Filmlerden öyle pek anlamam, ama bu film hakkında Beyazperde - Murat Özer'den farklı düşüncelerim var. Filmi adeta çöplük olarak nitelendirerek haksızlık ettiğini düşünüyorum. Nasıl bir motivasyonla izlediğiniz çok belirleyici bence.
Filmin bir güldürü, bir komedi olarak sunulması aslında baştan algıyı değiştiriyor. Bu film olsa olsa trajikomedi olmuş (yerine göre drama bile denebilir). Aslında çok ciddi bir "Memleket meselesini" çok çıplak bir şekilde anlatıyor ve filmin komedi kısmı sadece filmdeki karakterlerden ibaret. Öylesine abuk, şuursuz ve aciz karakterler var ki filmde, bunlar gerçek olamaz sanıyor insan. Oysa, karakterlerin dünyayı algılama şekilleri, günlük kaygıları, cehaleti, bilmişliği, aptallığı, uyanıklığı, fakirliği ve üçkağıtçılığı tam memleketimin insanını anlatıyor. Filmin tüm karakterler gerçekten de var çevremizde. Bu gerçekçilik, izlerken beni o köye aldı götürdü ve oradaki yaşama ve sorunlara ortak etti. Bunda oyuncuların başarısı yatıyor sanırım. Herkes kendi rolünü sadelikle ama iyi oynamış. Oyuncu kadrosu gerçekten çok iyi ve belki başka bir yönetmenin elinde bu senaryo ve kadro çok daha başarılı ve eğlenceli bir film haline gelebilirdi. Ancak, filmin konusu gerçekten gülünebilecek kadar basit mi sorusunu kendimize sormamız gerekir sanırım.
Meslek hayatında, doğrunun peşinde koşmaktan yılmamış bir hoca karakteri var başrolde; Ahmet Uğurlu'ya biçilmiş kaftan gibi bir rol. Adil Hoca, emekliği yaklaşmış, yanlışa karşı mücadeleden aslında yıpranmış ve artık eğriyi doğruyu da şaşırmış bir öğretmen. Ahmet Uğurlu tüm hünerlerini sunmasa da, öğretmenin yaşadığı çaresizliği ve hayal kırıklıklarını iyi yansıtıyor performansıyla. Filmin yardımcı oyuncusu Tuna Orhan ise açıkgöz hademe tiplemesiyle bence gerçek başrolü oynuyor; hem oyunculuğu hem oynadığı karakter çok başarılı.
Bir film uzmanı değilim, ama filmin teknik altyapısının kötü olduğunu görebiliyorum, hatalar gani. Ama oyunculuk ve hikaye bunları affettiriyor bence. Adil hocanın oğlunun hikayesi de gereksiz gibi görünse de, önemli ve ironik; Adil hoca başarısızlığını temsil ediyor. Öğretmen çocuğu Deniz (Bora Akkaş), sorumsuz, tembel ve silik bir karakterdir. Filmdeki yeri gerçekten de belirsiz gibidir, ama bu çizginin bir kastı olduğunu düşünüyorum. Deniz, filmdeki bir faydalı, bir faydasız varlığıyla günümüz bir kesim gençliğini çok iyi yansıtıyor bence.
Özetle, film mesajlarını çok güçlü bir şekilde veriyor diye düşünüyorum. Hele Adil hocanın kabus sahnesi, ve hademe Haceli ile yaptığı prova çok şık bir kurgu. Filmin tek güldüğüm sahnesi aslında. Muhteşem bir sinema filmi olmasa da bence filme bir şans tanımalı ve ne anlattığına kulak vermeli. Bugüne çok uygun bir film olmuş Memleket Meselesi.