Hesabım
    Blade Runner 2049: Bıçak Sırtı
    Ortalama puan
    4,0
    171 Puanlama
    Blade Runner 2049: Bıçak Sırtı hakkında görüşlerin ?

    37 Kullanıcı yorumları

    5
    6 Eleştiri
    4
    9 Eleştiri
    3
    10 Eleştiri
    2
    2 Eleştiri
    1
    4 Eleştiri
    0
    6 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    7 Ekim 2017 tarihinde eklendi
    Bu filme geçmeden önce size ilk Blade Runner filmi hakkındaki düşüncelerimi paylaşayım. Orijinal filmde Ridley Scott'ın görüşüne hayran kalmıştım. Yaratılan dünya çok gerçekçiydi, felsefesi harikaydı ve aralara sıkıştırılmış olan detaylar inanılmazdı. Harrison Ford'un Han Solo ve Indiana Jones gibi eğlenceli karakterleri canlandırdıktan sonra bu filmde gösterdiği ağır ve ciddi performansı son derece etkileyiciydi. Ama her ne kadar bütün bunları takdir etsem de, Blade Runner'ı hiçbir zaman "tüm zamanların en iyi filmi" veya "izlediğim en iyi filmlerden birisi" olarak görmedim. Sadece hikayesininin işlenişini çok takdir ettim. Çünkü senaryoyla bağdaşamadığım bazı şeyler vardı.

    Yine de buna rağmen 2049 için çok heyecanlıydım. Blade Runner çıktıktan 35 yıl sonra çekilmesi imkansız görülen bir devam filmi olmasının yanı sıra, yönetmen koltuğunda Denis Villenevue oturduğunu öğrenince heyecandan yerimde duramıyordum. Bu yüzden film çıkar çıkmaz sinemaya gittim... Ve size anlatacağım o kadar çok şey var ki!

    Film hakkında en ufak bir spoiler dahi vermek istemediğim için filmin konusunu olabilecek en basit şekilde yazacağım: "2049 yılının Kaliforniya'sında bir Blade Runner olarak çalışan K'nin elinde çok zor bir dava vardır. Bu davayı çözmek için eski bir Blade Runner olan Deckard ile birleşir ve olaylar gelişir."

    İlk Blade Runner filmini sadece iyi bulmuş olsam da 2049'a bayıldım. Ba-yıl-dım! Sinematografisinden yönetmenliğine, oyunculuklarından senaryosuna kadar bu yazımda film hakkında bir sürü şeyi öveceğim. Ayrıca bu eleştiride "hayatımda gördüğüm en iyi" veya "bu yılın en iyi" kelimelerini çok göreceksiniz, bu yüzden kendinizi hazırlayın.

    Roger Deakins'den başlayalım. Deakins, şu anda çalışan en iyi görüntü yönetmenlerinden birisi ve 13 defa Oscar'a aday olmasına rağmen hiç ödül kazanamadı. Eğer Deakins bu filmle Oscar kazanmazsa, artık Akademi Ödülleri'ni ciddiye almayacağım. Çünkü bu filmde başardığı şeyler gerçekten de delice. Film boyunca ekranda beliren farklı renk paletleri o kadar belirgin ve oyuncuların silüetleri arkasında öyle kusursuz bir biçimde ayarlanmış ki, izlerken kendinizden geçiyorsunuz. Ve merak etmeyin, filmde bundan çok daha fazlası var. Şahsen, Blade Runner 2049'ın görüntü yönetmenliğinden gerçek setlerine kadar, hayatımda gördüğüm en güzel görünen film olduğunu düşünüyorum. Ve bir sürü film izlediğimi de belirtmeliyim.

    Bu arada sadece Deakins'in sinematografisi değil, aynı zamanda görsel efektler de aklımı başımdan aldı. Hollywood'un yaklaşık 200 milyon dolarını bir süper kahraman filmine değil de, felsefik ve yavaş ilerleyen bir sanat filmine yatırmış olmasını görmek çok güzel. Ama şaka bir yana, bu film hayatımda gördüğüm en iyi görsel efektlerden birisine sahip. Tıpkı bu yıl çıkan Ghost In The Shell filmi gibi, Blade Runner 2049 da CGI'ı bütün filmine yaymamış ve onu bir araç olarak kullanmış. Harika setlerin yanında görünen CGI son derece inandırıcıydı ve başardıkları şeylere karşı ağzım açık kaldı, özellikle de Ana de Armas'ın karakteri için. Bu yılın Oscar ödüllerinde bu filmin "En İyi Sinematografi" ve "En İyi Görsel Efekt" ödüllerini kazanması gerekiyor. Çünkü bu filmde başarılan şeyler kesinlikle bu dünyaya ait değil.

    Şu an günümüzde çalışan en iyi yönetmenlerden birisi olan Denis Villeneuve, bu filmle kendisini aşmış. Blade Runner 2049, Villeneuve'un yönettiği en iyi film. Çekilmesi imkansız görülen bu devam filmini bu adamdan başkası çekemezdi. Bütün film olabilecek en sade ve gerçekçi şekilde işlenmiş. Bir yandan da nefes kesici manzaralar, görsel efektler ve müzikler, Türkçe sözlükte epik kelimesinin tam karşılığını veriyor.

    Bazen kendime "sinemanın yeni üstatları nerede" diye soru soruyorum. "Çağımızın Hitchcock'ları, Kubrick'leri, Tarantino'ları, Nolan'ları nerede?" diye. Sonra Denis Villeneuve'un filmografisine bakıyorum ve Arrival, Sicario, Prisoners, Enemy ve Incendies gibi ileride kült klasik olabilecek filmleri görüyorum. Ve şimdi de Blade Runner 2049... Denis Villenevue, sinemanın yeni üstatlarından birisi. Adam zaten dikkatimi çoktan çekmişti ama şimdi, Villeneuve'ın hiçbir yanlış yapamayacağını düşünüyorum.

    Ayrıca Hans Zimmer, bir kez daha inanılmaz bir soundtrack'e imza atmış, film izlerken kulaklarınız bayram edecek. Ama film hakkında en çok sevdiğim şeylerden birisiyse, filmin Suicide Squad hatasına düşmeyip soundtrack'ini çok fazla kullanmamasıydı. Hatta filmdeki çoğu sahneler son derece sessiz bir şekilde ilerliyor, yürüyüş sahneleri, açıklama sahneleri olsun. Bu film soundtrack'ini nerede kullanacağını gayet iyi biliyor. Bu da filme son derece gerçekçi bir estetik kazandırmış.

    K rolünde Ryan Gosling harikaydı. Gosling'in şu aralar The Nice Guys, La La Land ve bu film gibi peşpeşe inanılmaz filmler yapıyor olması çok etkileyici doğrusu. Harrison Ford, Deckard rolünde son yıllarda canlandırdığı en iyi performansı sergilemiş. Üstelik karakterinin geçmişinde yaşanan şeyler yüzünden yaşadığı duygusal tarafı çok iyi oynamış. Her ne kadar bu filmin kendisi dünyası yüzünden biraz donuk olsa da, bu tarz şeyler 2049'un içinde atan bir kalbi ortaya çıkartmış. Unutmadan kısaca, Ana de Armas'ın filmdeki rolü çok yaratıcıydı ve onun performansına bayıldım, Jared Leto her zamanki gibi rolüne kendisini adamayı başararak çok özgün bir performans ortaya çıkarmış ve Sylvia Hoeks'in performansı inanılmazdı, benim için filmin en büyük sürpriziydi.

    Senaryoyu sona sakladım çünkü benim için filmin en büyük sürprizi, senaryoydu. Blade Runner 2049'un harika oyunculuklara sahip olacağını, inanılmaz bir sinematografi ve yönetmenlik içereceğini, bütün bu filmin çok yaratıcı olacağını biliyordum. Ama senaryonun bu kadar iyi olacağını ben bile tahmin edemezdim.

    Her ne kadar ilk yarı biraz durağan geçse ve kafanızda "bütün bunlar nereye bağlanacak acaba" sorusunu sorsanız da, filmin inanılmaz ikinci yarısı sadece ilk yarıda yaşanan şeyler için bir sonuç vermekle kalmıyor, üstelik ilk Blade Runner filminin tamamında yaşananlar için mantıklı bir neden veriyor. Bu iki filmin hikayeleri 2049'da olabilecek en kusursuz şekilde bir araya gelmiş.

    Bu filme girmeden önce kafamda olan en büyük endişelerden birisi, 2049'un "Blade Runner serisine gereken enerjiyi geri getiren, kapısını onlarca devam filminin yaşanması için açacak" filmlerden birisinin olabilme ihtimaliydi. Çünkü özellikle süper kahraman filmlerinde son zamanlarda bunun örneklerini çok görüyoruz. Fakat 2049, öyle bir film değil. Bu filmin çekilmiş olmasının nedeni, gerçekten anlatacak bir hikayesinin olması. Ve bunu öyle bir anlatıyor ki!. Bu film, kapısını yeni olasılıklar için açan bir reboot gibi değil, her anlamıyla bir "film" gibi hissettiriyor.

    Michael Green ve Hampton Fancher'ın senaryosuna bayıldım. Her ne kadar Aronofsky'nin mother! filmi bu yılın en yaratıcı senaryosunu içerse de, Blade Runner 2049'nin senaryosu bu yıl beni en çok etkileyen senaryoydu. İmkansız görünen bir filmi mümkün kılmışlar ve hatta orijinalinden daha iyi bir iş ortaya çıkarmışlar. Başka ne söyleyebileceğimi bilmiyorum, film bittikten sonra bir süre boyunca koltuğuma yapışıp kaldım ve ne kadar inanılmaz bir deneyim yaşadığımı düşündüm.

    Peki Blade Runner 2049 kusursuz bir film mi? Şahsen, evet. Normal sinema izleyicisinin bu filmi gereksiz şekilde uzun bulacağını ve ilk filmi sevmeyenlerin bu filmi de aynı derecede anlamsız bulacağının farkındayım. Her ne kadar bu yorumları anlayışla karşılasam da 2049'un monoton tonuna rağmen film boyunca bir an bile sıkılmadım. Film sırasında canınızı sıkan şeyler daha çok "ilk izlenim" ile alakalı. Yani ilk izlediğinizde gereksiz bulduğunuz ama sonraki izlemelerde mantıklı gelecek olan şeyler. Filmle ilgili tek gerçek sorunum, süresi çok uzun olduğundan kolayca tekrar tekrar izlenemeyecek oluşu. Ama 163 dakikalık bu filmde yaşanan bütün harika şeylere baktıktan sonra, bu o kadar da büyük bir sorun değil.

    Bu film beni daha ilk karesinden itibaren hikayesinin içine çekmeyi başardı. Normalde film boyunca sürekli bir sonraki sahnede neyin yaşanacağını tahmin etmeye çalışırken, bu film sırasında hiç etmedim. Kendimi filmin akışına bıraktım ve sadece gördüğüm inanılmaz şeyler tarafından büyülendim. Yıllardır bir film tarafından bu kadar etkilenmemiştim.

    Yazıyı bitirmeden önce bahsetmek istediğim son bir şey var, o da filme verilen sansür. Her ne kadar burada yapılan amacı anlasam da sonuç olarak bunu çok saçma buldum. Çünkü yaş sınırları bu yüzden var, sırf filmi 15+ yapıp daha fazla gişe yapmak için filmi sansürlemek çok mantıksız. Geçen ay Kingsman 2, mother! gibi filmler arka arkaya 18+ yaş sınırı almıştı zaten, o halde Blade Runner 2049 da neden almasın?

    Bu filmi IMAX'de izledim ve ne zaman bir sansür olsa çok net anlaşılıyordu. Mesela Jared Leto'nun karakterini ilk gördüğümüz sahnenin neredeyse tamamı sansürlenmişti. Üstelik film boyunca arada sırada yaşan şeyler de kırpılmıştı. Sansür olayı filmde yaklaşık 6-7 kere yaşanıyor. Bu yüzden film sırasında ara sıra "acaba burayı da sansürlediler mi?" diye içinizden sorular geçiyor. O halde geriye tek bir soru kalıyor; Blade Runner 2049 aldığı sansüre rağmen izlenmeye değer mi?

    Dürüst olmak gerekirse, filmde yaşanan sansürler dakika başı yaşanmıyor ve genel itibariyle hikayenin işlenişini etkilemiyor, sadece filmi izlerken bazen son derece fark edilebilir oluyor. Yine de buna rağmen, Blade Runner 2049'u IMAX'de izlemenizi tavsiye ediyorum. Tıpkı Avatar veya Interstellar gibi, 2049 da olabilecek en büyük perdede ve genel itibariyle sinemada deneyimlemeniz gereken filmlerden birisi. Aldığı sansüre rağmen bu film hayatımda yaşadığım en sürükleyici ve etkileyici sinema deneyimlerinden birisiydi. Ve ileride Mad Max: Fury Road gibi bir kült klasik olacağına dair hiçbir şüphem olmadığından, bu filmi sinemada ve hatta IMAX'de izleyin. Eğer evde izlerseniz aynı etkiyi vermeyeceğinden eminim.

    Kısacası Blade Runner 2049 inanılmazdı. İlk filmini sadece iyi bulmama rağmen bu film hakkındaki her şeye bayıldım. Villeneuve'un yönetmenliği, Roger Deakins'in sinematografisi, görsel efektler, oyunculuklar, senaryosunun derinliği ve bütün filmin sadeliği sayesinde her karesinin "epik" hissettirişi. Sinemada bir film izlemek istediğim zaman istediğim her şeyi ve fazlasını bana vermeyi başardı. Blade Runner 2049, sadece şu ana kadar izlediğim bu yılın en iyi film değil, aynı zamanda tüm zamanların çekilmiş en iyi devam filmlerinden birisi. Sinemaya dair derin bir tutku besleyenlere ilham verecek bir iş. Ve bu film hakkında başka ne söyleyebilirim, bilmiyorum. Eğer yıl boyunca sadece 1 tane filmi sinemada izliyorsanız, o filmi Blade Runner 2049 yapın. Tek kelimeyle bir başyapıt. İyi seyirler.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Denis Villeneuve'ın yönetmenliği.

    + Roger Deakins'in akıl almaz sinematografisi.

    + Gerçekçi görsel efektler ve epik manzaralar.

    - Ryan Gosling, Harrison Ford, Ana de Armas, Jared Leto ve Sylvia Hoeks'in enfes performansları.

    + Hans Zimmer'ın müzikleri.

    + Senaryonun orijinal filme dair fikirleri genişletip hikayesinin başı ve sonu belli olan bir hikayeye imza atılmış olması.

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - Uzun süresi ve yavaş temposundan dolayı kolayca tekrar tekrar izlenemeyecek bir film oluşu.

    TOPLAM PUAN: 10/10
    Evrim E
    Evrim E

    Takipçi 52 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    9 Ekim 2017 tarihinde eklendi
    dikkatimi en çok çeken şey filmin süresi uzun olmasına rağmen film sizi sıkmıyor
    ortam,renkler ve müzik bir uyum içerisinde sizi o zamana yere ve mekana ışınlıyor
    pek bahsetmek istemiyorum ama film yer yer sizi felsefik düşüncelere (yanlış bir kullanım oldu muhtemelen) götürüyor.
    bunun dışında pek bahsedeceğim bir şey yok, bu yılın en iyi filmi olur mu bilemiyorum ama en iyilerinden biri olacağı kesin gibi, en azından benim gözümde 7.5/10
    burak S.
    burak S.

    Takipçi 7 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    7 Ekim 2017 tarihinde eklendi
    1982 yılında (benim doğum yılım) ilki çekilen Bladerunner'dan güzel bir devam filmi diyebiliriz. Güzel dememin en geçerli nedeni farklı konulara doğru yelken açması ve izleyici şaşırtması.
    Bir başka nedeni distopya dünyasının o atmosferini ilkine yakın şekilde yansıtabilmesi.
    Yapay zekaya dair daha fazla cevaplanacak soru, daha derinlemesine kurgu görebilirsiniz.
    Oyunculuklar güzel. Hatta kötü olan yok diyebiliriz.

    Filmin uzunluğu sıkıcı olmasına sebep oluyor.

    Ayrıca 3. film için açık kapı bırakılıyor.
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    26 Ocak 2018 tarihinde eklendi
    Villeneuve'ün imzası. Müzikleri, görselliği, karakterleri. Uzun süresine rağmen sizi hikayeye hapsediyor. Gosling çok yakışmış. Biçilmiş kaftan. Tecrübe etmek gerekiyor. 35 yılın hatrı bir yana, başlı başına izlenmeyi hak ediyor.
    Amir Han
    Amir Han

    Takipçi 452 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    16 Ekim 2017 tarihinde eklendi
    1982 yılında ilki çekildiğini bilmeden izledim. Bu yüzden filme ısınamadım. Koca salonda pazar günü olmasına rağmen tek başıma izledim ve sıkıldım. Çok durağan ve karanlık çekimleri olan bir yapım. H. Ford'un rolü çok kısa. Onu yaşlanmış olarak görmek üzücüydü. Dövüş sahneleri amatörceydi. Film çok uzun sabrı olanlar izlesin.
    Sahin Y
    Sahin Y

    Takipçi 9 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    14 Ekim 2017 tarihinde eklendi
    öncelikle film uzun olmasına rağmen sıkmıyor, filim birkac mantık hatası dışında izlemeye değer nitelikte, kurgusal anlamdaki bazı sıkıntıları da gidermiş olsaydılar belki bir başyapıt olabilecek özellikte bir filmdi, izleyiciyi şaşırtmak amacı güden yapısıyla film biraz saçmalamış diyebilirz. ama sonuc olarak beyin arşivinize ekleyecegınız bir film izlemenızı tavsıye ederim
    su-sisesi
    su-sisesi

    Takipçi 264 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    16 Aralık 2023 tarihinde eklendi
    Yönetmenin sinematografisini bilirseniz az çok neyle karsılacağınızı tahmin etmek zor değil...1 uzun süren çalışma saati...2 sağlam görseller...yavaş akan bir tempo...bu yönden hayal kırıklığı yaşanmıyor...sizlerde bu tarz hikayesini acele etmeden sindire sindire anlatan filmlerle araniz iyiyse seviyorsanız gayet iyi bir film...benim açımdan sa gereksiz uzun
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.254 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    29 Ocak 2019 tarihinde eklendi
    İlk filmi izlemediğim için ilk film ile ilgili bir kıyaslama yapmam mümkün değil. Büyük ihtimal hikayede de anlamadığım kısımlar oldu. Film görsel açıdan oldukça başarılı, müzikler de oldukça iyi. Hikaye de özünde güzel ve oyunculuklar iyi. Ancak nedense tam doygunluğa ulaşamadan filmin sonunu getirdim.
    Baris Ö.
    Baris Ö.

    Takipçi 74 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    8 Şubat 2018 tarihinde eklendi
    Bir cok sinema sever tarafindan bilinen ve uzun yillar once cekilmis olan ilk filmiyle en kult yapimlar arasinda gosterilen Blade Runner bu sefer seyircinin karşısına Ryan Gosling, Harrison Ford ve Jared Leto'lu gorsel acidan tam bir saheser olarak cikmakta. İlk filmin ciktigi yillarda deger gormemesi ama senaryosunun Matrix, Ghost in the Shell filmlerinden daha derinlere inen yapisi ile zaman içinde klasik sayilabilecek bir deger kazanmasina neden olmustur. Bende bu filme girmeden once ilk filmi izlemenin iyi olacagini dusunup ilk filmi izledim ama bircok seyirci icin inanilmaz duragan B sinifi bir film olarak duran ilk yapim izlerken derin diyalogları, anlatilmak istenen kaotik gelecek temasinin karanligi ve aksiyon sahnelerinin az ve etkisiz oluşu ama anlattiğı hikayenin derinliğinin yuksek olmasina ragmen bende nedense bekledigim etkiyi alamadigim bir yapim oldu. Ama izlenmesi gerekiyordu cünkü ikinci film yani Blade Runner 2049 birinci filmin biraktigi mirasi devralıp üzerine ekliyordu. Ve filmde gecen senaryonun filmin sonuna dogru ne denli birinci filmle alakalı olduğunu görüyorsunuz.
    Genel yapisi itibari ile yavas seyreden hatta bazen bu durağanlik yuzunden icinizin bile gectigi anlarda film hemen o anda ilginç bir sekilde dikkat ceken bir sahne ile tekrar o dagilan dikkatinizi toplamanizi sagliyor. Ama genel anlamda devam eden yavaslik ve duraganlik hep devam ediyor. Gorselliginin ise tavan yaptiği filmde seyirciye yasatilmak istenilen atmosfer tam olarak yanaitilmis ve her karede kendinizi çevreyi ve cevrenin ayrintilarini seyrederken buluyorsunuz. Film aslinda ilk filmin daha teknolojik ve daha gorsel anlamda etkileyici ikinci yarısı ve devamı gibi. Senaryosunun etkisinin filmin duragan yapisi nedeni ile etkisini biraz kaybettigini dusunsemde yine de etkileyici olugunu kabul etmem gerek. Eger ilk filmi izleyip beğenenlerdenseniz bu filmi de mutlaka izlemeniz gerek. Hikayenin geri kalaninda sizin icin 160 dakikalik sakin kafayla izlenecek ilginc bir yapim olmuş. Farkli birsey arayanlara önerilebilir. Ama cok fazla beklenti icine girmemeye dikkat edin. Benim puanim 5/3.
    martinscorsese
    martinscorsese

    Takipçi 125 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    24 Ocak 2018 tarihinde eklendi
    Film ilk filmin devamı, ondan da öte ilk film ile içe içe yazılmış. Klasik ilk filmi izlemeyenler veya hatırlamayanlar bu filmi boşuna izlemesinler bence. Ama ilk filmi bilenler için çok iyi bir film. Blade Runner'ı seviyorsanız çok büyük ihtimalle bunada bayılırsınız.
    Selçuk Özdemir
    Selçuk Özdemir

    Takipçi 29 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Ağustos 2023 tarihinde eklendi
    Hello gentlemen, you look lonely. I can fix that.


    EVERYTHING YOU WANT TO LISTEN......
    EVERYTHING YOU WANT TO HEAR......
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.873 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Ağustos 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosunu Hampton Fancher ve Michael Green’in yazdığı “Blade Runner 2049”, yönetmen koltuğunda “Prisoners” (2013), “Enemy” (2013), “Sicario“ (2015) ve “Arrival” (2016) gibi filmlere de imza atmış olan Denis Villeneuve’nun oturduğu bir devam filmi…

    Projenin en başında, yani 2011 yılında, yönetmen olarak Christopher Nolan ile (ilk filmin de yönetmeni olan) Ridley Scott isimlerinin telaffuz edildiği filmin çekimlerine, 2016 yılının ikinci yarısında Budapeşte’deki Korda ve Origo Stüdyolarında başlanılmış…

    Filmdeki (Ryan Gosling ile Harrison Ford ve köpeğinin karşılaştıkları harabeye dönmüş) kumarhane sahnelerinde, Budapeşte’nin Özgürlük Meydanı’nın da ki, tarihi Menkul Kıymetler Borsası binası kullanılmış…

    Bu arada, 25 Ağustos 2016’da, filmin çekimlerinin gerçekleştirildiği Origo Stüdyosundaki talihsiz bir kazada, setlerden birinin sökümü esnasında bir inşaat işçisi hayatını kaybetmiş…

    Yaklaşık 150 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve 3 Ekim 2017’deki prömiyerinin ardından 8 Ekim 2017 tarihinde 2D, 3D ve IMAX formatlarında vizyona giren filmin gişe hasılatı tamı tamına 259,4 milyon dolar…

    2 Academy ve 2 BAFTA dâhil toplam 86 ödülü bulunan filmin, 8/10 (335.775 oy) ve 4.1/10 (57.942 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamaları ile 8.2/10 (366 yorum) ve 81/100 (54 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” özel etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları da son derece etkileyici…

    Gelin isterseniz, IMDB 250 içinde de kendisine yer edinmiş olan bu filme, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle biraz daha yakından bakalım…

    Oyuncu kadrosunun ayrıntılı bir analizine geçmeden önce, ilk filmdeki Rick Deckard, Rachael ve Gaff gibi karakterlere de yani (75 yaşında olmasına rağmen halen dimdik ayakta durmak bir yana ciddi aksiyon sahnelerinde de oynayabilen) Harrison Ford ile Sean Young ve Edward James Olmos gibi isimlere de bu filmde yine yer verildiğini söyleyerek başlayalım…

    Filmde, Ryan Gosling diye başlayıp David Dastmalchian, Jared Leto, Barkhad Abdi, Dave Bautista, Robin Wright diye devam eden oldukça zengin bir oyuncu kadrosu ile karşı karşıyayız…

    Her biri ayrı birer marka olan bu oyuncuların istisnasız hepsi, oynadıkları rol ve aldıkları süreye bakılmaksızın son derece harika bir performans sergilemişler…

    O nedenle de, oyunculara tek tek değinerek bu kısımda lafı çok daha fazla uzatmanın gerekli olduğunu düşünmüyoruz…

    Zaten bize göre bu filmin başarısındaki aslan payı da, kusursuz performanslarına rağmen oyunculardan çok birazdan, aralarından sadece küçük bir kısmının ismine yer verebileceğimiz büyük bir teknik ekibin üyelerine ait…

    Artık adını ister “dünya karması” koyun ister “rüya takımı”, karşımızda gerçekten de muhteşem bir teknik ekip var…

    Örnek mi?

    Buyurun birkaç isim sayalım aralarından:

    • Görüntü Yönetmeni: 1 Academy ve 4 BAFTA ödüllü Roger Deakins – “The Shawshank Redemption” (1994), “Fargo” (1996), “The Big Lebowski” (1998), “A Beautiful Mind” (2001), “No Country for Old Men” (2007), “Prisoners” (2013), “Sicario” (2015)

    • Editör: Joe Walker – “12 Years a Slave” (2013), “Arrival” (2016), “Sicario” (2015)

    • Casting Yönetmeni: Francine Maisler - “21 Grams” (2003), “Memoirs of a Geisha” (2005), “Stranger Than Fiction” (2006), “12 Years a Slave” (2013), “Birdman or (The Unexpected Virtue of Ignorance)” (2014), “The Big Short” (2015), “The Revenant” (2015)

    • Prodüksiyon Tasarım: 1 Academy ve 2 BAFTA ödüllü Dennis Gassner - “The Truman Show” (1998), “Road to Perdition” (2002), “Skyfall” (2012)

    • Sanat Yönetmeni: Paul Inglis – “Children of Men” (2006), “Skyfall” (2012), “Mission: Impossible - Rogue Nation” (2015), “Jason Bourne” (2016)

    • Sanal Efekt Yönetmeni: 2 Academy ve 1 BAFTA ödüllü John Nelson – “Gladiator” (2000), “I, Robot” (2004), “Iron Man” (2008), “World War Z” (2013)

    Elbette bu müthiş ekibin çıkarttığı iş de son derece kusursuz ve etkileyici olmuş…

    Bazılarının karanlık, yağmurlu ve sıkıcı buldukları o büyüleyici atmosfer ve görüntüler sayesinde aynı şeyleri Academy ve BAFTA jürisi üyeleri de hissetmiş olmalılar ki, o yılın En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Sanal Efekt ödüllerini, Roger Deakins ile John Nelson ve takım arkadaşlarına vermişler…

    Sonuç olarak, 164 dakikasının tamamını soluksuz izlediğim arşivimin de nadide parçalarından olan bu “neo – noir” bilim kurgu için puanımız 4 önerimiz ise, özellikle de nitelikli film peşinde koşanlar için “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 14 Ekim 2018 günü saat 01.19’da yazılarak paylaşılmıştır...
    Bedrettin42
    Bedrettin42

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    8 Ekim 2017 tarihinde eklendi
    Çok güzel aslında gelecek yorumu fazla ağırdı birçok yorum kamışlar ama uzun olmasının yanında güzel ve yaratıcı buldum bilimkurgu hayranları kesinlikle izlemeli
    Murat Ceylan
    Murat Ceylan

    Takipçi 9 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    7 Ocak 2018 tarihinde eklendi
    Bir cumartesi akşamı sekiz arkadaş la beraber seyredelim dedik.benim tercihimle filmi taktık üç saate yakın sürecek bir yolculuğa çıktık. Filmin ilerlemesiyle geçen zamanla beraber herkes birbirlerini kontrol etmeye başladı. Çünkü kimisi uyumaya kimisi uyumamak için mücadele ediyordu
    Ben ve iki arkadaş seyrediyorduk.eleştiriler başladı. Ben bu akşamın sorumlusu olarak görünüyordum.haftasonumuzu mahvettin , bu filmi cokmu aradın, neyse ben şunu merak ediyorum,sinemada karanlıkta acaba kaç kişi uyumuştur. Görsel efekt muhteşem diyorlar filmin tamamı karanlık ne görsel efektinden bahsediyorsunuz anlamadım , bir iki hologram sahnesini mi kastediyorsunuz.hicmi görsel efekt görmedik biz . bana göre konu iyi görsellik 0 aksiyon 0 filmi sanki ağır çekim çekmişler ama şunu söyleyeyim bir bilimkurgu filmine göre üç saat işkence çektiren bir film olmayı başarmış.son olarak ana de armas a bayıldım her eve lazım. Birde harrison fordu koymuşlar son kirkbes dakikasında çıkıyor. Oda bir işe yaramıyor. Neyse geçmiş olsun.
    Fulya Betül Ö.
    Fulya Betül Ö.

    Takipçi 11 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    23 Ekim 2017 tarihinde eklendi
    Vasat. İyi bir film değil . Hikayede belirsizlik ve kopukluklar var. Fragmanı çok heyecanlandırdı ancak umduğumuzu bulamadık . Beğenmedik .
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top