Filmin öyküsü açık deniz üzerinde faal durumda olan sondaj kulesinin petrol sızdırması ve Nisan 2010 da patlaması ile Amerikan tarihindeki en büyük petrol kaçağı haline gelmesi üzerine kurulu. O gün Deepwater Horizon ‘da çalışan ve olabilecek en korkutucu şartlara maruz kalan 126 kişilik ekibin hikayesi beyazperdeye taşınıyor. İyi eğitilmiş olan karma ekip vardiyalarını tamamlayıp kıyıda bekleyen aileleriyle bir araya gelmeyi umut ederler. Ancak bir anda hayatlarındaki en kara saati yaşamaya başlayan ekip, okyanusun ortasında durdurulamaz bir yangın ile cesurca savaşmak zorunda kalırlar. Yönetmen koltuğunda Peter Berg'in oturduğu filmin oyuncu kadrosundaMark Wahlberg, Dylan O'Brien, Kate Hudson, Kurt Russell, Gina Rodriguez, John Malkovich gibi yıldız isimler yer alıyor.
Beyazperde Eleştirisi
3,0
Ortalama
Deepwater Horizon: Büyük Felaket
Kaos, alevler ve bitmeyen heyecan
Yazar: Burçin Aygün
Nisan 2010, yer Meksika Körfezi. Özel bir petrol şirketine ait deniz üzerindeki aktif sondaj kulesi standart prosedürlerle işletilmeye devam ediliyor. Ancak çalışanların bir süredir dikkat çektiği ve yönetime ısrarla yineledikleri bazı teknik sorunlar var. Örneğine pek çok kez rastladığımız gibi yetkililer durumu umursamıyor, günlük iş akışının aksamaması için "yola devam" diyorlar. Teknik ekip ve işçilerin korkutuğu şey gerçekleşiyor ve denizin tam ortasında, hemen ulaşılması zor olan kulede büyük bir patlama yaşanıyor. Korkunç bir kaos, alevler, durmak bilmeyen petrol akıntısı. Kurtulma şansı düşük ve feci şekilde hayatını kaybetme olasılığı kesin gibi.Bu anlattıklarım alıştığımız ve hatta bıkkınlık getiren klasik Hollywood felaket filmlerinden birinin teması gibi geliyor kulaklara. İşin acı tarafı ise bu olayların tamamen gerçek oluşu. Bundan 6 sene önce gereçkleşen felakette 11 kişi
gerçek bir olayı anlatıyor olması filmi daha farklı izlememizi sağlıyor yakın dönemde günlerce dünya gündemini meşgul eden olaya farklı bir gözle bakmamızı sağlıyor 7/10
KaliteTAKİP
Takip Et!
Takipçi
873 Eleştirisini Oku
4,0
26 Nisan 2017 tarihinde eklendi
Hani teknolojik bir icat, bir yenilik gördüğümüzde "Japonlar Yapıyor Abi" deriz ya, film konusunda da kimin nerede olduğu ortada. Zaten bunu tartışan da yok sanırım. Adamlar, ülkelerinde yaşanan bu türden olayları derhal sinema filmine çekip, hayatını kaybedenleri ölümsüzleştirmiyor, başarılı olanları kahramanlaştırmıyor ayrıca açıkça suçlu olanları da ilan etmekten kaçınmıyor... İlaveten film o derece ...
Devamını oku
Ugur Tazegül
Takip Et!
Takipçi
672 Eleştirisini Oku
3,5
2 Ocak 2017 tarihinde eklendi
KAÇIRILMAMASI GEREKEN YILIN İYİ FİLMLERİNDEN
Petrol şirketleri, dünyada kalan son petrol rezervlerine ulaşabilmek adına artık açık denizlerde sondaj yapmaktadırlar. Petrol arama çalışmaları için BP tarafından kiralanan “Deepwater Horizon” isimli yüzen sondaj platformu 20 Nisan 2010 tarihinde meydana gelen patlama sonucunda 40 saat’e varan süre boyunca yanar ve bunun sonucunda 11 kişinin ölümüne, onlarca kişinin ...
Devamını oku
Borinho
Takip Et!
Takipçi
20 Eleştirisini Oku
3,5
5 Ekim 2016 tarihinde eklendi
Titanic sonunu bilip seyretmekten zevk aldığımız bir filmdir. Gemi buz dağına çarpar ve batar. Gerçek hikayeler böyledir sonunu bilir ve ona göre izlersiniz. En büyük petrol şirketlerinin birinin en büyük doğa facialarından birine sebep olmasına ve bir düzineye yakın insanın ölmesine neden olmasını ve yine elbette bir kahramanın hikayeleştirilmesini izlemek keyifliydi. Başran aşağı yarık bir yüz, mosmor bir ...
Devamını oku
2010 Nisan'ında BP’ye ait Deepwater Horizon petrol platformunun Meksika Körfezi'nde infilak etmesiyle doğa, son yılların en büyük çevre felaketlerinden birine tanık olmuştu.Deepwater Horizon, 11 işçinin hayatını kaybettiği bu küresel felaketin görünmeyen taraflarını ve hikâyesini beyazperdeye getiriyor.
Detaylar
Filmin yönetmeni Berg, “Deepwater Horizon’daki erkek ve kadınlar fazlasıyla zeki ve maharetli. Sızıntıyı önlemek için ellerinden gelen herşeyi denediler. O gün petrol kulesinde kaybettiğimiz 11 insanı ve yaralananları unutmamak çok önemli. Sızıntının çektiği dikkat orada yaşanan tüm kahramanlıkları unutturdu. Bu film o hikâyeyi anlatmak için bir şans.” dedi.
KAÇIRILMAMASI GEREKEN YILIN İYİ FİLMLERİNDEN Petrol şirketleri, dünyada kalan son petrol rezervlerine ulaşabilmek adına artık açık denizlerde sondaj yapmaktadırlar. Petrol arama çalışmaları için BP tarafından kiralanan “Deepwater Horizon” isimli yüzen sondaj platformu 20 Nisan 2010 tarihinde meydana gelen patlama sonucunda 40 saat’e varan süre boyunca yanar ve bunun sonucunda 11 kişinin ölümüne, onlarca kişinin yaralanmasına ve platform çökmesi ile birlikte milyonlarca varil petrol’un Meksika körfezinin sularına karışmasına sebep olarak büyük bir felakete yol açmıştı.2013 yapımı “Lone Survivor” ile beni baya şaşırtan Peter Berg, bu filmde tekrar yönetmen koltuğuna oturuyor. Mark Wahlberg’in tekrar hem yapımcı, hem de oyuncu olarak karşımıza çıktığı “Deepwater Horizon” filminde yönetmen bizi olayın öncesi ve sonrasında ki – ahlaki ve hukuki – yönlerine (daha çok para için insan ve çevrenin değersiz kılınması, BP’nin, TransOcean ve HalliBurton şirketlerini de suçlaması, olay sonrası yaşanılan çevre faciası, insanların dramları, BP’nin hukuki süreci, vb. ) hiç götürmeden, direk olarak yaşanılan o – cehennemi – gözlerimizin önüne seriyor. Felaket filmi klişesi – kahraman insanlar – olayını bu filmde fazla göze batmadan izliyoruz. Mark Wahlberg, baş teknisyen Mike Williams karakteri ile – aile hayatı ve olay sırasında ki işlevi – bakımından buna yakın gözükse bile değindiğimiz – cehennem – odaklı bir film olması “Deepwater Horizon” u bu klişe’den rahatlık ile kurtarabiliyor.Derin bir senaryo ile karşı karşıya değiliz. Sadece yaşanılan felakete yüklenildiği için senaryo konusunda eksikleri olan filmde, teknik bakımından ise büyük bir çoşku yaşıyoruz ve senaryo açığını büyük ölçüde kapatıyoruz. Özellikle, 2013 yapımı “Lone Survivor” da olduğu gibi burada da çok iyi – görsel efekt, ses kurgusu ve ses miksajı – çalışması görüyoruz. Yaşanılan cehennem anlarını bu sayede soluksuz bir şekilde izlediğimi ve “Deepwater Horizon” un teknik kısımlarına kesinlikle bayıldığımı söylemeliyim. Oscar’da teknik dallarda adaylıklar alamaz ise gerçekten haksızlık yapılmış olur. Bir diğer çok sevdiğim yanı ise, soundtrack çalışması oldu. Soluksuz ve üzücü şekilde izlenilen felaket sahnelerinde giren müzikler, filmin değerini daha da arttırmayı başarmış. Oyunculukların yer yer göze battığını, yer yer iyi olduğunu fakat Jimmy Harrell karakteri ile Kurt Russell’ı ayrı bir yere koyduğumu da not olarak düşüyorum.
Meet-in
film güzel olabilirde şimdi burda yapılan yorumlara bakıyorum şaşkınlık içerisindeyim,siz önce kendi ülkenizde bunun gibi binlerce felaketi hatırlayın bi zahmet 2 kelime lafını yapın.
Yorumları göster
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.