Hesabım
    Seçilmiş
    Ortalama puan
    3,5
    51 Puanlama
    Seçilmiş hakkında görüşlerin ?

    7 Kullanıcı yorumları

    5
    4 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 301 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    9 Ekim 2014 tarihinde eklendi
    Bir dünya düşünün. Bu dünyada her sabah duygularınızı yok edip sizi daha bir robotlaştıran bir iğne yapılıyor. Her şey kurallara göre yapılıyor ve kuralların dışına çıkan kimse yok. Hiç kimse öfkelenmiyor, her zaman mutlu. Hiç kötü söz söylemek hatta aşık olma kavramını bilen kimse yok. Tüm bu şeyleri, nasıl bir birey olacağınızı yaşlılar konseyi belirliyor. İnsanlar 9 yaşına bastığında bir taşıma aracı, yaşları ilerledikten sonra yani 18 yaşına basılınca herkes çocukluk arkadaşlarından kopup topluma yararlı olmak için görevler veriliyor. Görevleri veren kişi yaşlılar konseyinin başındaki Elder'dır. (Meryl Streep) Bu sırada Jonas (Brenton Thwaites) diye bir çocuk hep arkadaşları ile vakit geçirip etrafındakileri hiç sorgulamayan birisidir.(tüm herkes gibi) Bu seçilme anında Jonas'a bu yerin en önemli görevi olan "Anı aktarma" adlı görevi verirler. Jonas'a bu görevde yardımcı olacak kişi ise Bilge (Jeff Bridges), nam-ı diğer The Giver'dır.

    The Giver, Açlık Oyunları veya Uyumsuz gibi gençlere uyarlanan bir kitap serisi olsa da filmin türü tam teenage gibi değil de, başkalarının da zevkine uyarmış gibi gözüküyor. Ayrıca filmin konusu biraz bilindik gibi gelse de bu konu ilk önce bu filme ait. Yani bu filmin kitabı 1937'de yazılmış ve beyazperdeye Açlık Oyunları tarzı filmlerden sonra uyarlanmış. O yüzden kafanız karışmasın.

    Filmin kendisinin aksiyon ile bir derdi yok, daha çok romantik, macera ve gizem gibi türlerle yakından ilgileniyor. Bu türler de bu filme uyumlu olmuş. Uyumlu olmasının daha çok filmdeki oyuncularla büyük bir ilgisi var. Eski ve yeni tanıdığımız oyuncular, bu filmde iyi bir performans sergilermiş. Özellikle başrol Brenton Thwaites ve Jeff Bridges'in uyumu rahatlıkla gözüküyor. Bu arada filmin siyah renkten, Jonas'ın gerçekleri görmesi ile birlikte renkliye dönüşmesi güzel olmuş.

    Eleştiriyi kısa keseyim, bu film türünün sevenlerini ve sevmeyenlerini tatmin edecek nitelikte. 90 dakikalık süresi de tam yerinde olmuş, seyirciyi hiç de sıkmıyor. Bu haftanın öne çıkan filmlerinden. İzlemenizi tavsiye ederim. 3.5/5
    Kemal Y.
    Kemal Y.

    Takipçi 1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    20 Eylül 2014 tarihinde eklendi
    Filmi bugün izledim. Benim gibi önce kitabını okuyanlar filmi çok beğenecek. Açıkçası "sinemada izlemeye" zamanınız varken bence siz de önce kitabı okuyun derim. Okumadan giderseniz bir şey kaybetmezsiniz ama en azından heyecanınız olur acaba kitaptaki sahneleri ve karakterleri nasıl yansıttılar diye.

    Ara sahneler ile kitabın duygusu filme çok güzel aktarılmış. Bu sıralar son filmlerde bu ara sahneler popüler oldu. Son örneğini Lucy'de görmüştüm. Bu filmde de görmek gayet güzel oldu.

    Filmle ilgili bir eleştirim yok. Her açıdan beğendim. Sadece tek bir konuda kitaptan farklılığı olduğu kanaatindeyim. Yanlış da hatırlıyor olabilirim. Kitabı tekrar okumayı düşünüyorum.

    Taylor Swift beni şaşırtan isim oldu, bu filmde oynadığını bilmiyordum. Çok fazla rolü yok ama oyunculuk konusunda diğer filmlerindeki gibi güzel işler yapacağı ortada. Jeff Bridges Oscar'ının hakkını veriyor. Başroldeki Jonas, Fiona ve Asher ise filmin ağırlığını başarıyla kaldırmışlar.

    Umarım Giver serisinin diğer kitaplarının da filmi çıkar. Heyecanla bekliyoruz.

    Okuduğunuz için teşekkürler.
    A.Soner C.
    A.Soner C.

    Takipçi 1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    27 Eylül 2014 tarihinde eklendi
    harika bir film , direk ilk 10 filmim arasına girdi,bundan daha güzel ifade edilemezdi bazı şeyler...
    Ersoy Korkmaz
    Ersoy Korkmaz

    6 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    15 Ekim 2014 tarihinde eklendi
    2002 Equilibrium (isyan ) filmini andıran ama aksiyonundan bi okadar uzak bir film. Daha iyi olabilirdi. can sıkıntısını gidermek için izlenicek bir film okadar...
    ASIAGO
    ASIAGO

    1 değerlendirme Takip Et!

    3,5
    8 Ekim 2014 tarihinde eklendi
    The Giver, ülkemizdeki adıyla “Seçilmiş”, 1993’te Lois Lowry tarafından yazılıp Avustralya, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 10 milyondan fazla satmış bir çocuk kitabı uyarlaması. Aynı zamanda filmin prodüktörü de olan Jeff Bridges, kitabın film haklarını yıllar önce almakla kalmamış, The Giver rolünü babası Lloyd Bridges’e vererek tüm kitabı kendi çapında taslak bir film olarak bile çekmiş. Sonrasında babasının 1998 yılında ölümü, projeyi 15 yıl geciktirmiş.

    Aslında kaynağı bir çocuk kitabı olmasına rağmen ilginç bir hikayesi var.

    “The Giver, belirsiz bir gelecekte, "Aynılık" değerinin her şeyin üstünde tutulduğu toplum düzeninde, dört çevresi uçurum ve bulut kümeleri ile sınırlanmış bir ortamda sahnesini kuruyor. Vatandaşların her hareketi doğum anından itibaren izleniyor. Çeşitli yerlere yerleştirilmiş hopörlörlerden azarlama ile karışık duyurular yapılıyor. Renkler tamamen silinmiş. Her şeye yaşlılardan oluşturulmuş bir konsey karar veriyor.

    Kitapta 11, filmde de 18 yaşında olan kahramanımız Jonas’ı, gerçek hayatta 25 yaşında olan ve en son Malefiz’de prens rolünde izlediğimiz Brenton Thwaites canlandırıyor. Jonas her vatandaş gibi bir aile ünitesinde yaşıyor ve “çocukluk döneminden mezun” olmak üzere. Bu aşamaya gelen gençler, konsey lideri Meryl Streep’in yönettiği büyük bir törenle, onlar için uygun görülmüş mesleklere atanıyorlar. Jonas’ın “İleriyi görebilme” özelliği olduğu söylenerek “The Giver” rolündeki Jeff Bridges’tan, kendi toplumunun hiç bilmediği “Hayatın Gerçeklerini” öğrenmek üzere “The Receiver” eğitimine gönderiliyor. Bundan sonrası, Jonas’ın öğrendikleri ile yaşadıkları arasında yargıları, çelişkileri.

    Yani film, biraz “1984” biraz “The Divergent (Uyumsuz)” biraz da Pleasantville (Yaşamın Renkleri).

    “Bazı film eleştirileri, filmin sonuna kadar özetini geçen kötü fragmanlar gibi. Fragmanı seyredince filmde neler olup bittiğini anlıyorsunuz. Veya konusunu okuyunca o tür filmleri sevmediğinize o anda karar verip listenizden çıkarıyorsunuz. Altıncı His filminin eleştirisini “Aslında Bruce Wills ölü” diye bitirmek gibi bir şey bu...”
    Çağlar G.
    Çağlar G.

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    8 Ağustos 2015 tarihinde eklendi
    Mükemmel bir film. Kesinlikle izlenmeli. Duygularımızın ve duyularımızın ne kadar çok değerli olduğunu anlamamıza yardımcı olacak.
    epoh 170
    epoh 170

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    19 Kasım 2019 tarihinde eklendi
    Mükemmel... Tek kelimeyle mükemmel. Benim gibi zor beğenen ve en beğenilen filmleri bile eleştiren biri olarak abartısız söylüyorum film harikaydı. Boş bir film değildi, eğlence için izlenecek yada çerezlik bir film değildi. Size fazlasıyla şey katar bu film. Kitabını da almayı düşünüyorum. Rica ediyorum, izleyin, izlettirin. Fazlasıyla başarılı bir filmdi ancak filmde insanın kulağı müzik arıyordu. Bunun dışında bir kusur göremedim filmde.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top