Hesabım
    Greta
    Ortalama puan
    2,4
    yayın
    • T24
    • Habertürk
    • Sabah
    • Gazete Duvar
    • Hurriyet

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Unutulmaz yönetmen Neil Jordan uzunca bir sessizlikten sonra dönüyor. 1950 doğumlu İrlandalı yönetmeni yıllar önce İstanbul festivalinde ağırlamıştık. Jordan 1980’lerden itibaren Mona Lisa, Ağlatan Oyun, Vampirle Görüşme, Özgürlüğün Bedeli, İn Dreams, Zor Tercih, Pluto’yla Kahvaltı, Ondine, Byzantium gibi filmlerle bizi fethetmişti. Bu kez tercihi bir kara-film yönünde olmuş. Ve iyi bir senaryodan oldukça parlak bir film çıkarmış. Film bir aralar kimi klişelere saplanıp özgünlüğünü yitirir gibi olsa da, sonradan toparlanıyor. Ve finale doğru oldukça sürpriz barındırıyor. Böylece yılın özellikle kadınlara adanmış filmleri arasında da saygın bir yer alıyor. Annelik, kızlık, arkadaşlık, aşk ve ihanet gibi temalara da taze bir bakış getirerek… Ve Macar diline hayli yer vererek!..

    Eleştirinin tamamı için: T24

    Habertürk

    Yazar: Mehmet Açar

    Filmle ilgili tüm eleştirilerim bir yana, Isabelle Huppert'in gerçekten ikonik ve özel bir oyuncu olduğu kesin... Karakterine getirdiği yorumla filmi tuhaf bir kara komediye çevirerek biraz olsun kurtardığı söylenebilir. Keşke, Neil Jordan da ona ayak uydurup bütün filmi kara komedi tarzında çekseymiş diye düşünmeden edemiyorsunuz. Hatta Huppert'in oyunculuğu, insanın aklına Hitchcock'un “Sapık” filminden esinlenen bir film dahi getiriyor... Ama tüm bunlar boş beklentiler. “Greta” ebeveynlerin yurtdışına çıkan çocuklarına “Aman evladım, yabancılardan sakın!” diye seyrettireceği türde, paranoyayı besleyen bir film...

    Eleştirinin tamamı için: Habertürk

    Sabah

    Yazar: Olkan Özyurt

    Jordan, Ray Wright ile birlikte yazdığı senaryoda aslında psikopat olarak tanımlanabilecek Greta'nın portresini çiziyor. Kuzuların Sessizliği filmindeki Hannibal kadar manyak değil Greta ama en az onun kadar zeki ve soğukkanlı. Modern dünya içinde yalnızlıktan dem vurup sanki bir avcı gibi yaralı genç kızları avlıyor. Peki neden? Jordan bir psikopatın portresini çizerken onun neden bunları yaptığına dair bize inandırıcı bir neden sunmuyor. Sadece onun neler yaptığını ve avlanmasını anlatıyor. Sıkıntı burada başlıyor. Greta kim, neden genç kızları avlıyor, filmin bir cevabı yok. Daha doğrusu bize bırakıyor. Çıkarabildiğim Greta bu avlanmadan eğleniyor. Ki bu hiç ikna edici değil.

    Eleştirinin tamamı için: Sabah

    Gazete Duvar

    Yazar: Şenay Aydemir

    Ray Wright ile birlikte senaryoyu da kaleme alan Jordan, “Manhattan’da korku ve dehşet” hikayesi anlatmaya soyunuyor. Frances’ın ev arkadaşı Erica ile ilişkisini, babası ile olan sorunlarını, nasıl bir işyerinde çalıştığını öğrendikten sonra Greta’nın hayatına girişiyle adım adım tırmanan gerilimi takip ediyoruz. Filmin bu bölümleri ikisi de diğerinin eksikliğini hisseden bir anne/kız ilişkisinin inşası ile başlayıp Greta’nın arızalarının ortaya çıkmasıyla işlevini tamamlıyor. Zaten ne oluyorsa da bundan sonra oluyor

    Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    Isabelle Huppert’in ‘Piyano Öğretmeni’ndeki (Yön: Mic- hael Haneke) kimi kadrajları adeta tekrarladığı film klişelere göz kırpıyor ama asıl sorunu mantık dışı sahneleri. Hitchcock mesela duygularımız kadar aklımıza da seslenirdi; Neil Jordan ise “Aklı tamamen boş verin” diyor. ‘Greta’ bence İrlandalı yönetmenin kariyerindeki en vasat iş.

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top