Hesabım
    Tüm Sırların Sahibi Kız
    Ortalama puan
    3,1
    13 Puanlama
    Tüm Sırların Sahibi Kız hakkında görüşlerin ?

    4 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    3 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    29 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    BEKLENTİLERİN ALTINDA KALAN BİR FİLM
    ABD – İngiltere ortak yapımı Tüm Sırların Sahibi Kız – The Girl With All The Gifts adlı film, M. R. Carey’ ın aynı adlı romanından sinemaya yine aynı yazar tarafından uyarlanan bir zombi öyküsü. Bugüne dek bildiğimiz klişe konuların bir adım ötesine geçememiş bu klasik zombi öyküsüne giriş yapmadan önce, Türkiye’de sırf film gişesinden pay kapmak için kitabın Türkçe basımının filmin vizyon tarihinden 1 hafta önce piyasaya sürüldüğünü özellikle söyleyeyim. Efendim, filmin neresinden bakarsanız bakın çalıntı öyküsü, dünya dizi sektörünü takip etmeyen insanların bilgisizliği yüzünden ‘aaaa ne güzel konuyla karşılaştık’ cümlesini kafamızın içine çivi gibi çaktıkça çakıyor. ‘The Walking Dead’ dizisi sürerken, ‘haydi gelin biz bunun filmini çekelim ve de şu andaki dünya piyasasının ilgisini toplayalım’ diyen birkaç akıllı yapımcı ve de yönetmen Colm McCarthy temcit pilavı tadında, neden böylesi basit taklidin peşine düşüyor? Sorunun cevabı sorunun içinde gizli; sadece ama sadece gişenin yüklü parası güncellikle fevkalade birleşmeli! Olayı sanatsal olarak irdelerken, 6 senedir takip ettiğim bir dizinin çok kötü taklidi filmle karşılaşmanın verdiği acıyı kelimelerle ifade etmem gerekecek.

    En İyi Televizyon Dizisi dalında bir Altın Küre ile bir Writers Guild of America ödülüne aday gösterilen ‘The Walking Dead’ 31 Ekim 2010 yılında Amerika’ nın AMC kanalında yayın hayatına başlamış sıradışı dizi film. Şu anda 6. Sezonunu sonlandıran dizinin 7. Sezonu 2016 Ekim’de izleyenlerle buluşacak. Rick adlı polis memurunun hastanede komadan uyandığında ‘zombi’ ya da ‘aylak’ dediğimiz insan yiyen insanımsı canavarlarla giriştiği ‘ölüm-kalım’ mücadelesinde, virüsten etkilenenlerle bu virüsten kendisini korumaya çalışanların çarpışması seyircide müthiş merak duygusu uyandırdı. Kendilerini izole ettikleri dünyada olayın nedenini arayan Rick ve arkadaşları aylaklar üzerinde deneyler yapıp, önlerindeki kötü sonu durdurmanın peşinde. Burada diziyi anlatmaya kalkışsam inanın sayfalarca yazı yazmam gerekir. Kısaca dizinin özetinden yola çıktığınızda kafanızda bir takım yargılar illaki oluşmuştur. Rick’ in amacı hayatta kalan insanları korumak ve virüsün neyden kaynaklı olduğunu bulup bu duruma bir son vermek! Konu, içinde barındırdığı aksiyon dolu senaryoyla aktıkça akıyor.

    Filmimiz ise ‘The Walking Dead’ in ensesinde, ABD’de değil İngiltere’de geçen konusuyla karşımızda. Bir grup asker, bilimadamı ve çocuğun yer aldığı distopik dünyada, zombiye dönüşen insanlardan arındırılmış güvenli bir bölgeyi görüyoruz. Peki neler yapılıyor freezone yerleşiminde? Elbette çok tanıdık bir deney; anne karnında tam olarak virüsten etkilenmemiş çocukların yarı zombi yarı insan bedenleri üzerinde süren araştırmalar, hayatta kalan insanları zombi denilen illetten kurtarmanın tek çaresi. Çocuklar insan etine karşı hassas olmalarına rağmen, gerçek insan gibi duygusal düşünme evresinde gidip geliyor. Çavuş Parks, doktor Caldwell, öğretmen kadın Justineau ve duygusal çocuk Melanie konudaki ana karakterler. Melanie’daki değişik düşünme analizlerini, duygusal tepkimeleri fark eden Justineau kurtuluşun kız çocuğu üzerinden olacağını hisseder. Mitolojik hikayelerle bezeli masalları dinleyerek insanlık tarihine hayran olan çocuk, pandoranın kilidinin ne olduğunu içsel olarak keşfeder. Çocuklara yapılan işkenceler, insanların artık sapkınlık düzeyinde virüsle mücadele ettiklerini gösterir. Neyse bir gün zombiler bu güvenli bölge duvarını aşıp içerdekilere saldıracak, kahramanlarımız zombilerden kurtulup kaçmaya başlayacak, kaçış öyküsü sırasında insanları kurtaracak olan aşıyı hayatta kalanlar bulmaya çalışacaktır. Seçilmiş kişinin kahramanlıkları, distopik dünyada yaşanan savaş, gözümüze gözümüze sokulan bilindik zombi saldırıları filmin sonlarına doğru bizleri derin hayretler (!) içine iterken, birden filmin mutlu sonla bittiğini anlayacağız.

    Filmdeki alt metini üst metini bilemem ama izlediğim konudan, görüntülerden yola çıkarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; M. R. Carey ‘The Walkind Dead’ öyküsü tutunca elindeki olayları aceleyle senaryolaştırıp piyasaya sürmüş, yönetmen Colm McCarthy de ‘deneysel korku’da çığır açacağını düşünüp bile bile bu üçüncü sınıf taklidin peşinden gitmiş. ‘Seçilmiş kişi’ haricinde a’dan z’ye ‘The Walking Dead’ taklidi olan yapım, çocuklar üzerinden ayrıcalık oluşturmak isterken, aslında yine dizinin konusuna basitçe dalmış oluyor. ‘Fear The Walking Dead’ denilen ikinci versiyon dizide gençler üzerinden akan ‘aylak – zombi’ hikayesi filmin derinliklerinde alenen bize bakıyor. İki konuyu okuduktan sonra zombi saldırısı altındaki insanların mitolojik kahramanlıklar üreten olgulara sarılmaları Rick’ in dünyasında zaten mevcut. Yani inanın bir eleştirmen olarak hayatımın en zor kritiğini yazıyorum. Kötü bir taklidi muhteşem bir diziyle karşılaştırmak bana göre değil, ama izleyenlerin bunu bilmesi gerekli. Sonuçta filmi izleyenler ‘İlk kez böylesi bir konuyla karşılaştım’ dememeli. Öğretmen Justineau karakteri Rick’ in dişi hali. Çavuş Parks karakteri ise son sezonda karşımıza çıkan Martin. Haydi Türkiye’yi geçtim, ABD ve İngiltere’de bu benzerliği seyirci görmeyecek mi peki? Görüntüler deseniz zaten diziyle hemen hemen aynı ambiyansı bize sunuyor. Oyuncuların berbat karakter yorumunu, saçmasapan işkence sahnelerini sizlere anlatarak daha fazla içinizi daraltmayayım. Yönetmenin oluşturmak istediği ‘aykırı’ dünyayı biz zaten 6 yıldır görüyoruz, yaşıyoruz.

    ‘The Girl with All The Gifts – Tüm Sırların Sahibi Kız’ ismi haricinde, bildiğimiz ve de merakla yeni sezonunu beklediğimiz muhteşem bir dizinin berbat ötesi taklidi. Her açıdan kusurlu bulduğum yapımı sizlere önererek kendime ihanet edemem. ‘Hadi bu zombi öyküsünü de görelim’ derseniz -ki zaten ‘The Walking Dead’ ile zaten gördünüz- gidin şöyle 5-10 dakika beyazperdeye bakın, geçin derim.
    mavigitar
    mavigitar

    Takipçi 68 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    30 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    İlk 15 dk'lık dilimde galiba sağlam bir zombi filmi izleyeceğim diye heyecan yapmıştım... Zombi filmlerinden hoşlananlar için gene de orijinal sayılabilecek bir kaç farklı bakış açısı var diye düşünüyorum ama o yabani zombi çocukların sahneleri başladığında film iyice gözümden düştü. Bence senaristin veya yönetmenin kafasında oluşturduğu orijinallik yabani çocuk zombi sahnelerine kadarmış çünkü orada film yoruldu ve bitti yani o sahnelerde '' elimizden bu kadar geldi hadi filmin gerisi için bir şeyler uyduralım '' demişler bence ve aynı sıkıcılıkla film devam etti... hiçbir yere bağlanmadan anlamsızca da bitti. Sadece zombi filmi severler için tavsiye edeceğim bir film daha geniş kitleye hitap etmesi mümkün değil.
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    17 Ekim 2016 tarihinde eklendi
    Tüm Sırların Sahibi Kız, M.R. Carey'in ünlü romanından uyarlanmış ve başrollerinde Gemma Arterton ile Glenn Close'un bulunduğu bir zombi-gerilim filmi. Ve bu film de Melanie adlı bir çocuk hakkında. Melanie, askeri bir tesisin içerisinde diğer çocuklarla birlikte yaşayıp eğitim görmektedir. Fakat artık dünyada hayatta kalan çocuklar yarı zombi yarı insan olduklarından (insan eti kokusu alınca zombiye dönüşen, ama normalde insan gibi düşünebilip davranabilen kişiler yani) yoğun koruma altında tutulmaktadır. Bir gün bu askeri tesisin güvenlik duvarları yıkılır ve zombiler içeri girmeye başlarlar. Bunun sonucunda da Melanie, öğretmeni Bayan Justineau, Doktor Caldwell ve birkaç askerle birlikte üsten ayrılıp hayatta kalmaya çalışırlar.

    Filmin iyi yanlarından başlamak istiyorum. Öncelikle bu film çok güzel gözüküyor. Gerçekten. Başarılı bir sinematografi, çarpıcı sahneler ve farklı bir senaryo barındıran bir film var karşımızda. Filmin kendisi her ne kadar bu iyi yanların hakkını veremese de, ortaya çıkan sonucun bir hayli iyi olduğunu belirtmeliyim.

    Oyunculuklar çok başarılıydı. Gemma Arterton ile Glenn Close'un performanslarına bayıldım doğrusu. Filmin büyük bir kısmını onlar götürmüşler, onları izlemek çok zevkliydi.

    Ama filmi çalan asıl kişi, Melanie'yi oynanan kız Sennia Nanua'nın performansıydı. Nanua, bu rolü resmen sahiplenmiş ve ortaya görülmesi gereken bir performans çıkarmış. Filmin en iyi yanlarından birisi de oydu.

    Bunun dışında bu filmi izlerken hiç sıkılmadım. Evet, bazı sahnelerinde tempo düşse de genel anlamda bu filmi büyük bir merakla izledim. Her şey hızlı ve etkileyici geliştiğinden seyirciye yaratılan etki daha da başarılı olmuş bu filmde.

    Şimdi de filmin kötü yanlarına değinmek istiyorum. Her ne kadar bu filmi izlerken keyif aldıysam da bu filmin kocaman bir sorunu vardı: Mantık hataları/saçma sahneler! Eğer bu filmi izlerken beyninizin "off" düğmesine basarsanız, epey başarılı bulacağınıza eminim. Fakat bu filmi izledikten sonra, kafamda bir ton sorunun biriktiğini fark ettim. Hatta aklımda kalanlar ile buraya bir listesini çıkarmaya çalışacağım (burası ağır spoiler içerir, uyarmadı demeyin).

    spoiler: - Melanie, tesiste çalışan askerlerin isimlerini öğrenmeyi nasıl başardı? - Neden Bayan Justineau, birdenbire Melanie'yi kendi kızı gibi sevmeye başladı? Melanie'nin hikayesinin Justineau'yu ağlatması pek de iyi bir neden değil açıkçası çünkü bu tarz durumlar okuldaki törenlerde de yaşanıyor bazen. Diyelim ki bunun arkasında çok iyi bir neden var, aralarındaki öğretmen-öğrenci ilişkisi ne zaman bu kadar önemli bir boyuta ulaştı? - Melanie'yi diğer öğrencilerden farklı kılan özellik nedir? O da diğer öğrenciler gibi yarı zombi, yarı insan. Tek farkı derse katılması ve askerlerin adını söylemesi. - Neden Doktor Caldwell, Melanie'nin söylediği rastgele numaralara denk gelen çocukları deney olarak kullandı? Caldwell, kendisi seçemez miydi? - Zombilerin baskını sırasında dışarıda, Melanie'nin bir erkek askeri ısırdığı sırada hemen yanındaki bayan asker niye ateş etmedi? Melanie ona doğru koşunca da niye silahını yere attı? Onu kolayca öldürebilirdi. - Tesisteki diğer askerlere ve çocuklara ne oldu? Onlar neden bu kadar önemsiz? - Ekibin ormanda su topladığı sahnede neden askerlerden bir tanesi "susturucu takın" uyarısına rağmen bir saçmalık yapıp susturucusunu takmadı? Bundan sonra da bütün zombiler hangi ara oraya geldi? Fight Club gibi bir ekip oluşturup pusuda bekliyorlar mıydı yoksa? Ve hayır, Melanie'nin "Onlar yalnız da ondan." cevabı doğru değil. - AVM sahnesindeki zombiler neden öylece duruyorlardı ve niye hareket etmiyorlardı? - Ekibin zombilerden korunmak için sürdüğü özel kremin bir işe yaradığını düşünmüyorum. Zombilerin arasından geçseler bile o sessiz ortamda çıkardıkları sesler çok rahat duyulur bence. Zombiler sağır olmadığından, filmin zombileri anlatış tarzının eksik olduğunu düşünüyorum. - Hareket etmeyen zombilerin içerisinden neden bir zombie bebek arabası ile ilerliyordu? - Bu zombi kalabalığının içerisinde neden sadece birkaç zombi silah sesine tepki verdi de diğerleri öylece durdu? - Ekibin hastaneye benzeyen yerde kalmaları hiç güvenli değildi bence. Justineau'nun bir zombi öldürmesine rağmen herkes kapılar açık, rahatça yattı. Halbuki binanın içerisinde daha fazla zombi olabilirdi. Acemi şansı olabilir belki. - Hastanenin önünde toplanan zombileri dağıtmak için dışarı çıkan Melanie, bir kedi yedikten sonra neden her şeyi unutup uzun bir süre orada oyalandı ve şans eseri orada duran köpeği görünce hemen harekete geçti? - Mantarların oluşturduğu dağdan dünyanın her tarafında yok mu? Sadece orada mı var? Eğer bunun yakınında sel veya yangın olursa bütün insanlığın, buranın içerisinden çıkan gazın sonucunda öleceği bilgisi verildikten sonra... Yani dünyanın herhangi bir yerinde, bundan haberi olmayan birisi kazara bunu yaksa ne olacaktı? - Siyahi asker Kieran'ın yaptığı saçmalığa hala inanamıyorum... Yaptığı şey şu; ortalarda yarı zombi yarı insan olan çocuklar var ve Kieran da yiyecek arıyor tek başına. Ve yerde bir yiyecek kutusu görüyor. Alıyor. İleride bir daha görüyor. Alıyor. Ve böyle ilerleyip karanlık bir dükkanın önüne geliyor. Ve oradan içeri giriyor! Bu mantık, Scooby Doo ve Sünger Bob gibi animasyonlarda geçiyor zaten, bir askerin böyle bir şeye kanmasına inanamadım! Ve sonra da orada çocuklar tarafından tuzağa düşüyor ve tam ölmek üzereyken Kieran diyor ki: "Bana daha fazla yaklaşmayın yoksa elimdeki el bombasını patlatırım!" diyor ve çocukların ona saldırmasına rağmen Kieran, elindeki bombayı patlatmıyor! Bu gerçekten de saçmaydı. - Neden Melanie ile çocuk zombilerin lideri Fight Club tarzında bir kavgaya girişti? Silahla hepsini anında vursalardı olmaz mıydı? - Doktor Caldwell ile asker Parks'ın gecenin bir vakti Melanie'yi bulmak için dışarı çıkmalarındaki amaç neydi? Melanie şehri biliyor zaten, ona bir zarar gelmeyeceğini de biliyorlar. Bunun sonucunda da ikisi ölüyor zaten. O zaman niye böyle saçma bir şeye kalkıştılar ki? - Ve son olarak da finale geldi sıra. Final şu: Melanie, mantarlardan oluşan dağı yakıyor ve bütün insanlığı yok ediyor. Bu sırada da sonsuza kadar (!) oksijen soluyabileceği, güvenli bir cam laboratuvarın içerisinde hapsolan Justineau dünyada kalan son kadın olarak bu ufak yerde, hayatının geri kalanını yarı zombi yarı insan çocuklara ders öğretmekle geçirir. Bu sahneyle ilgili ters giden o kadar çok şey var ki, anlatamam. Tek bildiğim şeyse, bu sonun saçma olduğu.


    Bu kadar uzun bir yazı yazdığıma göre bu filmi hiç de sevmediğimi düşünüyorsunuzdur. Açıkçası, hayır! Bu filmden epey hoşlandım açıkçası. Güzel performanslar, başarılı sahneler ve yaratıcı bir konuya sahip bu film. Filmin mantık hatalarını bu kadar uzun yazmamın sebebiyse, ortada bir başyapıt olabilecek materyal varken ortaya "izlesen de izlemesen de bir şey kaybetmezsin" türünde bir işin çıkmış olması. Bu filmi sevebilirsiniz de, sevmeyebilirsiniz de. Ben sadece materyale ve ortaya çıkarılan sonuca saygı duyuyorum, o kadar. Eğer bu filme benim olduğum kadar kafayı takmazsanız, elinizde izlenebilir bir türde, farklı bir zombi filmi var aslında. Ya da eğer sadece benim eleştirdiğim noktalara odaklanırsanız, bu filmden nefret edersiniz. Benim fikrimse, bence bir göz atmanız. Tüm Sırların Sahibi Kız, kesinlikle göz atmaya değer bir film ve her ne kadar çok başarılı olmasa da, şu an vizyonda olan çoğu filmden daha başarılı. İyi seyirler.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Gemma Arterton, Glenn Close ve Sennia Nanua'nın oyunculukları.

    + Yaratıcı fikirleri.

    + Hiç sıkıcı olmaması, seyirciyi yavaş anlarına rağmen sürüklemesi.

    + Ufak detaylar, sinematografi ve zombilere yapılan makyajlar.

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - Bir sürü eksik, gereksiz ve mantıksız olan sahnenin bulunması.

    - Finali.

    TOPLAM PUAN: 6.5/10
    mai_yunus
    mai_yunus

    Takipçi 17 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    26 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    Sürükleyici, insanoğlunu enfekte olması ve tedavisini araştırılması üzerine bir filmdi. Final sahnesi sanki devamı gelecek gibi bitmiş. Bu tarz filmleri sevmiyorsanız sıkılma ihtimaliniz var. İyi seyirler.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top