinde eklendi
Biraz fazla abartılmış bir korku filmi. Basit ve ucuz numaralarla korkutmaya çalışıyor ama pek başarılı olduğunu söyleyemem. Siyahlı Kadın çok daha korkutucu ve rahatsız ediciydi. Benim biraz hayal kırıklığı yaşadığım bir korku filmi. Ama yine de gerilmek isteyenler izleyebilir. İkincisini yapmaya ne gerek vardı, onu zaman gösterecek.
Ogulcan B.
Ogulcan B.

Takipçi 236 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
13 Ekim 2012 tarihinde eklendi
Filmi perşembe günü sinemada izledim.Açıkçası ben Rose Byrne’nin oyunculuğunu filmin genelinde pek beğenmedim,Patrick Wilson Rose Byrne’a göre daha iyi oynamış diyebilirim,Barbara Hershey onun oyunculuğunu izlediğim Black Swan ve The Entity filmlerinde olduğu gibi yine iyi bir oyunculuk çıkartmış,diğer oyuncular da gayet iyi oynamışlar.

Filme gelirsek benim en sevdiğim korku serilerinden biri olan Testere’nin yaratıcılarının yeni filmi de gayet başarılıydı hatta bu film yine James Wan ve Leigh Whannell ikilisinin daha önceki filmi Ölüm Sessizliği filminden daha iyi diyebilirim.Baştan şunu söyliyim bence Paranormal Activity filmini izlerken gerilenler bu filmi izlerken de geriliceklerdir örneğin ben Paranormal Activity filmini izlerken baya baya gerilmiştim bu filmde de kesinlikle gerildiğim sahneler oldu.Film genel olarak sıkıcı bir korku-gerilim filmi değil,filmde bir anda korkunç bir şey çıkacak mı çıkmayacak mı diye filmin genelini sanki diken üzerindeymiş gibi izledim yani tedirgin edici ve gerilimli bir filmdi.Filmi izlerken korkmasanız bile tedirgin bir şekilde izlersiniz açıkçası benim gerildiğim sahneler vardı.Bence Ruhlar Bölgesi filmi gayet farklı bir korku-gerilim filmi konusu olsun yönetmeni olsun filmin finali olsun gerçekten sağlam bir korku-gerilim filmi.Filmde birkaç gereksiz sahne vardı keşke o sahneler olmasaymış bence filmin gerilimli havasını o anlık biraz bozmuş.

Yönetmen James Wan her zaman ki gibi yine kaliteli bir yönetmenlik çıkartmış.Filmdeki sahnelerin arka fonlarında kullanılan müzikler baya başarılıydı gerilimli sahneleri daha da fazla gerilimli yapmış.Bence konunun astral seyahat üzerine olması gayet güzel olmuş bir korku filmi için farklı bir konu olmuş,filmde gayet iyi bağlantılar da vardı.Filmin finali kesinlikle filme yakışan bir final olmuş Leigh Whannell filmine yine şaşırtıcı bir son yazmış.Son olarak ben beğendim farklı,tedirgin edici ve gerilimli bir film,sinemada izlemenizi tavsiye ederim.Filmin finali için puanımı biraz daha fazla veriyorum.

8/10
mehmet53
mehmet53

Takipçi 126 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
2 Temmuz 2011 tarihinde eklendi
bence basarili bir korku filmiydi james wan yine döktürmüs kesinlikle izleyin derim
obscure
obscure

Takipçi 8 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
22 Ağustos 2011 tarihinde eklendi
Kankamın tavsiyesi üzerine izledim biraz önyargılıydım kabul etmeliyim ama film çok iyiymiş hatta bir sahnesinde öyle bir kaptırmışım ki kendimi (Filme mi çamfıstığına mı tartışılır) çığlık bile attım :p Biraz saçma kısımlarıda mevcut ama genel değerlendirme izlemeye değer diyebilirim.
feriste
feriste

Takipçi 4 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
4 Ağustos 2011 tarihinde eklendi
son zamanlarda izlediğim etkileyici ve farklı bir yapımdı, ben beğendim...herkesin fikri karklı olabilir...
Armağan Korkmaz
Armağan Korkmaz

2 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
1 Temmuz 2011 tarihinde eklendi
pranormal aktivity tadında olmuş. fena sayılmaz bazı yerler iyi zıplatıyor.. daha fazla gerilim bekliyordum.. evde izlenebilecek türden..
imishlili
imishlili

3 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
3 Temmuz 2011 tarihinde eklendi
Bir korku filmi hayranı olarak vasat bir film olmadığını söylemek isterim.Gitmeye değer,müzikleriyle,konusuyla gerçekten ilginç bi yeni tarz olmuş.Gitmeyenlere ve heyecan arayanlara tavsiye edilir.
Daha Fazlasını Göster
  • En son Beyazperde eleştirileri
  • En İyi Filmler
  • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler