Sabit Kanca 2 eleştirileri

Olmamış olmamış olmamış. Bazı şeyler vardır ki tutacak kaldıracak yerini bulamazsınız. Bugüne kadar sayısız film izledim aralarında hiç beğenmediğim böyle film mi olur dediğim filmler oldu ama hep eleştirimin yanında belki aktarılmak isteneni ben yakalayamamış olabilirim veya çok farklı karakterde olupta bu filmi beğenen insanlarda vardır diyerek saygı duyarak filmi ezmedim aşağılamadım.
Arkadaşlar yemin ediyorum ben bu filmi izlerken resmen filmin yönetmeninden ,oyuncusuna ,ışıkçısına kadar herkesin yerine utanarak izledim. Bu filmi çekenler merak ediyorum acaba hayatlarında iki tane film izlemişler mi. Teknik yönden tam bir fiyasko , iddia ediyorum iki tane sinema öğrencisi amotör kamerayla film çeksinler bundan halükarda daha iyi olur. Kamera açıları berbat, ışık desen öyle, geçişler ancak bu kadar saçma olabilir,oyunculuklarsa sanki sokaktan toplamış getirmişler bir ikisi hariç diyelim oyunculuk felan yerlerde bile sürünmüyor yok öyle birşey, az birşey becerenlerde tiyatrodan mı çalmış getirmişler nedir sanki tiyatro izliyoruz, bağıra bağıra sesini duyurmaya çalışırcasına konuşma,jest mimiklerini en arkadaki görsün diye abarta abarta yapma,iyide bu bir sinema filmi,birinin sesi başka yerinden çıkar. Görüntü yönetmeni de dahil yönetmen gitsinler başka iş yapsınlar. Turabi oyunculuğun o sunu öğrenmeyle başlayabilir ama o sunu öğrensin bırakıp gitsin köyüne.Türkü söyleyenin oyunculuğu fena değildi.gerisi daha söyleyeyim. Böyle senaryo mu olur ,bir çocuğun eline kalem ver senaryo yaz de yeminle daha iyisini yazar, Film sanki Turabi filmi,merak ediyorum yönetmenin felan turabi bir akrabası mı veya, Çekilecek film parası yoktu da sponsor aradınız buldunuz o da turabi çıktı ama bende filmde oynarım arkadaş deyipte sürekli beni çekin beni iyi çekin felan mı dedi, eğer öyleyse parası olmayan film çekmesin kardeşim biz oyuncu olmayan adamı filmde görmek istemiyoruz, üstelik sanki başrol oyuncusu yani turabi, görüntü turabiye gelince gereksiz gereksiz ağır çekimler bilmen neler müzikler diyorumya size resmen rezillikten başka birşey değildi, belki marka vermem doğru olmaz, kadıköyde ki oto galerisi,nin eyüpte ki eğlence merkezinin, fotoğraf ve bilgisayar markasını gözümüze sokmanıza gerek yok,arada geçsin yeter kardeşim sanki reklam filminde film vardı,

Son bir uyarı film komedi filmi felan değil arkadaşlar resmen insanın edep terbiye sınırlarını zorlayan bir saçmalık, Ben o hatayı bu filmi eleştiren arkadaşa rağmen yaptım bu kadar değildir bi izleyeyim dedim evet o kadar değilmiş daha betermiş siz siz olun beni dinleyin, böyle filmleri izlemeyin ki yenisin felan çekmesinler ders olsun. Salonda yaşı uyan veya uymayan çocuğuyla ,ne bileyim eşiyle sevgilisiyle gelmiş izleyicilerde vardı ve kimse gülmedi.Gülemezde yorumum yayınlansın diye buraya senaryoyla ilgili eleştirilerimi yazamıyorum bu benle ilgili değil hangi sahnesini nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum.Gülen olur mu olabilir, o da ahlak kurallarını hiçe sayan ve sinemayla yeni tanışan biridir. Kısaca yapmayın arkadaşlar böyle saçma turabi filmleri, adamlar gitsin paraları varsa kendilerine reklam çeksinler , izleyicide böyle filmlere gitmeyerek tepki göstererek kalitenin artması için bir baskı oluştursunlar .Okuduğunuz için teşekkürler.

Hayatımda bu kadar saçma sapan bir film izlemedim. Filmib 2. Yarısını izlemeye bile gerek duymadık çıktık vakiy kaybı anlamsız.

Sabit Kanca'nın ilk filmi tam sınırdaydı hatta sınırın bile altındaydı. Buna rağmen bir devam filmi gelmesi gerçekten saçma olmuş. Hakikaten saçma olmuş çünkü bu film bir rezalet. Keşke Sabit Kanca internet fenomeni olarak kalsaymış. Bu filmi beğenen birisinin olması bana şu an çok saçma geliyor. Yani tamam, zevkler ve renkler tartışılmaz ama bu film ilk filme göre kat be kat daha kötü. Nasıl mı?

1-) Öncelikle bu filmin belli bir konusu yok. Beşer dakikalık skeçlerden oluşuyor adeta. Bu skeçlerin de sadece 1-2 yeri güldürüyor o kadar. Ama filmin ana temasında anlatılan bir şey var elbette. Bu anlatılmak istenilen şey zaten gereksiz. (veya nam-ı diğer klişenin kralı) Yani anlatacaksan bile doğru düzgün yap.

2-) Bir komedi filminde ne ararsınız? Komiklik elbette. Bu film ise ilk filmde yapılan iyi ve kötü esprilerin neredeyse hepsini yapıp daha bir kötü hale getiriyor. Ayrıca filmin %98.9'u bel altı espriler ve küfürlerden ibaret. Şimdi tamam, küfürler yerinde kullanıldığında espri yerine geçiyor ama ben bir filmde bu kadar bel altı espri görmedim. İşi iyice cıvıtmışlar yani.

3-) Oyunculuklar ve ekibe geldi sıra. Bir Sabit Kanca filminde Sabit Kanca'nın başrolde olmaması garip değil mi? Bunun yerine başrolde Sabit'in arkadaşı Hakan, Sabit'in kiracısı Rıfat, Rıfat'ın sevdiği kişi Rencide Porsuk, Porsuk'un kızı Zeliş ve Turabi var. Ve biz tüm bu karakterleri yine bel altı esprileri ile tanıyoruz. (olaya yine bu girdi işte

Şimdi İsmail Baki Tuncer, Sabit Kanca ile yine bilindik bir oyunculuk sergilemiş ama bir yandan da o Rencide Porsuk karakterini canlandırdığı için batmış. Rencide'nin karakteri o kadar zorlama ki onun komik anlarında bile biz sinir bozulması veya gıcıklığımızdan gülüyoruz. Turabi ise Turabi olarak bu filmde oynuyor ama onun bu filme dahil olması bile İsmail ile Survivor'dan kanka olması bence. Ne diyeyim, o bile kötü olmuş bence. Zeliş'in karakteri ise gerçekçi olsa da bir komedi filmine fazla sıkıcı gelmiş. Filmin temposunu anında yıkıyor. Durum böyle ise eğer diğerlerini açıklamama gerek yok bence.

Sabit Kanca 2, garanti olarak "bel altı espri güldürür" gerekçesi ile ilerleyip, takıldığı zamanlarda -ki film her anında takılıyor- bel altı espriye başvuruyor ve iş sulanıyor. Eğer filmden bel altı esprileri çıksa idi, ortaya bu film çıkmazdı. Oldukça net yani aşikar bu. Olsa olsa 2 buçuk dakika bir şey olurdu işte.

Kısaca ilk filmi izlediyseniz veya izlemediyseniz, bunu izlemenize gerek yok. Zaman kaybı diyebiliriz. Aklımızda Sabit Kanca ile ilgili sadece bir zamanlar internet fenomeni olduğu ve ilk filmdeki bazı espriler kalsın. 0.5/5

Ders çalışmanın arifesinde ev arkadaşınızın ısrarı ile sinemaya çağırılıyorsanız; gideceğiniz film kesinlikle Sabit Kanca -2- olmasın! Sabit Kanca’yı mükellef tutuyorum herhangi bir “Türk Komedi Filmi” ögesi olmasın! Defalarca çıkıp gitme isteği, sırt ve boyun ağrıları, insanlık adabını ayaklar altına alarak edilen küfürler, filmin ikinci yarısına girmeyip makarayı sabote etme düşüncesi, gösterim esnasında ön koltuklara kendini yüz üstü bırakma dürtüsü sonunda güzel olan tek şey mideye atfedilen çiğ köfte idi.
Kendimi her ne kadar bir senarist veya film eleştirmeni olarak tanımlayamasam da “izleyici” olarak cebimden çıkan paranın her bir kuruşuna zaruret düşürür nitelikteydi hayatımdan çalınan son iki saatim. “1 senelik kiramı sil, ben sana Dostoyevski’yi bile getiririm!” En az penis büyütücü reklamları kadar komik ve yobaz değil mi? Üstelik Rusçayı aksanla konuşma göndermesini bize tatlı bir nazire olarak da gönderiyor. Rusların Türkiye’deki kaderinin altını çizse de şimdilerde boğaz kokulu bir restoranda, şişesi bilmem kaç yüz hatta bin lira olan şarabı açtırmakla kendine “senarist” demiyordur umarım bu adam. Bizde filmdeki gibi değil; tanımadıklarımıza amca/teyze deriz, uzak olanlara da adam…
Yüz yılımızda çekilememiş onca film senaryosu varken, kıymeti bilinmemiş/bilinememiş binlerce sanat “adamı” varken bunca insanın sanat, mizah değil de para etrafında toplanmasına şaşırmamalı. Harcanan paraya ve cast oluşturmak için harcanan zamana, çabaya gerçekten acıyan gözlerle bakıyorum. Birçok tiyatro ekibinin çalışmalarında birkaç dakika içerisinde yazdığı monolog ve skeç tümceleri eminim ki daha komik ve kaliteli.
Cinselliğin daima ön planda tutulduğu, gözle görülür-elle tutulur bir şey haline getirildiği devinimler akışına ise “dürtüsel saçmalık” yakıştırmasından daha “vurucu”sunu yapamayacağım. Öte yandan; bir tarafta kutsal addedilen, tarihiyle övünülen, atadan miras kabul edilen Ankara’yı “pavyonlaştırıyoruz.” Üstelik çok güzel bir maharetmiş gibi sergiliyoruz bu IQ’su henüz otobüsün üst tarafında yazan numaraları geçememiş insanlara…
Hayat standardı olarak kaliteden yoksun şahsiyetlere “insan artığı” dediğim için çevrem tarafından aforoza layık görülsem de ben bu akşam, üstünde basa basa durduğum belirtisiz isim tamlamasını kanıtlar nitelikte bir film izledim. Üstelik izleyenlerin yanı sıra oynayanların da kafataslarının içine çuval geçirdiklerine eminim.
Perspektifimizi değiştirecek olursak; film Sabit Kanca’nın. Lakin hikâye onun değil. Toplasak yirmi dakika gibi pespaye bir zaman diliminde çenesinin çıkıklığına maruz kaldık. Turabi’nin söylemlerine gelecek olursak; senarist bilgisayar başına oturup günümüzde “troll” diye tabir edilen arabesk kaçıkların mezelerini bize altlık yapmış. Galata manzaralı evinde salonun ortasında duran o kocaman sehpaya leptabını(!) koymuş, ışıkları karartmış, yanına bir de kupa içerisinde dumanı üstünde kremalı bir kahve almış olmalı senarist, senaryo bitince elindeki kupayı “avuçladıktan” sonra… Ne de olsa yazar tribi değil mi bu? “Kim bilir kaç insan benim gibi düşünüyordur?” demek yerine ismi toplumda, artı yetmiş beş kuruşla büyütülmüş soğan halkası edilmiş bir filmden “Cebimiz acaba nasıl dolar?” salyaları akmakta. Durun! Ben sizin yerinize söyleyeyim: “Allah’a şükür bu sene de karnımız doydu, gelen tepkiler de çok iyi…”
Paranın Lidyalıların bir ayıbı olarak gördüğümden beri hala yanlış kişilerin kazandığını, felsefeyi Greklere adadığımdan beri yanlış kişilerin düşündüğünü, sanatın insanlığa ihtiyacı olmadığını düşündüğümden beri insanların sanatın tanımını “yalnış” olarak düzelttiğini vurgularım. Sevgilerle…

Komedi filmi gulduruyorsa gorevini yapiyor demektir. Bu film de bunu basariyor. Filmin ilk yarisi bence daha iyiydi. 2. yarida espriler azaldi. Sonuc olarak gulunecek ve hosca vakit gecirilecek bir film bu.

yani şaşılacak bir durum. bu filmin yapımında emeği geçenler, ilk filmde nasıl bir başarı görmüş olabilirler ki ikinci filmi çekme hevesi, gereği, isteği duymuş olabilirler. ilk filmde tamam millet sabit kancayı ilk kez izleyecekti sinemada, onun verdiği bir merak vardı hepimiz gittik izledik hiçbirimiz beğenmedik ama malesef film baya gelir elde etti. e arkadaş siz kazandınız işte bütün sinemaseverleri mağdur bırakıp hepimizin parasını bir güzel yediniz. peki böyle kötü bir filme siz ne diye ikinci filmi çekmeye kalkarsınız. siz insanları ne yerine koymaya çalışıyorsunuz ben anlayamadım. yani öyle merak ediyorum ki bu film kâra geçmiş olma ihtimali %10 dan fazla mı acaba. Oyunculuk sıfır. Espri yok filmde. yani güldürme öğesi için küfür, cinsellik abuk sabuk espriler kullanılmış demekki güldürme telaşı yok yani bu bir komedi filmi değil herhalde zira artık biz türk sinemaseverler böyle küfürmüş bilmem neymiş bu tarz şeylere gülmüyoruz. siz sanırım bunu hala anlayamamış olamazsınız herhalde. kısacası filmde konu yok ben göremedim, oynayanların içerisinde mesleği oyuncu kaç kişi var bilmiyorum. bu film insanları enayi yerine koymaktan başka bir şey değil. ama ben eminim artık akıllandık böyle internet videosu vari filmlere gitmiyoruz bu yüzden aslında filme emek ve maddiyat harcayanlar mı enayi yoksa biz mi bilemedim. :D

Film’de fotoğrafçı Hakan’ı oynayan irfan Aslanhan ’ı ilk kez bu filmle tanıdım ve resmen döktürmüş daha sonra oynadığı bütün filmlere baktım çocuk iyi oyuncu bence kötü bir film de değil aksine filmde bu çocuk tempoyu hiç düşürmemiş helal olsun bravo demek geldi içimden Zaten belli çocuk hakkında kimse kötü bir eleştiri de yazamamış buradan anlayın yani :))

Filmin birincisinden ne gördük ki ikincisinden hayır görelim. Klasik küfür ve imalı hareketler ile güldürme taktiği. Maalesef ülkemizde hala bunlara gülünüyor. Filmin konusu çok basit olmakla beraber oyunculuk yerlerde sürünüyor. Laf sokmak yerine ince espiriler ile anlatılsa daha iyi olurdu. Bel altı hareketleri hiç söylemiyorum bile. Nede olsa bu filmi çocuklar izlemiyor. En azından bu şekilde umut ediyorum. Filme +18 sınırı getirilmesi ve Tv gösterimi içinde saat 22:00 den sonra oynatılması çok daha iyi olur. Ne kadar az çocuk izlerse o kadar iyi.

Filmden beklediğimi alamadım. Hatta şaşırdım diyebilirim. Filmde çok cinsellik vardı. Kötü espriler vardı. Komik yanlarıda vardı tabiki. Fakat oyunculukları ve konuyu beğenmedim. Çok alıntı sözler kolay esprilet vardı. Genel olarak 3.5 puan verebilirim. İsmail bakiden beklenmicek film diyebilirim.

zaman kaybı diyeceğim ama zaman kaybı dediğim başka filmlere hakaret etmiş olacağım, o kadar rezil bir film. eleştri yazmak için bir iki tutar dal olur ama bu filmde o da yok. nerden tutsan elinde kalıyor. hangi akla hizmet böyle bir film yaptınız inanın merak ediyorum. Türk sinemasının gelişimine ufak da olsa katkıda bulunmak için Türk filmlerini özellikle sinemada izlemeye çalışıyorum ama böyle film yapacaksanız korsan dağıtımcılığa başlamak lazım.

Şu filmi savunanin aklindan suphe ederim.pes yahu.

Filme ancak 15dakika dayanabildim.. Espiri desen espiri yok komik desen komik değil. konu desen konu yok... Vakit kaybı

senaryosuyla, karakterleriyle berbat bir film. hele rencide hanım tiplemesi tam bir garabet.

Abi bunlar uzaydan gelmiş. Film nedir nasıl çekilir konu nasıl ilerler izleyiciyi nasıl etkileriz bilmeleri lazım kısaca yıl 2015 eskilerde değiliz 1960 yıllarındaki komedi film daha etkileyici ve komik.