New York'ta Beş Minare
Ortalama puan
3,1
1243 Puanlama

305 Kullanıcı yorumları

5
70 Eleştiri
4
80 Eleştiri
3
46 Eleştiri
2
60 Eleştiri
1
21 Eleştiri
0
28 Eleştiri
Sırala
En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
l-i-l-a-H
l-i-l-a-H

Takipçi 2.129 değerlendirmeler Takip Et!

5,0
10 Kasım 2010 tarihinde eklendi
Patlama efektlerinin zayıflığı ve senaryonun biraz yalpalaması, dublajların karakterlere uymaması dışında(Manisa ya maalesef dublajlı versiyon geldi), her hangi bir kusuru pek yoktu. Kendini seyrettiren bir filmdi. Sandal iyi iş çıkarmış oyunu ile. Bilginer e zaten lafım olmaz, mükemmeldi her zamanki gibi. Aslında yazsam yazarım film hakkında. Uzun zamandır ilk kez bir film hakkında yazma iştahım açıldı. Kırmızıgül e bir ön yargınız olabilir, o ön yargı ile seyrederseniz zaten keyif alamazsanız...
rudeonerudeone
rudeonerudeone

Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

2,5
4 Aralık 2010 tarihinde eklendi
ilk iki filminde gerçekten de belli ölçülerde beğenimi kazanmayı başaran kırmızıgül bu beğenimi son filmiyle neredeyse yok etti diyebilirim.inanılmaz aceleci,gereksiz,alakasız bir film.gerçi uzun süredir aklında olan bir projeymiş sanırım ama çekimler çok aceleci olmuş.şöyle söyleyebilirim ki tek olay haluk bilginer.artık şu devirde bir türk filminde bir iki tane hollywood oyuncusu (ki onlar da kariyerleri boyunca hiç üst seviyelerde gezinmemiş) oynatarak,new yorkta helikopter çekimleri yaparak,ya da bilgisayar oyunları gibi silahlı baskın sahneleri çekerek yer yerinden oynayacak,bomba patlayacak ise,türk sinemasının hali içler acısıdır.bu kadar sükseyle gelen,büyük beklentilere sahip olan bir film yapacaksın madem,birazcık altını doldur metnin de konunun da.bir çocuğun elinden çıkma gibi duruyor senaryo çoğu yerde.sadece konuşmak için konuşuyor karakterler.ne bir duygu var ne bir filme veya karakterlere ısınma var.dediğim gibi haluk bilginer tek başına hacı gümüş karakteriyle bir şeyler yapmaya çalışıyor fakat koskoca filmi kurtaramaz ki bu.kırmızıgül kendisine yazdığı fırat rolünde de,mustafa sanadala verdiği acar rolünde de sonuna kadar başarısız.özellikle o acarın tavırları nedir'gerçekten komiklik derecesinde absürd çoğu yerde.siyasi veya dini söylemlerin yine baştan sona altı boş.anlık söylemler,bir beliriyor,sonra hemen başka alakasız bir şeyler oluyor vs.kısacası ilk iki filminde beni duygulandırmayı başarmış olan,türk sineması çerçevesinde eli yüzü düzgün eserler vermiş olan kırmızıgül,beni tam anlamıyla hayal kırıklığına uğrattı.keşke çekmeseydi.ya da çok daha farklı çekseydi.aslında filmle ilgili yönetmenin özellikle bazı dini konularda tarafsız kalmaya çalışması,yani hurraaa müslümanları her türlü destekleyeyim gibi bir çabasının olmaması artı bir özellik olabilir.ne de olsa çoğu türk filminde böyle yaparlar.yani köktendinciliği eleştirmesi,bazı konularda tarafsız olması önemli sayılabilir fakat yine bu dediklerim de bomboş yer almış filmde.yönetmen new yorka falan el atmış,hollywood oyuncusu oynatmış,bunlar da artık büyütülmemesi gereken olaylar olmasına rağmen türkiye için cesaret örneği ve başarı sayılabilir.çekimlerde vs. sorun yoktu,bir batılı filmi havası yakalanmıştı kısacası.fakat o önceden yaşattığı samimi duyguları ve beğeniyi yaşatmakta eksik kaldı bu sefer.
jamesbond-2
jamesbond-2

Takipçi 1.684 değerlendirmeler Takip Et!

4,0
17 Aralık 2012 tarihinde eklendi
Bence filme haksızlık yapılıyor; tabiki herkes beğenmek zorunda değil ama bu puandan fazlasını hak ediyor kesinlikle.Özellikle haluk bilginerin oyunculuğuna şapka çıkarırım ben diğerleri tabiki onun yanında sönük kalıyorlar ,baştan sona sürükleyici,abd nin islama karşı olan önyargılı ve genelleyici bakış açısını,haksızlıkları vs çok güzel ele almış.Ben gerçekten beğendim zaten mahsun kırmızıgülün filmleri beni etkiliyor ;beyaz melek olsun diğerleri olsun bu da öyleydi.8/10
Engin Yüksel
Engin Yüksel

Takipçi 1.466 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
29 Temmuz 2012 tarihinde eklendi
ilginç bir konu ve güzel oyunculukların sergilendiği kaliteli bir yapım fakat amerikada sürekli takip altında olan birinin cep telefon görüşmelerinde dinlenmemesi gerçeklikle uyuşmuyor. bu kadar aranan birinin cep telefon görüşmelerinin incelenmemesi saçma olmuş. yine de film izlenmeye değer 7/10
Ilknur K
Ilknur K

Takipçi 1.251 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
28 Nisan 2015 tarihinde eklendi
Film iyi bir amaca hizmet etmiş gibi görünsede kendisi ile çelişen bir senaryoya ve dialoglara sahip. Evet amaç islam dininin terör ve töre gibi canilikte kullanılarak islamın karalandığını gözler önüne seriyor. Müslümanlıkta adam öldürmenin ne kadar büyük günah olduğu anlatılıyor. Ancak "şeriat" kelimesi laiklik ile bir kullanılıp, laiklik yüceltiliyor ve şeriat karalanıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demezler mi Mahsun efendi şimdi sana? Şeriat Allah'ın kanunu iken, inkarı kafirlik iken sen bu filmde şeriatı öcü gibi göstermişsin. Şeriat deyince insanlar sadece kafa kesmek anlıyor. Şeriat Allah'ın kanunu demektir. İkincisi diğer tezatlık; tamam müslüman bir erkek hristiyan bir kadınla evlenebilir buna islam izin veriyor ancak asla HACI bir baba kızını bir hristiyan ile evlendiremez. Yani müslüman bir kadını hristiyan bir erkek ile hele ki klisede evlendirmek kızını zinaya vermektir. Allah aşkına bir film yapacaksan önce islamın kurallarını iyice öğrende eline yüzüne bulaştırma!!!
Polis karakteri Mustafa Sandala yakışmış. Mahsunun ise gereksiz aşırı mimikleri onu gülünç duruma düşürmüş. Halık Bilginerin oyunculuğu da fena değil ama Şener Şen olsa başka olurdu.
JeanClaudeVanDamme
JeanClaudeVanDamme

Takipçi 1.209 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
5 Kasım 2010 tarihinde eklendi
Çok ama çok büyük bir senaryo sorunu var filmin.Bu senaryo sorunu işçilikle kısmen kapanıyor ama bir yerden sonra sarkmaya da başlıyor ve sıkıcı oluyor haliyle.Böylesi bir senaryo zafiyetine göre de süresi fazla uzun.Fragmanlarıyla birlikte ??çok şey söyleyecekmiş?? gibi yapan ama yeni hiçbir şey söylemeyen bir film ??New York'ta Beş Minare??.Sağlam bir dram beklerken ??Türk işi ekşın??la karşılaşmak da şaşırtıcı.Mahsun Kırmızıgül derdi olan filmler çekmekte daha usta.Bunu ??Beyaz Melek??te kısmen,??Güneşi Gördüm??de tamamıyla izlemiştik.Bu filmi onu belki çok fazla geriye götürmeyecek ama kariyerinde bir sıçrama yaptırmayacağı da kesin.Son beş dakikasına kadar Mahsun Kırmızıgül'ün en az izlenen filmi olacağını düşünüyordum,hatta (bütçesini bile kurtaramayabilir) dedim içimden ama özellikle Türk izleyicisinin her daim tavlandığı bir şekilde bitiyor film.Yine en az izlenen filmi olabilir ama tek başına bu final bütçeyi kurtarmaya yetecektir.
odinhan
odinhan

Takipçi 1.029 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
10 Nisan 2011 tarihinde eklendi
Senaryo gerçekten çok sığ , bazı kısımlar sırf mesaj verme kaygısı içeriyor yinede mahsun oyuncu çeşitliliği ve çekim kaliesi ile izlenebilir ve vasat üzeri bir film çıkarmış.

10/7
nskmourinho
nskmourinho

Takipçi 998 değerlendirmeler Takip Et!

1,0
25 Aralık 2010 tarihinde eklendi
Görüntü yönetmenliği olarak tek lafım yok.Çok yakın tarihte gösterime giren Av Mevsimi de beni bu yönüyle tatmin etmişti.New york ta beş minare kral çıplak lafını hatırlattı bana.Görsel efektler,gayet karizma adamlar,haldır haldır ilerleyen bir tempo ama ortada film var mı sorusuna verilecek net cevap; hayır.Senaryo olarak gayet özentisiz duran filmi diğer mahsun filmlerinin yanında çok çok başarısız buldum 2/10
Demirtas
Demirtas

Takipçi 888 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
11 Kasım 2010 tarihinde eklendi
Mahsun Kırmızıgülü tebrik ederek başlamak istiyorum yorumuma. Barındırdığı hatalara rağmen üst düzey bir film yapmış. M. Kırmızıgülün hangi şartlarda büyüdüğünü ve yetiştiğini düşünecek olursak kendisini bu denli geliştirmiş olmasına hayran olmamak elde değil. Bugün ülkemizde her türlü eğitimi almış bir kısım sinemacılardan daha sinemacı olmuş durumda. Bu yöüyle kendisini gerçekten kutluyorum. Filme gelince baştada dediğim gibi bir takım zafları var. Başarısız böülümleri var. Hepsini tek tek yazıp irdelemeğe gerek duymuyorum ama. Ben filmin bütününe bakmak istiyorum ve bütününede baktığım zaman çok güzel bir film görüyorum karşımda. Yalnız tek bir olumsuzluğa deyinmek isterim. M. Kırmızıgül bunun farkına ne zaman varır ve vazgeçer bilmiyorum ama. Evet, M. Kırmızıgül bence iyi bir sinemacı oldu, iyi bir yönetmen oldu. Bana göre dahada iyi olacaktır. Ama bana göre kendisi maalesef çok kötü bir oyuncu. Filmlerinde oynamaktan vazgeçtiği zaman bence hem yönetmenliğine daha iyi konsantre olabilecek hemde filmi oyunculuk performansı açısından dah iyi olacak. Umarım bu oyunculuk sevdasından tez zamanda vazgeçer. Filmdeki diğer oyunculuklara gelince belki biraz Mustafa Sandal sallanıyor ama Onun dışındaki tüm oyuculuklar harika. Özelliklede Haluk Bilginer. Resmen döktürmüş. Son olarak bu filmi kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.
KaliteTAKİP
KaliteTAKİP

Takipçi 892 değerlendirmeler Takip Et!

5,0
19 Kasım 2010 tarihinde eklendi
arkadaslar fılmı dun ızleme fırsatım oldu sıze sadece turklerın aksıyon ve goruntu bakımından yaptıgı en saglam fılm dıyebılırım bu turk fılmımı dıye dusundurebılıyorrr konusuda cok ıyı ama bazı eksıklerı yok degıl ozellıkle sonunda ne oldugunu tahmın edebılıyoruz ama sıddetle tavsıye edebılırım mahsun ıyı ıs cıkartmıs
ozzy-badd
ozzy-badd

Takipçi 831 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
8 Kasım 2010 tarihinde eklendi
Mahsun Kırmızıgül hakikaten mükemmel yönetmiş filmi ? görüntüler , aksiyon sahneleri vs. kaliteli ve emek olduğu belli oluyor ? Senaryo da bazı kopmalar vardı ama sanki ? mantık hataları yakalamak mümkün? bir çok şey anlatmaya çalışırken , asıl anlatmak istediği şeyde havada kalmış ? Mahsun Kırmızıgül ün oyunculuğu facia ydı ? yani oldukça amatör bi perfomans sergilemiş ? filmlerini sadece yönetmesi taraftarıyım ? oyunculuğu başkaları yapsın :) ? Haluk Bilginer ve Mustafa Sandal ın perfomansları çok iyiydi yalnız ? Filmin sonunu önceden kestirmek mümkün ancak önceden kestiriliyor olması etkileyici bitmesine engel olmamış :) ? anlaşılır ama etkileyici ? Son olarak filmi kesinlikle altyazı izleyin , dublajı çok kötü :) ? Son yılların en önemli Türk filmlerinden ? 10/7 ?
Burakrises
Burakrises

Takipçi 687 değerlendirmeler Takip Et!

4,5
9 Kasım 2010 tarihinde eklendi
heeşey iyi hoşte şu Mahsumun her filminde ustune durarak bastıra bastıra yapmaya çalıştığı acındırma yerleri filmi iğreçleştirdi adeta 10/9 verdim o yüzden. lütfen o gereksiz sahneler yerine daha aksiyon sahneleri koysaymış süper olacakmış
volkanick
volkanick

Takipçi 683 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
5 Ekim 2010 tarihinde eklendi
Vatan gazetesinin haberi:New York'ta Beş Minare'nin hikayesi karikatürist Galip Tekin'e aittir.?Unutulmaz? ve ?Sev Kardeşim? gibi birçok dizisinin senaristi Müjdan Kayserilinin açıklamaları:Galip Tekin'le yollarımız ilk kez ?Paronaya? isimli filmin senaryosunda kesişti. Galip Tekin'in bir hikayesiydi ve senaryoyu yazması için ona yardım ettim. Sinan Çetin o filmi çekmeye çok hevesliydi ama sonra vazgeçti. Bütün emeklerimiz boşa gitti diye düşünürken Galip Tekin beni aradı ve bir başka hikayesini daha Sinan Çetin'in çok beğendiğini ve mutlaka filme çekmek istediğini söyleyerek birlikte yazmayı teklif etti. Çünkü hikaye bulmak başka bir şey, senaryo yazmak çok başka bir şey. Teknik bilgi gerektirir. Bana bir öncekinde olduğu gibi yine çok komik bir ücret teklif edildi. En azından yazdığım bir senaryonun filme çekileceğini düşünerek teklifi kabul ettim. ?New York'ta Beş Minare'nin senaryosunu yazmam için bin TL aldım. Bütün maddi haklarını Plato Film'e verdiğime dair bir de kağıt imzadım.Galip Tekin bana ?Bu film çekilsin o zaman ben de sen de emeğimizin karşılığını mutlaka daha fazla alacağız? demişti. Sonra Sinan Çetin bize ofisinde bir oda hazırladı. Orada günlerce, hatta haftalarca çalıştık. Filmde oynaması için Mahsun Kırmızıgül'ün adı geçiyordu. Mustafa Sandal'ın adını hatırlamıyorum ama bir ara Şahan Gökbakar'ın adı geçti. Bu olanlar 5-6 yıl önceydi. Daha sonra Mahsun Kırmızıgül ve Sinan Çetin'in kavga ettiğini duydum. Galip Tekin'i beni arayarak ?Sinan'la Mahsun çok fena kavga etti, birbirlerine ağır sözler söylediler? dedi. Böylelikle bu senaryo filme çekilmemiş oldu.Yıllar sonra Galip Tekin'le karşılaştım ve bana ?Sinan Çetin bizim senaryoyu Mahsun'a 65 bin dolara satmış? deyince çok şaşırdım. Beni hiç kimse tanımıyor, bilmiyor ama New York'ta Beş Minare benim yazdığım senaryo. Hikaye Galip Tekin'e ait ama senaryoyu birlikte yazdık. Belki de sistemi böyle kabul etmek gerekiyor...Yani iş istiyorsanız önce emeğinizin sömürülmesine izin vereceksiniz...
Ugur Tazegül
Ugur Tazegül

Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
11 Haziran 2012 tarihinde eklendi
uğur tazegül..........................arkadaşlar film yorumuma geçmeden bazı arkadaşlar filme 4 puan falan vermiş tabiki görüşlerinize sonzuz saygım var ama 4 puan yani bi emek harcanmış jason patric gibi çocukluğumuzun kötü kahramanı terminatör filminden [dany glover] gibi büyük bir usta film kadrosuna girmiş 4 puan zombilerin düğünü [çılgın dersane ][dabbe 2][kutsal damacana 2]ve daha nice sıradan bile denemeyecek kötülükte türk filmi varken New Yorkta Beş Minare filmine 3 puan 4 puan gerçekten yazık film hakkındaki yorumum ise.............10 üzerinden net 7Kimi filmler ya da yönetmenler hakkında eleştiri yazmak, bile bile ateş hattına girmek demektir. Film hakkında yaptığınız yorumlar, daha en başında filmi aşar; tartışma taraf tutmaktan hor görüye uzanan bir skalada savrulur durur. Bu mayınlı bölge, son birkaç yıldır iki kişinin yaptığı filmler için söz konusu: Cem Yılmaz ve Mahsun Kırmızıgül. Başka alanlardan sinemaya geçiş yapmış olan bu iki popüler şahsiyetin işlerini küçümsemek her nedense adetten gelmekte, beğenmeme konusunda bir ön kabul mevcut. Hele mevzu bahis ?türkücü? kimliğinin gölgesinden kurtulamayan Mahsun Kırmızıgül olunca işler daha bir zor.Bu polemik sonuçta sinema yazarlarını da karşı karşıya getirmiş durumda. Kırmızıgül'ün yaptığı filmler bayağı bir demogoji ve buram buram popülizm koktuğu gerekçesiyle alaşağı edilirken, diğer yönden ?şimdiye kadar neredeydi? tarzı bir dışlamanın damgasını yemekte, yiyor ve yiyecek. Basına gönül koyan Kırmızıgül'ün son anda filmin gösterimini iptal etmesinin, en iyisinden bir görmezden gelme ile sonuçlanacağını tahmin etmek ise hiç de zor değil.Oysa tüm bu eleştirilerde gözden kaçırılan nokta Kırmızıgül'ün filmlerinin taşıdığı nitelikten çok, kıyaslamanın diğer ucundaki örnekler olmakta. İlk film senaryosuna Kemalettin Tuğcu edebiyatı yaptığı gerekçesi ile çarpı konulan Kırmızıgül'ün, ikinci teşebbüsü Güneşi Gördüm ile birden Yılmaz Güney ile kıyaslanmaya başlanması gerçekten de tuhaf değil mi? Bu ülke topraklarında politik sinema denilince akla ilk gelecek ismin ardından Mahsun Kırmızıgül'ün adını zikretmek, en az onun filmlerindeki zafiyetler kadar eleştiri adına bir gedik açmıyor mu? Şayet bunu yapacaksak, Jean-Luc Godard ile Ridley Scott'ı, Costa Gavras ile Rolan Emmerich'i de karşı karşıya getirmek için bir bahanemiz olur. Ancak biliriz ki, bu tarz bir yaklaşım bel altından vurmaktır. Saydığımız tüm isimler ideolojik filmler yapar, ama içlerinden yalnızca ikisi politik sinema denilen estetiğin babalarından sayılır. Kırmızıgül'ü Yılmaz Güney ile çarpıştırmak ise mağdur olacağı en başından belli olan tarafı harcamak, daha da ötesi, kıyas götürmeyecek iki farklı üslubu eşitleme gafletine düşmektir. Elmayla armutu aynı sepete koymak, eleştirel bir miyopluğa düşürecektir bizi...Bu açıklamayı yapmak elzem, öyle ki Kırmızıgül sinemasına dair yapılacak herhangi bir olumlu ya da olumsuz söz, her an sizi bir taraf olmaya itebilir. Oysa kelamımız sinema, bu nedenle de New York'ta Beş Minare'yi ?kebap kokulu bir arabeskçinin? (!) filmi gibi değil de, film yapmaya, dahası sinema sektörü adına girişimlerde bulunmaya çalışan bir heveskarın yeni denemesi olarak değerlendirmek, nahif, ancak eleştiri ahlakına daha uygun davranmak olacak. Işık etrafında dönen pervane misali, Türkiye gündemindeki en hassas meseleleri filmlerine taşıyan Kırmızıgül, bam teline dokunmayı da iyi bildiğinden kesinlikle popülist bir damara sahip. Ancak onun bu tavrı, güncel politikaya dair her daim yorum getirmiş ?hatta kimilerine göre Obama'yı bile seçtirtmiş- Hollywood'unkinden farklı değil. Sinema sektörü denilen olay, çoğunlukla bir para basma makinesi olarak hayal edilir, ancak bu sektör tam da bu tür hamleler ve manevralar sayesinde kurulur. Sevelim ya da sevmeyelim; Yeşilçam'la Hollywood'u ayıran budur: Bu ayrım, bir bakkal dükkanı ile profesyonel olarak örgütlenmiş bir holding arasındaki farkta kristalize olur.Bu anlamda Kırmızıgül'ün son filmi New York'ta Beş Minare, gerçek anlamda sektörel, sinema endüstrisinin bu ülkede gelişimi adına üslupsal bir girişim. Kırmızıgül gerçekten de Holllywod tadında ve aynı onun kabalığında bir filme imza atmayı başarmış gözükmekte. İki saat boyunca sıkılmadan izlenen, içinde güncel politikaya dair yorumlar-anıştırmalar bulunan, aksiyonla ve heyecanlı kurguyla süslenmiş bir seyirlik. Hollywood'un formüllerini iyi anlamış olan Kırmızıgül, aynı kodları kabaca ikame etmekten kaçınmamış: Aynı gizli milliyetçilik, aynı orta yolculuk, benzer bir hedef kitleyi mutlu etme derdi. Sürekli bir uzlaşı mesajı...New York'ta Beş Minare için ?Hollywood standartlarında ilk Türk filmi? deniliyorsa, inanın bu sürçü lisanın ötesinde, gerçek bir noktaya temas etmekte.Ancak bir filmin Hollywood standartlarında olması, onu iyi yapmaya yetmiyor. Mahsun Kırmızıgül bu sefer en derli toplu filmi ile izleyicisini selamlıyor, ama ne yazık ki senaryo konusundaki zafiyetlerini hala inatçı bir şekilde sürdürüyor. Bu kez filmin ritmi üzerinde daha iyi çalıştığı görülen Kırmızıgül, maalesef aynı başarıyı senaryoda gösteremiyor. Kırmızıgül şayet senaryo yazmakta ısrarlı ise, o zaman acilen ?işlevselleştirme? problemini çözmesi gerekiyor. Artık klişeleşmiş olan o ünlü deyişi (bir romanda silah varsa mutlaka patlamalı) hatırlamadığı belli oluyor. Tüm meselelere teker teker dokunma hastalığından bir türlü kurtulamayan Kırmızıgül, bu sefer icraatını islami terör örgütlerine taşıyor. Ancak en başta izlediğimiz ve gerçekten de etkileyici olduğunu kabul edeceğimiz sekanslarla, Amerika sekansları arasında herhangi bir geçişlilik ya da organik bir bağ söz konusu değil. Bu nedenle filmin içinde birbirini takip eden sahneler birbirine anlam aktarmıyor ya da bayrağı devretmiyor, tüm anlatı birbirine tutuşturulmuş çekimler bütünü olarak çıkıyor. Hele filmde yapılan ?sürpriz son? hareketi, bu eklektizmi daha da belirginleştiriyor. Kırmızıgül sinemayı bir anlam yaratma aracından çok, düşüncelerini paylaştığı bir kompozisyon gibi algılıyor.Sürpriz sondan laf açılmışken, film aslında en büyük twistini, ?cemaatle laikler? arasındaki çatışmayı görmek isteyenlere yapıyor. New York'ta Beş Minare, ne ?cemaati? deşifre etmeye yönelik bir girişim ne de herhangi bir kutupta yer almaya meyleden bir söyleme sahip. Fragmanda yer alan ?laiklik? vurgusunun filmde yer almaması, bir çok izleyiciyi şaşırtacak. Aslında Kırmızıgül boyunu aşacak büyük meselelere dokunmaktansa daha kişisel bir hikaye anlatmaya yöneliyor.ABD sekansının zayıf halka olduğu filmde, kimi yerlerin gülünç durduğunu da belirtmek gerek. FBI ajanlarına posta koyan, Türk polisinin gücünü göstererek ABD'yi fetheden bu sahnelerde Irak'ta ölen müslümanların onurlarını da kurtaran cabbar ajanlarımız Amerika'ya insanlık dersi veriliyor. Üstün körü çizilmiş FBI ajanlarının yanı sıra ?her siyah hiphop dinler? klişesini de yerine getiren film, her düştüğünde Mevlana'ya sığınıyor. Bununla birlikte en tökezleyen sahnelerde bile filmi oyuncuların kurtardığını söylemek gerek. Haluk Bilginer'in Hacı performansının yanı sıra onun sağ kolu rolündeki Danny Glover ve Hacı'nın eşini canlandıran Gina Gershon'un da nasıl iyi oyuncular olduklarını bir kez daha görüyoruz. Filmde Mustafa Sandal ve Mahsun Kırmızıgül dahil, hiçbir oyunculuk sırıtmıyor.New York'ta Beş Minare'ye politik bir söz ya da yaşadığımız keskin sürece dair akliyene yorumlar duymak için gidiyorsanız, hiç zahmet etmeyin deriz. Bunun için Takva'yı izleyin. Ama Türk üsulu bir Body of Lies görmek isterseniz, New York'ta Beş Minare'nin bunu yerine getirebilme şansı var
ilsalaron
ilsalaron

Takipçi 644 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
10 Kasım 2010 tarihinde eklendi
Bu film ne bazılarının dediği gibi çok süper ve övülecek bir film, ne de bazı kişilerinin dediği gibi çok kötü fiyasko bir film. Bana göre tam ortası vasatın biraz üzerinde ancak bir Güneşi Gördüm bir Beyaz Melek ile kıyaslanamaz bile. Filmin ilk yarısı tam bir fiyasko. Sadece çok kötü görsel efektlere dayanan 'ahı gitmiş vahı kalmış' Hollywood yıldızlarıyla (!) bir şeyler yapmaya çalışan adeta bir B tarzı Hollywood polisiyesine dönüşen bir film. Ancak, filmin ikinci yarısı bunun tam tersi sanırım Mahsun Kırmızıgül burada ağırlığını koymuş adeta bir Güneşi Gördümün yeni versiyonunu izliyorsunuz o yarı o kadar başarılı. Oyuncular (Hollywood Oyuncuları ve Mustafa Sandal Hariç-güzel ingilizcesi bile kötü oyunculuğunu kurtarmıyor) bir hayli başarılı.Zikir sahnesi çok gerçekçi. Senaryo ise tam evlere şenlik senaryoda sakın haa mantık aramayın bir müddet sonra sinirden salonu terkedersiniz. Genel olarak 6/10.
Daha Fazlasını Göster
  • En son Beyazperde eleştirileri
  • En İyi Filmler
  • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler