IO eleştirileri

Senaryosu, Clay Jeter, Charles Spano ve Will Basanta tarafından yazılan “IO: Last on Earth”, yönetmen koltuğunda oturan Jonathan Helpert’in ikinci uzun metrajlı sinema filmi…

18 Ocak 2019 tarihinde Netflix tarafından yayın akışına dâhil edilerek vizyona sokulan bilim kurgu tarzındaki bu filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…

O nedenle bizde bu filmi, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

Ancak başlamadan hem sıradan sinema izleyicisini hem de film eleştirmenlerini kapsayacak şekilde bilim kurgu kategorisindeki filmlere ilişkin bir genel tespitimizi paylaşalım…

Şöyle ki; ana malzemesi (sanal efekt fıçısına batırılıp çıkartılmış) gizemli uzay yaratıkları, entrika ve bol aksiyondan oluşan yüz milyonlarca dolarlık bütçeli Hollywood prodüksiyonları, maalesef artık bilim kurgu sinemasında da tercih ve beğenileri belirleyen başat aktörler halini almış durumda…

Bu malzemenin üzerine, yerleşik inanç sistemleriyle de örtüşen tumturaklı bir mistisizm de eklenince, ortaya tadından yenilmez (ve tabii gişede önünde durulmaz) bir kurgusal saçmalık çıkıyor…

Hâlbuki “IO: Last on Earth” de anlatılan hikâye, bu muhafazakâr manzar-i umumiyeden tamamen farklı…

Filmdeki tek entrika, insanlığın kendi ayağına sıkarcasına dünya gezegenine karşı kurduğu kumpas, hâkim ögede (mistisizm yerine) Plato’dan bugüne bilim, edebiyat, müzik ve evrim teorisi fikri olunca filme ilişkin infaz da kendiliğinden başlamış oluyor…

Filmin oyuncu kadrosundaki en tanınmış isim elbette ki, “The Walking Dead” (2016 – 2019) ve “Fear the Walking Dead” (2018) gibi dizilerde Paul 'Jesus' Rovia karakterini canlandıran Tom Payne…

İşte tam bu noktada, “İyi de, biz niye görmedik bu arkadaşı filmde?” diye bir soru sorabilirsiniz…

Haklısınız zira Tom Payne’in bu filmdeki rolü sadece, “IO” kolonisindeki Elon karakterine sesiyle hayat vermek olmuş…

Bunun dışında, özellikle Sam karakterini oynayan Margaret Qualley’in filmde ciddi şekilde göze battığını söylememiz gerekiyor…

Ki zaten bu yüzden de, bir Quentin Tarantino filmi olan “Once Upon a Time in Hollywood” (2019) ile “My Salinger Year” (2020) gibi bir film projesine adını yazdırmış durumda…

Sonuç olarak, düşük bütçesine rağmen büyük bir ilgi ve beğeniyle izlediğimiz bu film için puanımız 3 önerimiz ise, eğer türün meraklısıysanız olumsuz yorumlara kulak asmadan “izleme listenize alın” şeklinde olacak…

Keyifli seyirler,

Kötü. Vakit Kaybı. Senaryo açısından hiçbir çekiciliği yok. Etkileyici bulmamız için yazılmış bir çok kısım basit ve neresine etkilenmem gerektiğini anlamadım. Sanki bir de hiç anlaşılmamış gibi şaşırtarak bitirmeye çalışmışlar, bu çok acınasıydı.

Herşey adem ve havva ile başlıyor ; bittiği yerden başlıyor aslında herşey. iyilik kötülüğü yeniyor bir nevi .vazgeçtiğiniz şeylerin size ne kattığı peşinden koştuğunuz şeylerin size ne kaybettirdiği ile alakalı varoluşu sorguluyor film bence son zamanlar da izlediğim herşeyi yalın ve sade anlatan tek film özet ben ve o !!! Bir 1 sıfırdan 0 iyidir ;) bakmakla görmek arasındaki fark

Berbat daha ötesivar mı katlanıp sonunu getirebilende peygamber sabrı vardır. bu kadar duragan bu kadar agır film bastan sona nerdeyse bir iki karakterle geçiyor

Yorum yapılacak bir şey göremediğim için sadece izlemeyin diye yorum yapıyorum hayatımda izlediğim en berbat Türk filmi Yumurta idi
Yabancı film olarak ta bu filmi yazdım hayatınızdan giden 1.5 saat tan başka kaybedecek bir şeyiniz yok

Fragmanı izleyip de kandığım cok boş bir film.Hiç bir aksiyon yok bomboş gelip geciyor ne oldugunu anlamadan da bitiyor.Sakın izleyip boşuna zaman kaybetmeyin..

Yavaş tempolu , sonu hiçbir yere varmayan, zaman kaybı bir film. Son zamanların en klasik teması, dünya mahvolmuş, tüm insanlık yok olmuş.

IO filmini 2. Kez izledim ve gerçekle bağdaştırdım şu gercege ulastim diyebilirim eğer dünya olarak böyle devam edersek oksijenimiz yavas yavas tukeniyor bu da bizim sonumuzu getirecek

Hayatımda izlediğim en uçlarda film ama kötü olarak, izlediğim en sıkıcı, en yavaş, en anlamsız ve en kötü filmdi ben senaryo yazsam abartısız izlemesi bundan daha keyifli olurdu.

Bu ne garip bi filmdi sonu neydi anlıyamadım iki kişiyle film çekmişler bu filmin ikincisi çıkarsa belki bişeyler olur bu haliyle kötü anlamsız

Clickbait bir film. İsmiyle bir alakası yok ve bir buçuk saat zaman kaybından başka bir şey değil. Ağır ve yavaş film seviyorsanız beğenebilirsiniz

Hayatımda izlediğim en saçma, en boş bilim kurgu filmi. Senaryosu çok saçma, sonuna bütçe yetmemiş herhalde. Bir film bu kadar saçma olamaz.