Hesabım
    Trumbo
    Ortalama puan
    3,7
    16 Puanlama
    Trumbo hakkında görüşlerin ?

    7 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    5 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    theyurdal
    theyurdal

    Takipçi 550 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    13 Şubat 2016 tarihinde eklendi
    bryan cranston için izlenecek bir film breaking badten sonra farklı bir rolde görmek çok ilginç geldi bana filme gelecek olursak fena olmamış 10 üz 6,9
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    5 Eylül 2016 tarihinde eklendi
    Senenin en iyi filmlerinden. Cranston inanılmaz bir iş çıkarıyor ve aslında günümüz seyircisinin çoğunun kendisi ile tanıştığı ve özdeşleştirdiği "Breaking Bad" efsanesinden çok daha fazlası olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Hollywood'un en karanlık dönemlerinden birine ışık tutan, herhangi bir aksiyon veya hareket içermemesine karşın soluksuz izleyeceğiniz bir film. Yardımcı roller de düşünüldüğünde kadro gerçekten çok sağlam. Toplamda yaklaşık 20 yıla yayılan bir zaman zarfı irdelenirken, bahsedecek çok fazla konu, anlatılacak çok fazla karakter varken, yönetmen ve senaristler kurguda, hikaye akışında büyük bir sürükleyicilik ve bütünlük sağlamayı başarmışlar. Her karakter kendi penceresinden ayrı ayrı, uzun uzun incelenmeye değer. Tanıdık simalar da sürekli arz-ı endam ediyor film boyunca. Kirk Douglas ve John Wayne en fazla ön plana çıkanları kuşkusuz. Tabii her şeyin ötesinde başarılı bir dönem filmi olduğunu da söylemek gerekir.
    cemertem
    cemertem

    Takipçi 55 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    23 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Filmin hakkında bu kadar az yorum görünce kesin Türkiye'de gösterilmemiştir diye düşündüm ilk önce. Yanılmadım elbette, ülkemizde gösterime girmeyen bu önemli film 40'lı yılların sonlarında baş gösteren soğuk savaş yıllarında Hollywood'un içerisindeki sinemacıların arasında başlatılan meclis destekli cadı avı ve faşizm üzerinden Trumbo'nun hayatını gözler önüne seriyor. Trumbo ve onun gibi düşünen senaristler için hikayelerinde farklı bakış açıları ve teknikler kullanarak Hollywood'da yeni bir dönemi başlattıklarını söyleyebiliriz. Zira komünist olduğunu söylemekten hiç çekinmeyen Trumbo ve arkadaşları cesaretli adımlar atarak ayakta kalma mücadelesini ve saygınlıklarını geri kazanma yolunda önemli yollar tüketmişler. Film bunu çok sade ve duru bir şekilde gözler önüne sermiş. Film dönem filmi olduğundan ben sanat yönetimine ve makyajlara da değinmek gerektiğini düşündüm. Bilhassa döneme dair ince detaylar çok güzel yansımış kadraja, kostümlerdeki seçimler bilhassa Trumbo'nun şapkaları ayrı bir hava katmış. Bu tekniğiyle de ortalamanın üstünde bir yapım olduğunu düşünüyorum. Fakat filmi en başta sırtlayan biri varsa o da muhteşem performansı ile Oscar'a da göz kırpan Breaking Bad'den tanınan Bryan Cranston'dan başkası değildir. Gerçekten 2015'in en iyi performanslarından birini çıkarmış ortaya. Mimikler ve aksanıyla bence çok iyi bir karakter oyunculuğu koymuş ortaya. Trumbo'nun fiziksel halini de kendi yaşına oranla çok iyi aktarmış. Bazı sahnelerde olağanüstü bir havaya giriyor bu anlamda sarsıcı bir performans gördüm ben. Helen Mirren ve John Goodman'da farklarını belli etmişler her zamanki gibi. Gelgelelim hikayenin aktarımına, film zaten uyarlama senaryo olduğu için Trumbo'nun hikayesi üzerinden dönemsel çıkarımlar da yaparak sonuca varmaya çalışıyor. Ancak yönetmen bu anlamda çok cılız kalıyor. Sırtını ana karaktere dayayarak filmi kurtarmaktan öteye gidebilmek gerekirdi. Çok şahane bir dram olabilecekken, çok iyi dram sahneleri çok yüzeysel ve silik bir tad bırakıyor izleyicide. 2-3 sahne çok etkileyici olabilecek iken kendiliğinden bitiveriyor. Burada müzik ve görüntü yönetimi çok önemli hamleler olarak kullanılmalıydı. Çok iyi seçimler yapılabilirdi. Trumbo'nun hikayesi böylece yaşamı gibi daha sarsıcı olabilirdi. Sadece Cranston'ın performansı yetmemiş filmi çok iyi yapmaya. İkinci olarak yönetmen Trumbo'nun dünya görüşü ve ideolojisini filmde sadece bir çeşit yıpratıcı sebep ve hain damgası yeme sebebi olarak öne sürmüş olmasıdır. Komünist bir adamın hikayesi anlatılıyor fakat sadece komünizmin içten içe onu ve ailesini yok etmesi, çevresinden uzaklaşması ve tutuklanmasına kadar geçen evreler gözümüze sokuluyor. Bu adamın ciddi bir entelektüel birikimi ve söylemleri var. Anlattığı bunca derdi olan bir karakterin repliklerinde komünizme referans gösterilmemesi de tuhaf. Adaletsizliği, eşitsizliği, emek mücadelesini ABD'de 40'lı yıllarda ortaya koymaya çalışan Trumbo'nun öyküsünde sol dünya görüşü daha iyi temsil edilebilmeliydi bana göre. Film yönetmen hatalarına rağmen bence genede ortalamanın üzerinde seyrediyor özellikle oyuncu performansları için mutlaka göz atılmalı. Bu arada filmin kurgusu da aşırı sade olmuş bunun haricinde eksi olarak ise gereksiz sahneler kırpılmalıydı diye düşünüyorum. İyi seyirler. 7.5/10
    DthepYEK
    DthepYEK

    Takipçi 233 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    31 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Filmi de yorumlayacağım ama Bryan Cranston'ı özlemişim onu fark ettim. Walter White'tan sonra hiçbir karakter o performansın üstüne çıkamayacak bence. Bir daha bir karakteri o kadar çok sevebilecek miyim bilmiyorum ama Cranston bir daha gösterdi ki oyunculuk işinden çok iyi anlıyor. Bu işi seviyor. Oscar'a aday olmuş bir performanstan bahsediyoruz. Kazanamayacağı ortada ama aday olması bile yeterli bir başarıdır. On numara oynamış yine W.W. reis. John Goodman'ı da görünce bir tebessüm geldi yüzüme. Adam espri yapmasa, komiklik yapmasa bile yüzünü görünce mutlu oluyorum.

    İlerleyen zamanlar da puanı daha da düşebilir ama ben çok beğendim. Bu sene The Walk'ı biyografi olarak beğenmiştim. Bu da onun verdiği tadı verdi bana. Özellikle Dalton Trumbo'nun hayat hikayesi ilgimi çekti. Tamam komünist olmasına odaklanmış film ama benim daha çok hoşuma giden senaryo yazmaya çalıştıkları kısımlar oldu. O filmlerin arkasında olayların nasıl geliştiği, ne kadar çok emek vererek bu işlerin ortaya çıktığını görünce daha bir saygı duydum. O bölümler biraz da, hikaye yazma isteğim olduğu için beni daha da gaza getirdi. Zorluklarını gördükçe bu adamların ne kadar büyük iş yaptığını anlıyorsunuz.

    Trumbo, çok zorluklar çekmiş. Ama en çok bir insan olarak beni etkileyen, filmin sonlarındaki bir pankartta yazan yazıydı. Şöyle diyor " En iyi komünist, ölü olan komünisttir. " Bu bir insan ne kadar kötü düşüncelere sahip olursa olsun,ne fikre sahip olursa olsun hastalıklı bir düşünce bence. Komünistleri sevmeyebilirsin, nefret edersin ki bende hiç sevmem. Ama bir insanı sadece düşündükleri için ölmesini istemek bana insanca gelmiyor. Adam senaryo yazıyor. Kimseyi öldürdüğü veya kimseye zarar verdiği yok. Bu zorluklara rağmen adam bir sürü Oscar ödülleri toplamış. Gerçi bir çoğunu evinde televizyonundan izlemiş ama sonra mücadeleyi kazanıp gidip bizzat kendi de almış. Bir çok başarılı filmin araksında imzası var. Bundan sonra kendisini biraz daha araştırmayı ve filmlerini izlemeyi düşünüyorum.

    Film bitti diye hemen kapatmayın. En sonda kendi sesinden bir röportajı var onu da izlemeyi unutmayın. Film oldukça cesur bir biçimde hükumet eleştirileri de yapmış ve farklı fikirleri, Amerika da hoş karşılanmayan fikirleri cesurca anlatmıştır. Çok sürükleyici bir yapısı olmasa da Bryan Cranston faktörü sayesinde izlenirliği oldukça yükselmiş. Ben çok sevdim. Herkes sevmeyebilir ama biyografi türünü sevenler kaçırmasın. İyi seyirler... 7.6/10
    M.Fatih
    M.Fatih

    Takipçi 8 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    29 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    Temellerini birey ve ifade özgürlüğünden alan ABD zamanı gelince-günümüze kadar birçok örneğine rastlamak mümkün-nasıl en faşist devlet görünümüne büründüğünü en tarafsız şekliyle gözler önüne seren bir yapım olmuş Trumbo.
    Film 1940'lı yılların sonlarında başlayan soğuk savaş yıllarında Hollywood'un içerisindeki sinemacıların arasında başlatılan cadı avını, Dalton Trumbo'nun hayatı üzerinden anlatıyor. Film bu cadı avını anlatırken uzun bir zaman dilimine odaklanıyor. Bu zaman diliminde komünizm korkusu, kara listenin ortaya çıkması, devlet yüzünden sinemacıların işsiz kalması, hapse düşmeleri, sahte isimlerle senaryolar yazmaları, ihanetler vs. Bu kadar çok konu, anlatılacak çok fazla karakter varken yönetmen ve senaristler kurguda ve hikaye anlatımında sürükleyicilik ve bütünlük sağlamayı başarmışlar. Oyunculuklar ise ana karakter ve yardımcı rollerdeki isimler rollerini gerçekten çok iyi canlandırmışlar. Bryan Cranston boş yere oscara adaylık kazanmadığını göstermiş bu performasıyla. Film boyunca tanıdık isimleri de (John Wayne, Kirk Douglas, Otto Preminger) görmek gayet hoş olmuş.
    Kısaca Trumbo hikayesini bir ölüm kalım savaşı değil de bir varolma mücadelesi olarak anlatmış. Senaristlerin saygınlıklarını kazanmak için nasıl zorlu yollardan geçtiklerini anlatan bir dönem filmi ortaya cıkmış.
    Hollywood'un en karan dönemlerinden birine ışık tutan, herhangi bir aksiyon içermemesine rağmen soluksuz izleyeceğinız bir film Trumbo.
    Mustafa E.
    Mustafa E.

    Takipçi 3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    10 Haziran 2016 tarihinde eklendi
    Cadı Avının Amerikan Versiyonu - Trumbo

    Dalton Trumbo ile ilgili yaşananlar tarihin tozlu sayfaları arasında kalmış gibi görünse de hikayesinin arkasındaki olaylar modern çağda yaşamamıza rağmen maalesef hala canlılığını korumaktadır. Yetenekli senaryo yazarı Dalton Trumbo’nun karanlık dönemde yaşadığı hikâyesi müthiş. İlginç, uyandırıcı ve ilham verici bir biyografi filmi (Biyo-Film) olan Trumbo izleyiciye konuşma hürriyeti hakkında önemli dersler veriyor. Film ikinci Dünya Savaşının öncesi ve sonrası dönemlerini beyaz perdeye taşıyor.

    Zaman, korku zamanı. Kimse de bundan muaf değildi. Aileler dağılmış, çok sayıda insan yuvasını ve bazıları hayatını kaybetmişti. Bu dönemde birçok yazar kara listeye alınmıştı. İşte bu film Amerika’da yaşanan bu karanlık dönemin öyküsüdür. Film Dalton Trumbo’nun hayat hikâyesini anlatıyor.

    Filmin seçkin kadrosunun sıra dışı oyunculuğu hayranlık uyandırıyor. Breaking Bad dizisinden tanıdığımız Kimyager Bryan Cranston, Dalton Trumbo rolünde. Bryan Cranston (Trumbo) boşuna en iyi erkek oyuncu dalında Oscarı almadığını filmdeki performansıyla bize gösteriyor. Bu filmin geri kalan oyuncu kadrosu da birçok film festivalinde hak ettiği ilgiyi de gördü.

    Yardımcı rolde oynayan Frank King (John Goodman) bir film stüdyosu patronunu canlandırıyor. Goodman yine sevecen, espri dolu ve kendine has kıvrak oyunculuğu ile müthiş. Kara listede olan isimlerle irtibatlandırarak Frank King’i alt etmeye çalışsalar da o dik duruşuyla kendisini tehdit edenlere güzel bir ders veriyor. Ayrıca, Diane Lane (Cleo Trumbo) Dalton Trumbo'nun karısı rolünde. Istırap dolu, ailevi sıkıntılar yaşayan zor bir rolün hakkını veriyor. Bunun yanı sıra, “Queen” filminden çok iyi bildiğimiz usta kadın oyuncu Helen Mirren, Hedda Hopper adlı milyonların takip ettiği bir köşe yazarı rolünde. Hopper, milyonların onun fikrine önem verdiğini çok iyi bilen bir yazar. Kaleminin gücü ile birçok film şirketi patronunu istediği gibi evirip çeviren keskin zekâlı kurnaz bir kadın yazar Hopper. Bu filmdeki performansı ile onun harika bir aktris olduğuna tekrar şahit olacaksınız.

    Bana sorarsanız bu film oyunculuk ödülü dışında birden fazla ödülü hak etmişti. Belki de En İyi Özgün Senaryo, En İyi Yönetmen gibi en azından beş Oscar almalıydı. Filmin senaristi John McNamara ve yönetmen Jay Roach gerçekten çok iyi bir iş çıkarmışlar. Ama olsun, bu film hiç kuşkusuz “az Oscarlı unutulmaz siyasi-politik bir Biyo-Film” olarak tarihe çoktan geçti bile!

    Trumbo'ya dönecek olursak, onun hayatı ibretlik. Soğuk savaş döneminde Amerika’da birçok yazar kara listeye alınmıştı. Kara liste, şeytanın hüküm sürdüğü bir zaman diliminin sembolüydü adeta. Hayatta kalanlar ise, bu şeytanın dokunuşundan paçasını kurtarmayacaktı. Bunlardan birisi de Trumbo’ydu. Trumbo, Roma Tatili (1953),Yalnız ve Cesur (1962), Kelebek (1973) gibi ün yapmış filmlerin senaryosunun yazımında bulunmuş Amerikalı büyük bir senarist ve yazardır. Trumbo'nun yazdığı ve her sinemaseverin de bildiği bir diğer filmi ise Spartaküs'tür (1960). Özellikle bu filminin vizyona girmesi trajikomik bir vakadır. Trumbo düşmanları, algı operasyonlarıyla vatandaşlara bu filme bilet almamalarını, film şirketlerine de baskı kurarak, kendileri gibi düşünmeyen aktörleri daha film yapım aşamasında iken kovmalarını söylemiştir. Sırf kara listedeki yazarlardan birisi bu filme konu olduğu için, hem aktörler hem yönetmen hem de film şirketi ile bire bir gizlice görüşülüp tehditler savrulmuştur. Ancak Spartaküs filminin başrol oyuncusu genç Kirk Douglas, tehditlere karşı mertçe dik durmuştur. Daha önce müstear isimlerle senaryo yazan Trumbo, ilk kez Spartaküs filminde ismini kullanarak McCarthy'ci yasağı delmiştir. Bu yasağın delinmesinde Trumbo'nun isminin jenerikte geçmesinde ısrar eden Kirk Douglas'ın payı büyüktür. Bu karanlık yıllarda ilk kez cesurca bir ses duyulmuştur.

    Kimdi bu yasakçı zihniyet? Dertleri neydi bunların? Karşıt görüşlere tahammülü olmayan Joseph (Joe) McCarthy Cumhuriyetçi Parti senatörüydü. Görev süresinde McCarthy ve partililer, Komünist Parti ya da sempatizanları hakkında mesnetsiz suçlamalarda bulundular. Bu suçlamalar ABD hükümetindekilere özellikle Dışişleri Bakanlığı’nda ve denizaşırı ülkelerde hükümet kütüphanelerinde çalışanlara yöneltilmişti. Komünizm korkusu yaratan McCarthy'nin iddiaları bu dönemin birçok ismini zor duruma soktu, bazı kimselerin meslek hayatının sonunu getirdi. İnsanlar kutuplaştırıldı. “Hakları konuşmak istiyorsan, önce hangi tarafta olduğunu söyle”, denecek kadar ileri gidildi.

    Amerika'nın kara günlerinde gerçekleşen hadiselere bakın: Vicdanlarını ameliyatla aldırmışçasına istenmeyen kişileri barındırdığı için büyük dev şirketleri çökertme tehditleri…. “Ya bizim dediğimizi yaparsın, ya da olanlara katlanırsın” tarzı korkutma çabaları….yazarları dize çöktürmek için yapılan baskılar…fikirlere açılan davalar… “Seni biz adam ettik, bir yerlere getirdik, şimdi dediğimizi yapmayacak mısın?” gibi argümanlarla gözdağı vermeler…. Şirketlere Dalton Trumbo ve arkadaşlarını kovun tehditleri… Aksi halde grevler hazırlar, manşetler yazdırır ve boykotlar oluşturur, seni piyasadan sileriz baskıları….Ve daha neler neler..

    İşte tam da bu noktada, Amerika'da soğuk savaş zamanında yaşananlar ile çağdaş dünyanın bir kısım bölgelerinde görülen baskıcı rejimlerdeki yasakçı otoriteler arasında benzerlikler görünüyor, değil mi? “Destekleyenler kahraman, karşı olanlar ise hain! Bir insan ya sadıktır, ya da değildir. Ya bizdensin ya hain!” Sizlere de bu tür argümanlar benzer gelmiyor mu?

    Bir biyografik-dram filmi olan Trumbo'da, “McCarthy zihniyetine göre”, yürüyüş yapan, protestoları organize eden kişiler aslında tehlikeli radikallerdir. Devletimize, ordumuza ve okullarımıza sızmaya çalışıyorlar. Düşmanların devletimiz içinde kendi amaçlarına hizmet edecek hain ve gafiller kullandığı iftiralarını duyacaksınız. Bu hainlerin amacının devleti ele geçirmek, demokratik değerleri yıkmaya çalışmakla ve nihayetinde bu ulusu devirmek olduğu suçlaması ile toplumda algı oluşturulduğunu izleyeceksiniz. Filmi izlerken yaşananların “Tek Adam” olma hevesindeki üçüncü dünya ülkeleri veya Ortadoğu liderlerinin sözlerine ve o ülkelerin tarihine ne kadar da benzediğini hayretle müşahede edeceksiniz.

    Diğer taraftan, filmde, duruşmalarda Trumbo tarafından söylenenler ile ülkemizde suçsuz insanların hakimlere söyledikleri arasında benzerlik olduğunu görünce şaşıracaksınız. Sanki Trumbo Amerika'nın karanlık dönemini değil de bizi anlatıyor gibi. Trumbo’nun “Komünist Parti'ne üyesi oldunuz mu?” sorusuna yaklaşımı tam ibretliktir: “Bu soruyu destekleyen herhangi bir kanıtla yüzleşme hakkım olmalı. Suç işlemekle mi itham ediliyorum? Elinizdekileri görmeyi çok isterim.” Buna karşılık cevaben “Göreceksiniz, çok yakında!” lafları, ülkemizdeki masum insanlara “Elimde belgeler var yakında açıklayacağım” deyip de, aradan yıllar geçmesine rağmen o belgeleri gösteremeyen yalancıların sözlerine ne kadar da benziyor?

    Filmde her cümle bir kitap mahiyetinde. Medyamızda çıkan “Hukuk askıya alındı” manşetini tercüme edercesine, bir duruşma esnasında atılan saçma sapan iftiralar karşısında “Bizleri böyle suçlamaya hakkınız yok! Suçlandığımız an, Tanrı hepimize yardım etsin” duası izleyici gerçekten sarsıyor!

    Trajikomik olan bir nokta ise filmde muhalif insanları suçlayan kitlenin aslında gırtlaklarına kadar pisliğe batmış olmalarıdır. Komünistlere sürekli iftira atan bir milletvekilinin akrabalarını devlet işlerine alması, aldığı kişilerden hiç birinin vergi vermediği ve bu yüzden de hapis yattığı bir sahne var. Hapishane koridorunda Trumbo ile karşılaşınca tarihe geçecek şu diyalog ortaya çıkar: “Şu halimize bak. İki hapis kuşuyuz.” Trumbo ne derse beğenirsiniz? “Sen sahiden suç işledin ama!”

    Sonuç olarak, bu film Türk izleyicisine çok ince mesajlar vermenin yanında, bu kasvetli sürecin akabinde yaşanacakları da gözler önüne seriyor. Türkiye'nin yakın geleceğinde hukukun işleyeceği döneme ait mesajları da sunuyor bizlere. Trumbo süreci şöyle özetliyor. “Bizi düşman olmakla itham edenlerin harcadığı onca zaman ve milyon dolarlardan sonra bu noktadayız! Ajanların ifşa ettikleri, sıfır. Ortaya çıkardığı komplolar, sıfır. Tek yaptıkları insanları çalışma hakkından mahrum etmek. Onu bile tam beceremiyorlar. İki Akademi Ödülüm var.”

    Anlaşılan, ”Bunlar bitti, kaçtı, hepsinin kökünü kazıyacağız!” diyenler tarihten hiç ders almamışlar.
    Mehmet D.
    Mehmet D.

    8 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    2 Aralık 2017 tarihinde eklendi
    İlham verici bir filmdi. Geneline baktığımızda Dalton Trumbo'nun çok başarılı bir senarist-yazar olduğunu görüyoruz. Fakat onun üslubuna dair bilgi yeterince verilmiyor. Filmde dönem detayları gayet başarılı işlenmiş. Karakterler akademi ödüllü öncesinde üstün başarı göstermiş ve neredeyse gerçek karakterlerle aynı fiziksel özelliklere sahip uygun kişilerden seçilmiş. Filminizi yaşanmış bir hikayeye dayandırıyorsanız bu gerçekten önemli oluyor.Dikkat çeken diğer bir detay ise birbirine sımsıkı bağlı ve desteğini birbirlerinden hiç esirgemeyen bir aile yapısı görüyoruz. Son olarak sakin bir ruh haliyle izlenebilecek keyifli bir yapıt.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top