Bill & Ted Face The Music eleştirileri

saçna sapan bir film… devam filmi zaten sanırım.. Anlaşılmıyor.. Çocuk filmi tadında.. Bilim kurgu var.. Ama konu yok

Senaryosu, “Bill & Ted” serisinin üçüncü filmi olarak yine Chris Matheson ve Ed Solomon ikilisi tarafından yazılan “Bill & Ted Face the Music”, yönetmen koltuğunda Dean Parisot’un oturduğu “bilim – kurgu” tadındaki sevimli bir “aile” komedisi…

İşin en başındayken hemen belirtelim ki, 25 milyon dolar bütçeli bu filmi anlayabilmek için illa da “Bill & Ted's Excellent Adventure” (1989) ve “Bill & Ted's Bogus Journey” (1991) in izlenmiş olmasına gerek bulunmuyor…

Zira “zamanda yolculuk” ana fikri ve “tanıdık bazı simalar” dışında, her bir filmin senaryosu bir diğerininkinden tamamen bağımsız olarak kurgulanmış…

Dünyayı birleştirdiği söylenen “Those Who Rock” isimli parçaları ile müzik listelerinde bir numaraya kadar yükselen ve rekor sayıdaki kalabalıklara çalan rock grubu “Wyld Stallyns” sonunda sıfırı tüketerek dağılmış…

Ve…

Topluluğun gitaristleri olan Bill (Alex Winter) ile Ted (Keanu Reeves), aradan geçmiş olan yirmi beş yıllık süre boyunca tembel tembel oturmanın dışında, dişe dokunur doğru dürüst bir işe de imza atamamışlardır…

Derken kendimizi, günümüzün (2020) San Dimas Kaliforniya’sındaki Deacon (Beck Bennett) ve Missy’nin (Amy Stoch) düğününde buluyoruz…

Orada başka kimler mi var?

Bill’in karısı Joanna (Jayma Mays) ve kızı Thea’nın (Samara Weaving) yanı sıra Ted’in karısı Elizabeth (Erinn Hayes) ve kızı Billie (Brigette Lundy-Paine) …

Elbette Ted’in sürekli olarak suratını ekşiten babası polis şefi Logan’ı da (Hal Landon Jr.) kesinlikle atlamamak lazım…

Düğünün ardından, Joanna ile Elizabeth’i de yanlarına alarak Dr. Taylor Wood’un (Jillian Bell) ofisindeki çiftler terapisine giden Bill ve Ted, aylak aylak evde oturmalarının eşlerini fazlasıyla rahatsız ettiğini öğrenirler…

Bu durum üzerine kafa yorarken bizim kafadarlar, birdenbire karşılarında buldukları eski dostları Rufus’un (George Carlin) kızı Kelly (Kristen Schaal) ile birlikte 2720 yılına zaman yolculuğu yapmak zorunda kalırlar…

Zira Kelly’nin annesi de olan “Büyük Lider” (Holland Taylor) onlardan, akşam saat 19.17’ye kadar dünyayı birleştirmenin yanı sıra zaman ve uzayın çökmesini de önleyecek bir şarkı besteleyerek MP 46’da çalmalarını isteyecek olup süre olarak da ellerinde sadece 77 dakika 25 saniyeleri bulunduğunu söyleyecektir…

Ancak bu talebi, bu biçimde gerçekleştiremeyeceklerini ve böylesine “etkileyici” bir şarkıyı kendi yakın geleceklerinde yazmış olabilecekleri olasılığının oldukça yüksek olduğunu düşünen Bill ile Ted, onu aramak üzere “Doctor Who” dizisinden aşina olduğumuz bir telefon kulübesine atlayarak “kaçar” gibi yola koyulurlar…

Tabii Büyük Lider de bu duruma tepkisiz kalmaz ve onları öldürmesi için (yalnızca misyonu gereği) “Terminator” ü anımsatan Dennis Caleb McCoy (Anthony Carrigan) isimli bir robotu peşlerinden gönderiverir…

Yaşananlara canı sıkılan Kelly’de, Bill ile Ted’i Dennis Caleb McCoy’dan daha önce bulmak üzere günümüze geri döner…

İşte o andan itibaren de bir yandan Bill ile Ted’in, diğer yandan da Thea ve Billie ile Joanna ve Elizabeth’in farklı araçlarla yaptıkları değişik amaçlı zaman yolculukları başlayacaktır…

Ki, eminiz daha geride Jimi Hendrix (DazMann Still), Louis Armstrong (Jeremiah Craft), Mozart (Daniel Dorr) ve Ölüm (William Sadler) gibi ilginç karakterleri de tanıyacağınız bu eğlenceli filmi, “ailecek” de bayılarak izleyeceksiniz…

Yeter ki, mevsim meyveleri ile zengin fakir her evde kolaylıkla yapılabilecek mısır patlağı gibi atıştırmalıkları da tabaklarınızdan eksik etmeyin…

Keyifli seyirler,

Son bir not:
Dördüncü bir “Bill & Ted” gelir mi şimdiden bilinmez…

Fakat senarist Ed Solomon’un 2020 Ağustos’unda DiscussingFilm’e verdiği bir mülakat da bir “spin – off” film olarak yine Brigette ve Samara’nın canlandıracakları bir “Billie & Thea” ya çok daha sıcak baktığının bilgisini vermiş olalım…