Hesabım
    Kutsal Motorlar
    Ortalama puan
    3,6
    30 Puanlama
    Kutsal Motorlar hakkında görüşlerin ?

    5 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    2 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Melis Zararsız
    Melis Zararsız

    Takipçi 8 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    14 Şubat 2013 tarihinde eklendi
    Holy Motors, absürd, fantastik ve deneysel bir dünya yaratıp toplumsal eleştirilerini sıralarken hayatla dalga geçmeyi ihmal etmeyen bir film.
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    2 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    10 ÜZERİNDEN 10 100 ÜZERİNDEN 100 ÖLMEDEN ÖNCE İZLENECEK NADİR FİLMLERDEN

    Sıradışı Fransız yönetmen Leos Carax’ın 13 yıllık aradan sonra çektiği, Cannes Film Festivali’nde çok konuşulan fakat ödülsüz dönen son filmi “Holy Motors”, sadece son 10 yılın, 50 yılın değil sinema tarihinin en özel işlerinden biri. Milyonda bir gelecek “sinefil” bir “sanat eseri”. Carax, “gizem”, “drama”, “bilimkurgu”, “müzikal”, “gerilim”, “kara mizah”, “fantazya” gibi geleneksel “tür filmi” kalıplarını kendine has neon ışıklarıyla bezeli deneysel atmosferinde aykırı bir şekilde işleyerek filmi sinemasal bir şölene dönüştürüyor.

    Bir limuzinin içerisinde Mr. Oscar (Denis Lavant) adında biriyle tanışıyoruz öncelikle. Mr. Oscar’ın, bir gün içerisinde gerçekleştirmesi gereken 9 görevi var. Bu görevler kendisine şoförü Celine (Edith Scob) tarafından söylenmekte. Mr. Oscar’ın gün içerisinde yorucu bu 9 görevi gerçekleştirmek için, 9 farklı insan kılığına bürünmesi gerekiyor. Gireceği kılıklar için gerekli olan tüm makyaj malzemeleri ise limuzinin içerisinde mevcut. Böylelikle Mr. Oscar, “dilenci kadın”, “canavar”, “aile babası”, “CGI modeli”, “suikastçi”, “ölüm döşeğinde bir ihtiyar”, “bankacı”, “katil,” “aşık” gibi farklı silüetlere bürüneceği 9 farklı “sürrealist yaşam” içerisinde bir yolculuğa çıkar.

    Holy Motors, Leos Carax’ın sadece sinema tarihindeki filmlere değil, kendi filmografisindeki filmlere de bolca gönderme yaptığı bir film. Özellikle 9 karakterden birinin Carax’ın, Michel Gondry ve Joon-ho Bong ile beraber kotardığı “Tokyo!” (2008) filmindeki “Merde” karakterinin aynısı olması izleyicinin Carax filmografisine de hakim olmasını gerektiriyor. Leos Carax’ın yer aldığı açılış sekansı ise sinema tarihine geçecek cinsten. Başlangıçta bir çocuk kadar zararsız olan Hollywood’un “sinemanın dijitalleşmesi”yle beraber hakikat duygusunu ele geçiren bir canavara dönüşmesini metaforik olarak çok güçlü bir sekansla anlatıyor Carax. Bu bağlamda Lavant’ın büründüğü “CGI modeli” karakterinin dans bölümü ise yine filmin sahteleşen Hollywood’a eleştiri oklarını yönelttiği güçlü sinemasal anlardan. Şimdiden dillere peleşenk olan “akordiyon sahnesi”nin ise defalarca kez izleneceği ve dinleneceği aşikar.

    “Hollywood eleştirisi” ve “kapitalizm eleştirisi” bağlamında filmde bolca bulunan “limuzinler”in, David Cronenberg’in “Cosmopolis” (2012)’ iyle bir bağ kurulmasına da olanak sağlıyor. Hatta Holy Motors’un oldukça sürrealist ve vurucu final sahnesini, Cosmopolis’in bir nevi devamı olarak okuma yapmak da mümkün. Filmi ayrıca konusal bazda Giorgos Lanthimos’un “Alpeis” (2011) iyle ilişkilendirmek de mümkün. Alpeis’de ölen insanların yerine belirli bir ücret karşılığında “yedek” olarak geçip “onlarmış” gibi davranarak “sahte yaşam” sürdüren bir şirketin yerini, Holy Motors’da yine belirli bir ücret karşılığında! “sahte yaşam” kılıklarına girip “şirket” tarafından kendisine verilen görevleri yerine getiren tek bir adam alıyor.

    Toplamda 11 farklı kılığa bürünüp hepsini nev-i şahsına münhasır kompozisyonuyla inanılmaz bir şekilde canlandıran Denis Lavant’ın performansına ise şapka çıkarmak gerek. The Master (2012) daki Joaquin Phoenix’in performansıyla beraber yılın en iyi performansı olduğuna şüphe yok. Lavant, canlandırdığı her karaktere farklı beden dilleri ve mimiklerle hayat vererek hayatının en zor işini çıkarıyor diyebiliriz. Eva Mendes ve Kylie Minogue’un “Bir Leos Carax Filmi”nde yer alacağı duyulduğunda oluşan şok etkisine ise Carax, yanlış gibi görünen kişileri bile doğru projede nasıl kullanacağını bildiği başarılı “oyuncu yönetimiyle” karşılık veriyor.

    Holy Motors, yıllar boyu beklediğimiz ama hayalini bile kuramayacağımız biçimde sürrealist, estetik ve sinefil bir şaheser. Leos Carax’ın sinemaya bir armağanı. Her bir sekansı sinema tarihine altın harflerle kazınacak, ileride sinema derslerinde tek tek izlettirilecek, sinefiller tarafından başucu eseri olacak kusursuz bir başyapıt.

    10/10
    Ata Kalinyazgan
    Ata Kalinyazgan

    Takipçi 204 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    9 Şubat 2014 tarihinde eklendi
    Anlaması zor, anlatması daha da zor...

    Öncelikle, film aklımda yüzlerce soru bıraktığı ve kafamı bayağı yorduğu için eleştirimin yüzeysel olacağını ve bu yazıda sorularınıza yeterli sayıda cevap bulamayacağınızı belirtiyim.

    Amerika'da 2012'nin Eylül ayında vizyona giren film, 11 ay sonra ülkemizde vizyona giriyor. Fransız Alman ortaklığı bu filmin yönetmen koltuğunda ise adını daha önce hiç duymadığım bir isim var. Leos Carax'ın, okuduklarıma göre ikinci uzun metraj filmiymiş. Avrupa Birliğinin desteklediği bu filmin niyeti günümüzdeki filmler gibi para kazanmak değil, tam tersi önemli bir şeyler anlatmak. Zaten filmin Türkiye'de sadece İstanbul'un belirli sinemalarında gösterildiğini öğrenince de bunu anlamak hiç zor olmuyor.

    Şu günlerde, para kazanmaya odaklı, gürültülü aksiyon sekansları ile kafa şişiren, klişe ve bayat filmler ağırlıklı olarak sunulurken Holy Motors gibi kapalı, derin, yaratıcı ve kafa yoran bir sanat filmini izleyince "ne bu şimdi?" gibi bir soruyla karşılaşmanız normal. Film bitince hiç bir şey anlamadığımı ama filmin çok şey anlatmak istediğini gördüm.

    Leos Carax'ın filminde dolaylı yoldan eleştirdiği o kadar çok şey var ki, bunların hepsini tek seferde anlamanız çok zor, hatta imkansız. Filmin başında gizemli bir odada uyanan Monsieur Oscar (Denis Lavant) duvarda açtığı bir kapı aracılığıyla tüm seyircilerin uyuya kaldığı bir sinema salonuna çıkıyor. Burada Carax, monoton ve sıkıcı bir günün kapılarını açmanın bizim elimizde olduğunu söyleyerek bir mesaj vermek istiyor.

    Film boyunca, Oscar'ı dilenciden katile 10 farklı role bürünmüş bir şekilde izliyoruz. Kendini sinemaya adamış Oscar'ın, Randevu olarak adlandırdığı film çekimlerine yetişirken akşam yemeğine bile vakti olmadığını görüyoruz. Carax bu şekilde film yıldızı olmanın nasıl bir şey olduğunu anlatarak, sinema dünyasını bize tüm güzellikleri ve zorluklarıyla sunuyor. Biraz çirkin bir oyuncu olan ve rolüne fazlasıyla yakışan Denis Lavant'ın da etkileyici bir performans sergilediğini de gözden kaçırmamak lazım.

    Filmi anlamanız için defalarca izlemeniz gerekebilir. Benim burada yazıyla yapabileceğim tek şey ipucu vermek olur. Örneğin, son sahnede limuzinlerin konuştuğu ve Oscar'ın son randevusunda, ailesi maymun olarak resmedildiği sahnede "bu yönetmen aklını kaçırmış, tırlatmış" diye düşünmeniz çok doğal ve normal. Oscar'ın ailesi niye maymun olarak gösteriliyor ben de anlamadım, herhalde ilk insanlara bir gönderme yapılıyor. Fakat okuduklarım sayesinde limuzinlerin neden konuşturulduğunu anlamış oldum. Carax, limuzinleri kutsal motorlar olarak düşünüyor ve bu kutsal motorları da insan beyni olarak gösteriyor.

    Türü tam olarak anlaşılmayan ama benim, güzel müziklerle harmanlanmış fantastik bir dram olarak gördüğüm, alışılmışın çok dışında, sabrınızı zorlayan bir başyapıt veya bir zırvalık olarak adlandıracağınız bir film. Kimisi ilk 30dk'dan sonra sıkılır, kimisi sonuna kadar hayranlıkla ve merakla izler, o sizin sinema zevkinize kalmış.

    Film, baştan sona edebiyat yaparak metaforlar ile seyirciye önemli şeyler anlatmak isteyen ve her seyircinin kendisinin anlamasını bekleyen, günümüze göre sıra dışı ve çok zor bir film. Kolay kolay unutulmayacak, en az birkaç kez izleyip hakkında okuyunca anlayabileceğiniz, aklınızın bir köşesinde daima bazı sorular bırakacak, izlediğim en acayip ve en yorucu filmlerden biri aynı zamanda... Şimdi sizi cevap arayan, karmaşık sorularınızla baş başa bırakarak kendi kafamda takılıp kalan soruların cevaplarını aramaya devam ediyorum.
    Ogulcan B.
    Ogulcan B.

    Takipçi 236 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    2 Ağustos 2013 tarihinde eklendi
    Fazlasıyla garip,sıradaşı ve farklı bir izledikten sonra açık söylemek gerekirse pek bir şey anlamadığımı söyleyebilirim ancak ertesi gün hem ekşi sözlüğe baktığım hem de filmin bazı sahnelerine tekrar baktığım zaman film hakkında bazı çıkarımlarım izlemeden önce sakın sürükleyici veya dibine kadar dramatik bir film beklemeyin çünkü bu film sinemanın hiçbir türüne veya kalıbına sığabilecek bir film değil yani hangi türün filmi ben tam karar veremiyorum gerçekten çok garip bir yapı baştan sona bir oyuncunun farklı farklı -hatırladığım kadarıyla- dokuz tane karakteri canlandırmasını bize izletiyor tabi film bu kadar basit değil alt metinler var ve bu alt metinleri anlayabilmek için filmi birkaç defa izlemek gerekebilir ama benim anladığım ve film hakkında okduduklarım kadarıyla film; gerçek hayattaki insanların hep farklı farklı insanlara bürünmesini anlatıyor olabilir yani hiçbirimiz asla tek bir insan modelinde değiliz ki hepimiz zaman zaman kendi çıkarlarımız için başka davranıyoruz film bunu eleştiriyor olabilir ayrıca film biraz The Truman Show tadında onu da söylemeliyim anladığım kadarıyla bu farklı karakterleri canlandıran başrol oyuncumuz başka kişiler tarafından kameralarla izleniyor veya ben böyle anladım bu film hakkında gerçekten tam olarak emin olabildiğim bir şey yok bence en sağlam sahnesi mezarlık sahnesi filmi izlerseniz "deli karakterin" kısmı bence filmin en güzel olarak anlaması oldukça zor,farklı,garip,sıradışı bir film ben beğendimi söyleyebilirim,gerçekten dibine kadar farklı ve sanatsal bir film izlemek isteyenlere tavsiye ederim.

    7/10
    Alp Turgut
    Alp Turgut

    Takipçi 39 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    31 Temmuz 2013 tarihinde eklendi
    Yılın en yoruma açık filmi olmasının yanında yılın en iyi filmlerinden biri olan "Holy Motors" (Kutsal Motorlar), zengin bir iş adamının günlük yaşantısını harika bir şekilde tasarlanmış metaforlarla anlatan muhteşem bir film. Kapalı bir kutuyu andıran alt metniyle herkese hitap etmeyeceğini düşündüğüm filmin en güzel icadı ise kutsal motor metaforu. Ayrıca, estetik sahneleriyle görsel açıdan seyirciye enfes bir deneyim sunan filmde Denis Lavant ise takdir edilesi bir performans sergiliyor. Leos Carax'ın zekasını gözler önüne seren ve gözünüzü bir an bile kırpmadan izleyeceğiniz bu sürrealist film, kesinlikle 2012'nin en özel filmlerinden.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top